Shell Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Andrew Mackenzie bilginize ;
Türkiye deki Bazı Yöneticiler SHELL.’DEKİ Konumlarını ve yetkilerini Kötüye kullanarak Gözlerine kestirdikleri bayilere Tuzak kurarak benzin istasyonunu ele geçirmek için her türlü kumpası kuruyorlar. Bayinin Benzin istasyonunu GASP ediyorlar.
Shell Türkiye Başkanı Ahmet erdem yaşanan bu olayları görmemezlikten geliyor.
AHMET ERDEM’E – HİÇ GÜVENMİYORUZ …
Bu olayları araştırın bizde bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Madenlerimizi sadece ham madde olarak değil, yüksek katma değerli uç ürün olarak satmak istiyoruz. Ham maddede 1, ara mamulde 8, tam mamulde 24 kata kadar kazandıran bir sektörden bahsediyoruz. Benim altyapım 24 kat kazanmaya müsaitken neden 1 kat ile yetinmek zorunda kalayım? Elimizdeki imkanları sonuna kadar kullanmaya kararlıyız.” dedi.
Bakan Dönmez, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın da katılımıyla Bilecik’in Bozüyük ilçesinde düzenlenen VitrA Karo Tesisi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son dönemde üretim ve ihracat odaklı bir büyüme modeline geçtiğini söyledi.
Bu yatırımları sadece tesis yatırımları olarak görmediklerini belirten Dönmez, her şeyden öte kullanılan teknolojinin, yapılan AR-GE ve inovasyonun, katma değeri artıran önemli bir unsur olduğunu anlattı.
Dönmez, bu tesiste ham maddeden uç ürüne son teknolojiyle donatılmış, yapay zekanın kullanıldığı bir altyapının olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:
“Bu gelişmiş altyapı beraberinde nitelikli, son teknolojilere hakim yetkin bir iş gücünün istihdamına da kapı aralıyor. Bizim de son dönemde ortaya koyduğumuz madencilikte katma değerli ürün stratejisiyle de uyumlu bir yatırım. Mevcut madenlerimizi işleyerek onları katma değerli uç ürün olarak piyasaya sunduğumuz bu tür yatırımlarla, madencilikten aldığımız küresel payı daha da artıracağız inşallah. Tesis, toplam enerjisinin yüzde 7’sini yeşil kaynaklardan karşılayacak. Bu rakam inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda peyderpey artacak.”
“Geçtiğimiz yıl tam 177 ülkeye 7,7 milyon ton doğal taş ihracat ettik”
Bakan Fatih Dönmez, son dönemde madencilikte hem üretim hem de ihracat rakamlarında tarihi rekorlar kırıldığına dikkati çekti.
Türkiye’nin bor üretiminde açık ara dünya lideri olduğuna değinen Dönmez, “Altın üretiminde 42 ton ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek üretim rakamına ulaştık. İnşallah en kısa sürede 45 ton ve üzerine de çıkacağız. Geçtiğimiz yıl pandemi koşullarına rağmen demir, nikel, boksit, fosfat, trona ve tuz üretimlerimiz tarihi zirvelerini gördü.” ifadesini kullandı.
Dönmez, üretimde yaşanan bu artışın maden ihracatı gelirlerine de yansıdığına işaret ederek şöyle bilgi paylaştı:
“2021 yılında 5 milyar 930 milyon dolarlık maden ihracatımızla bugüne kadarki en yüksek ihracat gelirine ulaştık. 2020 yılına göre yüzde 39’luk, son 20 yılla kıyasladığımızda ise 10 kattan daha fazla bir artış görüyoruz. 2021 yılındaki maden ihracatımızın alt kırılımlarına baktığımızda ilk sırada tüvenan-zenginleştirilmiş metalik cevherleri görüyoruz. Doğal taşlar, endüstriyel mineraller ve işlenmiş doğal taşlar da sırasıyla metalik cevherleri takip ediyor. Karo fabrikamızın açılışı vesilesiyle doğal taşlar için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Geçtiğimiz yıl tam 177 ülkeye 7,7 milyon ton doğal taş ihracat ettik. Toplamda 2,1 milyar dolarlık gelirle toplam ihracatımızın yüzde 35’lik dilimini doğal taşlar oluşturdu. Yine 2021’de, doğal taşlar altından sonra en fazla dış ticaret fazlası verdiğimiz ikinci maden oldu.”
“Yatırımcımız, teknolojimiz, insan kaynağımız, doğal kaynaklarımız var”
Bakan Dönmez, 2020 yılında dünyadaki toplam doğal taş ihracatının yaklaşık 13 ila 14 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini anımsatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çin’den sonra yaklaşık yüzde 13’lük payla bu alanda dünya ikincisiyiz. Sektörümüzün büyüme iştahı istihdam rakamlarına da olumlu yansıyor. 2021 yılında madencilik 149 bin 932 kişiyi istihdam ederek bu alanda zirve değerine ulaştı. İstihdam verilerinde 2009’a göre yüzde 27, 2020’ye göre yüzde 7,3’lük bir artış yakaladık. Madencilik sektörünün gayrisafi milli hasılaya katkısı son dönemde yüzde 1,3’e ulaştı. 2020 yılına göre yüzde 11’lik bir artış yakaladık. Bu rakamla 2023 hedefimize bugünden ulaşmış olduk. Şimdi yeni hedefimiz Türkiye’nin bu yüksek potansiyeline yakışır şekilde önce yüzde 3’lere ardından yüzde 5’lere kadar ulaşmak. Madencilikte dünyanın önde gelen ülkelerine bakıldığında bu rakam yüzde 5 ila 10 arasında değişiyor. Türkiye’deki potansiyel de dünyanın geri kalanından az değil. Yatırımcımız var, teknolojimiz var, insan kaynağımız var, doğal kaynaklarımız var. Geriye kalan tek şey var: O da madenleri çıkarıp işleyip ekonomiye kazandırmak. Vatandaşlarımıza istihdam sağlamak İhracat gelirimizle ülkemizin kalkınmasına destek olmak
“Temelini 2018’de attığımız bor karbür tesisimizde de sona yaklaşıyoruz”
Dönmez, madencilikte en fazla üzerinde durdukları hususlardan birinin, uç ürünlere yönelik yatırımlar olduğunu belirtti.
Bu konudaki hedefleri hakkında bilgi veren Dönmez şunları kaydetti:
“Amacımız açık ve net: Madenlerimizi sadece ham madde olarak değil, yüksek katma değerli uç ürün olarak satmak istiyoruz. Ham maddede 1, ara mamulde 8, tam mamulde 24 kata kadar kazandıran bir sektörden bahsediyoruz.
Benim altyapım 24 kat kazanmaya müsaitken neden 1 kat ile yetinmek zorunda kalayım? Elimizdeki imkanları sonuna kadar kullanmaya kararlıyız. Bugüne kadar uç ürün odaklı altın, gümüş, demir-pelet, bakır ve alüminyum entegre izabe tesislerini devreye aldık. En son sayın Bakanımızla (Mustafa Varank) Siirt’te temelini attığımız çinko izabe tesisimiz 2021 yılında devreye girdi. Tesis, yıllık yaklaşık 216 milyon dolarlık ithalatın önüne geçecek. Bu rakam Türkiye’nin yıllık çinko ithalatının yaklaşık yüzde 40’ına denk geliyor. Böylesine yüksek katma değere sahip tesislerimizin sayısını çoğaltacağız.”
Pilot tesiste üretimi devam eden lityum karbonat tesisine değinen Dönmez, “Önümüzdeki dönem Balıkesir’de ve Kırka’da iki yeni tam kapasite çalışacak fabrika kuracağız. Eti Maden’deki arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Orada da inşallah bu sene içerisinde ilk somut adımı atacağız. Temelini 2018’de attığımız bor karbür tesisimizde de sona yaklaşıyoruz. İnşallah onun açılışını da bu yıl içerisinde yapmayı hedefliyoruz.” dedi.
“Madenciliğimizi ideolojik saiklerle yorumlamaya kalkanlara izin vermeyeceğiz”
Bazı kesimler tarafından madenciliğin çevre karşıtı bir iş olduğuna dair yapılan propagandaları da gördüklerini vurgulayan Dönmez şöyle devam etti:
“Bugüne kadar pek çok platformda üzerine basa basa ifade ettim. Dünyada madencilik hangi kurallarla yapılıyorsa Türkiye’de de aynı şekilde yapılıyor. Madenciliğe nasıl başlanacağı, arama, üretim ve işletme sürecinin nasıl olacağı, madencilik faaliyetinin ardından sahanın nasıl rehabilite edileceği kanunda tek tek ve açık seçik yazılı. Aramadan üretime kadar madencilik her aşamada sıkı kurallarla denetleniyor. Bugüne kadar yapılan örnekleri belgeleriyle kamuoyuyla defaatle paylaştık. Zeytin, üzüm, kayısı, badem, ceviz ya da aromatik bitkiler gibi gelir getiren ürünlerle rehabilite edilen alanların görsellerini ve bilgilerini paylaştık. Yine de bunlara rağmen çıkıp da madencilik gibi stratejik bir alanda kasıtlı bir şekilde olumsuz algı yaratmaya çalışanları da hoş karşılamayız.”
Bakan Dönmez, çevreden ve madenlerden vazgeçmeyeceklerini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz ne ikisini birbirine alternatif ne de birbirine rakip görüyoruz. Aksine ikisini birbirini tamamlayan, birbirini bütünleyen süreçler olarak görüyoruz. Bizim için enerji bağımsızlığı ne kadar kritikse maden bağımsızlığı da o oranda kritik ve hayatidir. Yerli kaynaklarımızı çevreci bir anlayışla ekonomiye kazandırmak isteyen kişi ya da kurumlarımıza yapılan planlı ve maksatlı saldırıların her zaman karşısında olacağız. Yatırımcılarımızı ürkütmek ya da Türkiye’deki yatırım ortamına dair manipülasyon yapmaya kalkanlarla mücadele etmekten geri durmayacağız. Madenciliğimizi yalanlara ve karalama kampanyalarına feda etmeyeceğiz. Madenciliğimizi ideolojik saiklerle yorumlamaya kalkanlara izin vermeyeceğiz. Yerli kaynak toprak altından çıkarılmayı beklerken ve en önemlisi benim gücüm buna yeterken neden yurt dışından ithal edeyim? Ya da soruyu şöyle sormak gerek. Neden birileri Türkiye’nin yurt dışından maden ithal etmesini istiyor?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 15. Liderler Zirvesi’ne katıldı.
Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, zirvenin yapıldığı Karakum Oteli’nde karşıladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Liderler, resmî karşılama töreni sonrasında açış oturumuna geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 15. Zirvesi’nde bir konuşma da gerçekleştirdi.
Konuşmasına, tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu bahtiyarlığı ifade etti.
Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov’a misafirperverlikleri için teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak zirve dönem başkanlığını devrettiklerini belirterek, yeni dönem başkanı Türkmenistan’a başarılar diledi.
Zirvenin, ülkeler ve bölge için hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ın bağımsızlıklarının 30. yıl dönümünü tebrik etti.
“AŞIMIZI MİLLETİMİZLE BİRLİKTE TÜM İNSANLIĞIN HİZMETİNE SUNACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık iki yıldır tüm insanlığın küresel çapta bir tehditle mücadele ettiğine dikkati çekerek, 5 milyondan fazla insanın hayatına mal olan yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınının ekonomi, ticaret ve turizm başta olmak üzere her alanda etkilerini sürdürdüğünü söyledi.
Zirvenin, Kovid-19 ile mücadelede iş birliğinin ve dayanışmanın daha da güçlenmesine vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak bu zorlu süreçte dünyanın dört bir yanından aldığımız yardım taleplerini karşılamaya gayret ettik. Şimdiye kadar aralarında teşkilat üyelerimizin de olduğu 160 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa yardım ulaştırdık. Teşkilatımızın bazı üyelerine tıbbi malzeme ihracat ve satın alma izinleri, eğitim ve personel desteği vermek suretiyle de ayrıca destek olduk” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 ülkeye de aşı tedarikinde bulunduklarını hatırlatarak, “Yerli aşımız TURKOVAC için acil kullanım onayına kısa süre önce başvurduk. İnşallah süreç tamamlanınca aşımızı milletimizle birlikte tüm insanlığın hizmetine sunacağız” ifadesini kullandı.
“TİCARET HACMİMİZİ 100 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNE ÇIKARTMAK İÇİN GAYRETLERİMİZİ YOĞUNLAŞTIRMALIYIZ”
Zirvenin “Birlikte Geleceğe” temasıyla düzenlendiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Teşkilatımızdan ekonomik iş birliğimizin güçlendirilmesi bakımından nasıl daha iyi faydalanabileceğimizi belirlememiz önem taşıyor. Ortak hedeflerimize ulaşabilmemiz için gerekli yol haritası 2025 vizyon belgesinde yer alıyor. Bugün onaylayacağımız Aşkabat Eylem Mutabakatı’nı da bu doğrultudaki güçlü irademizi vurgulayan bir belge olarak görüyoruz. 8 milyon kilometrekarelik bir alanda yaklaşık 500 milyon nüfusu barındıran coğrafyamızın sunduğu yüksek potansiyelden daha fazla yararlanmalıyız. Ticaret hacmimizi 100 milyar dolar seviyesine çıkartmak için gayretlerimizi yoğunlaştırmalıyız. Bu kapsamda, öncelikle 2025 Vizyon Belgesi’nin de stratejik hedefleri arasında yer alan ticaret anlaşması ECOTA’yı yürürlüğe koymalıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 yıldır uygulanamayan bu anlaşmanın bölge içi ticaretin hak ettiği seviyelere ulaşmasını sağlayacak ana enstrüman olduğuna inandığını belirterek, “İstanbul’da ev sahipliği yaptığımız EKO Bank’ta kurumsal ve mali kapasitenin artırılması suretiyle tüm teşkilat üyelerinin katılımıyla kalkınmamızda daha önemli işlevler yerine getirilebilir” görüşünü paylaştı.
Ankara’da bulunan eğitim enstitüsünün üyeler arasındaki iş birliğini artırarak, insani kalkınmaya ciddi katkılarda bulunmaya başladığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine Ankara’da faaliyetlerini sürdüren Gıda Güvenliği Bölgesel Koordinasyon Merkezi’nin de gıda güvenliğinin temini ve bölgede tarım sektörünün geliştirilmesinde önemli rol üstlendiğini dile getirdi.
Bölgesel ve küresel ulaşım ağlarının öneminin salgın ortamında bir kez daha ortaya çıktığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bölgemizde ulaşım altyapısının geliştirilmesi ve modern İpek Yolu’nun canlandırılması gayretlerimiz hız kesmeden devam ediyor. Türkiye’nin öncülüğünü yaptığı Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor Girişimi ve Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu hattı bu bağlamdaki çabalarımızın en somut tezahürüdür. Ülkemizle bölgemiz arasında doğrudan kara yolu bağlantısı kuracak Zengezur Koridoru’nun da önemi aşikârdır. Keza Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüp Geçidi, İstanbul Havalimanı, Marmara Otoyolu, İstanbul-İzmir Otoyolu tamamlayıcı projelerimiz arasındadır. Yine doğu-batı bağlantısına katkıda bulunacak Filyos Limanı, 1915 Çanakkale Köprüsü ile Çandarlı Limanı projelerinde çalışmalarımız sürüyor. İslamabad-Tahran-İstanbul kara yolunun işlerlik kazanması ve aynı güzergâhtaki demir yolu hattının canlandırılması gayretlerini de memnuniyetle karşılıyoruz.”
Teşkilatı daha çok sahiplenmeleri, reform sürecini devam ettirmeleri ve güçlü bir bütçeyle etkin kılmaları gerektiğine inandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ciddi bir insani ve ekonomik krizle karşı karşıya bulunan Afganistan’da bir an evvel kalıcı barış ve istikrarın tesis edilmesi önemlidir. Ülkenin tüm kesimlerinin beklentilerini karşılayacak bir yönetim anlayışının geliştirilmesi ortak temennimiz ve hedefimizdir. Afganistan’da sağlık, eğitim gibi kritik sektörler dâhil temel devlet yapılarının işler hâlde tutulması yönündeki çabaları destekliyoruz. Tüm bölgemizi etkileyecek bir mülteci krizinin önlenmesi için Afgan ekonomisinin ayağa kaldırılması gerekiyor. Türk Kızılay ve sivil toplum kuruluşlarımız, bu ülkede giderek büyüyen açlık ve kıtlık tehlikesine karşı insani yardım faaliyetlerini artırdılar. İran’a uygulanan tek taraflı yaptırımların son bulması ve tüm tarafların, kapsamlı ortak eylem planına geri dönerek yükümlülüklerini yeniden üstlenmeleri, bölgemizin ekonomik refah ve istikrarına katkı sağlayacaktır.”
“KIBRIS TÜRK HALKININ EGEMEN EŞİTLİĞİNİN VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜSÜNÜN TESCİL EDİLMESİ, ÇÖZÜMÜN ANAHTARIDIR’
Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmasının bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesisinin de kapılarını açtığına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Azerbaycan’ın, bölgede refahın artması için birbiri ardına hayata geçirdiği projeler takdire şayandır. Bu adımlar, bölgede normalleşme çabalarını destekleyecektir. Türkiye olarak bu süreçte Azerbaycan’ın yanında olmayı sürdüreceğiz. Teşkilat olarak da Azerbaycan’la tam dayanışma içerisinde olmamız büyük önem arz ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs konusuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Kıbrıs meselesinde, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi, çözümün anahtarıdır. Tüm dost ve kardeş ülkelerin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çözüm vizyonunu ön yargısız bir şekilde değerlendirmesini istiyorum. Teşkilatımızın gözlemci üyesi olan Kıbrıs Türklerinin maruz kaldığı tecridin hafifletilmesine yönelik spor, kültür, eğitim, turizm gibi alanlarda ilişkilerin geliştirilmesini teşvik ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgesel ve uluslararası iş birliği, terörle mücadelede hayati önemdedir. Mücadelemizi, terör örgütleri arasında ayrım yapmaksızın sürdürmeliyiz. Bölgemiz PKK, YPG, FETÖ, DEAŞ gibi eli kanlı terör örgütlerinden temizlendikçe huzur, istikrar ve ekonomik kalkınma da hızlanacaktır. Terörün her türlüsüne karşı dayanışma içinde hareket etmemiz, bu bakımdan çok önemlidir” sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönem başkanı Türkmenistan başta olmak üzere, zirvenin başarısında emeği geçen tüm üye devletlere ve sekretaryaya teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Türkali-2 kuyusu doğal gaz akış testi programına canlı bağlantıyla katılarak yaptığı konuşmada, “Sondaj konusunda ulaştığımız teknik yeterlilikle, dışa bağımlılığımızı sona erdirdik. Araştırma ve sondaj gemilerimizi filomuza dâhil ettik. Bu gemileri, tersanelerimizdeki bakım ve geliştirme işlemlerinin ardından kendi sınıflarının en iyileri arasına soktuk. İnşallah yakın zamanda Karadeniz gazının devreye girmesiyle, kaynaktaki dışa bağımlılığımızı da önemli oranda azaltacağız” dedi.
Konuşmasına, Antalya’nın Manavgat ilçesindeki yangından etkilenen vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarım ve Orman Bakanlığımızın, İçişleri Bakanlığımızın, Dışişleri Bakanım gerek Kültür ve Turizm Bakanım, valiliğimizin, Antalya Büyükşehir Belediyesinin ilgili birimleri ihtiyaç duyulan her türlü araç, gereç ve personel ile yangına müdahale etmektedir” ifadesini kullandı.
Milletvekillerinin de bölgede olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En kısa zamanda yangını kontrol altına almak suretiyle bir an önce temennimiz o ki cana hiçbir şey gelmeden bu yangını söndürmüş olalım. Geniş bir alanda süren yangının en kısa zamanda sönmesi temennimizdir. Olay tüm boyutları ile araştırılarak yangında zarar gören vatandaşlarımıza her türlü destek sağlanacaktır. Rabbimden ülkemizi yangın ve sel başta olmak üzere her türlü afetten muhafaza etmesini niyaz ediyorum” diye konuştu.
“KARADENİZ’DE AÇTIĞIMIZ KUYULAR İLK DEĞİLDİR, SON DA OLMAYACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl Ağustos ayında milletin uzun zamandır hasretle beklediği müjdeyi büyük bir gururla verdiklerini anımsatarak, şöyle devam etti: “Fatih Sondaj Gemimizin keşfettiği 320 milyar metreküplük doğalgaz sadece Türkiye’de değil, dünyada da büyük yankı uyandırdı. İlk keşiften yaklaşık iki ay sonra Fatih Sondaj Gemisi’ni ziyaret ederek, ilave 85 milyar metreküplük yeni keşfi de gemimizde açıklamıştık. Keşifle ilgili son müjdemizi ise Haziran ayının başlarında Filyos’ta düzenlenen törende vererek 135 milyar metreküplük yeni keşifle toplamda 540 milyar metreküpe ulaştığımızı ilan etmiştik. Karadeniz’de açtığımız bu kuyular ilk değildir, elbette son da olmayacaktır. Bununla birlikte son bir yılda açtığımız kuyuların öncekilerden büyük bir farkı vardır. Daha önce bu işleri uluslararası şirketlerle birlikte kiralama usulüyle yürütüyorduk, artık öncekilerden farklı olarak bu işleri kendi gemilerimiz ve kendi insan kaynağımızla yapıyoruz. Sondaj konusunda ulaştığımız teknik yeterlilikle dışa bağımlılığımızı sona erdirdik. Araştırma ve sondaj gemilerimizi filomuza dâhil ettik. Bu gemileri, tersanelerimizdeki bakım ve geliştirme işlemlerinin ardından kendi sınıflarının en iyileri arasına soktuk. İnşallah yakın zamanda Karadeniz gazının devreye girmesiyle kaynaktaki dışa bağımlılığımızı da önemli oranda azaltacağız. Tabii bu işler bir günde, bir gecede olmadı. Arkasında yılların emeği, ortaya konan güçlü irade ve milletimizin desteği var.”
“2018’DEN BU YANA 14 DERİN DENİZ KUYUSU AÇTIK”
Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar Türk karasularındaki hidrokarbon kaynaklarının nerede olduğuna ve bunların nasıl bulunacağına dair yeterli veri olmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet biz bu işi hakkıyla yapacaksak öncelikle teknik ekipman ve donanım işini halletmemiz gerekir’ dedik ve hemen kolları sıvadık. İlk gemimiz Barbaros Hayrettin Paşa’yı 10 yıl önce satın alarak başlattığımız süreci, Kanuni Sondaj Gemimizde bir üst aşamaya çıkardık. Ardından diğer gemilerimiz geldi, sahip olduğumuz filoyla 2018’den bu yana 14 derin deniz kuyusu açtık” dedi.
Akdeniz ve Karadeniz’deki iki ve üç boyutlu sismik araştırmaların altı yedi katına çıkarıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Yaptırımlarla, tehditlerle, şantajlarla, yıldırmalarla biz engellemeye çalıştılar ancak hiçbirine eyvallah etmedik. Kararlı duruşumuzdan geri adım atmadık. Eğer biz o günün şartlarında yerli ve millî imkânlarla bu operasyonları hızlandırmasaydık, son yıllarda elde ettiğimiz başarıları başkalarının insafına bırakmış olacaktık. Akla hayale gelmeyecek türlü bahanelerle attığımız her adımın önü kesilecekti. Hamdolsun bunların hepsi geçmişte kaldı. Artık Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemilerimiz denizlerimizin altını tarıyor, Fatih, Yavuz ve Kanuni de sondajlarını yapıyor. Bugün sismik araştırma ve sondaj çalışmalarında son bir yılda geldiğimiz noktanın önemli bir dönüm noktasını da geride bırakacağız.”
“KARADENİZ GAZININ İLK FAZINI 2023’E YETİŞTİRMEK İÇİN BÜYÜK BİR EMEK HARCANIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih Sondaj Gemisi’nin açtığı, Kanuni Sondaj Gemisi’nin tamamlamasını yaptığı Türkali-2 kuyusu gaz akış testini gerçekleştirdiklerine dikkati çekerek, “Bir başka ifadeyle keşfettiğimiz ve yerin yüzlerce metre altından çıkartmaya başladığımız Karadeniz gazını, bugün ilk defa yerinde yakacağız. Keşfettiğimiz gazın değerini mesnetsiz iddialarla düşürmeye çalışanlar, bugün burada yanan ateşe iyi baksınlar. Biz burada bilimle, bilgiyle, teknikle konuşarak birilerinin yalanlarla, çarptırmalarla, manipülasyonlarla oluşturmaya çalıştığı algıya da en güzel cevabı veriyoruz” ifadelerini kullandı.
Kuyuda bu aşamaya kadar yapılan işlemler hakkında da bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce Türkali-2 kuyusunda üç seviyede uzun süreli akış testleri yapıldığını, 135 metre perforasyon ve çakıl filtre ile kuyu tamamlama işlemleri yürütüldüğünü söyledi.
Bu işlemin Türkiye’de ilk defa derin denizde, Türkali-2 kuyusunda uygulandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İkinci aşamada yüzeyden kontrol edilen akıllı vanalar ve deniz tabanı test vanaları devreye sokuldu. Son aşamada da yüzey test ekipmanları ve flare ile gaz akışa verildi. Bütün bu operasyon, toplamda 247 saatlik bir akış sürecinde gerçekleştirildi. Karadeniz gazının ilk fazını 2023’e yetiştirmek için hem masa başında hem de sahada büyük bir emek harcanıyor. Proje elbette kendi içinde doğal ve teknik zorluklar içeriyor. Hamdolsun şu ana kadar iyi bir planlama ve detaylı iş takvimiyle hedeflerimizden herhangi bir sapma yaşamadık. Bundan sonrası için de çalışmalar aynı titizlikle devam edecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir yılda Tuna-1, Türkali-1, Türkali-2, Türkali-3 ve Amasra-1 olmak üzere toplam beş kuyu açtıklarını ve her bir kuyuda keşfedilen gaz miktarını doğruladıklarını belirterek, Tuna-1 kuyusunun 40 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Amasra-1 kuyusunun daha önce elde edilen sismik verilerin yorumlanmasıyla açıldığını bildirdi.
“DOĞAL GAZ ARZ GÜVENLİĞİNDE BÖLGEMİZİN REFAHI İÇİN KİLİT BİR ROLDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece 135 milyar metreküplük yeni bir rezerv daha yakaladık. Amasra-1 kuyusunun keşfini Sakarya gaz sahasındaki benzer keşiflerin de habercisi olarak görüyoruz. Sahanın etrafındaki çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah buralardan gelecek müjdeli haberleri de milletimizle paylaşacağız” dedi.
Gazı karaya çıkaracak deniz tabanı üretim sistemleri ve kara gaz işleme tesislerinin süreçlerinin eş zamanlı sürdüğünü bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, son aşamada ise her iki üniteyi birbirine bağlayacak boru hatlarını inşa edeceklerini kaydetti. Derin deniz etüt ile boru hattı rotalarının çalışmalarının sona erdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Önümüzdeki yıl 169 kilometre boruyu denizin dibine döşeyeceğiz. Bu operasyon dünyanın en uzun derin deniz taban bağlantısı olacak. Kara gaz işleme tesislerinin temelini haziran ayının başında atmıştık. Orada da yoğun bir faaliyet devam ediyor. Karadeniz gazı tüm tesisleriyle biterek, kullanıma girdiğinde Türkiye’nin derin denizlerde arama, sondaj ve üretim kabiliyetlerini üst bir noktaya taşıyacaktır. Bu gazın karaya çıkarılması için yürütülen çalışmalar doğal gaz endüstrisini besleyen yan sanayinin gelişimine de önemli katkı sağlayacaktır. Burada kullanılacak ekipmanın önemli bir kısmı yerli üretim olacaktır.”
Bütün bu faaliyetlerin, Türkiye’nin doğal gazda üretimden taşımaya kadar her aşamada ulaştığı etkinliği ortaya koyduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Doğal gaz arz güvenliğinde bölgemizin refahı için kilit bir roldeyiz. Bölge kaynaklarının uluslararası pazarlarla buluşması için her zaman yapıcı bir pozisyon üstlendik, üstlenmeye de devam ediyoruz. Bölgesinin siyasi ve ekonomik bakımından en güçlü ülkesi olan Türkiye’nin uzattığı dost elini tutanlar bugüne kadar hep kazançlı çıktı. Biz karşılıklı saygı ve haklara riayet çerçevesinde kapalı kapılar ardında ne diyorsak, dışarıda da aynısını söyleyen bir ülke ve yönetimiz. Bazıları gibi yolun başında ayrı, ortasında ayrı, sonunda bambaşka konuşmuyoruz. Kendi gazımızın bölge refahına sağlayacağı katkının farkındayız. Bu projenin, Türkiye’nin enerjide merkez ülke rolüne koyacağı katkıyı da iyi biliyoruz. Türkiye’nin tecrübesinden, bilgi birikiminden, dostluğundan faydalanmak isteyen herkese kapımız sonuna kadar açıktır. Türkiye ile iş yapan bugüne kadar kaybetmedi, bundan sonra da kaybetmeyecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkali-2 kuyusu akış testinin hayırlı olmasını dileyerek, “En başından bugüne kadar projenin hayata geçmesinde emeği olan Enerji Bakanlarımıza ve diğer herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Canlı bağlantı sırasında Fatih Sondaj Gemisi’ndeki ekip için “Şu anda karşımda doğal gaz millî ekibini görüyorum” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm ekibe şahsım, ailem, milletim adına en kalbi şükranlarımı Ankara’dan bildiriyorum, tekrar tekrar başarılarının devamını diliyorum. Bu yanan ateşlerimiz inşallah hiç sönmesin” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin Üçüncü Ünitesinin Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Enerjiye yapılan yatırım geleceğe yapılan yatırımdır anlayışıyla bu alandaki projelerimizi çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte özellikle enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye büyük önem veriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin Üçüncü Ünitesinin Temel Atma Töreni’ne Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden canlı bağlantıyla katıldı.
Tören katılımcılarına hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel atma törenine iştirak eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e teşekkür ederek bugün Türkiye’ye yeni bir eseri kazandırmanın haklı gururunu yaşadıklarını söyledi.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin temelini üç yıl önce Rusya Devlet Başkanı Putin ile attıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de üçüncü reaktörün inşasına başlandığını, gelecek yıl da dördüncü reaktörün temelinin atılacağını kaydetti.
“EKONOMİK BÜYÜMEMİZE BAĞLI OLARAK ENERJİYE GÜVENİLİR, KESİNTİSİZ VE UYGUN FİYATLI ERİŞİM İHTİYACIMIZ DA ARTIYOR”
Türkiye’nin millî enerji altyapısına nükleer gücü dâhil etme kararının, enerji tedarik güvenliği yönünde atılan stratejik bir adım olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hamle ile enerjide Türkiye’nin yarınlarını garanti altına almayı hedeflediklerinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs salgınının yıkıcı etkilerine rağmen, ekonominin, istikrarlı biçimde büyümeyi sürdürdüğünü, 2020 yılında dünyada birçok ülkenin ciddi ekonomik daralmalar yaşarken, Türkiye’nin yüzde 1,8’lik bir büyüme oranına ulaştığını anlattı.
Bu sene büyümenin çok daha yüksek olacağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Ekonomik büyümemize bağlı olarak enerjiye güvenilir, kesintisiz ve uygun fiyatlı erişim ihtiyacımız da artıyor. Enerjiye yapılan yatırım geleceğe yapılan yatırımdır anlayışıyla bu alandaki projelerimizi çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte özellikle enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye büyük önem veriyoruz. Nitekim kurulu gücümüz içerisindeki yerli ve yenilenebilir enerjinin payı yüzde 63,7 seviyesine ulaştı. Geçen yıl neredeyse tamamı yenilenebilir kaynaklı 4 bin 900 megavatlık ilave kurulu gücü devreye aldık. Karadeniz’deki 405 milyar metreküplük doğal gaz keşfimiz, ‘Bağımsız Enerji, Güçlü Türkiye’ kararlılığımızın en önemli adımlarından biri oldu. Doğu Akdeniz’deki sondaj ve sismik arama çalışmalarımızdan da müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz.”
“CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA TÜRKİYE’Yİ NÜKLEER ENERJİ SAHİBİ ÜLKELER LİGİNE KATACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nükleer enerjinin Türkiye’nin enerji politikası bakımından özel bir yere sahip olduğuna vurgu yaparak hedefin enerji üretirken sıfır emisyonla çalışan ve çevreye hiçbir zararı olmayan nükleer enerjiyi Türkiye’nin enerji sepetine eklemek olduğunu söyledi.
Nükleer santralin, oluşturacağı ekonomik ivmeyle birçok yan sektöre de katkı yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tesisimiz, yapım esnasında en yoğun dönemde 16 bin, üretim dönemindeyse 4 bin kişilik istihdam sağlayacaktır. Nitekim proje kapsamında yetiştirilmek üzere seçilen öğrencilerimizden 186’sı 6,5 yıllık zorlu eğitimlerini tamamlayarak ülkemize döndü. Bu gençlerimiz, mühendislikten yöneticiliğe kadar nükleer güç santralimizin tüm süreçlerinde görev alacaktır. Böylece Türkiye’nin nükleer enerjide beyin takımı oluşacak, millî enerji seferberliğimiz yeni neferler kazanacaktır” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ilk reaktörünü 2023 yılında devreye almayı hedeflediklerini belirterek toplam dört reaktörden oluşacak bu santralin diğer reaktörlerinin de peyderpey üretime geçmesi için gece gündüz çalışacaklarını vurguladı.
“Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye’yi nükleer enerji sahibi ülkeler ligine katacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Toplam 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak Akkuyu, yıllık 35 milyar kilovat saat elektrik üreterek ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacaktır. Dünyada sayılı ülkenin sahip olduğu bir teknolojiyle inşa ettiğimiz bu santralin her aşaması dikkat ve mükemmel planlama gerektiriyor. Biz de her türlü tedbiri alarak emin adımlarla ilerlemeye çalışıyoruz. Bilhassa emniyetten kesinlikle taviz vermiyoruz. Yaklaşık 550 bin parçadan oluşan Akkuyu Nükleer Güç Santralimizi, en ileri düzeyde güvenlik sistemleriyle donatıyor, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı standartlarına uygunluğuna mutlaka dikkat ediyoruz.”
“BİRÇOK ALANDA TÜRK-RUS DİYALOĞUNUN NETİCELERİNİ SAHADA GÖRME FIRSATI BULDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni Türk-Rus iş birliğinin sembollerinden biri olarak gördüklerini kaydederek, “İş birliğimizi yeni projelerle derinleştirme noktasında Sayın Putin ile aynı güçlü iradeyi paylaşıyoruz. Değerli Dostumla tesis ettiğimiz yakın diyalog, sadece ikili ilişkilerde değil, bölgesel barış ve istikrarın korunmasında da kilit rol oynuyor. Libya’dan Dağlık Karabağ’a, Suriye’den diğer meselelere kadar birçok alanda Türk-Rus diyaloğunun neticelerini sahada görme fırsatı bulduk. Önümüzdeki dönemde bu iş birliğini ilerletmekte kararlıyız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen sene koronavirüs sebebiyle ekonomi, turizm, yatırımlar ve dış ticarette yaşanılan ivme kaybını inşallah bu yıl telafi edeceklerini belirterek, “Sağlık altyapımız sayesinde oluşturduğumuz engelsiz ve güvenli turizm anlayışıyla bu sene de Rus misafirlerimizi ağırlamaya hazırız” dedi.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin kurulmasına giden yolda gösterdiği gayret dolayısıyla başta Rusya Devlet Başkanı Putin olmak üzere emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeyi mümkün kılan tüm kurumların yönetici ve personellerini de tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu muhteşem eserin, Türk Milletine hayırlı olmasını diliyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Rusya Devlet Başkanı Putin ile birlikte, tören alanında hazır bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile Rosatom Genel Müdürü Alexey Likhachev’e temel atmak için talimat verdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.