Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Ülkemiz, büyük ve güçlü Türkiye hedefi doğrultusunda, ekonomide kendi yolunu çizmiştir ve bu istikamette kararlılıkla yürümektedir. Türkiye’nin ihtiyacı faizi yükseltmek değil, yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı ve cari fazlayı artırmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Sözlerime Gaziantep ve Mardin’de meydana gelen trafik kazalarında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum. Bu kazalarda ve Rize’de meydana gelen bir başka kazada yaralanan vatandaşlarımıza da Allah’tan şifa niyaz ediyorum. Gaziantep ve Mardin’deki elim kazalar tüm boyutlarıyla soruşturulmaktadır.
Biz ülkemizin dört bir yanında vatandaşlarımız güvenle, konforla, hızla istedikleri yerlere gidebilsinler, lojistik hizmetleri kesintisiz sürdürebilsin diye Cumhuriyet tarihinin en büyük ulaştırma yatırımlarını yaptık. Buna rağmen böyle akıl almaz facialarla karşılaşmaktan dolayı üzüntülüyüz. Yapılan soruşturmalar neticesinde failler hakkında gereken işlemler elbette yapılacaktır. Bununla kalmayacak, benzer kazaların bir daha yaşanmaması için trafik ve araç güvenliği başta olmak üzere her alanda ihtiyaç duyulan tedbirleri belirleyerek süratle uygulamaya geçireceğiz. Attığı her adımı ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesine göre belirleyen bir hükûmet olarak, önce insan anlayışıyla bu meselenin de üstesinden gelmekte kararlıyız. Araçla veya yaya olarak trafiğe çıkan vatandaşlarımızı bir kez daha kuralları harfiyen riayet etmeye, can ve mal güvenliklerini tehlikeye atacak her türlü davranıştan uzak durmaya davet ediyoruz. Tabii bu vesileyle burada ciddi manada mağduriyetler de söz konusu, bunun için de gerek devlet olarak 250+50 Aile Sosyal Politikalar Bakanlığımız ve bunun yanında firmanın da 250 desteği ile bu olayda hayatını kaybeden kardeşlerimizin ailelerine destek sağlamış oluyoruz.
Rabbimden ülkemizi ve milletimizi her türlü kazadan, afetten, musibetten muhafaza eylemesini diliyorum.
Son Kabine Toplantımızdan bu yana ülkemizi ve milletimizi yakından ilgilendiren pek çok çalışma gerçekleştirdik.
Yüksek Askerî Şûra Toplantımızda Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerimizdeki terfileri görüşüp karara bağladık, ardından da görevlendirmeleri yaptık. Şanla, şerefle yürüttükleri görevlerini başarıyla tamamlayarak emekliye ayrılan tüm komutanlarımıza ülkemize olan hizmetleri dolayısıyla şahsım ve milletim adına teşekkür ediyoruz. Yeni rütbeleri ve görevleriyle ülkemize çok önemli hizmetlerde bulunacaklarına yürekten inandığımız subaylarımıza da Rabbimden başarılar diliyoruz.
Bilindiği gibi salgın döneminde şehir ziyaretlerimizi seyrekleştirdiğimiz için pek çok ilimize iki üç yıldır gitme imkânı bulamamıştık. Bir süredir hafta sonlarını mümkün olduğu kadar şehir ziyaretlerimizle değerlendirmeye gayret gösteriyoruz.
Bu çerçevede 6 Ağustos’ta Kocaeli’ni ziyaret ettik. Bu ziyaretimizde önce bu şehrimize değer katan iş dünyamızla bir araya geldik, ardından da toplu açılış töreninde vatandaşlarımızla buluşup hasret giderdik. Bizleri bağrına basan vatandaşlarımızla hasbihal etmenin yanında, yatırım tutarı 8,5 milyar lirayı geçen yüzlerce eserin de toplu açılış törenini gerçekleştirdik.
“ÜLKEMİZİ HAK ETTİĞİ YERE ÇIKARMA MÜCADELEMİZİ BAŞARIYA ULAŞTIRACAĞIZ”
Dünyanın en yaygın altıncı diplomatik misyonuna sahip ülkesi olarak her yıl büyükelçilerimizi ülkemizde bir araya getirerek kapsamlı istişareler yapıyor, beraberce yeni hedefler belirliyoruz. Bu yıl “2023 ve Ötesinde Akil ve Müşfik Türk Diplomasisi” temasıyla düzenlenen toplantı vesilesiyle 8 Ağustos’ta büyükelçilerimizle geçmişten bugüne uzanan ve geleceği kucaklayan bir ufuk turu yaptık. İnşallah, ‘dünya beşten büyüktür’ diyerek ifade ettiğimiz küresel yönetim sistemindeki değişimde, ülkemizi hak ettiği yere çıkarma mücadelemizi diplomatlarımızla birlikte başarıya ulaştıracağız.
Aynı gün akşam Hüseyin Gazi Vakfı Dergâhında Alevi Bektaşi vatandaşlarımızla birlikte Muharrem Orucu’nu açtık, kendileriyle muhabbet ettik. Türkiye’nin ve Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz canlarımızla önümüzdeki günlerde daha yakın, hasbi ve ortak değerlerimize odaklı çalışmalar yürüteceğiz.
Dünyanın önde gelen deniz sondaj filosu sahibi bir ülke hâline geldiğimizin somut örneklerinden olan Abdülhamid Han Gemimizi 9 Ağustos’ta Mersin Taşucu’ndan Antalya Gazipaşa açıklarındaki görev yerine uğurladık. Karadeniz’de keşfettiğimiz 540 milyar metreküplük doğal gaz sevincimizi yeni müjdelerle taçlandıracağıma inandığımız bu sondaj gemimiz, aynı zamanda Akdeniz’deki haklarımızı ve çıkarlarımızı savunma irademizin de bir sembolüdür.
Bu güzel uğurlama töreninin ardından Akkuyu’daki nükleer santral inşaatımıza giderek incelemelerde bulunduk. İnşallah, bu santralin ilk ünitesini önümüzdeki yıl devreye alarak ülkemizi enerjide dışa bağımlılıktan kurtarma yolunda yeni bir adım daha atacağız.
Aynı gün akşam saatlerinde de Konya’da düzenlenen 56 farklı ülkeden sporcunun iştirak ettiği 5. İslami Dayanışma Oyunları’nın açılışını yaptık. Azerbaycan Cumhurbaşkanı değerli kardeşim İlham Aliyev başta olmak üzere çok sayıda devlet ve hükûmet başkanının da açılışına katıldığı İslami Dayanışma Oyunları’nın sporun dostluğu ve kardeşliği birleştirici, bütünleştirici, tahkim edici vasfına katkıda bulunmasını diliyorum.
Balkanlar’daki dost ve kardeşlerimizle yakın ilişkilerimizi sürdürmeye, bilhassa bölgede kırılganlığın arttığı şu dönemde özel önem veriyoruz. Bu kapsamda 10 Ağustos’ta Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama’yla bir araya geldik. İnşallah, Eylül’ün ilk haftasında da üç ülkeyi kapsayan bir Balkan turuna çıkacağız. Aynı gün Slovenya Cumhurbaşkanı Sayın Pahor’u ülkemizi resmî ziyareti vesilesiyle Külliyemizde misafir ettik.
“SINIRLI SU KAYNAKLARINI VERİMLİ ŞEKİLDE KULLANMAK İÇİN BARAJ İNŞASINA ÖZEL ÖNEM VERİYORUZ”
Türkiye’nin sınırlı su kaynaklarını en etkin ve verimli şekilde kullanmak için baraj inşasına özel önem veriyoruz. Son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız 605 yeni hidroelektrik santraliyle baraj sayımızı 703’e çıkararak bu doğrultuda önemli mesafeler kat ettik. Sulama ve içme suyu amaçlı barajlarla bu sayının 930’u bulduğunu da belirtmek isterim. Yaptığımız yatırımlar sayesinde ülkemizi hidroelektrik güç bakımından dünyada dokuzuncu sıraya yükselttik. Su depolama kapasitemizi 180 milyar metreküpün üzerine çıkartarak hem kuraklığa, hem de sel baskınlarına karşı önemli bir altyapı kurduk. Devlet Su İşlerimizin düzenlendiği bir törenle 11 Ağustos’ta 34 hidroelektrik barajını daha hizmete alarak bu alandaki gücümüzü daha da arttırdık. Resmen hizmete aldığımız barajlarımızın bir kez daha ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
İstanbul Medeniyet Üniversitemizin 1 milyon kitap kapasiteli yeni kütüphanesinin açılışı 12 Ağustos’ta yaparken, ülkemizin kütüphane atılımıyla ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapma imkânı da bulduk. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içindeki Millet Kütüphanesi’nin artık ülkemiz sınırlarını da aşan prestiji bize doğru istikamette gittiğimizi işaret ediyor.
Önceki hafta sonunda il ziyaretimizin durağı Çorum’du. Burada hem yatırım bedeli 3 milyar 263 milyon lirayı bulan eser ve hizmetlerin resmî açılışını yaptık, hem de Sungurlu Organize Sanayi Bölgesi’nde inşasına başlanan çok önemli bir savunma sanayi projesinin temelini attık. Üç ayrı fabrikadan oluşan ve ilk etabını 2023 Mayıs’ında hizmete almayı planladığımız 6 milyar liralık bu yatırım, yılda 2 milyar liralık katma değer üreterek cari açığımızın azalmasına 4 milyar lira katkıda bulunacaktır. Makine ve Kimya Endüstrisi Şirketimizin teknoloji ve bilgi birikimi desteğiyle kurulan bu tesis, her şeyiyle yüzde 100 yerli ve millî bir eser olacaktır.
Aynı gün akşam Nevşehir’de Hacı Bektaşi Veli Anma Programı’nda Hünkârın, ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ tevhidini cem olduğumuz canlarla paylaştık. Hazreti Hünkâr’ın ‘Gelin canlar bir olalım’ çağrısına milletimizin, İslam âleminin ve dünyanın her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğu bir dönemde Hacıbektaş’tan verdiğimiz mesajların tüm gönüllerde makes bulduğuna inanıyorum.
Malezya Kralı Sayın Sultan Abdullah’ın 16 Ağustos’ta ülkemize yaptığı resmî ziyareti iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi bakımından tarihî bir dönüm noktası olarak değerlendiriyorum. Ve dün akşam da ailece birlikte İstanbul’da bir arada olduk ve oradan da yine hem iki ülke arasında bundan sonra atacağımız adımların da müzakeresini birlikte yaptık.
“TAHIL KRİZİNİN ÖNÜNE GEÇECEK MEKANİZMANIN KURULMASI BİZİM GAYRETLERİMİZLE MÜMKÜN OLMUŞTUR”
Dünyanın en önemli kriz başlığı olan Rusya-Ukrayna Savaşı, ülkemizle birlikte tüm insanlığı ilgilendiren sonuçlar doğuran etkileriyle devam ediyor. Türkiye olarak bu savaşın önce önüne geçmek, ardından da barışla sonuçlanması için her türlü gayreti gösterdiğimize herkes şahittir. Tahıl krizinin önüne geçecek mekanizmanın kurulması da yine bizim gayretlerimizle mümkün olmuştur. Dünya tahıl üretiminin üçte birinden fazlasını Rusya ve Ukrayna’nın gerçekleştirdiği göz önüne alındığında, sadece Ukrayna tahılının ülkemiz üzerinden dünyaya gönderilmeye başlaması bile insanlık için başlı başına kritik bir gelişmedir.
Ülkemizin Rusya-Ukrayna krizinde sergilediği dengeli, barışçıl ve çözüm odaklı yaklaşımın önümüzdeki günlerde diğer alanlarda da müspet neticelere tahvil edilmesi için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Ağustos’un beşinde Soçi’de Sayın Putin’le bu konunun yanı sıra, iki ülke ilişkilerini, bölgemizdeki diğer gelişmeleri ve elbette Ukrayna savaşını enine boyuna konuşma-görüşme imkânı bulmuştuk. Geçtiğimiz Perşembe günü de Ukrayna’ya giderek Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres’in de katılımıyla benzer bir görüşmeyi Sayın Zelenski’yle birlikte yaptık. Amacımız, inşallah uzak olmayan bir tarihte Sayın Putin ile Sayın Zelenski’yi de ülkemizde bir araya getirerek bu krizi kökünden çözecek yolu açmaktır.
Cuma günü İstanbul Esenler’de ülkemizin en büyük kentsel dönüşüm projesinin ilk etabının konut teslim töreninde vatandaşlarımızla bir araya geldik. Bu töreni, ülkemizin yakın tarihindeki en büyük felaketi ve acısı olan 17 Ağustos 1999 depreminin 23. yıldönümünde kayıplarımızı andığımız günlerde gerçekleştirmiş olmamızı ayrıca anlamlı buluyorum. Esenler’deki 60 bin konutluk kentsel dönüşüm projesi, konutları, eğitim ve ibadet kurumları, yeşil alanları, her türlü sosyal ve kültürel ihtiyacı karşılayacak alanlarıyla gerçekten İstanbul’a yakışır bir eserdir. Zemin+3 veya 4 gibi apartmanlardan oluşan bu eserlerimizle inanıyorum ki oraya gelecek vatandaşlarımız bizlere çok çok dualarda bulunacaktır.
İnşallah TOKİ ve Esenler Belediyemizin iş birliğiyle yürütülen, yılsonuna kadar 5 bine yaklaşacak konut teslimine ulaşacak bu projeyi etap etap süratle tamamlayacağız.
Cumartesi günkü il ziyaretimizin adresi Manisa idi. Burada önce bir üzüm bağında üreticilerimizle hasbihal ettik, ardından da toplu açılış töreninde Manisalı vatandaşlarımızla bir araya geldik. Tabii hasbihal ederken beklentilerini de sorduk ve bu beklentilerin ardından da meydanda fiyatı açıkladık. Şehrimize kazandırdığımız 4 milyar 665 milyon liralık eser ve hizmetlerin resmî açılışını yaparken, kuru üzüm alım fiyatını da kilogramda 27 lira olarak açıklayarak üreticilerimize müjdemizi verdik.
Tabii burada birer ikişer cümleyle ifade ettiğimiz hususların dışında gerçekleştirdiğimiz çok sayıda ikili görüşme, toplantı ve programla ülkemize hizmet edecek, milletimizin beklentilerini karşılayacak çalışmalar yaptık.
Bugün basın toplantımızın ardından Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademimizin Mezuniyet Töreni’ne iştirak edeceğiz.
Yarın Filistin Devlet Başkanı Sayın Abbas’ı misafir edecek, Çarşamba günü Müteahhitler Birliği’nin ödül törenine katılacağız. Perşembe günü Ahlat’tayız, Cuma günü Malazgirt’te olacağız. Sayın Bahçeli’yle birlikte bu iki önemli programımızı inşallah gerçekleştireceğiz. Anadolu’yu bizlere vatan olarak bırakan ecdadımızı yâd edeceğiz. Cuma namazımızı inşallah Malazgirt’te kılacağız. Diyanet İşleri Başkanımızın imametinde inşallah Cuma namazımızı orada ifa edeceğiz.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN İNŞASI YOLUNDA DURMADAN, DURAKSAMADAN ÇALIŞMAYA, DEVAM EDECEĞİZ”
Önümüzdeki haftanın ilk gününü de Büyük Taarruz’un 100. yılının heyecanını Kütahya ve Afyonkarahisar’daki programlarda vatandaşlarımızla birlikte yaşayacağız.
Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda durmadan, duraksamadan çalışmaya, eser ve hizmet üretmeye, mücadeleye kesintisiz devam edeceğiz.
Türkiye geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız güçlü altyapının üzerinde hem asırlara sâri kayıplarını telafi etme, hem de hedeflerine ulaşma yolunda kritik bir dönemeçten geçmektedir. Bu seviyeye gelene kadar vesayetten terör örgütlerine, darbecilerden ekonomik tetikçilere kadar karşımıza her türlü engeli çıkardılar, her yolu denediler. Millî iradenin üstünlüğünü tesis edip vesayeti etkisizleştirmek, sınırlarımızın ötesine geçen harekâtlarımızla terör örgütlerinin başını ezmek, darbecilere ülkeyi dar etmek suretiyle hamdolsun mücadelemizin önemli bir kısmını kazandık.
Son dönemde ülke ve millet olarak bizi en çok zorlayan konunun ‘faiz-kur-enflasyon’ denklemiyle sınandığımız ekonomi alanı olduğu bir gerçektir. Dünyadaki gelişmeleri ve ülkemizin gücünü dikkate alarak ekonomimizi mahvetme tehdidi gibi açık ve alçak bir saldırıya maruz kaldığımız 2018’den itibaren bu alanda yeni programı hayata geçirmeye başladık. Ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütme esasına dayanan bu programın teorik arka planının ve uygulamadaki mantığının anlaşılması biraz vakit aldı.
“EKONOMİDE KÖKLÜ BİR DÖNÜŞÜMÜ ADIM ADIM HAYATA GEÇİRDİK”
Biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl yapacağımızı gayet iyi bildiğimiz için bu tür tartışmalara kulak asmadan işimize baktık, ekonomide köklü bir dönüşümü adım adım hayata geçirdik. Bizim yıllar önce yaptığımız önceliği istihdama ve üretime verme tercihine bugün gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyanın da yönelmeye başladığını görüyoruz. Elbette mandacı iktisatçılar programı kötülemek için hâlâ dünyadaki örnekleri görmezden gelmeye, verilerin yarısını anlatıp diğer kısmının üzerini örtmeye, yatmaya devam ediyor. Akıl ve vicdan sahibi iktisatçılarımız ise; detaylara ilişkin kimi eleştirilerini söylemekle birlikte programımızın mantığını ve amacını biraz mahcup ifadelerle olsa da takdir ediyor.
Her şeyden önce şu hususun altını tekrar çizmek isterim: İktisat teorileri ve uygulamaları fizik ve matematik bilimleri gibi her yerde geçerli kuralları, formülleri, denklemleri olan konular değildir. Bu alana ilişkin teoriler ve uygulamalar her ülkenin, her toplumun şartlarına, kültürüne, birikimine, kabiliyetine, gücüne göre değişiklik gösterir. Yani bir ülkede başarılı olan bir modelin diğerinde de aynı sonucu vereceğinin garantisi yoktur. Kendi eğitimlerine ve donanımlarına göre ülkemizde ısrarla belirli iktisat modellerinin uygulanmasını isteyenlerin fanatizmi akılcılıklarından değil tembelliklerinden veya gerideki başka çıkar ilişkilerinden kaynaklanır. Biz bu hakikatleri bildiğimiz için birilerinin ne dediğine değil ülkemizin neye ihtiyacı olduğuna, milletimize verdiğimiz sözleri nasıl yerine getirebileceğimize bakıyoruz.
Bugün itibariyle bütün dünya yüksek enflasyon gerçeği ve işsizlik tehdidiyle boğuşuyor. Türkiye ise, kendi ekonomik modeli sayesinde tarihinin en yüksek üretim, ihracat ve istihdam seviyelerine ulaşarak bu iki tehditten asıl yıkıcı olanın üstesinden gelmeyi peşinen başarmıştır.
Enflasyon rakamlarımızın nominal olarak çok yüksek seyretmesi elbette üzüntü vericidir. Ama burada asıl dikkat edilmesi gereken, enflasyon düzeyinin genel ekonomi üzerinde yol açtığı sonuçlardır. Biz enflasyon rakamlarının insanlarımızın hayatındaki olumsuz etkilerini her kesimin gelir seviyesini yükselterek bertaraf etmeye çalışırken, aynı zamanda enflasyonu düşürecek tedbirleri de alıyoruz. Buna karşılık uzunca bir süredir enflasyonsuz ekonomik iklimde yaşamaya alışmış ülkelerde bizimkiyle mukayese edildiğinde daha küçük gözüken oranların etkileri çok daha derin ve yıkıcı hissediliyor.
Ülkemizde yaklaşık 1 yıldır yaşadığımız yüksek enflasyonu 1994 ve 2001 krizleriyle karşılaştırmak sadece bize değil vatandaşlarımıza da yapılmış bir büyük haksızlık olur. Çünkü bugün yaşadığımız enflasyon bütçe ve işsizlik kaynaklı değil küresel gelişmelerin tetiklediği dengesiz fiyat hareketlerinin sonucudur, yani maliyet odaklı enflasyondur. Fiyatların artması istenmeyen bir durum olmakla birlikte, bütçenin güçlü, üretimin dinamik, istihdamın yüksek olduğu bir ortamda üstesinden gelinmesi mümkün bir sorundur.
Geçmişte ülkemizi dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi finansal dalgalanmalar ve varlık hareketleri üzerinden soymayı alışkanlık hâline getirenler, bizi aynı yola sokmak için canhıraş bir gayret içindedirler. Ama ülkemiz büyük ve güçlü Türkiye hedefi doğrultusunda ekonomide kendi yolunu çizmiştir ve bu istikamette kararlılıkla yürümektedir. Türkiye’nin ihtiyacı faizi yükseltmek değil yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı ve cari fazlayı artırmaktır. Gelişmiş ülkelerdeki bizden daha derin farklar içeren politika faizleriyle enflasyonları arasındaki ilişkiye hiç bakmayıp Türkiye’deki durumu felaket tellalı edasıyla anlatanların niyetleri başkadır.
“BUGÜN TÜRKİYE, HER ALANDA BİR BAŞKA LİGİN, BİR BAŞKA DÜNYANIN OYUNCUSUDUR”
Bugünkü ekonomi programımızı 10 yıl önce, 15 yıl önce, 20 yıl önce belki bu cesaret ve kararlılıkla uygulamayabilirdik. Çünkü o dönemlerde siyasi ve askerî gücümüz gibi, ekonomik altyapımız da henüz böyle bir politikayı destekleyecek seviyede değildi. Ama bugün Türkiye, her alanda bir başka ligin, bir başka dünyanın oyuncusudur. Kendi krizlerinin yükünü azaltmak için bizim politikamıza benzer ve hatta daha ileri adımlar atan gelişmiş ülkeler görüyoruz. Aynı ülkelerdeki kimi çevrelerin Türkiye gibi potansiyellerini en üst seviyede kullanmaya başlayan yerlere karşı eski politikaları dayatmaları ise, iyi niyetlerinden değil kendi çıkarlarının derdine düşmelerinden kaynaklanıyor. Hiç kimse kusura bakmasın, o eski Türkiye artık geride kaldı. Biz tıpkı güvenlik politikalarımız gibi, enerji politikalarımız gibi, sanayi politikalarımız gibi, sosyal politikalarımız gibi ekonomi politikamızı da kendi ihtiyaçlarımıza ve çıkarlarımıza göre belirlemeyi sürdüreceğiz.
Geçtiğimiz 20 yılda yaptığımız her eğitim yatırımı, her sağlık yatırımı, her ulaştırma yatırımı, her enerji yatırımı, her tarım yatırımı, her teknoloji yatırımı, velhasıl inşa ettiğimiz her altyapı işte bugünler içindi. Bu yatırımları küresel finans baronlarına daha çok kaynak aktarmak için değil değerli kardeşlerim, kendi vatandaşlarımızın hayat seviyesini yükseltmek, geleceğini güçlendirmek için yaptık. Bugüne kadar 650 milyar dolarlık bir yatırımla ülkemizin konut altyapısının üçte ikisine yakınını yeniledik. Bugüne kadar 184 milyar dolara yakın bir yatırımla ülkemizin ulaşım altyapısını kendisinin ve bölgesinin ihtiyaçlarını karşılayacak hâle getirdik. Bugüne kadar 250 milyar dolarlık bir yatırımla ülkemiz yollarında dolaşan taşıtları yeniledik, çoğalttık. Bugüne kadar 100 milyar doların üzerinde bir yatırımla ülkemizin kurulu enerji gücünü hedeflerine uygun bir seviyeye çıkardık. Bugüne kadar sanayicilerimiz 1,5 trilyon dolarlık bir yatırımla makine ve ekipman altyapılarını yenilediler, güçlendirdiler. Velhasıl diğer alanlarla birlikte toplamda 3,5 trilyon dolarlık bir yatırımla her alanda ülkemizi bugünlere hazırladık. Şimdi bu emeklerin, bu çabaların, bu fedakârlıkların, bu gayretlerin neticesini alma vaktidir. Şimdi tüm unsurlarıyla büyük, güçlü, müreffeh, özgür Türkiye’yi hızla inşa etme vaktidir. Şimdi bizden sonraki nesle bırakacağımız en büyük miras olan 2053 vizyonumuzu şekillendirme vaktidir. Çevreden ulaştırmaya, enerjiden sanayiye, tarımdan konuta kadar pek çok alanda bu vizyonun sütunlarını yükseltmeye de başladık. Hiç kimsenin siyaset mühendislikleriyle, sinsi tuzaklarla, naftalin kokulu sosyal gerilim projeleriyle bizi bu hedefe ulaşmaktan alıkoymasına izin vermeyeceğiz.
Biz yeni ekonomi modelimiz çerçevesinde istihdama, üretime, ihracata odaklanmayı sürdüreceğiz. Türkiye’nin yeniden yarım asrı aşkın süredir oynanan oyunlarla sıcak para sömürgesi hâline dönüştürülmesine rıza göstermeyeceğiz. Bizim ekonomi modelimizde yatırım yapan kazanacak, çalışan kazanacak, ticaret yapan kazanacak, bunların hasılasıyla da devlet kazanacak, bütçe kazanacak.
Hükûmete geldiğimiz günden beri üzerinde titizlikle durduğumuz bütçe disiplininden bundan sonra da asla taviz vermeyeceğiz. Ülkenin kazancını devletinin kazancına dönüştürüp, bunu da millete eser olarak, hizmet olarak, destek olarak aktarma kararlılığımızdan en küçük bir geri adım atmayacağız. Büyümeden istihdam ve ihracata, bütçe gerçekleşmelerinden, küresel ticaretten aldığımız paya kadar tüm rakamlar ekonomi programımızın öngörülerine uygundur.
Vatandaşlarımızdan ve iş dünyamızdan tek ricam; kendi ülkelerine ve dolayısıyla kendi paralarına güvenmeleridir. Tasarrufları kendi paramızla yaparken, döviz ve altın gibi alternatiflerdeki kazanımlara karşı koruyacak her türlü mekanizmayı oluşturduk. Artık hiç kimsenin sadece parasının değerinden endişe ederek dövize ve altına yönelmesi için sebep kalmamıştır. Tasarruflarını hâlen döviz ve altında tutan vatandaşlarımızı buralardaki kazançlarını da garanti altına alan Türk Lirası mevduatlara dönmeye davet ediyorum. Kendi alın terimizle, kendi kaynaklarımızla kazandığımız parayı dövizde tutarak başkalarının suyunu değirmen taşımaya, altında tutarak hareketsiz bırakmaya hiçbirimizin hakkı olmadığına inanıyorum. Unutmayınız, hepimiz de aynı Türkiye gemisinin içindeyiz. Bu gemi hızla yol alırsa kazanan hepimiz olacağız. Bu gemi güvenlik gibi ekonomi üzerinden açılan deliklerden de su alarak batarsa hepimiz boğulacağız.
Kamu finans kuruluşlarından iş dünyamızı ve vatandaşlarımızı desteklemek için verdiğimiz düşük maliyetli Türk Lirası’nı götürüp dövize veya altına yatırmak, Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Devletin üretimi ve istihdamı teşvik etmek için sağladığı kolaylıkları amacı dışında kullanmak, Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Evine, arsasına, arabasına, stoktaki malına, verdiği hizmete, sattığı ürüne, enflasyonla ve girdi maliyetleriyle izahı olmayan fiyatlar koyarak piyasanın dengesini bozmak, Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Sırf paradan para kazanmak adına yapabileceği yatırımı yapmamak, çalıştırabileceği işçiyi çalıştırmamak, üretebileceği ürünü üretmemek, satabileceği malı satmamak; Türkiye gemisinde delik açmak demektir.
Biz görünen ve görünmeyen yönleriyle tüm bu gelişmeleri harfiyen takip ediyoruz. Tespit ettiğimiz sorunların çoğunun hukuki değil ahlaki temelli olduğunu gördüğümüz için kimi yerde kamunun alternatif imkânlarını kullanarak, kimi yerde ikazlarımızı yaparak çözüm yolları arıyoruz. Mesela bu çerçevede piyasada denetimleri sıkılaştırdık, gıdadaki dengesiz fiyat artışlarına karşı kooperatif marketleri devreye soktuk. Dövize ve altına yönelen kredi akışlarının önünü kestik. Çay, fındık, buğday, arpa ve üzüm gibi tarım ürünlerine üreticilerimizin alın terinin hakkı olan alım fiyatları verdik, veriyoruz.
Bu vesileyle mısır üreticilerimize de bir müjde vermek istiyorum şimdiden. Toprak Mahsulleri Ofisimiz hasat dönemi inşallah yaklaşan mısır alım fiyatını destek hariç ton başına 5 bin 700 lira olarak uygulayacaktır. Mısır alım fiyatının üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum.
İşçiden memur ve emekliye kadar her kesimin ücret artışlarını yüksek tuttuk.
Düşük gelirli kesimlerin konut ihtiyacını karşılamak için 13 Eylül’de ayrıntılarını açıklayacağımız yeni bir atılımı da başlatıyoruz.
Otomobil piyasasındaki oyunları bozacak bazı tedbirleri aldık, gelişmelere göre yeni tedbirler alacağız.
İstihdamı, temel iş gücü eğitiminden uzmanlığa kadar her seviyede destekliyoruz.
Kamu çalışanlarının ek gösterge meselesinden sağlık çalışanlarının özlük hakları beklentilerine kadar pek çok konuyu çözdük.
Gençlerimizin umutlarını güçlendirecek her adımı atıyoruz. Bu çerçevede öğrencilerimizin stajlarını İnsan Kaynakları Ofisimiz bünyesinde kurduğumuz Ulusal Staj Programları’yla objektif kriterlerle gerçekleştirebilmesini sağladık. Bu yıl 100 bini aşkın öğrencimizin yararlandığı Ulusal Staj Programımızı daha da geliştiriyoruz.
Ayrıca, gençlerimizin üniversite ve bölüm tercihlerini yaparken daha isabetli karar vermelerine yardımcı olmak amacıyla danışman bilgi sistemini devreye aldık. Üniversiteden mezun olan gençlerimizin kamu ve özel sektörde donanımlarına uygun iş bulabilmelerini sağlamak için kurduğumuz kariyer merkezlerinin kapasitelerini güçlendiriyoruz.
Kamudaki işe alımlarda da Kariyer Kapısı Platformu üzerinden fırsat eşitliği, şeffaflık ve kullanım kolaylığı esasına dayalı bir hizmeti kullanıma sunduk.
Görüldüğü gibi hangi alana mercek tutarsak tutalım, her konuda mevcut kazanımlarına sahip çıkarak ülkemizi daha ileriye taşıyacak, tabii hâlihazırda yaşadığımız sıkıntıları da çözecek çalışmalar içindeyiz.
Hazine ve Maliye Bakanımız ile ekibi başta olmak üzere ekonomiyle ilgili tüm kurumlarımız, güçlü bir koordinasyon içinde sorumluluklarını yerine getirmektedir. İnşallah önümüzdeki yılın ilk aylarından itibaren hayat pahalılığıyla mücadele başta olmak üzere ekonomi programımızın olumlu etkileri daha ileriye götürülecek ve bu konuda kararlılığımız ispatlanacaktır. Vatandaşlarımızdan sadece sabır ve destek istiyoruz.
“DERS KİTAPLARININ YANI SIRA YARDIMCI KAYNAKLARI DA ÜCRETSİZ OLARAK ÖĞRENCİLERİMİZİN MASALARINDA HAZIR EDECEĞİZ”
Sözlerime son vermeden önce Kabine gündemimizdeki bazı hususlarla ilgili bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Üç hafta sonra 12 Eylül Pazartesi günü başlayacak olan 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazırlıklarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Son 19 yılda kesintisiz bir şekilde sürdürdüğümüz ücretsiz ders kitaplarımızın basımı ve dağıtımı tamamlandı. Paramızla kitap alamıyorduk, kitap bulamıyorduk, üst sınıflardaki abilerimizden –hep söylüyorum- teksir notlarını bile satın alamıyorduk. Ama şimdi kuşe kâğıtta basılı kitapları ücretsiz olarak her eğitim-öğretim yılının başında sıraların üzerinde yavrularımızın önüne koyuyoruz. Bu yıl bir iyileştirme daha yaparak ders kitaplarının yanı sıra yardımcı kaynakları da ücretsiz olarak okullar açıldığında öğrencilerimizin masalarında hazır edeceğiz. Dağıttığımız yardımcı kaynak tutarı bu yılkilerle birlikte 130 milyonu buluyor. Millî Eğitim Bakanlığımız tüm okullarımızın temizlik, kırtasiye, küçük onarım ve atölye gibi ihtiyaçlarına yönelik bütçeleri bu yıl doğrudan okullara gönderdi. Temizlik işlerinde çalışacak 60 bin kişi de okulların açılmasıyla görevlerine başlayacaklar.
Temel eğitimde 10 Bin Okul Projesi kapsamında 3 milyarlık bir bütçe kullanarak okullarımızda çok önemli iyileştirmeler gerçekleştirdik. Okul öncesi eğitimi de, yapımını tamamladığımız yaklaşık 1200 yeni anaokulu ile güçlendiriyoruz. Yılsonuna kadar bu sayıyı 3 bine tamamlayacağız. Bu nedenle 1 Eylül’de atamalarını yapacağımız 20 bin öğretmenin 7 bin 500’den fazlasını okul öncesi öğretmenliğe tahsis ettik.
Kitap sayını 28 milyondan 75 milyona çıkarttığımız kütüphanelerimiz yeni eğitim yılında öğrencilerimizle buluşacak. Yazın açtığımız bilim, sanat, matematik ve yabancı dil yaz okullarından yaklaşık 1 milyon çocuğumuz yararlandı.
Bu yaz yeni bir projeyle kapalı köy okullarını imar ederek ilkokul, anaokulu ve halk eğitim merkezini de içeren köy yaşam merkezleri hâline getirdik. Okulların açıldığı tarihe kadar inşallah 1500 köy yaşam merkezini faaliyete geçirmiş olacağız.
Eş durumu ve benzeri taleplerle özür tayinine müracaat eden öğretmenlerimize, başvuruların istisnasız tamamının karşılandığı müjdesini de vermek istiyorum.
Öğretmenlerimizin 60 yıllık büyük özlemi olan meslek kanunlarının çıkmasıyla birlikte uzman ve başöğretmenlik kadroluna 614 bin 446 başvuru oldu. Bu öğretmenlerimizin büyük bölümü gerekli eğitimleri tamamladılar. Yüksek lisans ve doktora yapmış olan 90 bine yakın öğretmenimiz, yapılacak sınavdan zaten muaflar. Diğer öğretmenlerimize sınavı boykot çağrısı yapılmasını en başta millî iradenin tecelligâhı olan Meclis’imize saygısızlık olarak görüyoruz. Daha önce de öğretmenler arasında ayrımcılık yaparak onlara hakaret edenlerin bu konudaki gayretlerinin ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Uzman ve başöğretmenlik sınavına girecek tüm öğretmenlerimize şimdiden başarılar diliyorum.
“AİLE HEKİMLERİMİZİN ÜCRETLERİNİ HASTA YÜKÜNE ORANTILI BİR MODELLE YENİDEN DÜZENLEDİK”
Sağlıkçılarımıza 14 Mart Tıp Bayramı’nda verdiğimiz sözlerin hepsini de birer birer yerine getiriyoruz. Bu çerçevede sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan personele yönelik saldırıları katalog suçlar kapsamına alan kanun değişikliği yapıldı. Mesleki Sorumluluk Kurulu oluşturularak hekimlerin mağduriyetine yol açan malpraktis sorunu çözüldü. Döner sermaye ek ödemesi uygulaması üniversite hastaneleri dâhil tüm sağlık kuruluşlarına teşmil ediliyor. Hekimlerin emekliliklerinde hak kaybına yol açan bordro sistemindeki düzenlemeyi 2008 sonrasını kapsayacak şekilde tamamladık. Sağlık kuruluşlarındaki uzman hekimlerimizin hastalara daha fazla vakit ayırabilmeleri ve daha kaliteli hizmet sunabilmeleri amacıyla 85 bin yardımcı personel kadrosu açtık.
Son olarak, hastanelerimizin hasta yükünü azaltan aile hekimlerimizin temel ücretlerini de, yine hasta yüküne orantılı bir modelle yeniden düzenledik.
Türkiye’nin en köklü sağlık reformlarını hayata geçirmiş bir yönetim olarak, son dönemde şikâyete konu olan sorunların tamamını da bu şekilde çözüme kavuşturmuş oluyoruz.
Bir müjde de kırsal kalkınma desteklerinden yararlanan üreticilerimize vererek sözlerimi bitirmek istiyorum.
Bilindiği gibi, kırsal kalkınma programının 11. çağrısı için projeler alınmaya devam ediyor. Programın kalan bütçesinden faydalanacak üretici sayısı artırmak amacıyla destek için gereken puan seviyesini 65’ten 30’a düşürüyoruz. Böylece 4 binin altında kalan desteklenecek proje sayısını 7 bin 714’e, yatırım tutarını da 5,5 milyar lirası hibe olmak üzere 10 milyar liraya yükselttik. Bu kararın da ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir. İlişkilerimiz karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da gelişiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmeler ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya’da 14 Nisan’da meydana gelen sel ve heyelan felaketiyle, Arusha’da yaşanan trafik kazasında 8 ilkokul öğrencisinin hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.
Tanzanya’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan ilk ziyaretin yeni bir dönüm noktası olacağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında ziyaret ettiği Tanzanya’nın Türkiye’nin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biri olduğunu vurguladı.
“TİCARET HACMİMİZİ BİR MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
İlişkilerin karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugünkü görüşmelerimizde iş birliğimizi kapsamlı bir şekilde gözden geçirdik. Karşılıklı ticaret ve yatırımların artırılması noktasında atılabilecek adımları ele aldık. İkili ticaret hacmimiz 2003 yılında 11 milyon dolardan geçen sene 345 milyon dolar seviyesine ulaştı. Artışa rağmen mevcut rakamlar da gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor. Ticaret hacmimizi ilk etapta bir milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz Önümüzdeki dönemde çabalarımızı bu yönde yoğunlaştıracağız. Sayın Cumhurbaşkanının katılımıyla yarın İstanbul’da düzenlenecek Türkiye Tanzanya İş Forumu, bu açıdan önemli bir adım olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk firmalarının Tanzanya’da bugüne kadar 6,4 milyar dolar değerinde 14 projeyi başarıyla üstlendiğini belirtti.
Tanzanya’nın Türk müteahhitlerince üstlenilen toplam proje bakımından Afrika’da üçüncü, Sahraaltı Afrika’da ise birinci ülke konumunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Firmalarımız Tanzanya’da demiryolu inşaatı ve modernizasyonu, tersane ve gemi inşaatı, yol yapımı gibi alanlarda önemli yatırımlara imza atmıştır. Ülkeyi baştan başa saracak standart aralıklı demiryolu projesinin büyük bir kısmının bir Türk şirketi tarafından inşa ediliyor olması bizler için bir iftihar vesilesidir” diye konuştu.
“FETÖ İLE MÜCADELE KAPSAMINDA TANZANYA’DAN BEKLENTİLERİMİZİ PAYLAŞTIM”
İstişarelerinde terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmayan Türkiye, bu alandaki tecrübelerini dostlarıyla paylaşmaya da önem vermiştir. Tanzanya’nın kendi güvenliğini sağlamada atacağı adımlara yardımcı olmaktan da memnuniyet duyacağımızı belirttim. FETÖ ile mücadele kapsamında Tanzanya’dan beklentilerimizi paylaştım. Tanzanya’da Maarif Vakfımızın üstlenebileceği eğitim projeleri hakkında bilgi verdim. İnşallah bu ziyaret sonrasında Tanzanya tarafından da etkili ve somut adımlar göreceğiz. Bu minvalde iki ülke kurumları arasındaki eşgüdümün daha da geliştirilmesi gerektiği aşikardır. Dışişleri bakanlarımız düzenli siyasi istişarelerin yürütülmesi noktasında yüksek düzeyli diyalog mekanizmasını başlatacak adımları atmaya karar vermişlerdir.”
Afrika kıtasının gönlünde müstesna bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Türkiye’nin, Afrika açılımının kıta ülkeleri tarafından muhabbetle karşılandığını görmenin kendilerini sevindirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ticaretten eğitime, tarımdan sağlığa her alanda kıta ile ilişkilerimizi geliştirme kararlılığımız bakidir. Uluslararası platformlarda Afrika’nın sesinin daha çok duyulmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz. ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarımızın Afrikalı kardeşlerimiz ve dostlarımız nezdinde yankı bulması, doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Tesis ettiğimiz bu samimi ilişkiler, Gazze başta olmak üzere dünyada yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele azmimizi güçlendiriyor. Afrikalı kardeşlerimizin Filistin davasına ve adaletsizlere karşı hassasiyeti tüm dünyanın malumudur. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmelerimizde işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan vahşet karşısında atılabilecek adımları da ele aldık. 7 Ekim’den bu yana çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve sivil 34 bin Filistinli, İsrail güçleri tarafından şehit edildi, 75 bin kardeşimiz yaralandı. 195 gündür son asrın en büyük katliamlarından biri Gazze’de yaşanıyor. Gazze’deki katliamları durdurmak için daha fazla çaba harcamalıyız.”
“GAZZE’DE KALICI ATEŞKES SAĞLANMALI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir an önce acil ve kalıcı ateşkesin sağlanması, sonrasında ise iki devletli çözümün hayata geçirilmesine dönük adımların hemen atılması gerektiğinin altını çizerek, “Bu hafta Batılı ülkelerin İran’ın misillemeleri karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e ‘dur’ demeleri gerekiyor. İsrail’in gündemi çarpıtma, Gazze’deki vahşeti gizleme, gündemden düşürme teşebbüslerine fırsat verilmemelidir” dedi.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’a ziyaretleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü görüşmelerin ve imzalanan 6 anlaşmanın hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Tanzanya olmak üzere kardeş Afrika’ya selamlarını gönderdiğini belirtti.
Türkiye’de mükemmel karşılandığını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, bu konuda Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür etti.
Tanzanya’nın iki ülke arasındaki faydalı ilişkileri geliştirme taahhüdünü yinelediğini belirten Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Türkiye, gerçekten de çok değerli bir ortaktır ve benim buraya yaptığım ziyaret bu ortaklığı ne kadar değerli gördüğümüzü teyit etmektedir. İkili görüşmemizde çok büyük memnuniyetle farklı sektörlerdeki kaydedilen ilerlemeye değindik” dedi.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iki ülke arasındaki diplomatik, ekonomik iş birliğini, özellikle de üretim ve sosyal sektörlerdeki iş birliğini artırmaya değindiklerini söyledi.
Bu ilişkilerle iki ülke ekonomisinin büyümesine katkıda bulunacaklarının altını çizen Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “İkili iş birliği açısından ben Türkiye’ye teşekkürlerimi ilettim. Kalkınma desteğinden dolayı ve ülkemizdeki eğitim ve sağlık sektörlerine olan desteklerinden dolayı teşekkür ettim. Özellikle de altyapıya ve beşeri sermayenin gelişmesine yönelik kritik desteklerinden dolayı teşekkürlerimi ilettim” ifadelerini kullandı.
Türkiye ziyaretinde 6 mutabakat zaptı imzaladıklarını aktaran Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, şöyle devam etti: “Türkiye’deki uzmanlık ve bilgi, Tanzanya’ya şu anda aktarılıyor ve bunlara bizim en önemli projelerimiz de dahil. Bu projeler arasında demir yolları projesi var, standart aralıklı demir yolları projesi var ve Tanzanya’nın da bu projelerin başarılmasına yönelik desteğini yineledim ve bunların da gerçekleştirilmesiyle birlikte kalkınma hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bakanlarımız ve uzmanlar ile ekiplerimiz bir araya gelerek çerçeve oluşturacaklar ve üzerinde hemfikir olunan iş birliği alanlarındaki çerçeveyi ortaya koyacaklar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile önemli bölgesel ve küresel hususlarda da görüş alışverişi yaptıklarını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Tanzanya, Türkiye’nin uluslararası anlaşmazlıklara barışçıl çözümlerin bulunması konusundaki gayretlerini desteklemektedir. Gazzelilerin zararına olan durumlar için acil ateşkes çağrısına biz de destek sunuyoruz. Ayrıca insani yardımların da engelsiz bir şekilde ulaşması konusunu destekliyoruz” diye konuştu.
TÜRKİYE İLE TANZANYA ARASINDA 6 ANLAŞMA İMZALANDI
Türkiye Cumhuriyeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Kolaylaştırılmasına İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptına, Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç ile Tanzanya Yatırım Merkezi Genel Müdürü Gilead Teri imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptını ise Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanı Lela Muhamed Mussa imzaladı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Milli Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptına, Eren ile Tanzanya Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanı January Yusuf Makamba imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanlığı Arasında Diaspora Siyasası Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı da Eren ve Bakan Makamba tarafından imzalandı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Evrak ve Arşiv Yönetimi Dairesi Arasında İşbirliği Protokolünü ise Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ile Bakan Makamba imzaladı.
Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile Bakan Makamba tarafından imzalandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören alanındaki yerlerini almalarının ardından iki ülkenin millî marşları çalındı. Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören kıtasını selamlamasından sonra iki lider heyetlerini birbirlerine takdim etti.
Türkiye ve Tanzanya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Artık seçimin olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyecek, içerde ve dışarda ülkemizin, milletimizin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceğiz. Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik etti. Bayram süresince 18 devlet ve hükûmet başkanıyla görüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere gündemdeki konuları ele aldıklarını belirtti.
“85 MİLYON OLARAK BİRLİKTE VAR OLDUĞUMUZU, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA YENİDEN GÖSTERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’taki Mahallî İdareler Genel Seçimleri’nin huzur ve sükûnet içinde icra edilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Aldığımız güvenlik tedbirleri sayesinde, birkaç müessif hadise dışında, hamdolsun, seçimlerde herhangi bir asayiş sorunu yaşanmadı. Doğudan batıya, güneyden kuzeye yurdumuzun dört bir köşesinde vatandaşlarımız sandığa giderek iradelerini özgürce ortaya koydu. Bölücü örgüt yandaşlarının seçmeni baskı altına almaya yönelik faşizan teşebbüsleri de amacına ulaşamadı. Rekabet seviyesi yüksek bir kampanya döneminden sonra seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk, gerçekten takdire şayandır. Ülkemiz aleyhine yürütülen onca kampanyaya rağmen demokrasimizin, bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu, hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik.”
Seçimlerin hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin demokrasiye yakışır şekilde gerçekleştirilmesini temin eden seçim kurullarına, kolluk kuvvetlerine, sağlık personeline ve sandık görevlilerine teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti teşkilatlarının kampanya dönemi boyunca ve sandık günü olağanüstü bir fedakârlıkla çalıştığını, mücadele ettiğini, emek verdiğini kaydetti.
AK Parti teşkilatı mensuplarının ramazan süresince iftar programlarıyla, ev ve esnaf buluşmalarıyla, çarşı-pazar ziyaretleriyle, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak halkla birlikte olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “31 Mart seçim sürecinde ulaşılmadık hiç kimseyi bırakmama şiarıyla gece gündüz koşturan Genel Merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il, ilçe, belde teşkilatlarımıza, belediye başkan adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandıkları namusları bilip titizlikle sahip çıkan müşahitlerimize, partimize, davamıza ve mücadelemize güçlü destek veren her bir kardeşime buradan en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabb’ime, şahsıma böyle vefalı, böyle gayretli ve samimi yol arkadaşları bahşettiği için bir kez daha hamdediyorum. AK Parti teşkilatlarıyla birlikte, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklara karşı meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır. İttifakımızın, devletimizin güvenliği, milletimizin birliği ve demokrasimizin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Buradan, Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum. Bir sandık sınavını daha başarıyla veren ittifakımız, Türkiye’nin bekasının teminatı olmayı sürdürecektir.”
“SİYASETÇİNİN, MİLLETİN İRADESİNİ YOK SAYMA, GÖRMEZDEN GELME HAKKI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetlerinin temel vasfının, demokrasinin mihenk taşı olan sandığın itibarının korunması ve güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.
“Sonuçlardan azade olarak sandığın gücüne güç katan her seçim, Türkiye ve Türk milleti için tarihî bir kazanım demektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemiz, son 21 yıldır maruz kaldığı tüm vesayet girişimlerinin üstesinden bu anlayışla hareket ettiği için gelebilmiştir. Daha önce de ifade ettiğim gibi sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üstünde yeri vardır. Siyasetçinin, milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. Bize oy versin veya vermesin, sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz, minnettarız. Milletimizin takdiriyle göreve gelen belediye başkanlarını da ayrıca tebrik ediyor; kendilerine şehirlerimize hizmet yolunda başarılar diliyorum. İktidar olarak milletimizin hayrına yaptıkları işlerde, bugüne kadar olduğu gibi belediye başkanlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kesin sonuçları açıklamasının ardından 31 Mart Mahallî İdareler Seçim maratonunun tamamlanacağını söyledi.
YSK’nin şimdiye kadar üç ilçe ve dört belde olmak üzere yedi yerde seçimlerin yenilenmesine karar verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yerleşim yerlerinde vatandaşların 2 Haziran Pazar günü bir kez daha sandık başına giderek tercihlerini yapacaklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız” diye konuştu.
“31 MART SEÇİMLERİ, SON 20 YILDAKİ EN DÜŞÜK KATILIMLI YEREL SEÇİM OLARAK KAYITLARA GEÇMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarının birçok zaviyeden kapsamlı değerlendirmeyi hak ettiğine işaret ederek şunları kaydetti: “Bu seçimlerin ilk göze çarpan özelliği katılım seviyesinin maalesef düşüklüğüdür. Yüzde 78 katılım oranıyla 31 Mart seçimleri, son 20 yıldaki en düşük katılımlı yerel seçim olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun sebepleri üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve duracağız. 2019 yerel seçimlerine kıyasla yaklaşık 7 puanlık gerilemenin üzerinde diğer siyasi partilerin de durması gerektiğine inanıyoruz. Geçersiz oylar da eklendiğinde yaklaşık 16 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımamıştır. Katılım oranının düşüklüğü, partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren, yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlandığını dile getirerek, bu seçimlerde milletin 12 büyükşehir, 12 il, 346 ilçe ve 169 belde olmak üzere toplam 539 belediyenin emanetini AK Parti’ye verdiğini, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin de 8 il, 113 ilçe ve 96 belde belediyesini kazandığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece Cumhur İttifakı; 12’si büyükşehir, 20’si il, 459’u ilçe, 265’i belde olmak üzere toplam 756 belediyeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türkiye’deki bin 400 belediyenin yarıdan fazlası, yüzde 54,3’ü önümüzdeki beş yıl süresince Cumhur İttifakı tarafından yönetilecektir. Buradan bir kez daha Cumhur İttifakı’nın ‘gerçek belediyecilik’ vizyonunu tercih eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“HATAY, KENDİ ÜZERİNDEN OYNANAN KİRLİ SENARYOLARA KARŞI TAVRINI ÇOK NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR”
Hatay’a özel bir parantez açmak durumunda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ın, 6 Şubat depremlerinden beri en çok örselenen, sürekli siyasi tartışmalara meze edilen şehir olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay’la aramızı bozmak için çok uğraştılar, pek çok iftira attılar. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya kalktılar. 31 Mart seçimleriyle Hatay, kendi üzerinden oynanan bu kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Cumhur İttifakı’na ve AK Parti’ye duydukları güven dolayısıyla Hatay’ımıza ve Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Ancak ana muhalefet partisinin, Hatay’ın iradesini gasbetme girişimleri son dakikaya kadar devam etmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun baskı altına alınması dâhil her yol denenmiş, ‘ölülere oy kullandırıldığı’ gibi akla ziyan pek çok yalan söylenmiştir. CHP’nin millî irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK bu hezeyanlara karşı son noktayı koymuştur. Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek, Hataylı kardeşlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade edeceğiz.”
“FARKIMIZI YİNE ESERLERİMİZLE VE HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ PROJELERİMİZLE GÖSTERECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine güvenen diğer şehirlere layık olabilmek için her zamankinden daha fazla çalışacaklarını belirterek, “Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: AK Parti olarak 21 yıllık iktidarlarımız boyunca yatırım yaparken, eser üretirken, insanımızın yaşadığı yerlere hizmet götürürken bugüne kadar seçim sonuçlarını önümüze almadık, almayız. İnşallah bundan sonra da farkımızı yine eserlerimizle, icraatlarımızla ve hayata geçirdiğimiz projelerimizle göstereceğiz” diye konuştu.
Özellikle depremzede şehirlerin süratle yeniden ayağa kaldırılmasının, gündemlerinin ilk sırasında yer almayı sürdüreceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6 Şubat sonrasında artık bir beka meselesi olarak gördüğümüz depreme hazırlık çalışmalarını da yakından takip edeceğiz” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ŞEHİRLERİMİZE TEKRAR MUSALLAT OLMASINA FIRSAT VERMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kendilerine sadece şehirlerini yönetme değil, aynı zamanda pek çok yerde kendi adına başkalarını denetleme görevini de tevdi ettiğini ifade ederek, “Milletimizin, belediye meclislerinde bize denetim yetkisi verdiği illerimizde inşallah bu görevimizi en güzel şekilde yerine getireceğiz. Şehirlerimizin kaynaklarının terör örgütlerine, reklam ajanslarına, açgözlü fırsatçılara, tufeylilere değil orada yaşayan insanlarımıza harcanmasını temin için gereken her şeyi yapacağız. Bölücü terör örgütünün şehirlerimize ve vatandaşlarımıza tekrar musallat olmasına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz” değerlendirmelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandık gününün, siyasetçinin ve siyasi partilerin karne günü olduğuna işaret ederek, 31 Mart tarihinde milletin, tüm siyasi partilerin mahallî idarelerdeki son beş yıllık karnesini kendilerine takdim ettiğini belirtti.
Seçim sonuçlarından herkesin kendisine göre dersler çıkaracağını, elbette kendi iç muhasebesini yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sonuçlara bakarak bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Âdeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar… Birileri kendilerince, ‘yerel iktidar’ ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, ‘demlendikleri’ ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, ham bir hayalden ibarettir.”
“TÜRKİYE’YE DAHA İYİ HİZMET EDEBİLMEK ADINA NE YAPILMASI GEREKİYORSA ONU YAPMANIN DERDİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Dün, 16’ncı toplantısını yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır. Sapla samanı karıştırmaya çalışanları, daha fazla vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum. Siyasetin ve ülkenin gündeminin içi boş tartışmalarla meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. Biz Türkiye’ye ve milletimize daha iyi hizmet edebilmek adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmanın derdindeyiz” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasinin “öncelikle halkın iradesini kabullenmek, milletin takdirine boyun eğmek, milletin tercihiyle zıtlaşmamak” olduğunun altını çizmek istediğini dile getirerek, şunları söyledi: “Muhalefet gibi rakamları eğip bükerek, tabir yerindeyse kırk dereden su getirerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin sandıkta verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamız, tüm boyutlarıyla objektif olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyor. Hiçbir komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak, gerektiğinde canı pahasına bizim yanımızda duran aziz milletimize karşı görevimizdir. Şurası tartışmasız bir gerçektir ki; milletimiz, bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir öz eleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo tevile gerek duymayacak kadar nettir. AK Parti olarak biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken, sadece bununla kalmayacak, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin ayırıcı vasfının kendi doğru ve yanlışlarını analiz edebilen, kendi yaptıklarını ve yapamadıklarını doğru değerlendirebilen bir parti olması olduğunu söyledi.
“DAHA GÜÇLENMİŞ BİR ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”
“Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aslımıza, köklerimize, iradesiyle ve desteğiyle bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız” ifadesini kullandı.
Lügatlarında böbürlenme olmadığını, millete tepeden bakmadıklarını, milletle aralarına duvarlar örmediklerini ve mesafe koymadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her zaman söylüyorum, biz bu milletin ta kendisiyiz. Biz, siyaseti birilerine imtiyaz sağlamak, makam, mansıp, koltuk ve unvan dağıtmak için de yapmıyoruz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz, bu makamlarda milletimize ve Türkiye’ye aşkla hizmet etmek için bulunuyoruz. Bu konuda oluşan zafiyetleri süratle gidermek boynumuzun borcudur. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan, muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz. Bize destek olanlarla birlikte sandığa gitmeyenlerin, gidip farklı tercihte bulunan vatandaşlarımızın da mesajlarını, en doğru biçimde okuyacak, değerlendirecek, gelecek dönemdeki yol haritamızı belirlerken bunlardan muhakkak istifade edeceğiz. Ama bu süreci, partimizin geleneklerine, hareketimizin kurucu esaslarına ve davamızın prensiplerine uygun şekilde yöneteceğiz. Partimizin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve küçük tuzaklar peşinde koşanların sinsi oyunlarına gelmeyeceğiz. Başarımızı başarımız, üzüntümüzü üzüntümüz gören dünyanın dört bir yanındaki mazlumları hayal kırıklığına asla uğratmayacağız.”
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİ YENİ BİR ŞAHLANIŞIN DÖNÜM NOKTASI HÂLİNE GETİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük bir davanın temsilcileri olduğumuzun şuuruyla önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası hâline getireceğiz. Kim ne derse desin, AK Parti, bu ülkenin, bu milletin partisi olmayı, kendi insanımızla birlikte gönül coğrafyamızdaki yüz milyonların umudu olmayı sürdürecektir. Allah’ın izni, aziz milletimizin takdiriyle daha nice yıllar boyunca Türkiye için çalışmaya, eser ve hizmet üretmeye, evlatlarımızın hayallerini gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bundan hiçbir yol ve dava arkadaşımın, partimize gönül veren hiçbir teşkilat mensubumuzun şüphe duymamasını istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti’yi değerlendirirken, nereden geldiğini ve hangi istikamete ilerlediğini bir an olsun akıllarından çıkarmayacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutlu bir hareket, uzun bir yürüyüş, sabırlı bir mücadelenin 14 Ağustos 2001’de AK Parti olarak göründüğünü dile getirdi.
“HİÇBİR ZAMAN UMUDUMUZU YİTİRMEDİK, SABRIMIZI KAYBETMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Biz nevzuhur bir hareket değiliz. Biz partilerden bir parti değiliz. Biz bugünlere bir anda gelmedik. Bu hareketin, bu partinin temelinde, ismi bilinen ya da bilinmeyen yüzlerce, binlerce fedakârın, cefakârın, kahramanın emeği var, alın teri var. Biz dikensiz bir gül bahçesinde de yürümedik, yürümüyoruz. Bu geldiğimiz noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık, işkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik; partilerimiz kapatıldı, yasaklandık, kovulduk, ötelendik, haksızlığa, hukuksuzluğa, zorbalığa uğradık; ancak hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, sabrımızı kaybetmedik, asla ve asla yılgınlığa kapılmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “’İman varsa imkân var’ dedik, ‘Allah büyüktür’ dedik, en hüzünlü anlarımızda, ‘Allah’ın yardımı yakındır’ dedik, her seferinde düştüğümüz yerden doğrulduk, kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik. Şimdi bakıyorum, AK Parti’nin son yerel seçimde aldığı oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor, bir taraf olumsuz, karamsar bir tablo çiziyor. Teşkilatlarımızın moralini bozmaya yönelik bir kampanya yürütülüyor. Şunu çok net ifade etmek isterim, bunlar, AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar. Bunlar, nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin, kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük partisi olduklarına, her anlamda muazzam bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olduklarına dikkati çekerek, “Şunu herkes görsün ve bilsin; biz ‘bitti’ demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri. Biz seçmenin mesajını okuruz, doğru okuruz, gerekeni yaparız, arızaları düzeltir, eksikleri giderir, tekrar yola koyuluruz” diye konuştu.
“Kimse sevinmesin, kimse umutlanmasın, kimse farklı hevesler peşinde koşmasın. Biz buradayız, sapasağlam, dimdik, en güçlü hâlimizle, elhamdülillah, ayaktayız” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunun da altını özellikle çiziyorum; bu seçim sonuçlarını bir fırsat bilerek, AK Parti’yi yıpratmaya, AK Parti’nin dengelerini bozmaya kalkışanları da gayet iyi görüyoruz, biliyoruz. Eleştiri ve öz eleştiri tamam ama AK Parti’yi, özellikle de fedakârlık abidesi olan AK Parti teşkilatını, eleştiri ya da öz eleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara da asla müsaade etmeyiz. Medyadan, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından AK Parti’ye ayar vermeye çalışanlara kesinlikle rıza göstermeyiz.”
Milletin dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyaçları olmadığını; partinin ilgili kurullarının her türlü detayı değerlendirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan muhalefete de ekmek çıkmaz; AK Parti üzerinden kendilerine şahsi ikbal devşirme emelleri olanlara da ekmek çıkmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanların, milletvekillerinin, tüm teşkilat üyelerinin bugünden itibaren hep birlikte halkın içine gireceklerini, başları dik, öz güvenleri yüksek, umutları tam bir biçimde millete hizmeti sürdüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkaları ne yaparsa yapsın, biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu nasıl gerçekleştiririz, buna bakacağız” diye konuştu.
“Menzile kilitlenmiş ok misali hedeflerimize odaklanacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çok açık söylüyorum; bu harekette şımarıklık olamaz. Bu harekette milletten, milletin değerlerinden, milletin ahvalinden, milletin gündeminden kopma asla olmaz. Aynı zamanda bu harekette yeise, umutsuzluğa asla yer yoktur. Bu hareket, korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir. Muhasebemizi yapar, hatalarla aramıza mesafeyi koyar, ‘nerede kalmıştık’ der ve kaldığımız yerden yolumuza daha güçlü bir şekilde revan oluruz. Sandıktan çıkan mesajlar ve yaptığımız değerlendirmeler ışığında gerekli adımları atmaya başlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sadece 10 ay önce, 28 Mayıs’ta milletimiz bize yetki verdi. Önümüzdeki dört yıl boyunca milletin verdiği bu yetkiyi, milletin emanetini, milletin yüklediği mesuliyeti omuzlarımızda dirayetle taşıyacağız” diye konuştu.
Milletin beklentilerini çok iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız” ifadelerini kullandı.
Terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceklerini, içerde ve dışarda Türkiye’nin, milletin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız. Bununla kalmayacak, geçmişte olduğu gibi, bugün de yarın da bölgemizin, dünyanın barışı için katkı sunmayı sürdüreceğiz” dedi.
“İSRAİL, İNSANLIK TARİHİNE ŞİMDİDEN UTANÇLA YAZILMIŞ BİR KATLİAM YÜRÜTÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi burada bir hususu özellikle dikkatlerinize sunmak isterim. Terör devleti İsrail, 7 Ekim’den bu yana, hem Gazze’de hem Batı Şeria’da insanlık dışı bir soykırımı icra ediyor. İsrail, Batı’dan aldığı koşulsuz destekle, büyük bir şımarıklık, büyük bir pervasızlık içinde insanlık tarihine şimdiden utançla yazılmış bir katliam yürütüyor. Şimdi, seçim sürecinde de seçim sonrasında da birtakım merkezlerden, şahsıma ve partimize yönelik bazı insafsız, izansız ithamlarda bulunuldu. Bu ithamların, bu alçak iftiraların, üzülerek söylemeliyim ki, bazı çevrelerde karşılık bulduğunu, hatta bize karşı kullanıldığını da gördük. Birileri, yalan olduğunu bal gibi bildikleri iddialar üzerinden bizi, partimizi, hükûmetimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bıraktı. Hatta bazı sözde partiler ne yazık ki bu konuda bizim nasıl tavır takındığımızı bildikleri hâlde bizi kalkıp eleştiri yağmuruna tuttular.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bakınız bunu gerçekten söylemek istemezdim. Bunu söylemeye gerek duymazdım ama mecbur kaldım. Hiç kimse, ne şahsımın ne de bu kutlu kadronun Filistin meselesindeki hassasiyetini sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Biz, birileri gibi Filistin’in yerini, Gazze’de yaşanan zulmü, Filistinli kardeşlerimize yönelik işgal ve katliam politikasını 7 Ekim’de öğrenmedik. Yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her bir safhasında Filistin’i kutlu bir emanet gibi daima yüreğimizde taşıdık. Bu hareket, bu parti, diğer birçok ilkenin yanında, Filistin davasını sorgusuz, sualsiz, şartsız omuzlama ilkesi üzerinde yükselmiştir.”
“EN ZOR ZAMANLARINDA FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLDUK”
Filistin davasını sadece savunmuş değil, bu uğurda çok ağır bedeller de ödemiş bir hareket ve kadro olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafta sonu Filistin davasının lideri misafirim olacak. Beraber birçok şeyleri dertleşeceğiz, konuşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın, 12 Eylül darbesi, Konya’daki Kudüs mitinginin ardından geldi. Unutmayın, 28 Şubat darbesi, Sincan’daki Kudüs Gecesi’nin ardından geldi. Unutmayın, MİT’e yapılan operasyon, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz ihaneti, siyonizmin uşağı, vatan haini FETÖ tarafından, bizim Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldı” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 yıl önce hiç kimse cesaret edemezken, şu anda sözde partileri olanlar da dahil, Davos’ta katillerin yüzüne açık yüreklikle “one minute” dediklerini hatırlatarak, “Dünyada hiç kimse konuşamazken, biz çıktık ‘Hamas bir terör örgütü değil, bir direniş grubudur’ dedik. Birleşmiş Milletler kürsüsünden son 70 yılda İsrail’in Filistin’in topraklarını nasıl adım adım işgal ettiğini haritalarıyla ortaya koyduk. En zor zamanlarında Filistinli kardeşlerimizin her bakımdan yanında olduk. Elimizdeki tüm imkânları Filistin için, Gazzeli mazlumlar için seferber ettik” diye konuştu.
“FİLİSTİN’İN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİ HER ŞARTTA, HER KOŞULDA CESARETLE SAVUNACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Burada çok açık ve net söylüyorum: Millî Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız. Böyle bir dönemde hakkı ve hakikati haykırmanın zor olduğunu biliyoruz. Ama bütün dünya bilsin, anlasın, idrak etsin: Ne suikast girişimlerine ne darbe girişimlerinize ne ekonomik saldırılarınıza ne de algı operasyonlarınıza boyun eğeceğiz. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi, Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim, devam edeceğiz. 14 bin çocuğu öldürdüler, 14 bin çocuk… Bunlar Hitler’i çoktan geçtiler. 14 bin masum çocuğun ölümünü görmeyip, ‘Hamas terör örgütüdür’ diyerek İsrail’in gözüne girmeye, İsrail’e yaranmaya çalışanlara inat, biz Filistin’in bağımsızlık mücadelesini her şartta, her koşulda cesaretle savunacağız. Kardeşlerim şunu unutmayın; biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, biz devlet yönetiyor, 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Bazı adımlarımız görünmüyor olabilir. Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz. Ancak çıkıp da bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar, er ya da geç mahcup olacaklar, rezil olacak, tarih önünde nasıl bir haksızlık yaptıklarını göreceklerdir.”
“Gazze’yi, tüm Filistin’i, Filistin’in şanlı istiklal direnişini gönülden selamlıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim’den beri şehit düşen Filistin’in kahraman evlatlarını rahmetle yâd etti, yaralılara acil şifalar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye saldırısı sonrasında Türkiye’nin ortaya koyduğu çabaları, yürütülen diplomasi trafiğini ve Gazze’ye yapılan yardımları anlatan bir video izletti.
Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 31. yılında minnetle, şükranla, özlemle yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rahmetli Özal’ın ‘çağ atlayan Türkiye’ diyerek açtığı yoldan giderek, ülkemize ve milletimize tarihi başarıları yaşatmanın gururunu yaşıyoruz. Rabb’im kendisini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.