24 TV, 360 ve tv4 ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen canlı yayında, Türkiye ve dünya gündemine dair gelişmeleri değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 TV, 360 ve tv4 ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını cevapladı.
Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin “Yaraların sarılmasında hangi aşamadayız, son durumu paylaşır mısınız?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem nedeniyle 50 bini aşkın vatandaşın hayatını kaybettiğini, yaralılar olduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vefatlara malum bizim dinimizde şehadet var. Şehadet makamında sevgililer sevgilisi Peygamber’imizin şefaati var” ifadesini kullandı.
Attıkları adımlar ve verdikleri sözler olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, süratle enkazların kaldırılacağını söylediklerini ve bunu büyük oranda başardıklarını kaydetti.
“KÖY EVLERİNİN BİR KISMINI BAYRAMA YETİŞTİRMENİN GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bakanların, valilerin, belediye başkanlarının, tüm kamu kurumlarının 11 ilde çok yoğun çalışma içinde olduklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “7/24 diyebilirim, böyle bir çalışma. Enkazlar kaldırılıyor. Ortalama diyebilirim yüzde 50’nin üzerinde enkazlar kaldırıldı ve bu enkazların kaldırılmasıyla birlikte zemin etütleri bir taraftan yapılıyor ve bu zemin etütlerinin yapıldığı yerlerin ötesinde yeni bir adım atıldı. Bakanımın da verdiği söze dayanarak söylüyorum, bu köy evleri dediğimiz evlerin bir kısmını inşallah bayrama yetiştirmenin gayreti içerisindeyiz. Tabii bu köy evlerinin özelliği tek kat, tek kat olmanın dışında bazı yerlerde tek katın altında ahırı ki buradan yani sütünü, peynirini, vesairesini yapsın, kendine verilen hayvanlarla küçükbaş, büyükbaş, bunlarla geçimini temin etsin diye böyle bir adım atıldı ve bunlar süratle devam ediyor.”
Bunun dışında da “Bana bir yıl müsaade edin” dediği kalıcı konutlar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptıkları planlamaya göre ilk etapta çadırlarla bütün depremzedelere ulaştıklarını, ikinci etapta gerek Katar’dan gelen konteynerler gerek Türkiye’de inşa edilenlerle konteyner kentler kurduklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bununla da yetinmediklerini, prefabrik konutlar yaptıklarını dile getirdi. Özellikle İslahiye, Nurdağı gibi alanlarda kuaföründen, alışveriş yapılan yerlerine kadar tüm ihtiyaçların görüldüğü âdeta yeni şehirler oluşturulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, buralarda prefabrik konutları inşa eden müteahhit firmaları kutladı.
İslahiye ve Nurdağı’nı tekrar ziyaret ettiğini ve buradaki çalışmaları görünce Allah’a hamdettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm imkânları seferber ettiklerini söyledi.
Bölgeye NATO’nun gönderdiği çadırların çok çok farklılık arz ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar hakikaten alışılmış çadırlardan değil. İçindeki bütün klimatik sistemlere varıncaya kadar var” dedi.
Bunlardan 400-420 bin kişilik talep ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’in gönderdiği çadırların da benzer sistemde olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Onlarla da görüşmeleri sürdürüyoruz. İnşallah bundan sonraki dönemde, seçimden sonra özellikle gerek Kızılay gerek AFAD bunların bu modellerini, projelerini alıp bunları inşallah ülkemizde üretelim istiyorum. Nasıl ki prefabriklerde başardık, konteynerlerde nasıl başardıysak, çadır sisteminde de inşallah buna girelim istiyorum. Çünkü hayatı süratle normalleştirmek için insanlarımızın temel ihtiyaçlarını eksiksiz şekilde karşılamamız gerekiyor. Bunların içerisinde barınma önemli yer teşkil ediyor, beslenme önemli yer teşkil ediyor.”
Attıkları en önemli adımlardan birinin de kabul edenleri komşu illerde, Ankara, İstanbul gibi illerdeki Gençlik ve Spor Bakanlığı yurtlarında misafir etmek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu yurtlarımızda da rahatlıkla yeme, içme, beslenme, banyo vesaire her şeyimiz çok lüks çünkü. Bizim yurtlar gerçekten böyle. Onun için de ne yaptık, bir ara karar aldık, bu ara kararla da dedik ki on-line sisteme geçelim ve on-line sisteme geçmek suretiyle de yurtlarımızı şöyle ferahlatalım, boşaltalım ve depremzedelerimizi bu yurtlarımızda misafir edelim istedik ve şimdi gittiğim iftarlarda, bu yurtlarda yaptığımız iftarlarda bakıyorum depremzedelerimiz bazılarının tabii gözleri yaşlı ama diyorlar ki ‘Biz yine memleketimize gidelim. Kahramanmaraş’a gidelim, Hatay’ımıza gidelim.’ Bazı şikâyetleri de yok değil, var. Nedir o? Kiralar. Oralarda çok yüksek olduğundan şikâyet ediyorlar. Biz de diyoruz ki bunların üzerine üzerine gideceğiz, bu yüksek kira uygulamasını yapanlara da bunun hesabını yargı vasıtasıyla soracağız diyoruz. Ve şu an itibarıyla bu yurtlarda kalanlar yurtlardaki durumdan çok çok memnunlar ve ‘devletimiz bizi açıkta bırakmadı’ diyorlar.”
Depremlerin ardından evlerinin hasarlı çıkması durumunda ev bulamayacağı endişesiyle hasar tespiti yaptırmayanlar olduğu hatırlatılarak, buna ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, yetkinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakanlığımız diyor ki ‘Bu binaya girilmez.’ Ben de vatandaşıma diyorum ki ‘Bakanlığım böyle dediyse sakın buralara girmeyin.’ Hatta ‘Eşyalarımı alacağım.’ Sakın, çünkü burası şu anda az veya orta hasarlı, buraya girilmez. Allah göstermesin çöktü, bunun hesabını nasıl veririz? Veremeyiz” ifadelerini kullandı.
Hasarlı konutlarda kalan eşyalar için hak sahiplerine yenisini taahhüt ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim için şu anda önemli olan can. Bu konuyla ilgili olarak da hangi ili istersen o ildeki yurtlarımız sizler için misafirhanedir ve bu yurtlarımız gayet lüks, kalite, yeme, içme gibi her şey var. Giyecek vesaire evinde kalanlara, her şeyini temin ederiz. Yeter ki bizi bu noktada bir düşünce riskine sokmayın” dedi.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
Kentsel dönüşümle ilgili de vatandaşlara söz verdiklerini ve bu sözü yerine getirdiklerinde onları tekrar yerlerine alacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ama bizi ne olur böyle bir riskin içine atmayın. Daha önce de anlattım. Özellikle de kendi oturduğum bölgede, Üsküdar’da bir cuma namazı çıkışında vatandaşlar toplandı. Vatandaşlara dedim ki ‘Sizden bir ricam var, gelin bu kentsel dönüşümde bize yardımcı olun, evlerinizi boşaltın, kiraya çıkın. Kiranızı biz ödeyelim. Bu binaları biz bir an önce yıkalım ve yerine çok daha güzel binalar yapmak suretiyle sizi bu binalara yerleştirelim.’ Kabul edenler de oldu etmeyenlerde. Kabul edenlerin binalarını yıktık, yaptık. Hatta Çamlıca Camii’nin hemen alt kesimindeki bölgede Küplüce, Ferah Mahallesinde başladık. Geçenlerde önümü kestiler, dediler ki ‘Başkanım biz yanlış yaptık, evimizin yıkılmasına fırsat vermedik ama şimdi gördük ki buralar bambaşka oldu. Ne olur bizimkileri de yıkın.’ Çünkü fiyatlar bire beş, bire on arttı. Dedim, ‘Talimatı vereceğim ama tekrar yanlış yapmayalım.’ ‘Yok, bu işin önüne geçeceğiz ve size her türlü bu konuda desteği vereceğiz söz.’ dediler. Şimdi baktım ki vinçler gelmiş, işe başlamışlar.”
Küplüce ve Ferah Mahallesi ile Çamlıca’nın alt taraflarında yoğun inşaat çalışmaları olduğunu, yeni ve farklı bir semt meydana geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet-millet kaynaşması olduktan sonra buralarda kentsel dönüşüm anlamında farklı bir dönüşüm yapılıyor. Hani muhalefet CHP olsun, diğer yandaşları olsun, onlar da buna ‘rantsal dönüşüm’ diyorlar. Doğru, biz yapıyoruz, yaptıktan sonra benim vatandaşım buradan rant elde edecekse buyursun etsin. Devlet olarak bu sosyal menfaate de ‘eyvallah’ deriz” diye konuştu.
“20-25 KAT, BU TÜR BİNALARA ARTIK FIRSAT VEREMEYİZ”
İstanbul’da eski konutlardan dolayı belli semtlerde kiraların ve ev fiyatlarının düşmeye başladığı, yeni yerleşim yerlerinde de yapılacak konutlara “TOKİ standardı” getirilmesinin mümkün olup olmadığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Bu o bölgelerdeki belediyelerin birinci derecede sorumluluğu ama şimdi buna, Allah nasip eder de şu seçimi hayırlısıyla bir atlatalım, bundan sonraki dönemde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızla yeni yasal düzenlemeler yaparak yerel yönetimlerle merkezi yönetimin bir görev dağılımına gitmesi şart. Çünkü bu görev dağılımına gitmedikten sonra yerel yönetimlerde bakıyorsunuz farklı yaklaşımlar meydana geliyor. Bir de bu mimar ve mühendisler odasıyla ilgili atacağımız adım vardı. Çünkü bunlardaki, ellerindeki yetkiler maalesef birçok yerde olumsuz şekilde kullanılıyor. Ona da fırsat vermeyi istemiyoruz, istiyoruz ki belediye ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı burada yük paylaşımı yapsın ve bu tür yanlışlıklara fırsat vermesin.”
TOKİ inşaatlarında zemin etüt çalışmalarının dikkat çeken özellik olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Özellikle bu zemin etüt çalışmaları bitmeden hiçbir proje başlayamaz. Öyle şeyler var ki, belediye sulak zeminlerde inşaata müsaade ediyor. Olmaz böyle bir şey. İşte Hatay’a baktığımız zaman bunu görüyoruz. Meşhur Amik Ovası’nın yumuşak zemini, sulak zemini fay hattıyla bütünleşiyorsa işte oralarda bütün evler yıkıldı. Ama şimdi burada, özellikle birinci derecede sağlam zeminler, fay hattına uzaklık ve uygun kat yüksekliğiyle birlikte her zaman söylüyorum, zemin artı 3, bilemedin 4, bilemedin 5 ama öyle dikey mimariyle, yani böyle 20-25 kat, bu tür binalara artık fırsat veremeyiz, vermemeliyiz, olmamalı. Eğer bunu başarabilirsek inanıyorum ki biz hem hafif malzemelerle birlikte bu inşaatlarda, yani TOKİ projelerinde uyguladığımızı uygular ve çok daha rahat bir şekilde hem hızla netice almak hem de bu hafif malzemelerle birlikte bu inşaatlarımızı bitirmek bizi çok daha rahatlatacaktır.”
“BENİM HALKIM BUNLARA ÇOK DEĞER VERİR”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seccadeye ayakkabı ile basmasına ilişkin görüntülerin sorulduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan, seccadenin üzerine ayakkabıyla basılıp basılmayacağı konusunun bilgi, ilim, irfan, hikmet işi ve adap meselesi olduğunu belirtti.
“Farkında olmuş olmamış, bu bizi çok da ilgilendirmiyor, o kendi edebi, adabıdır. Bana göre çok da önem vermem ama benim halkım bunlara çok önem verir, çok değer verir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kültürde ve medeniyette seccadenin bir halı parçası, başörtüsünün de bir bez parçası olmadığını, bir değer olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kalkıp da eğer başörtüsüne ‘bir bez parçası’ diye yaklaşırsan… Bunu diyen kim? Bay bay Kemal. Bizim değerler silsilesi içerisinde başörtüsünün yeri bir değer ifadesiyle, bir kutsalımızdır, mahremiyetin ifadesidir. Bu mahremiyetin ifadesini sen kalkıp da ‘bir bez parçası’ diye kullanamazsın. Aynı şekilde buna bu şekilde diyen Kur’an-ı Kerim için de ‘kâğıt parçası’ der. Bunlar bunu der mi, der. Çünkü yaklaşım tarzları bu. Aynı şekilde yine cami bir taş ve tuğla parçası, ekmek hamur parçası değildir. Her şeyin ötesinde bizim için bunların ayrı ayrı anlamının, değerinin olmasına baktığımız zaman en önemli değer burada nedir? İnsandır.”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Cennet, kadınların ayakları altındadır” dediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun hadisi bile yanlış söylediğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunları sana kim öğrettiyse doğru öğren. Bu hadisin aslı, ‘Cennet, annelerin ayakları altındadır.’ Burada böyle bir fark var” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Hakk geldi, batıl zail oldu” ayetini eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın sözü olarak aktarmasına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu, Erbakan Hocamıza ait bir söz değil, bu bir ayet. Ayet mi, hadis mi, bunları da sana kim akıl hocalığı yapıyorsa yanlış yapmışlar, bunu da bilmiyorlar. Bunların hepsini yerli yerine oturtmak gerekiyor. Eğer yerli yerine oturtmazsa Erbakan Hocamıza da saygısızlık yapmış olursun, ayete de saygısızlık yapmış olursun. Bunlar tabii büyük önem arz ediyor. Onun için manevi değerlere hassasiyeti olmayanın seccadede de gözü olmaz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şair Necip Fazıl Kısakürek’in “Yalnız seccademin yönünde şefkat/Beni kimsecikler okşamaz madem/Öp beni alnımdan, sen öp seccadem.” dizelerini aktararak, “Bu, özellikle Zindandan Mehmed’e Mektup’un içerisindeki o mısralardı. Bizi tabii en çok duygulandıran mısralardı. Bunun için diyorum ki, vatandaşlarım bu fotoğrafları iyice belleğine kazısın. Bu, CHP zihniyetinin ne olduğunu gayet net ortaya koyan bir fotoğraf. İnanıyorum ki bu fotoğrafların yayınlanmasından sonra seccadenin de kıymeti artmaya başlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
“ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA ÜZÜLÜYORUZ”
“Sadece PKK’nın değil, FETÖ’nün de hedefindesiniz öteden beri. Ama şimdi seçim sathına girdiğimiz andan beri örneklerini de gördük, PKK’lı hanım, ‘demokratik güç birliği’ diyerek Millet İttifakı’nın desteklenmesi gerektiğini söyledi. Bu yönde pek çok mesaj var. Sizce ne umuyorlar, ne bekliyorlar? Nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kadar cesurca bu ifadeleri kullananların beklediklerinin, seçimi kazandıktan sonra yargıda kendilerine göre reformlar yapmak olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Diyorlar ki, ‘Biz, öyle bir güçle geleceğiz ki bu Anayasa’yı da rahatlıkla değiştirebilecek bir güce sahip olacağız ve Anayasa’yı da değiştirebilecek bir güce sahip olacağımıza göre biz daha önce Öcalan’la ilgili verilmiş olan kararları da bir kenara koyarız, öbür tarafta Edirne’dekinin aldığı cezayı da bir kenara koyarız ve bunun dışında ne kadar terörist varsa bu teröristlerin de hepsini rahatlıkla cezaevlerinden çıkartır ve ondan sonra da size verdiğimiz o yalan yanlış sözleri de yerine getirmiş oluruz.”
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, Diyarbakır’da attığı adımla 51 vatandaşın ölümüne neden olmasının şu anda Kürt vatandaşların gözünden kaçtığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Orada öldürülenler Kürt’tü ve onların içerisinde Yasin Börü yavrumuz Kürt’tü ve bunları sürükleyerek öldürdüler. Daha sonra da ne oldu? Selo içeri girdi. Aldığı ceza ortada. Şu anda tabii bir tutuklu sürecini belki yaşıyor, o ayrı mesele. Ama nereden bakarsan bak, yaklaşık beş yıla mahkûm oldu. Ama ne kadar cesurane, bay bay Kemal, ‘Bunları çıkartacağız’ diyor. ‘Ne yaptı?’ diyor. Daha ne yapacak? Bu ülkenin yargısı onunla ilgili böyle bir cezayı verdi. Apo ile ilgili verilmiş olan ceza var, bu cezaları biz vermedik, yargı verdi. Bizim öyle bir yetkimiz de yok zaten. Verilmiş olan bu cezaya rağmen Sayın Kılıçdaroğlu nasıl, hangi cesaretle bunları konuşabiliyor? Sen nasıl olur da bir yargı devletinde bu şekilde konuşabilirsin? Bütün bunlar ortadayken şimdi bizim kalkıp bu tartışmaları yapmamıza aslında hiç gerek var mıydı? Yoktu. Ama işte şimdi yargıyı hiçe sayıp, verilmiş olan buradaki cezalarla ilgili bunları konuşuyor. 14 Mayıs’ta bunlar tabii beklediklerini bulamayacaklar.”
14 Mayıs’ta gerçek yargı olarak milletin son sözü söyleyeceğini, gerekli kararı vereceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ondan sonraki süreçte de inşallah adalet tecelli ederek yolumuza devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugüne kadar herhangi bir CHP yöneticisinin çıkıp da PKK’yı, YPG’yi, HDP’yi eleştirdiğini gördünüz mü? Hayır. Ya da bunların bölücü emelleri ve insanımızın arasına düşmanlık sokmaya çalışan zehirli dili konusunda eleştirdiklerini gördünüz mü? Hayır. HDP’liler çıkıp bunlara ağır hakaretler ettiklerinde, ‘Bu koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz’ diyerek aşağıladıklarında bunlara karşı herhangi bir seslerinin çıktığını duydunuz mu? Hayır. Aynı durum FETÖ için de geçerli. Niye? Çünkü bunların hepsinin de ipi aynen… Hadi FETÖ ile PKK’nın aynı projenin farklı yüzleri olduğunu biliyoruz. CHP’nin de bir süredir yaşadığı dönüşümle bu projeye gönüllü yazıldığını da anlıyoruz. Peki, o masanın etrafında oturan diğerleri, nasıl böyle bir tabloyu içlerine sindirebiliyor, işte onu anlamakta zorlanıyorum. Daha doğrusu ülkemiz ve milletimiz adına üzülüyoruz. Dolayısıyla sorunuzun cevabı da zaten açıkça ortada. Bay bay Kemal’in HDP’den alacağı destek karşılığında yapacağı iş, bu ülkeyi ve milleti terör örgütünün ve onun siyasi uzantılarının ajandasının rotasına sokmaktır. Partisine gidip ziyaret edemedi bay bay Kemal. Nereye gitti? Meclis’teki odalarında ziyaret etti ve burada kapalı kapılar arkasında ne konuşulduğu çok önemli.”
“MİLLETİM NE PKK’NIN PEŞİNE DÜŞENLERE NE SAPKIN AKIMLARIN HAMİLİĞİNE SOYUNANLARA BU ÜLKEYİ EMANET ETMEZ”
“Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş cezaevinden sağa sola tehditler savuruyor. En son tehdidi de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a yönelikti. Bu tehdit dilini nasıl yorumlarsınız?” şeklindeki soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demirtaş, aslında hüküm giymesi gerekenden, daha henüz hükmü almadı. Sadece şu anda tutuklu olarak, buna ağır tutuklu diyebiliriz, işte 4 yıl 8 ay gibi bir süreci yaşıyor. Asıl hüküm giydiğinde, o zaman bunları konuşamayacaklar” cevabını verdi.
Şu anda bu sürecin çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O, çalıştığı anda, Yasin’imizle alakalı o hükmü giydiğinde, bunlar, bu kadar rahat hareket edemeyecekler. Şu anda bunun da ayrıca takipçisiyiz” ifadelerini kullandı.
“Dağdakiler ne yapıyor? Açıklamalar yapıyor. Dağdakiler bu açıklamaları hangi rehavet içerisinde yapıyorlar? Bu da düşündürücü” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dağdaki teröristlerin beyanlarıyla, toplumun farklı bir şekilde bilgilendirilerek yanlış istikamete yönlendirildiğine dikkati çekti.
“PKK’lıların beklentilerinin anlatıldığı videoya, CHP’den bir tepki gelmediğini gördük. Benzer bir durum İYİ Parti için de geçerli. Bir de CHP ve HDP’nin LGBT politikası var. Saadet Partisinin de buna yönelik bir tepkisi yok. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Böyle bir vaziyet, yönetime nasıl yansır?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şeyden önce burada bu işin artık politik izahı söz konusu değil. Çünkü bunun akılla, mantıkla hiçbir izahı yok. Ve yedili masayı bu noktada tarif etmekte zorlanıyoruz” cevabını verdi.
“Başında biz, buranın yedinci ortağı masanın altında gizleniyor diyorduk. Birileri de anlamakta zorlanıyordu. Nitekim sonunda masanın altında bunu buldular. Nerede? Parlamentonun içinde” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şimdi ‘milliyetçiyim’ diyenler, PKK ile HDP, özellikle bununla birlikte anılıyorlar ve rahatsız da olmuyorlar. ‘Muhafazakarım’ diyenler, sapkın akımlarla anılıyor, sesleri çıkmıyor. Resmen teröristi, sapığı bir olmuş, parmaklarının ucunda oynattıkları bir masada devleti, milleti dinamitlemeye çalışıyorlar. Geçmişte bir arada bulunduğumuz kişileri bu tablo içinde görmek, bizi ciddi manada rahatsız ediyor. Bunların, o zamanlar ‘pazara kadar değil, mezara kadar’ gibi ifadeleri vardır. Bunun için de diğerleri gibi, Saadet Partisine gönül veren vatandaşlarımı da parti yöneticilerinden ayrı değerlendiriyorum. Ve nasıl rahatsızlıklar çektiklerini yakından biliyorum. Milletim ne PKK’nın peşine düşenlere ne sapkın akımların hamiliğine soyunanlara bu ülkeyi emanet etmez.”
“ANAYASA DÜZENLEMESİ İÇERİSİNDE AİLEYİ ÖN PLANA ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceliklerinin aile kurumu, kadınların ve erkeklerin onurunu, çocukların geleceğini korumak olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada ben, rahmetle anacağım, özellikle Oğuzhan Bey’in sağlığında kendisiyle yaptığım görüşmelerde, paylaştığımız birçok şey vardı ki açık net konuşayım, yani şu sapkın akımlar dediğimiz, yani bu LGBT falan bunlara Oğuzhan Bey’in asla gözünü yumması mümkün değildi. Fakat şu andaki sayın genel başkanın bunlarla beraber aynı masanın etrafında oturuyor olmasını, hiçbir şeyle izah etmek mümkün değil. Burada ne CHP’nin bu konudan rahatsızlığı var ne HDP’nin bu konudan rahatsızlığı var ne İP’in bundan rahatsızlığı var, öbür tarafta ne Gelecek’in ne DEVA’nın, hiçbirisinin bunlardan rahatsızlığı yok. Rahatsızlıkları olsa, çıkar konuşurlar. Böyle bir şeyi ifade ettikleri maalesef söz konusu değil. Biz, şu anda bizim millî, yerli, dinî değerlerimiz ve özellikle de kutsalımız aile yapımız bu noktada bunlara müsaade etmez. Bizim aile yapımızda LGBT’ye yer olabilir mi, böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Ama hiçbirisinin sesi çıkmıyor. CHP’nin bu konu ile ilgili herhangi bir açıklamasını duydunuz mu? Öbür tarafta Saadet’in, HDP’nin, İP’in bunlarla ilgili bir açıklamasını duydunuz mu? Yok. Çünkü bu konuda dertleri yok”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “LGBT konusunda hatta ne yaptık biz, Anayasa düzenlemesi içerisinde aileyi ön plana çıkardık. Bizim, Allah nasip ederse şu seçimlerden sonra gündeme getireceğimiz en önemli maddelerden bir tanesi aile olacaktır. Çünkü biz, aile değerlerimizi sağlama çıkarmadıktan sonra her an aile yapımız tehdit altındadır. Biz, aile yapımızı asla tehdit altında bırakamayız. Nasıl terörle kararlı bir mücadele yürütüyorsak, sapkın akımların toplumumuza dayatılması ile de aynı şekilde mücadele edeceğiz ve bundan taviz veremeyiz” dedi.
“GELDİĞİMİZDE YÜZDE 20 YERLİ OLAN SAVUNMA SANAYİİMİZİ, ŞU ANDA YÜZDE 80’E ÇIKARDIK”
“Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Cumhurbaşkanlarından Ahmet Necdet Sezer’i ziyaret etti. Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanıyken Refah Partisinin kapatılmasına öncülük eden, rahmetli Erbakan’ın siyasi yasak almasının altında imzası olan bir isim. Saadet Partisi ‘Biz, Millî Görüş’ün devamıyız, Erbakan Hoca’nın siyasi mirasını devam ettiriyoruz.’ Bu çelişkiye ve Saadet Partisinin sessizliğine ne dersiniz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Açık, net bir şey söyleyeyim, benim milletim de bazı gerçekleri bilsin. Temel Bey’in nerede durduğunu, ne olduğunu herkes tam manasıyla bilmeyebilir. Erdoğan’ın da nerede durduğunu tam manasıyla bilmeyebilir. Tek başına tüm bunlar bile Saadet Partisi yöneticilerinin nerelere savrulduğunun birer resmidir. Şu anda Saadet Partisi içinde ciddi sıkıntılar var, huzurlu, rahat değiller. Temel Bey’in, Saadet Partisinin geçmişine yönelik olarak, Saadet Partisinin içinde görev almadan önce ben Tayyip Erdoğan olarak, geçmişteki Millî Selamet Partisi, Refah Partisi, bundan sonraki dönemler dahil, gençlik kollarından tutunuz, il teşkilatlarına ve partinin merkez karar yönetim kurullarına varıncaya kadar, buralarda görev almış birisiyim, buralardan geliyorum. O zaman Temel Bey bu işin içinde yoktu bile. O, belediye başkanlığı görevlerine başladı vesaire. Hatta daha ileri gideceğim, meşhur Madımak olayları ile alakalı bu masanın etrafındakiler onun idamını istemiyorlar mıydı? İstiyorlardı. Peki, şimdi idamını isteyenler, acaba ne için bunların sesi çıkmıyor? Ne için bunlar bu kadar sessiz? Biz, aynı yerimizdeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o zamanki ilkeler ve merhum Erbakan’ın hedeflerine dikkati çekerek “Önce ahlak ve maneviyat bir numaraydı. Oradan tutunuz, ağır sanayi hamlesine varıncaya kadar… Hocamız bunları gerçekleştiremedi. Ama ağır sanayi hamlesi ile ilgili bunu gerçekleştirmek bize nasip oldu. Savunma sanayisine yönelik emelleri vardı, gerçekleştiremedi. Ama biz, geldiğimizde yüzde 20 yerli olan savunma sanayiimizi, şu anda yüzde 80’e çıkardık. Bunu başardık” dedi.
Erbakan’ın tank üretmekten bahsettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Altay Tankını 2-3 hafta içerisinde devreye alıp, Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edeceklerini söyledi.
İHA’ların, SİHA’ların, Akıncı’nın, hepsinden öte Kızılelma’nın çok büyük önem arz ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların dünyada dikkat çektiğini kaydetti.
“TÜRKİYE’DE ZATEN GÜÇLÜ BİR PARLAMENTO VE GÜÇLÜ BİR DEMOKRASİ VAR”
“Hani neredesiniz? Bak, bu adımları attık. Bütün bu partinin yöneticileri, söylemleri ve tercihleriyle rahmetli Erbakan Hocamızın aziz hatırasını çiğniyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hocamızın manevi mirası tek bir partinin çatısı altına sığdırılamayacak kadar aslında büyüktür. Halbuki ortada çok açık bir gerçek var, HDP’nin de katılımıyla yedili hâle gelen masanın adayı bay bay Kemal, hedefine ulaşmak için kime ne demesi gerekiyorsa söylüyor, kime ne taahhütte bulunması gerekirse bulunuyor. Bir gün terör örgütünün partisini ziyaret edip ‘özerklik’ edebiyatı yapıyor, ertesi gün milliyetçi rolüne bürünüyor. Bir gün muhafazakâr takılıyor, sonraki gün sapkınların temsilciliğine talip oluyor. Ve bunlar aynı zamanda Hocamızın bu noktadaki, yani mahkûmiyetiyle ilgili bazı adımların atılmasında da aktif rol oynadılar. Şimdi nereden nereye geldi. Ben inanıyorum, aklıselim sahibi benim milletim, bu terör örgütünün beslemelerine inşallah 14 Mayıs’ta gereken cevabı verecek. Ve milletimiz rahat, huzur içinde bir nefesi de alacaktır diye düşünüyorum.”
Millet İttifakı’nı oluşturan parti genel başkanlarının milletvekili olmak için başvuru yapmadıklarına ilişkin soruyu cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şimdi masanın aldığı tek ortak karar parlamenter sisteme, yani eskiye dönmek. Gelişmeler gösterdi ki bu da suya yazılmış, yani gerisinde ciddi bir irade ve altyapı olmayan, öylesine söylenmiş bir karar. Aslında yedili masanın her şeyi yalan dolan. Hanımefendi bir ara ‘başbakan olacağım’ diye ortada gezinip durdu. Ne oldu? Şimdi niye vazgeçti? Şimdi başbakan olamıyor, hiç olmazsa başkan yardımcısı olmaya aday oldu. Güçlendirilmiş parlamenter sistem deyip milleti kandırdılar. Hiçbiri parlamento için aday değil. Türkiye’de zaten güçlü bir parlamento ve güçlü bir demokrasi var. Bunların dertleri ülkeyi gerçekten daha iyi bir yönetim sistemine kavuşturmak ise hiç olmadı. Siyasetçilik oynarken kendilerine makam, bakanlık dağıtıyorlar. O kadar. Bu oyunu oynarken herhalde bakanlık sayısı az geldi. ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem diye bir şey uyduralım, bakanlık sayısını da bu arada arttıralım’ dediler. Sonra dönüp dolaşıp mevcut sistemin cumhurbaşkanı yardımcılığını artık 7 mi olur, 17 mi olur, 77 mi olur, bilemiyoruz. Oralara kadar çıkarma noktasına geldiler.”
“BİZ DEVLET ADAMIYIZ”
CHP Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı yardımcılığına yönelik açıklamalarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: ” ‘Cumhurbaşkanı isterse bu sayı 5 olur, 15 olur, 150 olur, bin 500 olur’ bunu hatırlayın. Kendisi kullandı bu ifadeleri. Hâlbuki benim bir cumhurbaşkanı yardımcılığıma bile tahammül edememişti. Ben bugüne kadar, bir cumhurbaşkanı yardımcısıyla geldim. Bu belki 2 olur, 3 olur. Ama hiçbir zaman senin gibi böyle kurusıkı atmayız biz. Çünkü biz devlet adamıyız. Devlet yönetiyoruz. Devleti yönetirken de bu işin tepesi, tabanı nereye varır, nereye gider, bunları iyi biliriz. Elhamdülillah belediye başkanlığından tut, başbakanlığa, cumhurbaşkanlığına varıncaya kadar biz sınavlardan geçtik, imtihanlar verdik. Sadece ülkemizin sınırları içinde kalmadık. Tüm dünyada hamdolsun kabul gördük. Söz verdikleri cumhurbaşkanı yardımcılarının sayısı bizim kabinemizin yarısını zaten buldu. Arkadaşlar hatırlayın ben bu görevi aldığım zaman cumhurbaşkanlığını söylemiyorum. Başbakanlığı aldığım zaman bizim kabinedeki sayı, bizden öncekine söylüyorum, devraldığımız 35’ti. Arkadaşlara dedim ki ‘bu 35 sayısı fazla.’ Şu andaki bu masanın etrafında olanlardan o zaman yanımda olanlar vardı. Onlar da bunu çok iyi bilirler. Dedik ki, ‘arkadaşlar bu fazla, biz bu sayıyı düşürelim.’ O zaman bu sayıyı biz 15’e kadar düşürdük. Bununla beraber, bunun nasıl yapılacağını, yönetileceğini gösterdik. Şimdi de 17-18 tane benim kabinemde bakanım var. Yürütüyoruz. Gayet de güzel yürütüyoruz. Herhangi bir sıkıntı yok. Daha ilk adımları bunların böyle olduğuna göre Allah göstermesin ellerine fırsat geçerse neler yapabileceklerini varın siz düşünün.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz siyasetçi olarak neden milletvekilliğine talip olmadıklarını düşünüyorsunuz? Neden cumhurbaşkanlığı yardımcılığını istiyorlar da milletvekilliğine talip değiller. Nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine şu cevabı verdi: “Cumhurbaşkanı yardımcılığı olduğu zaman bunları yanlarına çekmeleri daha kolay. Milletvekilliği olduğu zaman milletvekilinin bir cumhurbaşkanı yardımcısı kadar inisiyatifi yok. Onun durumu farklı. Ama bir cumhurbaşkanının durumu farklı, imkânlar farklı. Bütün bunları değerlendirerek, ‘ben bunların nasıl aldatırım, nasıl bunları kendi torbamın içine sokarım’ dertleri bu. Böyle yaparsa ulufe dağıtıyor bu. Bu dağıttığı ulufeyle de ne yapıyor? Şu anda kendi adaylığını güya güçlendirecek. Yalnız bu hafta sonuna kadar neler olur bilemem onu söyleyeyim. Her şey olabilir.”
“ADAY ADAYLIĞI İÇİN ŞU ANA KADAR 6 BİNİN ÜZERİNDE BAŞVURU ALDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabinede yer alan bakanların 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde aday olmalarına yönelik soru üzerine, “Hafta sonuna kadar bunları zaten kesinleştireceğiz. Kesinleştirdikten sonra da bunların açıklamalarını da inşallah büyük ihtimalle önümüzdeki hafta içinde şöyle güzel bir törenle arkadaşlarımızın yerlerini, konumlarını, hatta listeyi malum vereceğiz. Bu liste de zaten Yüksek Seçim Kurulu’na verildikten sonra kim nerede hepsi ortaya çıkmış olacak. Kabinedeki arkadaşlarımızla ilgili çalışmalarımızı hâlâ devam ettiriyoruz. Onları da netleştirdikten sonra açıklarsak daha isabetli olabilir. Çünkü her an her şey değişebiliyor” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’taki depremler sonrasında AK Parti’nin seçim kampanyasını değiştirerek, müziksiz bir kampanya izlemesine yönelik soru üzerine şunları kaydetti: “Partimize teveccühün yine çok yüksek olduğu bir aday adaylığı süreci yaşandı. Aday adaylığı için şu ana kadar 6 binin üzerinde bir başvuru aldık. Ayrıca bakanlarımız gibi başvuruya gerek olmaksızın değerlendireceğimiz isimler var. Kadrolarımızda yer alması bizlere güç katacak birçok isim üzerinde de ayrıca çalışıyoruz. Sürpriz isimlerimiz de mutlaka olacak, var. Yazar, çizer, entelektüel, bütün bu kesimlerden isimler var. Ondan sonra parti kurullarımızdaki çalışmalar sonuçlanıp listemizi Yüksek Seçim Kurulu’na verdiğimizde bu isimler kamuoyuyla zaten paylaşılacak. Sadece milletvekili adaylarımızı değil, önümüzdeki dönemin kabinesini ve üst yönetimini de şimdiden çalışmaya başladık. Bunların hepsini de vakti geldiğinde sizler vasıtasıyla milletimizin bilgisine sunacağız.”
Seçimlerin sahaya yansımasının nasıl olduğu sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlarla meydanlarda bir araya gelmenin mutluluk verici olduğunu söyledi.
“ÖNCELİĞİMİZ ELBETTE YİNE DEPREM BÖLGESİ”
Bir araya geldiği vatandaşların gözlerindeki heyecanı gördüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Depremzede vatandaşlarımızın kayıpları ve acılarına olan saygımız sebebiyle seçip mitinglerine başlamakta acele etmiyoruz. Seçim mitingleriyle ilgili programı bayram sonrasına planladık. Ramazan boyunca temel atma, açılış ve iftar programlarıyla vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz. Önceliğimiz elbette yine deprem bölgesi” ifadelerini kullandı.
Meydanların dilinin bambaşka olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul Bağcılar’da yaptığımız törende milletimizin teveccühünü, coşkusunu, muhabbetini gördük. Aldığım resmî rakamlar 60 binin üzerindeydi. Siyasi hayatımda öğrendiğim bir şey varsa o da meydanların dilinin yalan söylemeyeceğidir. Milletimden aldığım hissiyatla söylüyorum ki 14 Mayıs Cumhur İttifakı’nın zaferiyle sonuçlanacaktır. Birileri küresel sistemin en önemli operasyon aygıtı hâline dönüşen sosyal medyada oluşturulan havaya bakarak başka hayaller kuruyor olabilir ama bizim gördüğümüz ve hissettiğimiz tablo budur” diye konuştu.
Kamuoyu araştırmaları ve anketlere ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, anketlerin de tıpkı sosyal medya mecraları gibi algı operasyonlarının aracı olarak kullanılabildiğine dikkati çekti.
Bunların içerisinde doğru teknikle ve doğru şekilde yapılmış anketlerin eğilimleri belirlemede önemli ipuçları verdiğini bildiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Siyasi hayatımız boyunca da bu yöntemi kullandık. Buna karşılık medyada dolaşıma sokulan rakamların, tabloların anketle ilgisi olmadığını herkes çok iyi bilsin. Şayet iş bu tür masa başı anketlere kalsa 21 yılda yapılan 15 seçimin hepsini de CHP kazanırdı. Ama sandıkta kazanan hep biz olduk. İşini hakkıyla yapan anket şirketlerinin çalışmalarını ise yakından takip ediyoruz. Bize gelen raporlara göre hem Cumhurbaşkanlığında hem Cumhur İttifak olarak Mecliste açık ara öndeyiz. Tabii bu durum bizi rehavete sürüklemiyor, tam tersi farkı açmak için daha çok çalışıyoruz.”
“FİLİSTİNLİLERİN İNANÇ VE YAŞAM ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK MÜDAHALE VE TEHDİTLER KESİNLİKLE SON BULMALIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya ilişkin soru üzerine İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa’ya saldırılarını lanetledi.
Ramazan ayında yapılan saldırının kabul edilemeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bunu Dışişleri Bakanlığı tarafıyla da telin ettik, lanetledik. Ben de konuşmalarımda aynı şekilde lanetliyorum. Hiçbir güvenlik kaygısı böylesi insanlık dışı bir müdahalenin gerekçesi olamaz. Mescid-i Aksa’nın tarihi statüsüne ve maneviyatına, Filistinlilerin inanç ve yaşam özgürlüğüne yönelik müdahale ve tehditler kesinlikle son bulmalıdır. İsrail gerginliği tırmandıracak, tansiyonu artıracak adımlardan kesinlikle vazgeçmelidir. Bizim özellikle sinagoglara yönelik böyle bir saldırımız var mı? Musevilerin mabetlerine yönelik bir saldırımız var mı? Çünkü onların kutsalı olarak görüyoruz. Her hâl ve şartta Filistinli kardeşlerimizin yanında yer almaya, kutsallarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bunu da İsrail’in böyle bilmesi gerek.”
“20 NİSAN’DA KARADENİZ GAZIMIZ DEVREYE GİRECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enerjide yeni bir müjde olacak mı?” sorusu üzerine şunları söyledi: “20 Nisan’da Karadeniz gazımız devreye girecek. Karadeniz gazının ateşini 20 Nisan’da Filyos’ta yakacağız, sonra da Türkiye yerli gazını kullanmaya başlayacak. Uzun yıllardır ilmek ilmek işlediğimiz enerji bağımsızlığımızın ateşi o gün Karadeniz’den başlayarak dalga dalga tüm yurda yayılacak. Karadeniz gazı başta olmak üzere Türkiye’nin bütün büyük projeleri konusunda muhalefet ya ‘istemezük’çü bir tavır takındı ya da ‘Yapamazsınız’ dediler. Muhalefetin ‘Yapamazsınız, yapsanız da açamazsınız’ dediği ne varsa hepsini hayata geçirdik. Böyle kısır bir vizyona, böyle dar bir düşünce yapısına sahip muhalefetin bu ülkede eser siyaseti üretmesi beklenemez.”
Karadeniz gazının uzun yıllara dayanan planlama ve stratejiyle hayata geçirileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önce arama gemilerimizi aldık, ardından sondaj gemilerimizi getirdik, daha sonra bu gemilerde çalışacak insan kaynağımızı yetiştirdik. Tüm bunların ardından yerli ve millî bir enerji politikasıyla Karadeniz’de 710 milyar metreküplük gazı bulduk. Burada duracak değiliz, aramaya, sondaj yapmaya devam edeceğiz. Daha gidecek yolumuz var. Türkiye’ye sınıf atlatacak yeni yatırımlarımız, projelerimiz var” değerlendirmesinde bulundu.
Sismik araştırma ve sondajla ilgili gemilerin alındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskiden bu tür imkânlar yoktu ama şimdi bizim hem sismik araştırma gemilerimiz var hem sondaj gemilerimiz var” dedi.
“BÜYÜMEDE, İSTİHDAMDA, İHRACATTA VE TURİZMDE TARİHÎ REKORLARA İMZA ATIYORUZ”
Türkiye Ekonomi Modeli’ne ilişkin değerlendirmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm dünyanın, klasik ekonomi politikalarının, karşılaşılan sorunlara çözüm getiremediğini yaşayarak öğrendiğini belirtti.
Bu gerçeği çok önceden görerek kendilerine yeni bir yol çizdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yeni küresel kriz, çok büyük eleştirileri göğüsleyerek hayata geçirdiğimiz Türkiye Ekonomi Modeli’nin doğruluğunu teyit ediyor. Bu sayede riskleri başarıyla bertaraf ettiğimiz gibi büyümede, istihdamda, ihracatta ve turizmde tarihî rekorlara imza atıyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin geçen yıl yüzde 5,6 büyüdüğünü hatırlatarak, “Bu oranla G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduk. Ekonomimiz son 10 çeyrektir kesintisiz büyüyor. Makine ve teçhizat yatırımlarımız son 13 çeyrek boyunca aralıksız büyümesine devam ediyor. Sanayi ve turizm gibi döviz getirici sektörlerimiz, Cumhuriyet tarihimizde hiç olmadığı kadar güçlendi” ifadelerini kullandı.
“MART AYI İTİBARIYLA YILLIK YAKLAŞIK 256 MİLYAR DOLAR İHRACAT GERÇEKLEŞTİRDİK”
İhracatın da Cumhuriyet tarihinin rekor seviyelerine çıktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Mart ayı itibarıyla yıllık yaklaşık 256 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Rekorlar kırdığımız bir diğer alan elbette turizm sektörü oldu. Geçen yılı 51,4 milyon ziyaretçi ve 46,3 milyar dolar turizm geliriyle yani sektörün altın yılı olan 2019’un üzerinde bir performansla bitirdik. Enflasyondaki düşüşün insanlarımızın günlük hayatına daha belirgin şekilde yansımasını sağlamak için de gereken adımları atıyoruz. Önümüzdeki dönem ekonomi politikalarımızı daha da güçlendirmek için şimdiden ciddi hazırlıklar yürütüyoruz. Uzun yıllar ekonomi yönetimimizde yer alan Mehmet Şimşek kardeşimizin koordinasyonunda bir ekip, bu doğrultuda hazırlıklar yapıyor. Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığımızda, Merkez Bankamızda, diğer birimlerimizde yürütülen çalışmalar var. İnşallah seçimden sonra bunların hepsini bir araya getirip ekonomi politikamızı daha güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz.”
TOGG
Eşi Emine Erdoğan’a ait “Anadolu” renkli Togg otomobilini kullandığı görüntülerin ekranlara getirilmesinin ardından, sürüş deneyimi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu aracın kullanımındaki konfor, bugüne kadar pek şahit olmadığım ki buna şu andaki makam otomobilim de dâhil. Gerçekten çok çok konforu yüksek. Yani virajlardan tutunuz da yoldaki gidişler, tabii elektrikli oluşu filan, onlar da işi daha da huzurlu, rahat hale getiriyor. Yoğun şekilde de ülke genelinde istasyonlar kurulmaya devam ediyor. Eşim zaten bu araçtan çok çok memnun kaldı. O da çok huzurlu, rahat. Ayrıca tabii bizim diğer makam otomobili, o da gerçekten güzel, huzurlu. Ülkemize hayırlı olsun” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e de Togg otomobil gönderildiğini hatırlatarak, “İlham Bey de memnuniyetini ifade etti, ‘Çok çok güzel bir araç’ dedi. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nı, teknolojisini sivil sanayi alanında Togg ile başlattık. İnşallah hız kesmeden daha büyük yatırımlarla, hizmet ve eserlerle yolumuza devam edeceğiz. Tabii direksiyona geçince bambaşka hisler, duygular yaşadık” ifadelerini kullandı.
Togg otomobili için kısa sürede 177 bin sipariş aldıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu büyük devletin, bu aziz milletin, yerli ve millî bir otomobil markasının olmamasının üzüntüsünü bugüne kadar hep yaşadık ve sorumluluktu. Rahmetli hoca, Devrim otomobilinin üretimini yapmıştı, biz de ‘devrin otomobili’nin üretimini gerçekleştirdik. Şu anda ‘devrin otomobili’ Togg, sürat, konfor, güvenlik ne ararsanız var” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir. İlişkilerimiz karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da gelişiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmeler ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya’da 14 Nisan’da meydana gelen sel ve heyelan felaketiyle, Arusha’da yaşanan trafik kazasında 8 ilkokul öğrencisinin hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.
Tanzanya’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan ilk ziyaretin yeni bir dönüm noktası olacağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında ziyaret ettiği Tanzanya’nın Türkiye’nin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biri olduğunu vurguladı.
“TİCARET HACMİMİZİ BİR MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
İlişkilerin karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugünkü görüşmelerimizde iş birliğimizi kapsamlı bir şekilde gözden geçirdik. Karşılıklı ticaret ve yatırımların artırılması noktasında atılabilecek adımları ele aldık. İkili ticaret hacmimiz 2003 yılında 11 milyon dolardan geçen sene 345 milyon dolar seviyesine ulaştı. Artışa rağmen mevcut rakamlar da gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor. Ticaret hacmimizi ilk etapta bir milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz Önümüzdeki dönemde çabalarımızı bu yönde yoğunlaştıracağız. Sayın Cumhurbaşkanının katılımıyla yarın İstanbul’da düzenlenecek Türkiye Tanzanya İş Forumu, bu açıdan önemli bir adım olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk firmalarının Tanzanya’da bugüne kadar 6,4 milyar dolar değerinde 14 projeyi başarıyla üstlendiğini belirtti.
Tanzanya’nın Türk müteahhitlerince üstlenilen toplam proje bakımından Afrika’da üçüncü, Sahraaltı Afrika’da ise birinci ülke konumunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Firmalarımız Tanzanya’da demiryolu inşaatı ve modernizasyonu, tersane ve gemi inşaatı, yol yapımı gibi alanlarda önemli yatırımlara imza atmıştır. Ülkeyi baştan başa saracak standart aralıklı demiryolu projesinin büyük bir kısmının bir Türk şirketi tarafından inşa ediliyor olması bizler için bir iftihar vesilesidir” diye konuştu.
“FETÖ İLE MÜCADELE KAPSAMINDA TANZANYA’DAN BEKLENTİLERİMİZİ PAYLAŞTIM”
İstişarelerinde terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmayan Türkiye, bu alandaki tecrübelerini dostlarıyla paylaşmaya da önem vermiştir. Tanzanya’nın kendi güvenliğini sağlamada atacağı adımlara yardımcı olmaktan da memnuniyet duyacağımızı belirttim. FETÖ ile mücadele kapsamında Tanzanya’dan beklentilerimizi paylaştım. Tanzanya’da Maarif Vakfımızın üstlenebileceği eğitim projeleri hakkında bilgi verdim. İnşallah bu ziyaret sonrasında Tanzanya tarafından da etkili ve somut adımlar göreceğiz. Bu minvalde iki ülke kurumları arasındaki eşgüdümün daha da geliştirilmesi gerektiği aşikardır. Dışişleri bakanlarımız düzenli siyasi istişarelerin yürütülmesi noktasında yüksek düzeyli diyalog mekanizmasını başlatacak adımları atmaya karar vermişlerdir.”
Afrika kıtasının gönlünde müstesna bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Türkiye’nin, Afrika açılımının kıta ülkeleri tarafından muhabbetle karşılandığını görmenin kendilerini sevindirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ticaretten eğitime, tarımdan sağlığa her alanda kıta ile ilişkilerimizi geliştirme kararlılığımız bakidir. Uluslararası platformlarda Afrika’nın sesinin daha çok duyulmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz. ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarımızın Afrikalı kardeşlerimiz ve dostlarımız nezdinde yankı bulması, doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Tesis ettiğimiz bu samimi ilişkiler, Gazze başta olmak üzere dünyada yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele azmimizi güçlendiriyor. Afrikalı kardeşlerimizin Filistin davasına ve adaletsizlere karşı hassasiyeti tüm dünyanın malumudur. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmelerimizde işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan vahşet karşısında atılabilecek adımları da ele aldık. 7 Ekim’den bu yana çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve sivil 34 bin Filistinli, İsrail güçleri tarafından şehit edildi, 75 bin kardeşimiz yaralandı. 195 gündür son asrın en büyük katliamlarından biri Gazze’de yaşanıyor. Gazze’deki katliamları durdurmak için daha fazla çaba harcamalıyız.”
“GAZZE’DE KALICI ATEŞKES SAĞLANMALI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir an önce acil ve kalıcı ateşkesin sağlanması, sonrasında ise iki devletli çözümün hayata geçirilmesine dönük adımların hemen atılması gerektiğinin altını çizerek, “Bu hafta Batılı ülkelerin İran’ın misillemeleri karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e ‘dur’ demeleri gerekiyor. İsrail’in gündemi çarpıtma, Gazze’deki vahşeti gizleme, gündemden düşürme teşebbüslerine fırsat verilmemelidir” dedi.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’a ziyaretleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü görüşmelerin ve imzalanan 6 anlaşmanın hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Tanzanya olmak üzere kardeş Afrika’ya selamlarını gönderdiğini belirtti.
Türkiye’de mükemmel karşılandığını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, bu konuda Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür etti.
Tanzanya’nın iki ülke arasındaki faydalı ilişkileri geliştirme taahhüdünü yinelediğini belirten Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Türkiye, gerçekten de çok değerli bir ortaktır ve benim buraya yaptığım ziyaret bu ortaklığı ne kadar değerli gördüğümüzü teyit etmektedir. İkili görüşmemizde çok büyük memnuniyetle farklı sektörlerdeki kaydedilen ilerlemeye değindik” dedi.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iki ülke arasındaki diplomatik, ekonomik iş birliğini, özellikle de üretim ve sosyal sektörlerdeki iş birliğini artırmaya değindiklerini söyledi.
Bu ilişkilerle iki ülke ekonomisinin büyümesine katkıda bulunacaklarının altını çizen Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “İkili iş birliği açısından ben Türkiye’ye teşekkürlerimi ilettim. Kalkınma desteğinden dolayı ve ülkemizdeki eğitim ve sağlık sektörlerine olan desteklerinden dolayı teşekkür ettim. Özellikle de altyapıya ve beşeri sermayenin gelişmesine yönelik kritik desteklerinden dolayı teşekkürlerimi ilettim” ifadelerini kullandı.
Türkiye ziyaretinde 6 mutabakat zaptı imzaladıklarını aktaran Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, şöyle devam etti: “Türkiye’deki uzmanlık ve bilgi, Tanzanya’ya şu anda aktarılıyor ve bunlara bizim en önemli projelerimiz de dahil. Bu projeler arasında demir yolları projesi var, standart aralıklı demir yolları projesi var ve Tanzanya’nın da bu projelerin başarılmasına yönelik desteğini yineledim ve bunların da gerçekleştirilmesiyle birlikte kalkınma hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bakanlarımız ve uzmanlar ile ekiplerimiz bir araya gelerek çerçeve oluşturacaklar ve üzerinde hemfikir olunan iş birliği alanlarındaki çerçeveyi ortaya koyacaklar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile önemli bölgesel ve küresel hususlarda da görüş alışverişi yaptıklarını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Tanzanya, Türkiye’nin uluslararası anlaşmazlıklara barışçıl çözümlerin bulunması konusundaki gayretlerini desteklemektedir. Gazzelilerin zararına olan durumlar için acil ateşkes çağrısına biz de destek sunuyoruz. Ayrıca insani yardımların da engelsiz bir şekilde ulaşması konusunu destekliyoruz” diye konuştu.
TÜRKİYE İLE TANZANYA ARASINDA 6 ANLAŞMA İMZALANDI
Türkiye Cumhuriyeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Kolaylaştırılmasına İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptına, Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç ile Tanzanya Yatırım Merkezi Genel Müdürü Gilead Teri imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptını ise Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanı Lela Muhamed Mussa imzaladı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Milli Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptına, Eren ile Tanzanya Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanı January Yusuf Makamba imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanlığı Arasında Diaspora Siyasası Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı da Eren ve Bakan Makamba tarafından imzalandı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Evrak ve Arşiv Yönetimi Dairesi Arasında İşbirliği Protokolünü ise Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ile Bakan Makamba imzaladı.
Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile Bakan Makamba tarafından imzalandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören alanındaki yerlerini almalarının ardından iki ülkenin millî marşları çalındı. Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören kıtasını selamlamasından sonra iki lider heyetlerini birbirlerine takdim etti.
Türkiye ve Tanzanya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Artık seçimin olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyecek, içerde ve dışarda ülkemizin, milletimizin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceğiz. Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik etti. Bayram süresince 18 devlet ve hükûmet başkanıyla görüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere gündemdeki konuları ele aldıklarını belirtti.
“85 MİLYON OLARAK BİRLİKTE VAR OLDUĞUMUZU, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA YENİDEN GÖSTERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’taki Mahallî İdareler Genel Seçimleri’nin huzur ve sükûnet içinde icra edilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Aldığımız güvenlik tedbirleri sayesinde, birkaç müessif hadise dışında, hamdolsun, seçimlerde herhangi bir asayiş sorunu yaşanmadı. Doğudan batıya, güneyden kuzeye yurdumuzun dört bir köşesinde vatandaşlarımız sandığa giderek iradelerini özgürce ortaya koydu. Bölücü örgüt yandaşlarının seçmeni baskı altına almaya yönelik faşizan teşebbüsleri de amacına ulaşamadı. Rekabet seviyesi yüksek bir kampanya döneminden sonra seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk, gerçekten takdire şayandır. Ülkemiz aleyhine yürütülen onca kampanyaya rağmen demokrasimizin, bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu, hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik.”
Seçimlerin hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin demokrasiye yakışır şekilde gerçekleştirilmesini temin eden seçim kurullarına, kolluk kuvvetlerine, sağlık personeline ve sandık görevlilerine teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti teşkilatlarının kampanya dönemi boyunca ve sandık günü olağanüstü bir fedakârlıkla çalıştığını, mücadele ettiğini, emek verdiğini kaydetti.
AK Parti teşkilatı mensuplarının ramazan süresince iftar programlarıyla, ev ve esnaf buluşmalarıyla, çarşı-pazar ziyaretleriyle, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak halkla birlikte olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “31 Mart seçim sürecinde ulaşılmadık hiç kimseyi bırakmama şiarıyla gece gündüz koşturan Genel Merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il, ilçe, belde teşkilatlarımıza, belediye başkan adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandıkları namusları bilip titizlikle sahip çıkan müşahitlerimize, partimize, davamıza ve mücadelemize güçlü destek veren her bir kardeşime buradan en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabb’ime, şahsıma böyle vefalı, böyle gayretli ve samimi yol arkadaşları bahşettiği için bir kez daha hamdediyorum. AK Parti teşkilatlarıyla birlikte, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklara karşı meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır. İttifakımızın, devletimizin güvenliği, milletimizin birliği ve demokrasimizin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Buradan, Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum. Bir sandık sınavını daha başarıyla veren ittifakımız, Türkiye’nin bekasının teminatı olmayı sürdürecektir.”
“SİYASETÇİNİN, MİLLETİN İRADESİNİ YOK SAYMA, GÖRMEZDEN GELME HAKKI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetlerinin temel vasfının, demokrasinin mihenk taşı olan sandığın itibarının korunması ve güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.
“Sonuçlardan azade olarak sandığın gücüne güç katan her seçim, Türkiye ve Türk milleti için tarihî bir kazanım demektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemiz, son 21 yıldır maruz kaldığı tüm vesayet girişimlerinin üstesinden bu anlayışla hareket ettiği için gelebilmiştir. Daha önce de ifade ettiğim gibi sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üstünde yeri vardır. Siyasetçinin, milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. Bize oy versin veya vermesin, sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz, minnettarız. Milletimizin takdiriyle göreve gelen belediye başkanlarını da ayrıca tebrik ediyor; kendilerine şehirlerimize hizmet yolunda başarılar diliyorum. İktidar olarak milletimizin hayrına yaptıkları işlerde, bugüne kadar olduğu gibi belediye başkanlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kesin sonuçları açıklamasının ardından 31 Mart Mahallî İdareler Seçim maratonunun tamamlanacağını söyledi.
YSK’nin şimdiye kadar üç ilçe ve dört belde olmak üzere yedi yerde seçimlerin yenilenmesine karar verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yerleşim yerlerinde vatandaşların 2 Haziran Pazar günü bir kez daha sandık başına giderek tercihlerini yapacaklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız” diye konuştu.
“31 MART SEÇİMLERİ, SON 20 YILDAKİ EN DÜŞÜK KATILIMLI YEREL SEÇİM OLARAK KAYITLARA GEÇMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarının birçok zaviyeden kapsamlı değerlendirmeyi hak ettiğine işaret ederek şunları kaydetti: “Bu seçimlerin ilk göze çarpan özelliği katılım seviyesinin maalesef düşüklüğüdür. Yüzde 78 katılım oranıyla 31 Mart seçimleri, son 20 yıldaki en düşük katılımlı yerel seçim olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun sebepleri üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve duracağız. 2019 yerel seçimlerine kıyasla yaklaşık 7 puanlık gerilemenin üzerinde diğer siyasi partilerin de durması gerektiğine inanıyoruz. Geçersiz oylar da eklendiğinde yaklaşık 16 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımamıştır. Katılım oranının düşüklüğü, partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren, yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlandığını dile getirerek, bu seçimlerde milletin 12 büyükşehir, 12 il, 346 ilçe ve 169 belde olmak üzere toplam 539 belediyenin emanetini AK Parti’ye verdiğini, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin de 8 il, 113 ilçe ve 96 belde belediyesini kazandığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece Cumhur İttifakı; 12’si büyükşehir, 20’si il, 459’u ilçe, 265’i belde olmak üzere toplam 756 belediyeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türkiye’deki bin 400 belediyenin yarıdan fazlası, yüzde 54,3’ü önümüzdeki beş yıl süresince Cumhur İttifakı tarafından yönetilecektir. Buradan bir kez daha Cumhur İttifakı’nın ‘gerçek belediyecilik’ vizyonunu tercih eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“HATAY, KENDİ ÜZERİNDEN OYNANAN KİRLİ SENARYOLARA KARŞI TAVRINI ÇOK NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR”
Hatay’a özel bir parantez açmak durumunda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ın, 6 Şubat depremlerinden beri en çok örselenen, sürekli siyasi tartışmalara meze edilen şehir olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay’la aramızı bozmak için çok uğraştılar, pek çok iftira attılar. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya kalktılar. 31 Mart seçimleriyle Hatay, kendi üzerinden oynanan bu kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Cumhur İttifakı’na ve AK Parti’ye duydukları güven dolayısıyla Hatay’ımıza ve Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Ancak ana muhalefet partisinin, Hatay’ın iradesini gasbetme girişimleri son dakikaya kadar devam etmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun baskı altına alınması dâhil her yol denenmiş, ‘ölülere oy kullandırıldığı’ gibi akla ziyan pek çok yalan söylenmiştir. CHP’nin millî irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK bu hezeyanlara karşı son noktayı koymuştur. Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek, Hataylı kardeşlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade edeceğiz.”
“FARKIMIZI YİNE ESERLERİMİZLE VE HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ PROJELERİMİZLE GÖSTERECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine güvenen diğer şehirlere layık olabilmek için her zamankinden daha fazla çalışacaklarını belirterek, “Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: AK Parti olarak 21 yıllık iktidarlarımız boyunca yatırım yaparken, eser üretirken, insanımızın yaşadığı yerlere hizmet götürürken bugüne kadar seçim sonuçlarını önümüze almadık, almayız. İnşallah bundan sonra da farkımızı yine eserlerimizle, icraatlarımızla ve hayata geçirdiğimiz projelerimizle göstereceğiz” diye konuştu.
Özellikle depremzede şehirlerin süratle yeniden ayağa kaldırılmasının, gündemlerinin ilk sırasında yer almayı sürdüreceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6 Şubat sonrasında artık bir beka meselesi olarak gördüğümüz depreme hazırlık çalışmalarını da yakından takip edeceğiz” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ŞEHİRLERİMİZE TEKRAR MUSALLAT OLMASINA FIRSAT VERMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kendilerine sadece şehirlerini yönetme değil, aynı zamanda pek çok yerde kendi adına başkalarını denetleme görevini de tevdi ettiğini ifade ederek, “Milletimizin, belediye meclislerinde bize denetim yetkisi verdiği illerimizde inşallah bu görevimizi en güzel şekilde yerine getireceğiz. Şehirlerimizin kaynaklarının terör örgütlerine, reklam ajanslarına, açgözlü fırsatçılara, tufeylilere değil orada yaşayan insanlarımıza harcanmasını temin için gereken her şeyi yapacağız. Bölücü terör örgütünün şehirlerimize ve vatandaşlarımıza tekrar musallat olmasına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz” değerlendirmelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandık gününün, siyasetçinin ve siyasi partilerin karne günü olduğuna işaret ederek, 31 Mart tarihinde milletin, tüm siyasi partilerin mahallî idarelerdeki son beş yıllık karnesini kendilerine takdim ettiğini belirtti.
Seçim sonuçlarından herkesin kendisine göre dersler çıkaracağını, elbette kendi iç muhasebesini yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sonuçlara bakarak bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Âdeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar… Birileri kendilerince, ‘yerel iktidar’ ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, ‘demlendikleri’ ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, ham bir hayalden ibarettir.”
“TÜRKİYE’YE DAHA İYİ HİZMET EDEBİLMEK ADINA NE YAPILMASI GEREKİYORSA ONU YAPMANIN DERDİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Dün, 16’ncı toplantısını yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır. Sapla samanı karıştırmaya çalışanları, daha fazla vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum. Siyasetin ve ülkenin gündeminin içi boş tartışmalarla meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. Biz Türkiye’ye ve milletimize daha iyi hizmet edebilmek adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmanın derdindeyiz” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasinin “öncelikle halkın iradesini kabullenmek, milletin takdirine boyun eğmek, milletin tercihiyle zıtlaşmamak” olduğunun altını çizmek istediğini dile getirerek, şunları söyledi: “Muhalefet gibi rakamları eğip bükerek, tabir yerindeyse kırk dereden su getirerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin sandıkta verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamız, tüm boyutlarıyla objektif olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyor. Hiçbir komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak, gerektiğinde canı pahasına bizim yanımızda duran aziz milletimize karşı görevimizdir. Şurası tartışmasız bir gerçektir ki; milletimiz, bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir öz eleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo tevile gerek duymayacak kadar nettir. AK Parti olarak biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken, sadece bununla kalmayacak, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin ayırıcı vasfının kendi doğru ve yanlışlarını analiz edebilen, kendi yaptıklarını ve yapamadıklarını doğru değerlendirebilen bir parti olması olduğunu söyledi.
“DAHA GÜÇLENMİŞ BİR ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”
“Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aslımıza, köklerimize, iradesiyle ve desteğiyle bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız” ifadesini kullandı.
Lügatlarında böbürlenme olmadığını, millete tepeden bakmadıklarını, milletle aralarına duvarlar örmediklerini ve mesafe koymadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her zaman söylüyorum, biz bu milletin ta kendisiyiz. Biz, siyaseti birilerine imtiyaz sağlamak, makam, mansıp, koltuk ve unvan dağıtmak için de yapmıyoruz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz, bu makamlarda milletimize ve Türkiye’ye aşkla hizmet etmek için bulunuyoruz. Bu konuda oluşan zafiyetleri süratle gidermek boynumuzun borcudur. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan, muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz. Bize destek olanlarla birlikte sandığa gitmeyenlerin, gidip farklı tercihte bulunan vatandaşlarımızın da mesajlarını, en doğru biçimde okuyacak, değerlendirecek, gelecek dönemdeki yol haritamızı belirlerken bunlardan muhakkak istifade edeceğiz. Ama bu süreci, partimizin geleneklerine, hareketimizin kurucu esaslarına ve davamızın prensiplerine uygun şekilde yöneteceğiz. Partimizin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve küçük tuzaklar peşinde koşanların sinsi oyunlarına gelmeyeceğiz. Başarımızı başarımız, üzüntümüzü üzüntümüz gören dünyanın dört bir yanındaki mazlumları hayal kırıklığına asla uğratmayacağız.”
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİ YENİ BİR ŞAHLANIŞIN DÖNÜM NOKTASI HÂLİNE GETİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük bir davanın temsilcileri olduğumuzun şuuruyla önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası hâline getireceğiz. Kim ne derse desin, AK Parti, bu ülkenin, bu milletin partisi olmayı, kendi insanımızla birlikte gönül coğrafyamızdaki yüz milyonların umudu olmayı sürdürecektir. Allah’ın izni, aziz milletimizin takdiriyle daha nice yıllar boyunca Türkiye için çalışmaya, eser ve hizmet üretmeye, evlatlarımızın hayallerini gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bundan hiçbir yol ve dava arkadaşımın, partimize gönül veren hiçbir teşkilat mensubumuzun şüphe duymamasını istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti’yi değerlendirirken, nereden geldiğini ve hangi istikamete ilerlediğini bir an olsun akıllarından çıkarmayacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutlu bir hareket, uzun bir yürüyüş, sabırlı bir mücadelenin 14 Ağustos 2001’de AK Parti olarak göründüğünü dile getirdi.
“HİÇBİR ZAMAN UMUDUMUZU YİTİRMEDİK, SABRIMIZI KAYBETMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Biz nevzuhur bir hareket değiliz. Biz partilerden bir parti değiliz. Biz bugünlere bir anda gelmedik. Bu hareketin, bu partinin temelinde, ismi bilinen ya da bilinmeyen yüzlerce, binlerce fedakârın, cefakârın, kahramanın emeği var, alın teri var. Biz dikensiz bir gül bahçesinde de yürümedik, yürümüyoruz. Bu geldiğimiz noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık, işkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik; partilerimiz kapatıldı, yasaklandık, kovulduk, ötelendik, haksızlığa, hukuksuzluğa, zorbalığa uğradık; ancak hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, sabrımızı kaybetmedik, asla ve asla yılgınlığa kapılmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “’İman varsa imkân var’ dedik, ‘Allah büyüktür’ dedik, en hüzünlü anlarımızda, ‘Allah’ın yardımı yakındır’ dedik, her seferinde düştüğümüz yerden doğrulduk, kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik. Şimdi bakıyorum, AK Parti’nin son yerel seçimde aldığı oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor, bir taraf olumsuz, karamsar bir tablo çiziyor. Teşkilatlarımızın moralini bozmaya yönelik bir kampanya yürütülüyor. Şunu çok net ifade etmek isterim, bunlar, AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar. Bunlar, nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin, kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük partisi olduklarına, her anlamda muazzam bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olduklarına dikkati çekerek, “Şunu herkes görsün ve bilsin; biz ‘bitti’ demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri. Biz seçmenin mesajını okuruz, doğru okuruz, gerekeni yaparız, arızaları düzeltir, eksikleri giderir, tekrar yola koyuluruz” diye konuştu.
“Kimse sevinmesin, kimse umutlanmasın, kimse farklı hevesler peşinde koşmasın. Biz buradayız, sapasağlam, dimdik, en güçlü hâlimizle, elhamdülillah, ayaktayız” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunun da altını özellikle çiziyorum; bu seçim sonuçlarını bir fırsat bilerek, AK Parti’yi yıpratmaya, AK Parti’nin dengelerini bozmaya kalkışanları da gayet iyi görüyoruz, biliyoruz. Eleştiri ve öz eleştiri tamam ama AK Parti’yi, özellikle de fedakârlık abidesi olan AK Parti teşkilatını, eleştiri ya da öz eleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara da asla müsaade etmeyiz. Medyadan, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından AK Parti’ye ayar vermeye çalışanlara kesinlikle rıza göstermeyiz.”
Milletin dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyaçları olmadığını; partinin ilgili kurullarının her türlü detayı değerlendirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan muhalefete de ekmek çıkmaz; AK Parti üzerinden kendilerine şahsi ikbal devşirme emelleri olanlara da ekmek çıkmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanların, milletvekillerinin, tüm teşkilat üyelerinin bugünden itibaren hep birlikte halkın içine gireceklerini, başları dik, öz güvenleri yüksek, umutları tam bir biçimde millete hizmeti sürdüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkaları ne yaparsa yapsın, biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu nasıl gerçekleştiririz, buna bakacağız” diye konuştu.
“Menzile kilitlenmiş ok misali hedeflerimize odaklanacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çok açık söylüyorum; bu harekette şımarıklık olamaz. Bu harekette milletten, milletin değerlerinden, milletin ahvalinden, milletin gündeminden kopma asla olmaz. Aynı zamanda bu harekette yeise, umutsuzluğa asla yer yoktur. Bu hareket, korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir. Muhasebemizi yapar, hatalarla aramıza mesafeyi koyar, ‘nerede kalmıştık’ der ve kaldığımız yerden yolumuza daha güçlü bir şekilde revan oluruz. Sandıktan çıkan mesajlar ve yaptığımız değerlendirmeler ışığında gerekli adımları atmaya başlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sadece 10 ay önce, 28 Mayıs’ta milletimiz bize yetki verdi. Önümüzdeki dört yıl boyunca milletin verdiği bu yetkiyi, milletin emanetini, milletin yüklediği mesuliyeti omuzlarımızda dirayetle taşıyacağız” diye konuştu.
Milletin beklentilerini çok iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız” ifadelerini kullandı.
Terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceklerini, içerde ve dışarda Türkiye’nin, milletin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız. Bununla kalmayacak, geçmişte olduğu gibi, bugün de yarın da bölgemizin, dünyanın barışı için katkı sunmayı sürdüreceğiz” dedi.
“İSRAİL, İNSANLIK TARİHİNE ŞİMDİDEN UTANÇLA YAZILMIŞ BİR KATLİAM YÜRÜTÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi burada bir hususu özellikle dikkatlerinize sunmak isterim. Terör devleti İsrail, 7 Ekim’den bu yana, hem Gazze’de hem Batı Şeria’da insanlık dışı bir soykırımı icra ediyor. İsrail, Batı’dan aldığı koşulsuz destekle, büyük bir şımarıklık, büyük bir pervasızlık içinde insanlık tarihine şimdiden utançla yazılmış bir katliam yürütüyor. Şimdi, seçim sürecinde de seçim sonrasında da birtakım merkezlerden, şahsıma ve partimize yönelik bazı insafsız, izansız ithamlarda bulunuldu. Bu ithamların, bu alçak iftiraların, üzülerek söylemeliyim ki, bazı çevrelerde karşılık bulduğunu, hatta bize karşı kullanıldığını da gördük. Birileri, yalan olduğunu bal gibi bildikleri iddialar üzerinden bizi, partimizi, hükûmetimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bıraktı. Hatta bazı sözde partiler ne yazık ki bu konuda bizim nasıl tavır takındığımızı bildikleri hâlde bizi kalkıp eleştiri yağmuruna tuttular.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bakınız bunu gerçekten söylemek istemezdim. Bunu söylemeye gerek duymazdım ama mecbur kaldım. Hiç kimse, ne şahsımın ne de bu kutlu kadronun Filistin meselesindeki hassasiyetini sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Biz, birileri gibi Filistin’in yerini, Gazze’de yaşanan zulmü, Filistinli kardeşlerimize yönelik işgal ve katliam politikasını 7 Ekim’de öğrenmedik. Yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her bir safhasında Filistin’i kutlu bir emanet gibi daima yüreğimizde taşıdık. Bu hareket, bu parti, diğer birçok ilkenin yanında, Filistin davasını sorgusuz, sualsiz, şartsız omuzlama ilkesi üzerinde yükselmiştir.”
“EN ZOR ZAMANLARINDA FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLDUK”
Filistin davasını sadece savunmuş değil, bu uğurda çok ağır bedeller de ödemiş bir hareket ve kadro olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafta sonu Filistin davasının lideri misafirim olacak. Beraber birçok şeyleri dertleşeceğiz, konuşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın, 12 Eylül darbesi, Konya’daki Kudüs mitinginin ardından geldi. Unutmayın, 28 Şubat darbesi, Sincan’daki Kudüs Gecesi’nin ardından geldi. Unutmayın, MİT’e yapılan operasyon, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz ihaneti, siyonizmin uşağı, vatan haini FETÖ tarafından, bizim Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldı” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 yıl önce hiç kimse cesaret edemezken, şu anda sözde partileri olanlar da dahil, Davos’ta katillerin yüzüne açık yüreklikle “one minute” dediklerini hatırlatarak, “Dünyada hiç kimse konuşamazken, biz çıktık ‘Hamas bir terör örgütü değil, bir direniş grubudur’ dedik. Birleşmiş Milletler kürsüsünden son 70 yılda İsrail’in Filistin’in topraklarını nasıl adım adım işgal ettiğini haritalarıyla ortaya koyduk. En zor zamanlarında Filistinli kardeşlerimizin her bakımdan yanında olduk. Elimizdeki tüm imkânları Filistin için, Gazzeli mazlumlar için seferber ettik” diye konuştu.
“FİLİSTİN’İN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİ HER ŞARTTA, HER KOŞULDA CESARETLE SAVUNACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Burada çok açık ve net söylüyorum: Millî Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız. Böyle bir dönemde hakkı ve hakikati haykırmanın zor olduğunu biliyoruz. Ama bütün dünya bilsin, anlasın, idrak etsin: Ne suikast girişimlerine ne darbe girişimlerinize ne ekonomik saldırılarınıza ne de algı operasyonlarınıza boyun eğeceğiz. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi, Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim, devam edeceğiz. 14 bin çocuğu öldürdüler, 14 bin çocuk… Bunlar Hitler’i çoktan geçtiler. 14 bin masum çocuğun ölümünü görmeyip, ‘Hamas terör örgütüdür’ diyerek İsrail’in gözüne girmeye, İsrail’e yaranmaya çalışanlara inat, biz Filistin’in bağımsızlık mücadelesini her şartta, her koşulda cesaretle savunacağız. Kardeşlerim şunu unutmayın; biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, biz devlet yönetiyor, 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Bazı adımlarımız görünmüyor olabilir. Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz. Ancak çıkıp da bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar, er ya da geç mahcup olacaklar, rezil olacak, tarih önünde nasıl bir haksızlık yaptıklarını göreceklerdir.”
“Gazze’yi, tüm Filistin’i, Filistin’in şanlı istiklal direnişini gönülden selamlıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim’den beri şehit düşen Filistin’in kahraman evlatlarını rahmetle yâd etti, yaralılara acil şifalar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye saldırısı sonrasında Türkiye’nin ortaya koyduğu çabaları, yürütülen diplomasi trafiğini ve Gazze’ye yapılan yardımları anlatan bir video izletti.
Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 31. yılında minnetle, şükranla, özlemle yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rahmetli Özal’ın ‘çağ atlayan Türkiye’ diyerek açtığı yoldan giderek, ülkemize ve milletimize tarihi başarıları yaşatmanın gururunu yaşıyoruz. Rabb’im kendisini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.