Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium’da düzenlenen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) 28. Olağan Genel Kurulu’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine yaptıkları katkılar için kuruluşundan bugüne TİSK bünyesinde gayret göstermiş herkese teşekkür etti.
TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol ve yönetim kurulu üyelerinin, Türkiye’nin, küresel Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı gibi zorlu sınamalardan geçtiği bir dönemde görevlerini layıkıyla yerine getirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel kurulda güven tazeleyecek TİSK yönetimine başarılar diledi.
“İşçi-işveren kesimi arasındaki diyalog güçlü olmadığı, ilişkiler sağlıklı yürümediği zaman sosyal huzursuzluk yaşanması kaçınılmazdır” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma hayatının işçiler ve işverenlerden oluşan iki tarafının olduğunu, devletin de tarafların beklentilerini ve çıkarını gözeten bir konumla denklemde yerini aldığını kaydetti.
Türkiye’de geçmişte sosyal barışı tehdit eden gerilimlerden kaynaklı sıkıntıların yaşandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kuruluş amaçlarının dışına çıkarak ideolojik kavgaların bayraktarlığını yapan tarafların çekişmelerinin ülkemize ağır maliyetleri olmuştur. Bunun için biz iktidara geldiğimiz günden beri ülkenin ve milletin çıkarlarını en üstte tutarak tüm kesimlerin hassasiyetlerini dikkate alan politikalar geliştirmeye ve uygulamaya özel önem verdik. Çalışma hayatını, tüm taraflarıyla dinledik. Adaleti ve hakkaniyeti asla elden bırakmadan orta yolu bulmaya, sorunlara gerçekçi ve sürdürülebilir çözümler üretmeye gayret gösterdik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tıpkı çalışanlarımız gibi işverenlerimiz de bunun en yakın şahididir. TİSK, temsil ettiği işverenlerin millî gelirimize, ihracatımıza, istihdamımıza katkılarıyla bu tabloda kritik bir konuma sahiptir. Son dönemde asgari ücret tespitinden, vergi dilimlerinin belirlenmesine kadar her konuda işverenlerimizle yakın mesai yaptık. Anlayış birliği içinde hareket ettik. TİSK’in sadece rapor yayımlayan, birileri gibi, sadece demeç veren bir kuruluş olmanın ötesine geçerek, ülkenin ve milletin sıkıntılarının çözümünde fiilen görev alması bu sürecin en önemli sebebidir” diye ekledi.
Ülke içinde ve ülke dışında pek çok kurumdaki temsil gücünü yapıcı bir anlayışla kullanan TİSK’in yükselen itibarından memnuniyet duyduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niyet halis olduğunda, yapıcı bir yaklaşım benimsendiğinde çalışma hayatımızda çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığını hep birlikte gördük, yaşadık. İnşallah önümüzdeki dönemde de aynı anlayışla beraberce ülkemize daha büyük ve tarihî hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
“ÜLKEMİZİN ASIRLIK DEMOKRASİ VE KALKINMA HİKÂYESİNDEKİ KISIR DÖNGÜYÜ KIRMAYI BAŞARDIK”
Son 20 yılda gerçekleştirdikleri “asırlara bedel” demokrasi ve kalkınma atılımlarının, hayatın her alanı gibi ekonomide de tarihî dönüşümlere yol açtığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin, ekonominin tüm alanlarındaki ölçeği, küresel rekabet gücünün bir ifadesi olarak fevkalade yükselmiş, büyümüştür. Makroekonomik göstergeleri, ülkemizin hangi alanlarda 3 kat, 5 kat, 10 kat büyüdüğünü sizler zaten yakından takip ediyorsunuz. Burada dikkat çekmek istediğim husus, Türkiye’nin bilhassa son 10 yılda maruz kaldığı siyasi ve ekonomik engellemelere, tuzaklara, saldırılara rağmen bölgesel ve küresel liderlik seviyesine ulaşmasıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asıl hedeflerimize yönelmek için daha büyük atılımlar yapmaya hazırlandığımız bir dönemde ardı ardına yaşadığımız hadiselerin hepsinin de gerisinde ülkemizi belirli bir çizginin altında tutma niyeti vardır. Cumhuriyet tarihi boyunca defalarca tecrübe ettiğimiz bu senaryo, milletimizle birlikte verdiğimiz kararlı mücadele sayesinde ilk defa işe yaramamış, çeyrek asır geriye gidişimizle sonuçlanmamıştır. Bu süreçte elbette bedeller ödedik, kayıplar da verdik. En basitinden dünya millî gelir sıralamasında bugün bulunduğumuz yerin 2 kat üzerinde bir yere ulaşabilecekken biraz daha sabretmek mecburiyetinde kaldık. Gerçi millî gelirin satın alma paritesine göre hesabında 11. sıraya yükseldik. Ama biz bunu yeterli görmüyoruz.”
Ekonomi programını başarıya ulaştırarak, küresel krizleri fırsata dönüştürerek ve hep birlikte daha çok çalışarak, Türkiye’yi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına çıkartacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan kimsenin şüphesi olmasın. İş dünyamız da vatandaşlarımız da müsterih olsunlar” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vesayete, darbecilere, terör örgütlerine, ekonomik tetikçilere karşı verilen mücadelenin asla boşa gitmediğini belirtti. Doğu ve Güneydoğu’da 20 yıl öncesinde terör nedeniyle yatırım yapılamadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda bu bölgelerde yatırımların devam ettiğini, bununla beraber istihdamın, üretimin ve ihracatın arttığını, cari fazla yoluyla büyümenin başladığını dile getirdi.
Türkiye’nin, dünyada büyüyen ülkeler sıralamasında ilk 3-5 arasında yerini aldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı: “Ama kimse Türkiye’nin bu büyümesine bakmıyor. Hâlâ onlar başka yerlerde geziyor. Biz ise ülkemizin asırlık demokrasi ve kalkınma hikâyesindeki kısır döngüyü kırmayı hamdolsun başardık. Artık siyasette, ekonomide, diplomatik ve askerî stratejilerinde kendi kararlarını veren, kendi altyapısını oluşturan, kendi hedeflerini belirleyen bir Türkiye var. Bizim kaderimiz artık birilerinin elinde değil. Artık kaderimizi milletimizin kendisi belirliyor.”
“GÜVEN VE İSTİKRAR İÇİNDE GELECEĞİMİZE BAKABİLİYORUZ”
Türkiye’nin Balkanlar’dan Afrika’ya, Orta Asya’dan Güney Asya’ya kadar geniş bir alanda sözde değil, fiilen etki sahibi, muhataplarıyla irrasyonel değil, gerçek ilişkiler kurabilen bir konuma geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevresinde siyasi ve insani krizler kol gezerken, Türkiye’nin güven ve istikrar içinde geleceğine baktığını vurguladı.
Ekonomiyi faiz, kur, enflasyon şer üçgeninde teslim alma girişimlerinin yol açtığı sıkıntıların farkında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sebeplerini bildikleri bu sıkıntıların sonuçlarını önce hafifletmek, ardından da tamamen ortadan kaldırmak için yoğun ve kararlı bir çalışma içinde olduklarını söyledi.
Dün açıklanan kasım ayı enflasyon verilerinin, iyileşmenin sürdüğünü gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah yılbaşıyla birlikte bu iyileşme hızlanacak, özellikle önümüzdeki şubat ayından itibaren daha makul ve kontrolü kolay bir yere gelecektir” diye konuştu.
Türkiye’nin dört bir yanında başlayan ve hâlen süren ateşi Türkiye’ye taşımak için nice sinsi oyunlar oynandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sınır ötesi harekâtlardan üretimi ve istihdamı destekleyecek, sosyal dengeyi koruyacak kapsamlı programlara kadar, tüm bu oyunları bozacak pek çok önemli adımlar attık. Türkiye’yi diğer yöntemlerle dize getiremediklerini görenler, son olarak ekonomi silahını çektiler. Zaten şu andaki gidişte ellerinde dört tane silah var, eğer başarabilirlerse… İşte birisi ekonomi, bir diğeri diplomasi, bir diğeri özellikle yatıyorlar kalkıyorlar mülteci sorunu… Bütün bunlarla beraber ‘Acaba biz, bu dörtten neyi nereye çekeriz de bu iktidarı, tabii onlar iktidar da demiyorlar, bu Erdoğan’ı indiririz?’ Erdoğan fani, biz bugün varız, yarın yokuz. Herkes ne yaptığına baksın, ne yapacağına baksın.”
“BÜTÜN MÜHİMMATINI KENDİSİ ÜRETEN BİR TÜRKİYE VAR”
Türkiye’nin Ağustos 2018’de ekonomisinin yok edilmesi tehditleriyle karşı karşıya kaldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık bir yıl önceki kur dengesizliğiyle zirveye çıkan hadiseleri, akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin iktisat biliminin kurallarıyla izah edemeyeceğini söyledi.
“Velev ki kimi noktalarda bizim eksiklerimiz olsa bile, hiçbirinin böyle bir sonuç vermesi mümkün değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ekonomi diyorlar, ekonomide işte şu anda Avrupa’nın haline bakın. Elhamdülillah Türkiye olarak bizim raflarımız boş değil ama Avrupa’da raflar boş. Bütün bunlarla beraber terörle mücadelede şu anda Batı’nın terörle mücadeledeki hâli ortada. Türkiye ise terörle mücadelede şu anda bütün o engelleri aşmış ve terörü yerinde, yani bu terör eğer Suriye’nin kuzeyinden kaynaklanıyorsa, biz, onları içeri sokarak değil, Suriye’nin kuzeyinde bitiriyoruz. Mücadelemiz bu. Çıkmış birileri diyor ki ‘Kobani’yi şöyle yapamazsınız, böyle yapamazsınız.’ Kobani bitti, neyi yapamazsınız? İdlib’de, Kobani’de bütün buralarda gereken tedbirlerimiz neyse, bu tedbirlerimizi her an alıyoruz, aldık ve bundan sonra da alacağız. O terörist dostlarınıza söyleyin, Türkiye onlar için artık öyle bereketli bir yer değil. Buraya girmeye kalktıkları anda, burası onlar için boğulacakları bir yerdir.”
Savunma sanayinde göreve geldiklerinde yüzde 20 olan yerlilik oranını, yüzde 80’e çıkardıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan buraya geldik. Mermisini üretemeyen bir Türkiye varken, bugün artık mermisini bırakın, bütün mühimmatını kendisi üreten bir Türkiye var” dedi.
“TÜRKİYE, YENİ BİR ŞAHLANIŞ İÇİNE GİRMİŞTİR”
Türkiye’nin İHA’sıyla, SİHA’sıyla, Akıncı’sıyla, F-16’larıyla bütün savaş uçaklarının mühimmatını ürettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık “Ne olur bize gönderin” diyen bir Türkiye’nin olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Karabağ’da mıydık? Karabağ’da. Niye? Azeri kardeşlerimizle beraber olduk. Libya’da mıydık? Libya’daydık. Orada da gerekenleri yaptık mı? Gerekenleri yaptık. Bize kardeş, bize gardaş olanlarla, biz kardeş ve gardaş olmaya devam edeceğiz. Dostlarımızı artıracağız ama düşmanlarımız da hadlerini bilecek. Ve Türkiye’nin, Türk milletinin tarih boyunca defalarca tezahür etmiş bir özelliği vardır, biz, bekamızla ilgili bir tehdit gördüğümüzde, hiç kimsenin beklemediği ve inanamadığı atılımlar yapma, yöntemler geliştirme, zaferler elde etme kabiliyetine sahibiz. Bugün Azerbaycan’da bir tatbikatımız vardı. Azeri kardeşlerimizle beraber devam eden bir tatbikat… Bu tatbikatta Azeri kardeşlerimizle, bizim askerimizin, komandolarımızın birlikte tatbikatı sona erdi. Onlara bir bağlantı kuruldu ve onlarla bir görüşme yaptım. Bütün mesele, o heyecanı, coşkuyu onlarla paylaşabilmek. Tabii bunun esbabımucibesi vardı. O esbabımucibe de malum, o sınırlarda yaşanan, istenmeyen ama olan o sıkıntıları yerinde giderebilmek. Tabii İlham gardaşımızla beraber bunları da konuştuk, planladık ve adımı attık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tabii farklı bir gelişmeyi bölgede ne yapıyor? Yaşatıyor. Ve Azeri-Türk kardeşliğini, işte iki devlet tek millette buluşturuyor. Bu adımı attık. Ve bundan sonra da bunları tabii atmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde güney sınırları terör örgütleriyle kuşatılan, Avrupa Birliği’nden tamamen siyasi sebeplerle dışlanan, Batı’nın örtülü teknoloji ambargosuna maruz bırakılan, doğusunda ve kuzeyinde fiili savaşlar yaşanan, Akdeniz ve Ege’de suni krizlere sürüklenmeye çalışılan bir Türkiye bırakınız diz çökmeyi, tam tersine yeni bir şahlanış içine girmiştir ve bu şahlanışımız devam edecektir.”
“GÜCÜNÜ BU SIKINTILI DÖNEMDE DÜNYADA İSPATLAYAN NADİDE ÜLKELERDEN BİRİ OLDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörle mücadelede güvenlik altyapımızın, sığınmacı krizinde insani yardım altyapımızın, Kovid-19 salgını krizinde sağlık ve sosyal destek altyapımızın, küresel emtia ve tedarik krizinde üretim altyapımızın, Rusya-Ukrayna krizinde diplomatik altyapımızın, kur ve enflasyon krizinde ekonomik potansiyelimizin gücünü biz bu sıkıntılı dönemde dünyada ispatlayan nadide ülkelerden biri olduk. Güya bizi bunlarla köşeye sıkıştırmaya çalışanların hepsi de şu anda bizden çok çok kötü durumdalar” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Dün Türkiye’yi boğmaya çalışanlar, bugün pek çok konuda umutlarını bize bağladıklarını ifade ediyorlar. Biz kendi gücümüzle, kendi politikalarımızla ayakta kaldığımız, kendi hedeflerimizle yol yürüdüğümüz için herkesle konuşmaya, herkesle çalışmaya devam ediyoruz. Ama dünyayı yeniden iki kutuplu hâle getirmek için çatışma ve gerilimleri sürdürenler ile bunlara tabi olanlar güvenlik ve refah düzenlerini tehdit eden acı sınamalardan geçiyorlar. Üstelik biz sadece onca badireyi atlatmakla kalmadık, Türkiye Yüzyılı programıyla Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını daha büyük bir atılımın miladı hâline dönüştürme irademizi de tüm dünyaya ilan ettik. Bu vizyonun siyasi ve ekonomik şekillendirmesini de milletimizle ve onun bir parçası olan siz değerli kardeşlerimiz ile birlikte yapacağız. İnşallah 2023’ten itibaren bu programı adım adım hayata geçirmeye başlayacağız.”
Hayatının yarım asrını siyaset yoluyla millete hizmete adadığını, son 20 yılında da Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkeyi yönettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hedefim Türkiye Yüzyılı vizyonuyla; gençlerimize hayallerini hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmaktır. Bunu da başararak milletimin hayır duasını aldığımda huzur-u kalple emaneti sahibine teslim edeceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.
İşverenlerden, daha çok yatırım, üretim, istihdam ve ihracat beklentileri olduğunu, cari fazlayla da büyümeyi daha da artırmayı hedeflediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asgari ücret gibi konularda işvereni ve devletiyle gereken fedakârlıkları yaparak, çalışanlarımızın; haklarını, hukuklarını, refahlarını ne kadar iyi korursak, bu ortak hedeflerimize o derece hızlı ve güvenli ulaşabiliriz. Şu anda masada zaten bu konularımız var. Onları da süratle bitireceğiz” dedi.
Türkiye ile Katar arasındaki Yüksek Stratejik Komite’nin Dokuzuncu Toplantısı vesilesiyle Katar’a bir ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ile Lusail Sarayı’nda bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim tarafından resmî törenle karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim’in tören alanındaki yerlerini almasının ardından iki ülke millî marşları çalındı.
Katar Emiri Şeyh Temim ile tören kıtasını denetleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, askerleri selamladı. İki ülke heyetlerinin takdiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim, baş başa görüşmeye geçti.
Baş başa görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Dokuzuncu Toplantısı’na başkanlık etti.
Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim’in huzurunda, iki ülke arasındaki anlaşmaların imza törenine geçildi.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
“Türkiye Cumhuriyeti ve Katar Devleti Arasında Yüksek Stratejik Komite Dokuzuncu Toplantısına İlişkin Ortak Bildiri” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani tarafından imzalandı.
“Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Katar Dışişleri Bakanlığı Arasında Karşılıklı Çıkar Sağlayan Konular Hakkında Siyasi İstişareler Kurulmasına Dair Mutabakat Zaptı”na Dışişleri Bakanı Fidan ve Katar Dışişleri Bakanı Al Sani imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Katar Kültür Bakanlığı Arasında Kültürel Alanda İşbirliği Mutabakat Zaptı’nın Uygulanmasına Yönelik Üçüncü Yürütme Programı 2024-2025” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Katar Kültür Bakanı Abdurrahman bin Hamed Al Sani tarafından imzalandı.
“Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Katar Devleti Çalışma Bakanlığı Arasında Çalışma Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Katar Çalışma Bakanı Ali Bin Semih Al Marri imzaladı.
“Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ile Katar Devleti Hayır İşleri Düzenleme Kurumu arasında İnsani Yardım ve Hayır İşleri alanında İşbirliği Hususunda Mutabakat Zaptı” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Katar Sosyal Kalkınma ve Aile Bakanı Meryem binti Ali bin Nasır el-Misned tarafından imza altına alındı.
“Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı ile Katar Devleti’ndeki Lusail Üniversitesi Arasında Türkiye Türkçesi Öğretim Merkezleri Kurulmasına İlişkin İşbirliği Protokolü”nü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Lusail Üniversitesi Rektörü Ali Bin Fetais Al Mari imzaladı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Askeri Çerçeve Anlaşması”na Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Katar Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Halid bin Muhammed Al Atiyye imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Katar Devleti Hamad Bin Khalifa Üniversitesi Arasında Bilimsel İşbirliği için Mutabakat Zaptı” ile “Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Katar Devleti Hamad Bin Khalifa Üniversitesi Arasında Stratejik İşbirliği Anlaşması” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Katar Vakfı Hamad bin Khalifa Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Şeyha Hind bint Hamad Al Sani tarafından imzalandı.
“Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Katar Devleti İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı arasında Bilgi ve İletişim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”na Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Katar İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Muhammed bin Ali Al Mannai imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Katar Devleti Maliye Bakanlığı Arasında Ortak İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Katar Maliye Bakanı Ali bin Ahmed Al Kuwari imzaladı.
“Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Katar Ticaret ve Sanayi Odası Arasında Yatırımın Teşviki Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı” Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu ile Katar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şeyh Halife bin Casim Al Sani tarafından imza altına alındı.
“Türkiye İhracatçılar Meclisi ile Katar Ticaret ve Sanayi Odası Arasında Mutabakat Zaptı”nı ise Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe ve Katar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şeyh Halife bin Casim Al Sani imzaladı.
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin davetine icabetle, Türkiye ile Katar arasındaki Yüksek Stratejik Komite’nin Dokuzuncu Toplantısı vesilesiyle Katar’a bir ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkent Doha’ya ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Hamad Uluslararası Havalimanı’nda Katar Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Halid bin Muhammed Al Atiyye, Türkiye’nin Doha Büyükelçisi Mehmet Mustafa Göksu ve diğer ilgililer karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat da Katar’a ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada, “İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma politikalarına karşı çok net bir duruş sergilemeliyiz. Farklı hevesler peşinde koşan İsrailli yöneticilere şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Gazze bir Filistin toprağıdır. Gazze Filistinlilerindir, ebediyen de öyle kalacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, bu toplantının insanlığın sorunlarının çözümüne vesile olmasını diledi.
İsrail’in ahlaksız saldırılarına rağmen vatanlarına sahip çıkan Filistinlileri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın farklı köşelerinde Müslümanca yaşama mücadelesi veren herkese muhabbetlerini iletti.
Türkiye ve Türk milleti olarak bu yıl Cumhuriyetin kuruluşunun 100. seneidevriyesini idrak ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Coğrafyamızda kurduğumuz devletler zincirinin son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti şanla, şerefle, başarılarla dolu geçen bir asrı geride bıraktı. Maziden atiye uzanan bu kutlu yürüyüşümüzü Allah’ın izniyle ‘Türkiye Yüzyılı’ ile taçlandırmadan durmayacağız. Bunu da siz kardeşlerimizle birlikte omuz omuza başaracağız. Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında büyük bir vahşetin yaşandığı bugünlerde sergileyeceğimiz iş birliği çok daha önemli hâle geliyor. İsrail’in 7 Ekim’de başlayan katliamları, esir takasları sebebi ile altı gün süren fasılanın ardından 1 Aralık tarihî itibarıyla yeniden hızlandı. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan İsrail saldırılarında 16 binin üzerinde şehit ve 36 binin üzerinde yaralı verildi. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.”
“GAZZE’DE ŞEHİT EDİLEN HER 3 KİŞİDEN 2’SİNİ ÇOCUKLAR, BEBEKLER VE KADINLAR OLUŞTURUYOR”
İsrail’in Gazze’ye saldırılarında bebeklerin, çocukların ve kadınların hayatını kaybettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de şehit edilen her 3 kişiden 2’sini çocuklar, bebekler ve kadınlar oluşturuyor. Kendilerinden haber alınamayan Gazzeli sayısı 6 bin 500’ü geçti. İsrail zulmünün kurbanları arasında 73 gazeteci ve 100’ün üzerinde Birleşmiş Milletler (BM) görevlisi de var. Öyle bir tablo ki küresel güvenlik ve barışı korumak için kurulan BM, kendi çalışanlarını dahi İsrail’in barbarlığından koruyamıyor. Avrupa’sından Amerika’sına kadar insan hak ve hürriyetlerinin savunuculuğunu yapan güçlerin içine düştükleri acziyet ise daha vahimdir. Bu ülkeler adeta İsrail’e daha fazla çocuk öldürmesi, hastane, okul, ev vurması, daha fazla masum kanı dökmesi için şartsız destek veriyor” diye konuştu.
Uluslararası basın kuruluşlarının Gazze’de öldürülen meslektaşları için tek bir cümle kuramadığını, İsrail’e karşı tek bir eleştiri getiremediğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Oysa bunlar bize, hepimize yıllarca demokrasi ve hukuk dersi vermişlerdi. Söze her başladıklarında basın özgürlüğünden bahseden bunlar değil miydi? Fail Müslüman olunca ortalığı ayağa kaldıranların hepsi bugün İsrail’in hoyratça sergilediği katliamlara kör ve sağır kesilmiş durumdadır. İsrail saldırılarında fiziken ölenler Filistinliler olabilir ama bu zulme destek vererek veya sessiz kalarak İsrail’in safında yer alan her kişi, kurum ve ülkenin gururla önümüze koyduğu o şatafatlı ideolojileri, sözleşmeleri, beyannameleri, ilkeleri yerle yeksan olmuştur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden masunların ölümünü sessizce geçiştirmeye hatta Hamas bahanesiyle meşrulaştırmaya çalışanların artık insanlığa söyleyecek tek bir sözleri dahi kalmadığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet, arkasındaki riyakârlığı biliyor olsak da insanlığın ortak çıkarına hizmet edebileceği ümidiyle hüsnüniyetle baktığımız bütün bir 20. yüzyıl tasarımının gözlerimizin önünde çöküşünü izliyoruz ve tüm şehirlerimize rağmen yazık demekten kendimizi alamıyoruz. Çünkü her dönemin kapanışı ve yenisinin inşası süreci gibi önümüzdeki yıllarda çok sancılı, sıkıntılı, kanlı ve risklerle dolu olacaktır. Bu süreci kendimizle birlikte dostlarımızın ve kardeşlerimizin tamamı için en büyük kazanımlara tebdil etmek bizlerin elindedir. Bunun için daha çok çalışmak, daha çok mücadele etmek azmindeyiz” diye konuştu.
Gazze’nin küresel sistem açısından bir turnusol kâğıdı işlevi gördüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana şahit oldukları, uluslararası örgütlerden insan hakları kuruluşlarına, Batılı demokrasilerden küresel şirketlere pek çok yapının gerçek yüzünü gösterdiğini ifade etti.
“BM KURUMSAL OLARAK GAZZE İMTİHANINDAN BAŞARISIZ ÇIKTI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin kurumsal olarak Gazze imtihanından başarısız çıktığını dile getirerek, şunları kaydetti: “Genel Sekreter Sayın (Antonio) Guterres’in samimi gayretleri, maalesef bizzat güvenlik konseyi üyeleri tarafından sabote edildi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, burası çok önemli, 121 evet oyuyla kabul edilen karar, insanlığın vicdanına tercüman olması bakımından kıymetli bir adımdır. Ancak bu karar Birleşmiş Milletlerin mevcut yapısı nedeniyle kadük kaldı. Akan kanın durması noktasında tesirli olamadı. Maalesef 40 çekimser oyla birlikte 161 ülkenin iradesi yok sayılıyor. Sadece bu tablo bile 2 milyarlık Müslüman âlemi olarak nasıl bir cendereye sıkıştırıldığımızı göstermeye kâfidir. Bir tarafta ‘savaş dursun, daha fazla kan akmasın’ diyen 121 ülke var. Diğer tarafta İsrail’in saldırılarına açık çek veren 3-5 ülke var ve bu 3-5 ülke ne zaman ‘tamam’ derse ancak o zaman harekete geçen bir küresel mekanizma var. Böyle bir yapının ne barışı getirmesi ne çatışmaları durdurması ne de insanlığa umut olması mümkün değildir.”
Yıllardır “Dünya beşten büyüktür” diyerek ifade ettikleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin adaletsiz ve krizlerin çözümünde işlevsiz kalan bu çarpık yapısının bir an önce değiştirilmesi gerektiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbirimiz bu sistemi kabullenmek mecburiyetinde değiliz. Hiçbirimiz ‘Böyle gelmiş, böyle gider’ diyemeyiz. Artık itirazlarımızı daha gür bir seda ile dillendirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanlar olarak “Daha adil bir dünya mümkündür” dediklerini vurgulayarak, bu iddia doğrultusunda mücadele ederek sadece kendi vatandaşlarına değil, gelecek nesillere karşı da sorumluluklarının olduğunu söyledi.
Bunu yaparken kenarda beklemeyip, ellerindeki imkânlardan sonuna kadar istifade etmeye çalışacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluş gayesi Filistin davasını savunmak olan İslam İşbirliği Teşkilatı, mücadelenin, tek ses ve tek vücut olarak yürütülmesi noktasında bizlere önemli bir zemin sunuyor” dedi.
“İSRAİL’İN HIRSIZLIĞI ARTIK ULUSLARARASI ALANDA DAHA ÇOK DİLLENDİRİLMEYE BAŞLANDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap Ligi ile birlikte Riyad’da gerçekleştirilen olağanüstü ortak zirveyle İslam dünyası olarak Filistin meselesindeki duruşlarını ortaya koyduklarını aktararak, zirvede işgalci yerleşimcilerin ilk kez “terörist” olarak tanımlanması başta olmak üzere gerçekten kilometre taşı mahiyetinde kararlar aldıklarına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’in katilliği yanında, hırsızlığı da artık uluslararası alanda giderek daha çok dillendirilmeye başlandı. Zirve kapsamında teşkil edilen Dışişleri Bakanları Temas Grubu, çeşitli ülkelerde görüşmeler yürüttü. Gazze’de akan kan duruncaya kadar bu görüşmeler devam edecek” ifadelerini kullandı.
Başka adımların da atılması gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrailli yöneticilerin işledikleri savaş suçları dolayısıyla sorumlu tutulmalarının bunlardan biri olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesini bu kapsamda mutlaka değerlendirmeleri gerektiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Aynı şekilde İsrail’in mevcudiyetini kabul ettiği nükleer silahlar meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. İsrail’in atom bombası var mı? Var ama sorarsan ‘yok’ diyorlar. Biz bunun ne olduğunu gayet iyi biliyoruz ve şu anda Gazze kasabı olan Netenyahu bir savaş suçlusu olmanın ötesinde kesinlikle Gazze kasabı olarak aynen Milosevic nasıl yargılandıysa bu da yargılanacaktır. Gazze’nin yeniden imarıyla ilgili hazırlıkları da şimdiden başlamalıyız. İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma politikalarına karşıda çok net bir duruş sergilemeliyiz. Farklı hevesler peşinde koşan İsrailli yöneticilere şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyorum; Gazze, Filistin toprağıdır. Gazze, Filistinlilerindir, ebediyen de öyle kalacaktır. İslam dünyası olarak Gazze’nin tek bir karış toprağını dahi işgalci İsrail’e bırakmamak hepimizin boynunun borcudur. Bunu sadece Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için değil, aynı zamanda kendi güvenliğimiz, kendi toprak bütünlüğümüz için de yapmalıyız. Bugün Gazze’yi işgal edenlerin yarın Arz-ı Mev’ud hezeyanıyla başka yerlere göz dikeceğini çok iyi biliyoruz. Nitekim bu niyetlerini artık saklama ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Gazze kasabı Netanyahu, meselenin Gazze veya Ramallah olmadığını yayılmacı hedefler peşinde koştuğunu kameralar önünde bizzat ifşa etti. Dolayısıyla bugün Gazze’yi ve Filistin’i savunmak demek Kudüs’le birlikte Mekke’yi, Medine’yi, İstanbul’u savunmak, Şam’ı, Beyrut’u, Bağdat’ı ve diğer İslam beldelerini de savunmak demektir. Yangının, acının ve feryadın bizim ocağımıza ulaşmasını beklersek Allah korusun o yangın bir gün mutlaka evimize gelecektir.”
“BÖLGEMİZDE BARIŞA GİDEN YOL FİLİSTİN DEVLETİ’NİN KURULUŞUNDAN GEÇMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya 2 milyar ferdi olan büyük aile bir olduklarının şuuru ve duyarlılığıyla hareket ettikleri takdirde kimsenin kendilerini tehdit edemeyeceğini, kimsenin kendilerine parmak sallayamayacağını belirtti.
Filistin halkıyla dayanışmalarını arttırmalarının bilhassa kardeşlerinin bu zor günlerinde çok daha kritik hâle geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak uluslararası alandaki çabaların yanı sıra insani yardımları da bölgeye ulaştırmaya çalıştıklarını, Mısırlı kardeşleriyle iş birliği içinde şimdiye kadar 12 uçak dolusu malzeme ve 2 sivil yardım gemisini El Ariş’e sevk ettiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların Türkiye’ye intikalini sağladıklarını belirterek, “Bu hastaları biz de bizzat ziyaret ettik. Ülkemiz ve milletimiz adına acılarını paylaştık. Eşimin himayesinde pek çok ülkeden devlet ve hükûmet başkanlarının eşleriyle özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen ‘Filistin İçin Tek Yürek’ toplantısı da ülkemizin duruşunu göstermesi açısından anlamlıydı” diye konuştu.
Bu çabaları çok yönlü bir şekilde sürdüreceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olaylarla birlikte 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti’nin vücut bulmasının ne kadar önemli olduğu tekrar anlaşılmıştır. Bölgemizde barışa giden yol Filistin Devleti’nin kuruluşundan geçmektedir. Biz, bu çerçevede bir barışın tesisi ve temini için diğer ülkelerle birlikte garantörlük dâhil her türlü mesuliyeti üstlenmeye hazırız” ifadelerini kullandı.
“MÜSLÜMANLAR HER GÜN İSLAM KARŞITI MUAMELEYE MARUZ KALMAKTADIR”
Müslümanlar olarak tehdit boyutu artan sorunlardan birisinin de İslam düşmanlığı olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Avrupa’nın birçok ülkesinde göçmen nüfusun kahir ekseriyetini oluşturan Müslümanlar her gün bir başka yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve İslam karşıtı muameleye maruz kalmaktadır. Son yıllarda özellikle Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımıza, mülklerine ve camilerine yönelik saldırı ve tehditlerde artış yaşanıyor. Ocak 2023’ten bu yana İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ülkelerin Avrupa’da bulunan büyükelçiliklerinin önleri başta olmak üzere Kur’an-ı Kerim’in yakıldığı 500’e yakın İslam karşıtı saldırı gerçekleştirildi. Geçen hafta Filistin kefiyesi takan 3 genç ABD’de sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam düşmanlığının Batı toplumlarında veba gibi yayılırken hükûmetler tarafından hiçbir tedbir alınmadığını, Kur’an-ı Kerim’e yönelik alçakça eylemlerin “ifade özgürlüğü” kisvesi altında meşru ve mazur gösterildiğini vurguladı.
Bu saldırılara göz yumanların mesele Filistin ve Gazze’deki masumların haklarını savunmak olduğunda birden nasıl yasakçı davrandıklarını hep birlikte gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fikir ve toplanma hürriyeti diyenlerin aslında böyle bir hassasiyetlerinin bulunmadığını biz çok iyi biliyoruz. Burada asıl amaç Müslümanları kışkırtarak tıpkı 85 sene önce olduğu gibi bir Müslüman sorunu oluşturmaktır. Allah’ın izniyle biz buna fırsat vermeyeceğiz, bizi ve kardeşlerimizi çekmek istedikleri tuzağa düşmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT üyesi ülkeler olarak bu nefret suçlarına karşı ortak hareket etmelerinin ehemmiyetini tekrar vurgulamakta fayda gördüğünü, gerek ikili düzeyde gerekse uluslararası platformları kullanıp nefret suçlarıyla mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini söyledi.
İslam ülkeleri arasında tercihli ticaret sisteminin geçen yıl yürürlüğe girmesinden büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sisteme dâhil olan ülkelerin gerekli tedbirleri alarak anlaşmayı bihakkın uygulamalarına büyük önem veriyoruz. Sisteme henüz taraf olmamış ülkeleri de bir an evvel katılmaya davet ediyoruz. Birlikte geliştireceğimiz ekonomik fırsatlar, refahı, bereketi ve ekonomik istikrarı beraberinde getirecektir. Ülkelerimiz arasındaki ticareti ve yatırımları teşvik edecek ve arttıracak bir diğer önemli husus ise uyuşmazlıkların çözümü meselesidir” dedi.
“HELAL GIDA MESELESİ İŞ BİRLİĞİMİZİ YOĞUNLAŞTIRMAMIZ GEREKEN BİR ALAN”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle faaliyetlerini İstanbul’da sürdüren İİT Tahkim Merkezi’nin yatırım ve ticari uyuşmazlıkların çözümü noktasında önemli bir adres olması için İSEDAK üyesi ülkelerin desteğini çok kıymetli bulduklarını kaydetti.
“İSEDAK KOBİ” programının teşkilat üyesi ülkelerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin güçlendirmelerine katkı sağlayacağına inandıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elektronik ticaretin geliştirilmesi, bu konuyu bu seneki Bakanlar toplantımızın istişare toplumunun ana teması olarak belirledik. Elektronik ticaret ve dijital dönüşüm alanlarının yenilikçiliği teşvik ettiği ve ekonomik büyümede yeni fırsatlar sunduğu aşikârdır. Helal gıda meselesi iş birliğimizi yoğunlaştırmamız gereken çok önemli bir alanı teşkil ediyor. İslam İşbirliği Standartlar ve Metroloji Enstitüsü, bu kapsamda yürütülen çalışmalarda hamdolsun ciddi mesafe katettik” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Helal Akreditasyon Kurumları İslami Forumu’nun kurulmasını ve ilk toplantısını geçen ay gerçekleştirmesini memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, forum kapsamında yapılacak çalışmaların ülkeler arasındaki ticaretin artmasına önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi.
“KÜRESEL FİNANSIN AĞIRLIK MERKEZİ BATI’DAN DOĞU’YA DOĞRU KAYMAKTADIR”
Ülkeler arasında altın borsası ve uluslararası yatırım fonu gibi helal ve yenilikçi ürün alternatiflerinin geliştirilmesini teşvik ettiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Finans alanında maalesef henüz arzu ettiğimiz tabloyu yakalayamadık. Oysa küresel finansın ağırlık merkezi Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaktadır. Ülkemizle birlikte bölgemizin de potansiyelini değerlendirmek üzere nisan ayında İstanbul Finans Merkezi’ni açtık. Toplam 1,4 milyon metrekareyi bulan alanıyla İstanbul Finans Merkezi, özellikle ‘Fintek’ ve ‘Katılım Finans’ta sektörün kalbi olmaya aday bir projedir. Stratejik önemi yüksek bu merkezden teşkilatımızın ve siz dostlarımızın da faydalanmasını arzu ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, El-Bereke Forumu’nu İstanbul Finans Merkezi’ne taşımak suretiyle İslam ekonomisi alanındaki iş birliklerini güçlendirmek amacında olduklarını aktararak, “El-Bereke İslami Finans Vakfının böyle bir adım atmasının bu alandaki fikri ve teorik zeminin zenginleşmesine katkı sağlayacağına inanıyorum. Dünyadan önde gelen akademisyen, yatırımcı, bankacı ve araştırmacıları bir araya getirecek İslami Finans Zirvesi’ne nisan ayında İstanbul’da ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyacağız. Zirveye İslami Bankalar ve Finansal Kurumlar Genel Konseyi, İslam Kalkınma Bankası ile İslam İşbirliği Teşkilatının gereken desteği vermesini bekliyoruz” diye konuştu.
İSEDAK Sektörel Çalışma Grubu toplantılarında birçok kalkınma meselesinin bu yıl ülkelerden ilgili uzmanların katılımıyla ele alındığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma grupları tarafından geliştirilen politika tavsiyelerinin ülkelerin kalkınmasına ve vatandaşların refahının artmasına destek olacağını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu politika tavsiyelerinin hayata geçirilmesi noktasında İSEDAK Proje Destek Programları’nın önemli bir işlevi yerine getirdiğinden bahsederek, şunları söyledi: “Bugüne kadar İSEDAK Proje Finansmanı kapsamında 130, İSEDAK Kovid Müdahale Programı kapsamında 14 ve İSEDAK Kudüs Programı kapsamında ise 13 proje başarıyla hayata geçti. Ayrıca bu yıl dijital dönüşüm iş birliği alanına yönelik projeleri de destekleme kararı aldık. Bu destek mekanizmalarından ülkelerimizin daha çok yararlanmasını temenni ediyoruz. Hayırda yarışmayı emreden bir dinin mensupları olarak, hep birlikte ülkelerimiz arasındaki dayanışmayı, dostluğu ve iş birliğini pekiştirmek için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğimize yürekten inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybeden eski Diyanet İşleri Başkanı ve senatörlerden Lütfi Doğan’a Allah’tan rahmet niyaz ederek, “Merhum Hocamızın yakınlarına, öğrencilerine, dava ve yol arkadaşlarına Rabbimden sabr-ı cemil diliyorum. Mevla, muhterem Hocamızı cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin” şeklinde konuştu.
İSEDAK 39. Bakanlar Oturumu’nun hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcılardan Katar’da yapılacak Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı’na katılmak üzere müsaade rica etti.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan oturumda, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırılara ilişkin video gösterisi de yapıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dubai’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin yapılacağı Expo City Dubai’ye gelişinde, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından karşılandı.
Liderler, aile fotoğrafının ardından açılış programına katıldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.