Connect with us

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınına katıldı

Avatar

Yazar

on

CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dış siyasetteki mücadele alanları, iç politikadaki tartışmalar, gündeme dair gelişmelerle ilgili olarak Fulya Kalfa moderatörlüğünde, Ahmet Hakan, Hande Fırat, Abdulkadir Selvi ve Zafer Şahin’in sorularını cevapladı.

“Millî Güvenlik Kurulu’nda (MGK) terörle mücadele masaya yatırıldı. Mersin’de polisevine bir saldırı oldu. Bu saldırıyı gerçekleştiren teröristlerden Dilşah Ercan’ın CHP’nin hazırladığı ‘Tutuklu Gazeteciler Raporu’nda yer aldığı ortaya çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıda şehit olan polis Sedat Gezer’e Allah’tan rahmet diledi.

Gezer’in ailesine ve Türk milletine başsağlığı dileklerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaralı polise ise şifalar temenni etti.

Şehit Gezer başta olmak üzere diğer polis ve bekçilerin saldırı sırasında kahramanca bir mücadele verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröristlerin elinde kalaşnikof varken şehit Gezer’in tabancasıyla kendisini yere atması ve orada iki teröristin etkisiz hâle getirilmesinin, kahramanlıklarının yanı sıra eğitimlerinin de ne denli başarılı olduğunu gösterdiğini söyledi.

“BU OYUNA GELMEYECEĞİZ”

CHP’nin bu teröristlerden birini gazeteci diye geçmişte savunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Çünkü bunlar daima bizim önümüze çıkıyor. İşte şu anda gazetecilerden hapiste olanlar var. İşte bunlara yönelik herhangi bir olumlu yaklaşımımız yok. İçeride, dışarıda bunlarla karşı karşıya oluyoruz. Terör örgütü ve siyasi uzantısı malum parti yerine, devletin söylediğine eğer kulak verselerdi, böyle ibretlik ve utanılacak hâllere düşmezlerdi. Ama maalesef açık söyleyeceğim, bunlarda utanacak yüz yok. O hapistekilerin de iddia edildiği gibi gazeteci değil, terörist olduğunu biz en baştan beri söyledik ve hâlâ da söylüyoruz. Ama bunlarda yüz yok. Yargı bunları terörist oldukları için cezalandırıyor, mahkûm ediyor veya tutukluyor. Şimdi bunu bir defa görmemiz lazım. Resmî internet sitelerinde de bu ‘tutuklu gazeteci’ diye gösterdikleri raporu hâlâ maalesef gezdiriyorlar. Demek ki hâlâ bu teröristin de bunlar arkasındalar. Yani bundan vazgeçmiş değiller. Bir de o uydurma raporda bu teröristin sırt çantasında kamera, fotoğraf makinası taşıdığı detayını da yazmışlar. Yazanlar kim? Yine malum ana muhalefetin belli yerlere yerleştirdiği kişiler.”

Teröristlerin saldırıyı sırt çantasında taşıdıkları kalaşnikofla yaptığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O sırt çantasında taşıdığı bombayı patlatarak kendini de katletti. Bunların Türkiye’ye kara çalmak için hazırladıkları uydurma raporda savundukları işte bu teröristler. Bunların yaptığı hükûmet eleştirisi değil, devlet düşmanlığı derken işte ben bunu kastediyorum. CHP bir millî güvenlik sorunudur. İşte bütün bunları söylerken kastım da bu. Bu oyuna gelmeyeceğiz” diye konuştu.

“CHP, ‘O zaman bunun terörist olduğunu bilmiyorduk, bilmeyebilirdik.’ şeklinde bir savunma yaptı. Bu, sizin için inandırıcı oldu mu?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan şu cevabı verdi: “Bunun zaten inandırıcılığı, her şeyi bu olayla beraber ortaya çıkmış oldu. Bundan sonraki süreçte şu anda içeride olan, CHP’nin bunların arkasında durması ve diğer yandaş malum partinin de bunların arkasında durmasının kıymetiharbiyesinin olmadığı ortaya çıkıyor. Bunlara çok dikkat etmek lazım. Bunların muhakkak terörle bir iltisakı, dağla bağlantıları var. Bunu bileceğiz, adımı da buna göre atacağız. Yani şu anda Edirne’de tutuklu, mahkûm olanların durumu da aynı. Bunlar Diyarbakır’da 50 küsur suçsuz evlatlarımızı… Yine bunlar yaptıkları ‘Sokağa çıkın, dökülün’ demek suretiyle onların ölümüne neden olmadılar mı?”

“Tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı mı kastediyorsunuz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan “Tabii” karşılığını verdi.

“CHP’nin ‘belli yerlere yerleştirdiği kişiler’ dediniz. Bununla neyi kastettiniz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Parti içi makamlar, grup başkanvekili vesaire” cevabını verdi.

“ADALARI SİLAHLARDAN ARINDIRMALARI ŞART”

“Türkiye’nin bir İHA’sı, Yunanistan’ın hemen dibimizdeki Sisam ve Midilli adalarına ABD’nin verdiği zırhlı araçları yerleştirdiğini tespit etti. Bu, Lozan’a ve uluslararası anlaşmalara aykırı bir durum. Bir suçüstü durumu var. Siz sürekli ‘Bunu yapmaktan vazgeçin.’ dediniz, hatta sert mesajlar da verdiniz ama dinlemiyorlar. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD, her şeyden önce NATO’da beraber olduğumuz ülkeler arasında adil davranmıyor. Yunanistan, NATO’da beraber olduğumuz bir ülke ama Türkiye de NATO’da, beraber olduğumuz bir ülke” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin NATO’daki durumuyla Yunanistan’ın NATO’daki durumunun mukayese edilir bir yanının olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hem yaptığı ödemelerle hem de Kara Kuvvetleri ve verdiği güçle NATO’da ilk beş içerisinde yer aldığına dikkati çekti.

“Amerika’nın bu adalara, gerek Midilli’ye gerek Sisam’a bu kadar yüklü silah, mühimmat, araç gereç göndermesi kabul edilebilir bir şey değil” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD’nin son zamandaki bunlara vermiş olduğu zırhlı araçlar, bunları buraya konuşlandırmaları falan bütün bunlar İHA’larla tespit edildi. Tabii bunları tespit etmekle kalmadık. Amerikan zırhlıları nihayetinde bizi tehdit etmek için kullanılıyor. Ama bunlara sorduğunuz zaman ne diyorlar? ‘Biz, bunları Rusya için kullanıyoruz, kullanacağız. Bunun için burada böyle bir konuşlanma yapmış bulunuyoruz’. Amerika’ya diyoruz ki Türkiye gibi bir müttefik bulamazsın. İşine geldiği zaman bunu böyle söylüyorsun. Yine Amerika’ya ve Yunanistan’a gerekli uyarıları Dışişleri Bakanlığımız vasıtasıyla yaptık. Birleşmiş Milletlere son mektubumuzu da 17 Eylül’de gönderdik. Durumdan haberdar edelim, sonra bize şunu söylemesinler, ‘Siz bizi haberdar etmediniz.’ Yunanistan bu meseleyi yok sayıyor ve görüşmeden de kaçıyor. Burada bir şey çok önemli. Buralar, hukuki ifadesiyle gayriaskerî adalar. Biz, burada uluslararası yargı yolunu bunların tıkadıklarını görüyoruz. ‘Uluslararası hukuktan yanayım.’ diyorsan neden görüşmeden, mahkemeden kaçıyorsun? Bu adaları silahlardan arındırmaları şart. Lozan’a göre buralar özel bir statüye tabi.”

Yunanistan’da toplam dokuz Amerikan üssünün bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim, Amerika’dan beklentimiz, Yunanistan’ı yanlış hesaplara sokmaması ve uluslararası kamuoyunun manipüle edilmesine müsaade etmemesidir. Şu anda biz, bütün bu olup bitenleri adım adım takip ediyoruz” dedi.

“KIBRIS TÜRK HALKININ GÜVENLİĞİ İÇİN HER TÜRLÜ TEDBİRİN ALINACAĞINI HERKESİN BİLMESİ GEREKİR”

Bugünkü Millî Güvenlik Kurulu Toplantısı’ndan sonra yapılan basın açıklamasının bunları içerdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Amerika’nın Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunu kaldırmasının da ne içerik bakımından ne de zamanlama bakımından izahı yoktur. Rum-Yunan ikilisinin Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarı tehdit eden adımlarını görmezden gelen, hatta teşvik eden Amerika, bu adımıyla adada bir de silahlanma yarışına yol açacaktır. Biz duracak mıyız? Duramayız. Biz de ne yapıyoruz? Tabii ki Kuzey Kıbrıs’ta ne gerekiyorsa bu konuda bu adımları attık, atıyoruz ve atacağız.”

“Asker ve silah sevkiyatı mı yapılıyor?” sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayır, asker en kolayı. Şu anda 40 bine yakın bizim orada askerimiz var. Ama bunun dışında da şu anda orada bizim silah, mühimmat, araç, gereç vesaire, bu konularda da hem kara hem hava hem deniz bütün bunlarla ilgili adımlarımızı atıyoruz. Bu son adımın da cevapsız kalmayacağını, Kıbrıs Türk halkının güvenliği için her türlü tedbirin alınacağını herkesin bilmesi gerekir” diye yanıtladı.

“ABD’nin Kıbrıs’la ilgili ambargoyu kaldırmasına karşı mı söylüyorsunuz bunu?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii, o var ama anlaşılan şu ki Amerika ambargoyu kaldırsa da kaldırmasa da maalesef attığı adımlarla ‘Türkiye sen ne yaparsan yap.’ Bunu diyor” ifadesini kullandı.

“Limana askerî savaş gemilerinin girecek olmasını nasıl değerlendirdiniz? Türkiye’ye tehdit mi bu?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Lozan’a baktığımız zaman buralar silahtan ari olan adalardır. Ama silahtan ari olması gereken bu adalara Amerika maalesef ne Lozan’ı dinliyor ne bu noktada Paris’i dinliyor, bunların hiçbirisini dinlemeden bu adımları attı, atıyor” dedi.

“ESİRLERİN TAKASI OLAYI BAŞARILI BİR ŞEKİLDE SONA ERDİ”

Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu temasları ile Türkevi’ndeki yabancı devlet başkanları ve başbakanları ile görüşmelerinin sorulması üzerine Cumhurbaşknaı Erdoğan, “Yani istisnasız söylüyorum, görüştüğüm devlet başkanları olsun başbakanları olsun senatör ve milletvekilleri olsun hepsi de istisnasız şu ifadeyi kullandılar; ‘Rusya-Ukrayna arasındaki arabuluculuğunuz her türlü takdirin üstündedir, bir taraftan, tahıl koridorunun çalışması bir diğer taraftan gübre olayı ama en önemlisi de 200 esirin takası.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve Ukrayna arasındaki esir takasına çok önem verildiğini, özellikle Rusya’nın, Rusya yanlısı ana muhalefet partisi Yaşam İçin Muhalefet Platformu’nun lideri Viktor Medvedçuk’a çok önem verdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Belki siz de izlemişsinizdir, Medvedçuk’un hanımı televizyon ekranlarından bize çağrıda bulunmuştu, ‘ne olur Erdoğan kocamı kurtar.’ Şimdi yaptığım tüm görüşmelerde Sayın Putin bana bunu hep hatırlattı. Biz de elimizden gelen gayreti göstererek, Sayın Zelenskiy ile de bu konuları görüşerek gerek Medvedçuk gerekse bu diğer esirlerin takası olayı hamdolsun başarılı bir şekilde sona erdi. Şu anda bundan sonraki süreç de var, bundan sonraki süreci de bizim gayet iyi yönetmemiz lazım” değerlendirmesini yaptı.

“Barış için hala umut var mı?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Yani ben umutsuz değilim ama böyle de hemen bir anda bir netice alırız dersek o da hayal olur. Örneğin şu anda dört tane şehirde yapılan referandum olayı. Şimdi bu referandum olayı neyi getiriyor, sıkıntıyı getiriyor. Yani keşke böyle bir referanduma gidilmeseydi de bütün bunları bir diplomasi yoluyla çözebilseydik veya çözebilseydiler ama maalesef bu olmadı. 2014’te de biliyorsunuz benzer bir durum Kırım ile ilgili olmuştu. Mesela Kırım ile ilgili konuda da başarılı olamadık yani ben o zaman yine Sayın Putin’e ‘Burada bizim soydaşlarımız var, yani Kırım’la ilgili olarak bu attığınız adım doğru değil.’ demiştim ama netice alamadık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bugün yaptığı telefon görüşmesinin sorulması üzerine, “Zelenskiy de bu dört tane bölge ile ilgili desteklerimizi istiyor. Yani bu konuda Sayın Putin’le görüşerek Sayın Putin’i ikna etmemizi istiyor. Şimdi yarın bakalım arkadaşlar bağlantıları kuracaklar, inşallah Sayın Putin ile yarın bu konuları şöyle etraflıca bir ele almayı düşünüyorum” dedi.

TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI

Tahıl koridoru anlaşmasının hatırlatılması ve Rusya’dan gübre tedarikine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bunlar da gündemimizde. Şimdi biliyorsunuz şu ana kadar daha çok Ukrayna tarafından gelen tahıl vardı. Bu tahılda da şu an 5 milyon tonu aşmış vaziyetteyiz ama gübre olayında daha çok ağırlıklı olarak Rusya tarafı önem arz ediyor. Onlarla da bu konuları görüşüp oradan da eğer gübre konusunu çözebilirsek, özellikle yani tarımda gübreye ihtiyacı olan ülkeleri bu konuyla ilgili doyurmuş oluruz ve gübre ile beraber de oralara da bir bereket getirmiş oluruz diye düşünüyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tahıl konusundaki sözlerinin sorulması üzerine, şöyle devam etti: “Şimdi bütün mesele zaten orası, yani biz şu anda özellikle bu tahılı az gelişmiş garip gureba ülkelere nasıl aktarırız, hep bunun gayreti içinde olduk. Ne yazık ki mevcudun diyebilirim ki yüzde 80’i daha çok zengin ülkelere gitti. Şimdi zengin ülkelere gidince bu da ciddi manada Sayın Putin’i rahatsız etti ve bu son görüşmelerimizde gerek Özbekistan’da gerekse ondan önceki Tahran görüşmemizde de bunlar gündeme geldi. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte hedefimiz olan o, fakir fukara, garip gureba ve az gelişmiş ülkelere bunu göndermek, bunların ihracında başarılı olalım, neticeye varalım. Çünkü burada iki şey önem arz ediyor, tahıl ve gübre. Şimdi henüz Rusya’dan biz bu ürünleri çekmiş değiliz. Bugüne kadar daha çok Ukrayna tahılını aldık. Fakat şimdi öyle zannediyorum ki tahıl ve gübrede inşallah Rusya kanalı devreye girecektir.”

“RUSYA’NIN KISMİ SEFERBERLİK KARARI BİLE ENDİŞE VERİCİDİR”

Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta nükleer bir tehdidin olup olmadığına ve bu konuyla ilgili Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesinde telkinde bulunup bulunmadığına dair bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Ben bunları düşünmek istemiyorum. Yani bir nükleer savaşa gitmenin bedeli, faturası bir felaket. Bunu hiç bırak konuşmayı, düşünmemek gerekir. Bunları zaten inşallah gündeme getirmeden diplomasi yoluyla bu işi çözmek, işin en isabetli bana göre adımı olacaktır. Biz de daha çok zaten buradan adım atalım diyoruz. Çünkü Ukrayna’nın işgal altındaki bazı bölgelerinde Rusya’ya katılım için referandum düzenlenmesi ve Rusya’nın kısmi seferberlik kararı bile endişe vericidir. Yani birileri demek ki işin hep bu yanından girdiler. Bu türden gelişmeler diplomatik sürecin canlandırılması çabalarını zora sokuyor ve istikrarsızlığın derinleşmesine de yol açıyor. Ukrayna’nın özellikle bu işgal edilen bölgelerinde yapılan bu referandum olayı eğer buradan ilhak kararı çıkarsa ki buradan endişeliyim, çıkabilir, çünkü tanıdığım Sayın Putin bir şeyi kafasına koyduysa bunu o şekilde yapar, böyle de bir durum var. Onun için yarınki görüşmemizi inşallah randevu verilirse çok çok önemsiyorum. Temennim o ki bu işi inşallah şu geldiği noktada bırakıp diplomasiyi devreye sokmuş olalım.”

TÜRKİYE’YE F-16 SAVAŞ UÇAĞI SATILMASI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye F-16 savaş uçağı satılması konusundaki son duruma ilişkin soru üzerine de şunları kaydetti: “Bize verdikleri söz başta Sayın Biden bu konuda Demokratlar olarak kendi düşüncesinin F-16’ları ve diğer bütün parçalar, aksam, bunları vermekten yana olduğunu bize söyledi. Bu arada da yine özellikle savunma bakanım, muhatabı ile yaptığı görüşmelerde bu istikamette cevaplar alıyor, ‘Yani biz vermekten yanayız, işte Cumhuriyetçilerden destek alamıyoruz, onlar bu işe işte ters bakıyorlar’ filan. Bu seyahatte Cumhuriyetçilerden Lindsey Graham ve yine bir başka senatör de vardı, onlarla ayrı ayrı görüşmelerim oldu. O görüşmelerimde de bana olumlu cevaplar verdiler. Dediler, ‘Yani biz NATO’daki en önemli ortağımız olan Türkiye’yi bu noktada yalnız bırakamayız, elimizden gelen gayreti göstereceğiz.’ Farklı birkaç kişiyle daha yine görüşmelerim oldu. Onlar da Türkiye’ye karşı tavır içerisinde olan ismi burada vermeyeyim, kişi ve kişilerden bahsetti, ‘Onlarla da görüşmeler yapacağız ve bu görüşmelerle birlikte Türkiye’ye karşı bir hasmane tutum içerisinde olmanın doğru olmayacağını çünkü Türkiye NATO’da bizim çok çok önemli bir ortağımız dolayısıyla bu sorunu çözmemiz gerekir diyeceğiz.’ dediler. Biz de şu anda Sayın Biden’ın bize vermiş olduğu bu sözden hareketle hakikaten bunun neticesini bekliyoruz.”

“İyimser bir bekleyiş içerisinde misiniz” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti heyetinin, Türkiye’ye F-16 satılması konusunda ABD Kongresindeki temaslarının sorulması üzerine, “Beraberdik, onlar kaldılar ve şu anda dönmüş olmaları lazım. Onlar da orada yine Senato ve Kongredeki bazı üyelerle, Cumhuriyetçi ve Demokrat onlarla bazı görüşmeleri yaptılar. Temennim odur ki inşallah NATO’nun da menfaatine olan böyle bir girişimde NATO da bizi yalnız bırakmayacaktır ve o da gerekli adımları atacaktır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“SURİYE’DE TERÖR ÖRGÜTÜ VARLIK GÖSTERDİĞİ MÜDDETÇE BİZİM ORADAKİ KARARLI MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEKTİR”

Türkiye’nin Suriye’ye yönelik harekâtının gündemde olup olmadığı ve Şam rejimi ile MİT’in görüşmelerinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Suriye’de terör örgütü varlık gösterdiği ve millî güvenliğimizi tehdit etmeye devam ettiği müddetçe bizim oradaki kararlı mücadelemiz devam edecektir. Biz ondan taviz veremeyiz, sahada bu doğrultuda gerekli çalışmaları yapıyor her türlü tedbiri alıyoruz. Burada bizim için esas unsuru oluşturacak olan millî güvenliğimizdir. Yani millî güvenliğimizi tehdit eden ne varsa nerede olursa olsun bu dört nokta olabilir, beş nokta olabilir veya daha fazla olabilir, oralara karşı hani o ‘bir gece ansızın’ dediğimiz konu odur. Gerekli adımı atarız ve yapmamız gereken de neyse onu da yaparız. Çünkü bu mücadele ve çalışmalarımızı gerekli ve uygun gördüğümüz anda kapsamlı bir terörle mücadele harekâtına dönüştürmekten asla kaçınmayız. Nitekim bugünkü Millî Güvenlik Kurulu basın metninde de bunlara özellikle yer verdik. Biz bunların başarılı sonuçlarını gördük görüyoruz, biz esasında bölgedeki terörle mücadele gayretimizle sadece millî güvenliğimize yönelik tehditleri bertaraf etmiyoruz, bölgenin huzurunu da burada temin ediyoruz ve terörle mücadele arkadaşlar biliyorsunuz tek taraflı olmaz onun için karşı taraf da buna aynı şekilde olumlu yaklaşımda bulunması lazım ki netice alalım. Amerika ve Rusya’nın 2019 Ekim ayında vardığımız mutabakatları uygulaması gerekiyor. Sınırdan 30 kilometre güneye… Burada bir de PKK/YPG terör örgütü sınırımıza yakın bölgelerde bu mutabakatlara aykırı şekilde hâlen konuşlu, tatbikatlar yapıyor. Hatta hatta Kamışlı ve çevresinde bunlar eğitim alıyorlar. Şimdi bu gerçekler ortadayken, Amerika koalisyon güçleri ile beraber bu adımları atarken, biz nasıl NATO’da beraber olacağız. Bu duruma da kimse bizim sessiz kalmamızı bekleyemez.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şam ile görüşmelere ilişkin, “Şam ile ilgili olarak bizim istihbarat örgütümüz oralarla ilgili görüşmeleri yürütüyor ve bizler de istihbarat örgütümüzün aldığı neticeler üzerinden yol haritamızı belirliyoruz” ifadelerini kullandı.

“ULUSLARARASI ALANDA TÜRKİYE VİCDANIN SESİ OLUYOR”

“Suriyeli sığınmacıları oradaki güvenli bölgelere yerleştirme çalışmalarınız devam ediyor mu?” sorusuna, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde hedefimiz ilk etapta 100 bin, ikinci etapta bunları 250 bine çıkarmak. Buralarda briket evler yapıyoruz. Bu briket evlere Türkiye’deki mülteciler yavaş yavaş taşınmaya başladı. Bu briket evlerin altyapısı var. Artık çadırlar, yağmur, çamur yok. Altyapısıyla, her şeyiyle gayet güzel briket evler yaptık” cevabını verdi.

Briket evlerin 2+1 ve 1+1 şeklinde olduğunu, içerisinde banyo ve tuvalet bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, evlerin güneş enerjisiyle ısındığını söyledi.

Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve güvenli, bunun yanında onurlu dönüşünü hazırlamak gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz CHP’nin veya diğerlerinin söylediği gibi ‘Biz gelir gelmez bunları Suriye’ye süreceğiz.’ böyle bir şey diyemeyiz. Bizim ne medeniyetimizde ne kültürümüzde böyle bir durum söz konusu değil. Onun için de insani muamelemizi sürdüreceğiz. Biz Yunan’ın baktığı gibi de bakamayız, onların botları şişlemek suretiyle bunları Ege’de, Akdeniz’de nasıl gömdüklerini, nasıl onların boğulmasına zemin hazırladıklarını gördünüz, görüyoruz. Biz bu şekilde de bakamayız ve CHP’nin sayın başkanının yaklaşımıyla da yaklaşamayız. Onurlu bir şekilde kendileri ‘Yerler hazır, artık gidebiliriz, kendi topraklarımıza dönmek istiyoruz.’ dedikleri anda da kendilerini zorla burada tutmayız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Briket evlerin yapımına sadece Türkiye mi para harcıyor? Uluslararası kanallardan bu evlerin yapımına yeterli miktarda finans sağlanıyor mu?” sorusu üzerine, briket evlerin finansörünün sadece Türkiye olduğunu, evleri sivil toplum kuruluşlarının gayretleriyle yaptıklarını söyledi.

Bir ara Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) “Destek vereceğiz” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatta Sayın Merkel ile bu konuları görüşmüştüm, o da cüzi bir şeyden bahsetmişti. Hiçbir şey gelmedi. Görüyorsunuz şu anda bunlar bizim yaptıklarımız ve Suriyeliler buralara artık yavaş yavaş yerleşmeye de başladı. Şimdi bunların altyapısı da bir taraftan bitiyor. Oyun grupları, çocukların oynayacakları alanlar, onlar da buralarda yapılıyor ve bizim bildiğiniz bütün STK’larımız sağ olsun buralarda büyük bir gayretle, coşkuyla, inançla bu yatırımları gerçekleştirdiler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığım konuşmada da bu konuya değindim. Biz evrensel adalet çağrımızı yinelemeye devam edeceğiz. Böylelikle uluslararası alanda Türkiye vicdanın sesi oluyor.” diye konuştu.

“ULUSLARARASI TOPLUMUN KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’Nİ TANIMASI İÇİN ÇALIŞACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığınız konuşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması çağrısı yaptınız. Buna dair yakın dönemde bir beklenti var mı?” sorusunu, “Biz diyoruz ki Kıbrıs Türk halkının 1959-60 anlaşmalarıyla teyit edilen müktesep haklarını, yani egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsü tescil etsin. Bu adadaki iki devletin eşit statüde müzakere masasına oturması demektir ve bunu başaracağız. Tabii bu eşitliği sağlama görevi de önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne düşer. Eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gerçekten adil davranırsa bu süreci hızlandırırız. Çünkü ben Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan da netice alacağımıza inanıyorum” diye cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 yıldır Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden bu konuda hiçbir hareket görmediklerini, konseyin Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini, eşit uluslararası statüsünü teyit etmek için hiçbir adım atmadığını dile getirdi.

“Bunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yapamıyorsa o zaman Birleşmiş Milletler üyeleri Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyarak Kıbrıs Türklerinin müktesep haklarını teyit edebilirler” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki hitabında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için uluslararası topluma çağrıda bulunduğunu hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bir ön hazırlık. Çağrımızın arkasında duracak tüm kurum ve kuruluşlarımızla uluslararası toplumun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıması için çalışacağız. Uluslararası toplum bundan sonra çözümün yolunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyarak açmalıdır diye düşünüyorum” dedi.

New York’ta da görüştükleri muhataplarına bu politikayı gerekçeleriyle anlattıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, çabalarının sonuç vereceğine inandığını ifade etti.

TOKİ’NİN “İLK EVİM İLK İŞ YERİM PROJESİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TOKİ’nin 250 bin konut projesinde son durum nedir? Bu projelerde temeller ve kuralar ne zaman çekilecek? Taksitlerin sabit olmaması konusunda eleştiri var. Bununla ilgili düzenleme yapılabilir mi? Bu konut hamlesiyle alakalı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ‘Para toplamak için yapıyorlar’ dedi ve ardından da ‘Garanti versinler, destekleyeceğiz’ açıklamasını yaptı. Bu açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna şu cevabı verdi: “Sayın Kılıçdaroğlu’nun daireye ihtiyacı mı var? Garanti istediğine göre demek ki böyle bir ihtiyacı var herhalde. Şu anda böyle bir ihtiyaç varsa TOKİ’ye müracaat eder, bitmiş olan konutlardan da böyle bir imkân ona tanınabilir. Buyursun. Biz 1 milyon 250 bin TOKİ olarak konut yaptık. Biz ilk defa bu alana girmiyoruz ki. Biz bu adımı atmış, kendimizi ispatlamışız. Burada nice garip gureba, fakir fukara, asker, engelli buralardan konut aldılar. Hepsi de bu konutlarda ne kadar mutlu olduğunu bize ifade ediyor. 1-1,5 ay önce Esenler’de konut dağıtımı yaptık ve orada yine bir eve gittim, çaylarını içtik, mutluluklarını gördük. 3+1 konut. Kemal Bey, bak dürüst ol. Siyaset dürüstlüktür. Böyle enine boyuna aklına ne geliyorsa atmak değil. Biz şu anda bu attığımız adımla bir defa yeniden bir tarih yazıyoruz. Gençlerimizin başvuru sayısı 1 milyon 715 bin. Bak gençler bile bu işi senden iyi kavramış vaziyette. 5 milyona dayanan bir müracaat var ve projelerimizde ilk kazmayı inşallah 25 Ekim’de vuruyoruz. Bununla neyi anlatmak istiyorum? Derdimiz Türkiye’nin dört bir yanında, nerelerde TOKİ olarak konut yapımına başlayacaksak, hepsine aynı anda bir defa temelleri atalım, bu işi başlatalım istiyoruz. En kısa zamanda kura tarihlerimizi de açıklayarak bu adımları atacağız. Tabii bir şey daha şimdi yapma durumumuz var. O da şu, biliyorsunuz konut, arsa bir de gençlere yönelik olan adım. Şimdi ben ‘arsamı alır, evimi kendim yaparım.’ diyenlere yönelik de mevcut rakamı artırmak suretiyle belki bunu 1 milyona, belki daha fazlaya çıkarmak suretiyle, yine kuraya tabi tutmak suretiyle, istiyoruz ki biz vatandaşlarımıza bu sayıyı artırarak, böyle bir imkân tanıyalım. Rakam beşi yakalayınca şimdi bize yeni bir adım atmak, bu noktada yeni bir zemin hazırlamak için böyle bir adımı bakanımla da konuştuk, ‘bunu yapalım’ dedik.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut arsa için açtığınız bir imkân var. Bu imkâna talep var mı?” sorusunu, “Olmaz olur mu? Ondan dolayı bunları yapıyoruz zaten” şeklinde cevapladı.

“Arsayı alan kendi evini mi yapacak?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz altyapıyı yapacağız, o da evini yapacak” dedi.

Vatandaşın, yatay mimariye uygun olmak kaydıyla evini yapabileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şu anda Çevre Şehircilik Bakanlığımız ekibiyle bütün buralarda araştırmaları yapıp, planlamayı yapacaklar. Bu planlamayı yaptıktan sonra da ‘hangi ilde ne kadar arsa’ biz takdim edeceğiz. Bunun adımını inşallah bu kura çekiminden önceye yetiştireceğiz. Şu anda çalışmayı, dün akşam Murat Bey’e talimatı verdim, dedim ‘Süratle bu çalışmaları başlat ve en kısa zamanda da inşallah bunun duyurusunu yapalım’, arsa alacak vatandaşlarımız hemen buraya yönelsinler ve onlarda da kura çekeceğiz malum, bu kuraya onları da tabi tutalım ve bu kurayla neresi kime çıkarsa o da orada yerini alsın.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, proje kapsamındaki arsa sayısına ilişkin, “1 milyon arsa. Fazla olabilir ama az olmayacak” bilgisini verdi.

TOKİ’nin “İlk Evim İlk İş Yerim Projesi”ne vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini, başvuruların 5 milyon sınırına yaklaştığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk başta başvuru sayısının bu kadar olacağını öngöremediklerini söyledi.

Geçen hafta yapılan kabine toplantısının ardından ikinci bir etabı seçimlerden sonra başlatabileceklerini açıkladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat şimdi şartlar bizi öyle zorluyor ki hiç olmazsa şimdi şu arsa ama arsanın da tabii altyapısını yaparak bunları verelim. Bunu da vatandaşımız kendisi yapsın. Tabii şimdi biz 500 bin sosyal konuta bir defa süratle başlayalım, bir taraftan bu arsalara vatandaşımız altyapısı yapılmış olarak gelsin girsin, o da kendi konutunu yapsın. Böylece 1,5 milyon oluyor. Biz şimdi bu arsaların adedini artırırsak, ha arttırmayı düşünüyoruz. Az önce de söyledim 1 milyon 175 bin toplu konutu biz yaptık, başkası değil. Daha önce de söyledik. Yani parasal olarak bizim bir sıkıntımız yok ve biz bunları yaparız” diye konuştu.

Kabine toplantılarından sonra vatandaşlara yönelik müjdelerin açıklandığının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerden çiftçilere, ücretli çalışanlardan işverenlere kadar milletin bütün kesimlerinin yanında olduklarını, özellikle dar gelirli vatandaşlara yönelik kapsayıcı destekleri kesintisiz sürdürdüklerini ifade etti.

“BU YÜZYILIN ADI TÜRKİYE YÜZYILI OLACAK”

Yükseköğrenim yurtlarında kalan öğrencilere verilen günlük beslenme yardımını 25 liradan 60 liraya çıkardıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yükseköğrenim yurtlarının kapasitesini 850 bine yükselttiklerini kaydetti.

Öğrencilerin beslenme yardımını aylık 750 liradan bin 800 liraya yükselttiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öğrenim kredisi borçlarının geri ödemelerinin sadece alınan ana para üzerinden yapılmasını da ne yaptık, açıkladık. Böylece kredi geri ödemelerinde toplam 26 milyar liranın üzerinde bir yükü gençlerimizin üzerinden kaldırdık” ifadesini kullandı.

Çiftçilere, elektrik faturalarını aylık ödeme yerine hasat sonrasında ödeme imkânı sağladıklarını, önceki dönemlere ait borçları için de beş yıla kadar vade ile hiçbir faiz işletilmeden geri ödeme imkânı getirdiklerinin müjdesini verdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok tarımsal ürünün alım fiyatlarında bir önceki yıla göre önemli oranlarda artış yaparak bir kez daha üreticilerin yanında yer aldıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de sosyal amaçlı harcamalara bütçeden ayrılan kaynak 1,6 milyar lira iken, 2022’de ek bütçeyle birlikte bu rakamın 146 milyar liraya ulaştığının bilgisini verdi.

Dünyadaki olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok daha açık, net söyleyeyim inşallah bu yüzyılın adını koyuyorum, Türkiye yüzyılı olacak. Dünyada şartlar ne getiriyor, ne götürüyor, Avrupa’da, Amerika’da durum nedir, görüyorsunuz. Ama Türkiye bu sıkıntıları yaşamadı, yaşamıyor. Eğer bugün yani 2’den 4’e, 6’ya Türkiye büyümesini gösterdiyse işte bu bir gerçektir. Türkiye bunu yakaladı. İç ve dış talebin katkısıyla yüzde 7,5 dengeli ve güçlü bir büyüme kaydettik. Bu büyümede ihracatın desteklediği, kuvvetli sanayinin yanı sıra turizmdeki olumlu gelişmelerin katkı sağladığı hizmetler sektörü de etkili oldu” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022’de küresel büyüme tahminleri dünya genelinde aşağı yönlü olmasına rağmen üretimi, yatırımı, ihracatı ve istihdamı merkeze alan Türkiye ekonomisinin ise büyümeye devam edeceğini vurguladı.

“YILBAŞINDAN İTİBAREN NETİCELERİNİ ALMAYA BAŞLAYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2022 yılında büyümenin yüzde 5 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyorum. Tabii bu bir ortalama rakamdır, daha iyisi olacak ama daha kötüsü olmayacak” dedi.

Ekonomideki büyümenin vatandaşa ne zaman yansıyacağına ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ocaktan itibaren bunun emarelerini çok rahat göreceğiz. Bir defa enflasyondan önce şu anda faize bakıyorum. Şu an itibarıyla biz faiz oranını yüzde 12’ye indirdik. Buradan tüm yatırımcılara çağrımı yine yapıyorum, diyorum ki, ‘Eğer yatırımcıysan, bak kamu bankaları başta olmak üzere şu anda faiz 12’ye indi. Bundan sonra yukarı çıkma yok, daha aşağı inecek ve daha aşağı inmek suretiyle de bu enflasyonu da ne yapacak, onu da baskılayarak aşağı indirecek.’ Bir yatırımcı neyi arar? Yapacağı yatırımda düşük faiz arar. Şimdi bizim beşli başlığımız var, yatırım, istihdam, üretim, cari harcama noktasında özellikle oradaki büyümeyi arzu ettiğimiz istikamete getirmek. Şimdi bu beş başlıkla bir defa gel, yatırımını yap ve düşük faizle krediyi birinci derecede kamu bankalarından al. Adımını at, hem istihdam sağla hem üretim hem ihracatta sen de yerini al ve bir de ülkenin büyümesine katkı sağla. İnşallah bu yıl içerisinde beklemeden hemen yılbaşından itibaren de neticelerini almaya başlayacağız.”

ASGARİ ÜCRET

Asgari ücret tespitinin aralıkta yapılacağını, buna yönelik çalışmaların ilgililer tarafından yürütüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Aralıkta tekrar değerlendirmeleri yapıp yeni bir adımı da inşallah yıl sonu itibarıyla atacağız ve bu konuda 2023’e girerken çok daha farklı bir şekilde, çok daha güçlü bir şekilde gireceğiz. Hiç tereddüt etmeden asgari ücreti yükseltirken artışın getirdiği yükün tamamını işverenin üzerine bırakmadık, üzerimize aldık. Böylelikle üretimi korumuş olduk. Devlet olarak çok ciddi bir fedakârlıkta bulunarak asgari ücret yanında tüm ücretlerin asgari ücrete kadarki kısmından vergileri yılbaşında kaldırdık. Bu düzenleme ile işçi-memur ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanlara vergi istisnası kaynaklı ilave bir gelir avantajı sağladık. İşçilerimizin enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında zor durumda kalmasını engellemek bizim birinci önceliğimiz olmaya devam ediyor. Tabii bu bir ara artış idi. Bunu zaten işçilerimiz de hakikaten ayırt ettiler ve bundan dolayı da bizlere hep şükranlarını ifade ettiler.”

EYT konusuna da değinen Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in bu konuda çalışmaları yürüttüğünü belirterek, “Vedat Bey’in alanına girersem ona haksızlık yaparım. Onu, kendisi açıklarsa bizim için çok daha isabetli olur ama son aşamasına çalışmayı getirdiklerini biliyorum ve bize sunduklarında değerlendirmelerimizi ayrıca yapacağız” diye konuştu.

“DOĞAL GAZIMIZ RUSYA’DAN GELİYOR VE HERHANGİ BİR İHTİLAFIMIZ YOK”

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa’da yaşanan doğal gaz sıkıntısının Türkiye’de yaşanmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi tasarruf çağırısında bulunup bulunmayacağına dair soruya, “Yapmadım, yapmayacağım, yapmıyorum. Çünkü tasarruf her zaman için zaten öyle veya böyle faydalıdır. Zaten israftan kaçınalım” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihtiyaç sahiplerine elektrik ve doğal gazda gerekli destekleri verdiklerini hatırlatarak, “Hele hele şimdi Karadeniz doğal gazı inşallah bu kışla beraber devreye girerse o zaman zaten işimiz çok da kolay olacak. Doğal gazın devreye girme ihtimali bayağı iyi ama bizim Rusya ile bu noktada şu anda herhangi bir sıkıntımız yok. Doğal gazımız Rusya’dan geliyor ve herhangi bir ihtilafımız yok. Bunun yanında artı bazı değerler bize katması noktasında da Sayın Putin ile görüşmelerim oldu, oluyor ve ondan da inşallah güzel gelişmeler olacak” diye konuştu.

Türkiye’nin Rusya ile Mersin’de yapımına devam ettiği Akkuyu Nükleer Enerji Santralinin birinci güç ünitesi türbininin 2023’te aktif hale geleceğini, sonraki aşamada üç türbinin daha devreye gireceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sürecin 2028’de tamamlanacağını kaydetti.

Nükleer enerji konusunda yeni adımlar atmak istediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu arada bir de Sinop’ta bir nükleer enerji santralinin adımını atacağız. Bununla ilgili de yine Putin ile benim şöyle etraflı bazı görüşmelerim oldu ve bu görüşmeleri de devam ettiriyoruz. Çünkü yenilenebilir enerjide özellikle nükleer enerji santrallerinin çok büyük fonksiyonu var. Hem fiyatlar itibarıyla hem kirli enerji değil. Temiz enerjiyi özellikle halka kazandırma noktasında çok büyük önemi haiz. Bunun çalışmalarını en son Soçi görüşmemizde de Sayın Putin ile etraflıca yaptık ve bu konuyla ilgili olarak da biz doğal gazda olsun, nükleer enerjide olsun dayanışmamızı devam ettireceğiz” değerlendirmesini yaptı.

“Sinop’taki nükleere enerji santrali için tarih belirlenip belirlenmediği” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onu da ‘Görüşelim’ dediler, ‘Tamam’ dedik. Bu konuda da Enerji Bakanımızla muhatabı süreci devam ettiriyor” karşılığını verdi.

DOĞU AKDENİZ

Türkiye’nin doğal gaz arama çalışmalarına devam ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çalışıyoruz hamdolsun, bugün dünyada sayılı ülkelerde var, işte görüyorsunuz şu an dört sondaj gemimiz var. Nereden nereye geldik? İki tane sismik araştırma var. Şimdi bu gemiler bir taraftan sismik araştırmayı yapacak, bir taraftan da sondaj yapacak ama Karadeniz’de ama Doğu Akdeniz’de. Gemiler, 12 bin 500 metreye kadar sondaj yapabilme kabiliyetine sahip. İnşallah bu kabiliyetleri berekete dönüşür, buralardan petrol çıkartırız. Buralardan doğal gaz çıkartırız. Beklentimiz birinci derecede şu anda tabii doğrusu doğal gaz ama petrol de gelse bizim için eyvallah doğal gaz da gelse bizim için eyvallah. Şu anda tabii ağırlıklı olarak bütün yatırımlar, adımlar doğal gazda. Artık her evde doğal gaz adeta herkesin talebi oldu. Nereye gitsek eğer evinde doğal gaz yoksa, ‘Başkanım ne olur bizim doğal gaz da gelsin.’ Herkes bunu istiyor.”

“Doğu Akdeniz’de bir müjde bekliyor muyuz?” sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda Karadeniz’deki bu çalışmaların ardından gemilerimiz oralarda da sondaj çalışmalarına inşallah devam edecekler” diyerek cevapladı.

“YILSONUNA KADAR FAİZİMİZİ TEK HANELİ RAKAMA İNDİRMELİYİZ”

ABD’nin aralarında yer aldığı bazı ülkeler faiz artırımına giderken Türkiye’nin faiz oranını düşürmesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika’nın faiz artırımı dediğiniz ne kadar bir oran? Dikkat ederseniz öyle ciddi bir oran yok. Küçük bir oran. Diyelim ki Amerika’da faiz artırımı belki şu anda son nihai durum yüzde 6 olabilir. Son rakamları bilemiyorum. Avrupa’ya geliyorsunuz oralarda da yine böyle yüzde 4, 5, 6. Çift haneli rakamda değiller. Şimdi biz işte son yani Para Piyasası Kurulu yüzde 12’ye indirdi. Temennim odur ki bundan sonraki toplantısında bunu biraz daha indirmek suretiyle biz yılsonuna kadar faizimizi tek haneli rakama indirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Türk lirasının ne zaman değer kazanmaya başlayacağına dair soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, altı sıfırın atılmasıyla Türk lirasına değer kazandırdıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda da biz yavaş yavaş paramıza değer kazandırmanın gayreti içerisinde olacağız. Neyle? Faizi düşürmek suretiyle. Buradan neyi kazanacağız? Buradan kazanacağınız şey şu, bir benim yatırımcım diyecek ki ‘Ben bu düşük faizle yatırım yaparım. Niye? Ben şu anda bu yatırım için şu kadar faiz ödeyeceğim. Yani şu kadar krediye, şu kadar faiz. Bu benim yararıma, ben bu yatırımı yapayım’ diyecek. Çünkü kazanacağıyla bir defa o faizi ödemesi mümkün hâle gelecek. Ama bu yüksek faiz olduğu zaman, yüzde 30-40’lar olduğu zaman o yatırımcı nereye çalışıyor? O finans sektörüne çalışıyor. Soygun orada. Biz o soygunu şimdi ne yapıyoruz? Önlüyoruz. Yani bu ülkede soygunculara değil, biz yatırımcılara bir imkân verelim, bir imkân açalım” diye konuştu.

Bankaların her yıl faizden kazandıkları paralarla övündüklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ben kamu bankalarına onu söylüyorum, ‘Arkadaşlar biz sizden bu ülkeye ne kadar yatırımcıyı takviye ettiniz, onlara kredi sağladınız ve onların yapmış olduğu yatırımlarla ülke nereden nereye gidiyor sizden bunu bekliyorum.’ Çünkü burası öyle önemli, öyle önemli ki bu modelin adı, hep söylüyorum, Türkiye ekonomi modeli. Türkiye ekonomi modelini, özellikle de ‘Türkiye’nin yüzyılı’ dediğimiz bu adımda inşallah, bu seçimlere girerken bizim mottomuz da o olacak, Türkiye’nin yüzyılı… Tabii finansmanı elverişli şartlarda ve kesintisiz bir biçimde yatırımcıyı teşvik edeceğiz ve o da tabii atılan bu adımları inşallah bu kapsamda değerlendirme suretiyle oralardan gelecek imkânlarla inşallah Türkiye sıçramasını gerçekleştirmiş olacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkez Bankası (MB) faiz oranlarıyla bankaların verdiği faiz oranları arasında bir fark var şeklinde eleştiriler yöneltiliyor, ne diyorsunuz bunlara?” sorusuna, şu cevabı verdi: “Bazı mahfiller, özellikle Merkez Bankamızın üzerinde spekülasyonlar meydana getirmeye gayret ediyorlar. Çünkü Merkez Bankası çöktüğü zaman, Merkez Bankası yıprandığı zaman kim kaybedecek? Türkiye’nin finans sektörü kaybedecek. Ve şu anda tabii bizim Merkez Bankamızın döviz rezervi onların beklediği yerlerde değil hamdolsun iyi bir konumdayız. Şimdi bu döviz rezervini bizim daha da koruyarak, daha da güçlendirerek, daha da artırmak suretiyle Merkez Bankası da aynı zamanda kamu bankalarını vesaire yeri geldiği zaman finanse edebilecek. Yeri gelecek Merkez Bankası icabında BOTAŞ’ın sıkıntılarına çare olacak. Bütün bunlar birbiriyle bağlantılı konular. Şu anda Merkez Bankasının gücünü özellikle kaybetmesini bekleyenler kusura bakmasınlar onlar avucunu yalamaya devam edecekler.”

Başbakanlığı döneminde MB’nin dolar rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi toplum kesimlerimizle, bütün sektörlerimizle hep beraber kazanalım diyoruz. Ülkemiz kazansın, vatandaşımız kazansın ve bankalarımız da konuya buradan baksın istiyoruz” dedi.

“29 EKİM’E TOGG’U YETİŞTİRELİM İSTİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOGG’un ne zaman yollarda görüleceği ve satış fiyatının ne olacağına dair soruya “Öyle ürkütücü bir fiyat ortaya çıkacağına ihtimal vermiyorum. Hedefimiz, inşallah 29 Ekim’e TOGG’u yetiştirelim istiyoruz” diye konuştu.

TOGG’un çok huzurlu ve rahat bir araç olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hız yaptınız mı?” sorusuna, “Tabii. Zaten Gürcan Bey ‘Başkanım ne kadar basacaksan bas’ diyor. Dedim ‘Başıma iş mi açacaksın?’ Bu arabanın özelliği orada zaten. Şimdi buradan ben eğer kilometreyi falan açıklarsam eleştiri alabilirim. Bunu açıklamayayım. Potansiyeli süper” şeklinde cevap verdi.

Borsadaki hareketliliğe ilişkin bir inceleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, borsada çok kazananın yanında az da olsa kaybedenin de olduğunu söyledi.

Türk borsasının bu yıl sürekli kazandıran bir borsa olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama son dönemlerde bazı spekülatif hareketlere girenler sebebiyle borsada biraz sıkıntı yaşamadık değil. Ama biz borsamızdan gerçekten mutluyuz. Hazine ve Maliye Bakanımız Nurettin Bey, gerekli hazırlıkları şu anda tamamlıyor, inceleme ve denetimlerini de yürütüyorlar. Konu, en ince ayrıntısına kadar incelenecek ve en kısa süre içinde de inşallah bunu kamuoyuyla paylaşacağız” diye konuştu.

“SEÇİM BEYANNAMEMİZ ÜZERİNDEKİ ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR”

Seçim sürecine girilip girilmediği ve AK Parti’nin 28 Ekim’de açıklayacağı seçim beyannamesinde hangi başlıkların öne çıkacağına ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda seçim beyannamemiz üzerindeki çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalarla birlikte tabii biz yola çıkarken bildiğiniz gibi Türkiye’yi dört başlık üzerinde yükselteceğiz demiştik. Bu da eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Daha sonra biz bu dört başlığa neyi ilave ettik? Ulaşımı, enerjiyi, tarımı, dış politikayı ilave ettik. Tabii hepsinden ötede demokrasiyi gerçekten tüm insanımızın rahatlıkla yaşayabileceği, tadabileceği bir konuma yükseltmeyi, hak ve özgürlüklerle beraber bunu nasıl işleyeceğiz, nasıl bunu yaşayacağız bunları anlattık ve şimdi de yine bunlar üzerindeki çalışmalarımızı arkadaşlarımız kurduğumuz ekiplerle hepsi ayrı ayrı çalışıyor” cevabını verdi.

“DÜNYAYLA SAĞLIK TURİZMİNDE VE SAĞLIKTA YARIŞIR DURUMA GELDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasına şöyle devam etti: “Bugün hatırlarsanız Ankara’nın en büyük demeyeyim ama eşit olarak ikinci büyük hastanesi Etlik Şehir Hastanesi’nin açılışını yaptık. Bu hastanenin 4 bin 50 odası ve 4 bin 50 yatağı var. Diğer taraf da aynıydı. Şu anda bütün doktor kadrolarını vesaire onları da yerleştirdik ama hepsinden öte burada şimdi bu hastanede en üst düzeyde, en ileri tomografi, MR, ultrasonografi ve tüm bunların yanında kemoterapi, radyoterapi bunlar da aynı şekilde bu hastanemizde şu anda monte edildi, yerlerini aldılar. Bütün bunlarla beraber mesela şimdi bu Etlik’teki yerde tabii onkoloji servisiyle gerçekten Türkiye’de müstesna bir hastane oldu. Ben bugün yüklenici firmaya da ‘Bütün bunların hepsi gayet iyi, güzel ama ben senden şimdi senin için büyük yük getirmeyecek bir şey istiyorum, o da şu, etrafındaki ağaçlandırmayı ve yeşili de bir an önce bitir. Ne kadar zaman istiyorsun’ dedim. ‘Bana 2 ay müsaade edersen, tamamlayacağım’ dedi. Şimdi iki ayda inşallah çevredeki yeşili de hâlledeceğinin sözünü aldık.”

Etlik Şehir Hastanesi’nin, Bilkent’teki Ankara Şehir Hastanesi ile oda ve yatak kapasitesi itibarıyla aynı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Ankara’da iki büyük hastanenin bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da da Çam ve Sakura’nın yanı sıra Kartal, Göztepe, Yeşilköy ve Sancaktepe’de şehir hastanelerinin olduğunu anımsatarak, 15-16 milyon nüfusa sahip kente bir şehir hastanesi daha inşa etme durumunun olabileceğini ifade etti.

Yeşilköy ve Sancaktepe’deki şehir hastanelerine ambulans uçakla hasta getirilebildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uçaktan inip hastaneye geçiş 5 dakika. Böyle bir durum var. Bunlar tabii modern dünyanın yeni yeni hallettiği şeyler ama biz şu anda modern dünyayla sağlık turizminde ve sağlıkta yarışır duruma geldik. Bu bizi ayrıca mutlu ediyor” dedi.

“İlk oyum AK Parti’ye” buluşmaları hatırlatılarak, gençlerin AK Parti’ye ilgisine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gayet iyi. Çünkü gencim, genç olarak bu işe başladım. 40 yıl siyasetin içerisinde gençlik kollarından başlayarak geldim. Bunun için de hep genç kaldım. Şu anda yine gençlerle gittiğim illerde muhakkak gündüz toplu açılış yapıyorsam, mitingimi yapıyorsam ondan sonra da gençlerle bir araya gelerek onlarla sorulu cevaplı program yapıyoruz. Tabii bazen bu şarkılı türkülü de oluyor” dedi.

“Gençliğim derken onu böyle hissediyor musunuz? Yani Z kuşağı biraz daha böyle değişik, yani Z kuşağını da böyle hissediyor musunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Z değil Teknofest” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dikkat ederseniz o akşam orada Orhan Bey’in türküsüyle ne yaptık? İşi bitirdik. Aynısını Samsun’da yaptık. Samsunlu olduğu için dedik ki Samsun’dan oraya bir selam gönderelim dedik. Tabii herkes coştu, gençlerin hepsi büyük bir coşku içerisine girdi. Aynı şey Sakarya’da öyle oldu ve Türkiye’nin değişik yerlerinde bu heyecanı, aynı coşkuyu gençlerle beraber yaşıyoruz, yaşatacağız.”

“DAYANIŞMA İÇERİSİNDE BU İŞİ BAŞARACAĞIZ”

“AK Parti’nin 2023 kadrosu nasıl olacak, nasıl bir değişiklik göreceğiz?” sorusunu da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Futbol takımlarında bile transfer mevsiminde böyle A’dan Z’ye hepsi değişmez, yani içeriden birkaç tane değiştirirsin, tamam eyvallah ama A’dan Z’ye değişmez. Mevcut omurgayı korursun, takviyelerin nereye gerekiyorsa oraya da takviyeleri alırsın. Şimdi AK Parti’nin içerisinde de nerelerde aksamalarımız varsa bu aksamaların olduğu bölümleri inşallah tabii ki değişikliğe tabi tutarak, bu iller bazında olur, yönetimdeki yapı içerisinde olur ve bunlarla birlikte de bu değişiklikleri yaparak çok daha güçlü bir kadroyla inşallah yeni seçime hazırlanmak gerekir. Burada tabii Cumhur İttifakı olarak da ayrıca bir durumumuz söz konusu. Cumhur İttifakı’nın yapısı da burada bizi ciddi manada ilgilendiriyor. Dayanışma içerisinde bu işi başaracağız.”

Seçime kadar kabinede bir değişiklik olup olmayacağı yönündeki soru üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şurada 8 ay kaldı, 8 ay içinde bu tür bir şeyi yapmak bir defa yani işletmecilik açısından da yöneticilik açısından da sağlıklı bir şey olmasa gerek. Bu futbola tam denk gelir. Niye? Baktın adam sakatlandı ne yapacaksın? Olabilir yani hiç belli olmaz. Ama fevkalade bir durum olursa tabii böyle bir adım da atılabilir ama bir şey bizim için çok önemli, kimliğimizden, değerlerimizden ödün vermeden değişime açık bir partiyiz. Kadro yeniliklerini bir bayrak yarışında bayrak değişimi ve tazelenme olarak gördüğümü de daha önce ifade etmişimdir. Aynı şeyi yine ifade ediyorum” diye konuştu.

AK Parti’ye küsmüş veya partiden ayrılmış isimlere bir çağrısı olup olmadığı yönündeki soru üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Benim şimdi helalleşme noktasında, böyle bir sıkıntı varsa tabii ki her an her zaman helalleşmeye açığım. Ama küskün vesaire olan arkadaşlarımıza da zaten kapımızı açmak suretiyle onları partimizin kadroları içerisinde değerlendiriyoruz. Değerlendirmeye de devam edeceğiz. Çünkü altını çizerek bir şey söyleyeyim, AK Parti milletin kurduğu bir partidir. AK Parti bir dava partisidir. Dava içerisinde şahıslara kırgınlık, küskünlük olabilir ancak davaya kırgınlık, küskünlük olmaz. Hani Neşet Baba ne diyor, ‘aşkınan koşan yorulmaz.’ Biz de şu anda öyle koşuyoruz.”

“MİLLETE HİZMET YOLUNDA NE YAPARIZ BUNUN ÇALIŞMASINI YAPIYORUZ”

Muhalefetin siyaset dili ve 6’lı masanın kendi arasındaki tartışmalara yönelik soruyu da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben o konuya girmeyi şahsım için doğru bulmuyorum. O onların kendi içindeki bir sorunudur. Ben o masadan ne çıkar, ne çıkmaz. Onlar bizi pek ilgilendirmiyor. Biz şu anda millete hizmet yolunda ne yaparız, bunun çalışmasını yapıyoruz” dedi.

“Hiç merak etmiyor musunuz?” sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onu zaten televizyonlarda sizlerden dinliyoruz. Özel olarak niye takip edeyim? Yani diri bir kafayı niye yorayım. Bunlar sadece bizi yorar, başka bir işe yaramaz. Onun için de şu anda kim, kim için ne dedi, ne diyor hiç bizi ilgilendirmiyor” cevabını verdi.

“Rakibinizin hiç mi önemi yok sizin açınızdan?” denmesi üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayır hayır. Hiç böyle bir düşüncemiz yok. Arkadaşlarımızla da hep bu konuda ittifak hâlindeyiz, sadece işimize bakacağız. Sadece şu anda siyaset belgemizi en güzel şekilde hazırlayıp, siyaset programıyla beraber inşallah gayet güzel bir programla milletimizin karşısına çıkacağız” ifadelerini kullandı.

“Cumhurbaşkanı seçiminde kimle yarışmak istersiniz?” sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz onların adayının kim olup olmayacağıyla inanın zerre kadar ilgilenmiyoruz. Bu bizim derdimiz, meselemiz değil. Biz şu anda en ideal şekilde bu seçime nasıl hazırlanırız onun gayreti içerisindeyiz ve şu an itibarıyla kurduğumuz ekipler de bunun çalışmalarını yapıyor. Bütün bu çalışmaları da yaparken bir önceki seçimde bizim bu noktadaki siyaset belgemiz neydi, şimdiki siyaset belgemiz ne olacak? Arkadaşlar bu çalışmayı yapacaklar. Ondan sonra da beraberce kendileriyle oturacağız, konuşacağız. Çünkü Tayyip Erdoğan’ı benim ülkem tanıyor, milletim tanıyor. Kolay değil, 20 yıl bu ülkede Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, daha önce Belediye Başkanlığı yapmış bir insan olarak ben milletimin bir defa tanımadığı, bilmediği bir insan değilim. ‘En rahat kime oy verecek diye sorarsanız?’ Benim milletim en rahat oyunu Tayyip Erdoğan’a verir. Niye? Tanıyor, eserleriyle ortada. Ne yaptığı ortada ama diğerlerinin ne yaptığı, ne yapacağı, böyle bir eserleri falan var mı? Yok. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan milletine yabancı bir isim değil. O bakımdan en rahat oyu benim milletim Tayyip Erdoğan’a verecektir. Çünkü yaptıkları ortada. Ziya Paşa’nın ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri’ ifadesi ortada. Buna göre de yolumuza devam edeceğiz.”

“2023 Cumhurbaşkanı Seçimleri için bir endişeniz var mı?” sorusunu da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir endişe taşımıyorum. Cumhur İttifakı olarak Devlet Bey zaten bu konuyla ilgili o da açıklamasını en başta yaptı. Parti teşkilatımın böyle bir endişesi yok. Onlar da zaten bütün gayretleriyle devam ediyor. Bizler de çalışıyoruz. Sakarya’daydık. Şimdi önümüzde inşallah Güneydoğu, Doğu bu iller var. Ondan sonra, Samsun, Denizli, bütün buraları da dolaşacağız. Gidilmedik yer inşallah bırakmayacağız” dedi.

Seçimlerde “Türkiye’nin yüzyılı” söyleminin bir slogan olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu seçimler de tarihî mi olacak?” sorusu üzerine de “Tarihî tabii. ‘Türkiye yüzyılı’ derken, bu tabii çok iddialı bir ifade. ‘Türkiye yüzyılı’ ifadesiyle de tarihi bir seçime giriyoruz. Biliyorsunuz her seçimde bir tasfiye olur mu? Olur. Bu seçimde de birileri tasfiye olacak. Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılı 2023” değerlendirmesinde bulundu.

Dünya

“Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir”

“TİCARET HACMİMİZİ BİR MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir. İlişkilerimiz karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da gelişiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmeler ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Konuşmasında, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya’da 14 Nisan’da meydana gelen sel ve heyelan felaketiyle, Arusha’da yaşanan trafik kazasında 8 ilkokul öğrencisinin hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.

Tanzanya’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan ilk ziyaretin yeni bir dönüm noktası olacağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında ziyaret ettiği Tanzanya’nın Türkiye’nin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biri olduğunu vurguladı.

“TİCARET HACMİMİZİ BİR MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”

İlişkilerin karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugünkü görüşmelerimizde iş birliğimizi kapsamlı bir şekilde gözden geçirdik. Karşılıklı ticaret ve yatırımların artırılması noktasında atılabilecek adımları ele aldık. İkili ticaret hacmimiz 2003 yılında 11 milyon dolardan geçen sene 345 milyon dolar seviyesine ulaştı. Artışa rağmen mevcut rakamlar da gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor. Ticaret hacmimizi ilk etapta bir milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz Önümüzdeki dönemde çabalarımızı bu yönde yoğunlaştıracağız. Sayın Cumhurbaşkanının katılımıyla yarın İstanbul’da düzenlenecek Türkiye Tanzanya İş Forumu, bu açıdan önemli bir adım olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk firmalarının Tanzanya’da bugüne kadar 6,4 milyar dolar değerinde 14 projeyi başarıyla üstlendiğini belirtti.

Tanzanya’nın Türk müteahhitlerince üstlenilen toplam proje bakımından Afrika’da üçüncü, Sahraaltı Afrika’da ise birinci ülke konumunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Firmalarımız Tanzanya’da demiryolu inşaatı ve modernizasyonu, tersane ve gemi inşaatı, yol yapımı gibi alanlarda önemli yatırımlara imza atmıştır. Ülkeyi baştan başa saracak standart aralıklı demiryolu projesinin büyük bir kısmının bir Türk şirketi tarafından inşa ediliyor olması bizler için bir iftihar vesilesidir” diye konuştu.

“FETÖ İLE MÜCADELE KAPSAMINDA TANZANYA’DAN BEKLENTİLERİMİZİ PAYLAŞTIM”

İstişarelerinde terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmayan Türkiye, bu alandaki tecrübelerini dostlarıyla paylaşmaya da önem vermiştir. Tanzanya’nın kendi güvenliğini sağlamada atacağı adımlara yardımcı olmaktan da memnuniyet duyacağımızı belirttim. FETÖ ile mücadele kapsamında Tanzanya’dan beklentilerimizi paylaştım. Tanzanya’da Maarif Vakfımızın üstlenebileceği eğitim projeleri hakkında bilgi verdim. İnşallah bu ziyaret sonrasında Tanzanya tarafından da etkili ve somut adımlar göreceğiz. Bu minvalde iki ülke kurumları arasındaki eşgüdümün daha da geliştirilmesi gerektiği aşikardır. Dışişleri bakanlarımız düzenli siyasi istişarelerin yürütülmesi noktasında yüksek düzeyli diyalog mekanizmasını başlatacak adımları atmaya karar vermişlerdir.”

Afrika kıtasının gönlünde müstesna bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.

Türkiye’nin, Afrika açılımının kıta ülkeleri tarafından muhabbetle karşılandığını görmenin kendilerini sevindirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ticaretten eğitime, tarımdan sağlığa her alanda kıta ile ilişkilerimizi geliştirme kararlılığımız bakidir. Uluslararası platformlarda Afrika’nın sesinin daha çok duyulmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz. ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarımızın Afrikalı kardeşlerimiz ve dostlarımız nezdinde yankı bulması, doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Tesis ettiğimiz bu samimi ilişkiler, Gazze başta olmak üzere dünyada yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele azmimizi güçlendiriyor. Afrikalı kardeşlerimizin Filistin davasına ve adaletsizlere karşı hassasiyeti tüm dünyanın malumudur. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmelerimizde işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan vahşet karşısında atılabilecek adımları da ele aldık. 7 Ekim’den bu yana çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve sivil 34 bin Filistinli, İsrail güçleri tarafından şehit edildi, 75 bin kardeşimiz yaralandı. 195 gündür son asrın en büyük katliamlarından biri Gazze’de yaşanıyor. Gazze’deki katliamları durdurmak için daha fazla çaba harcamalıyız.”

“GAZZE’DE KALICI ATEŞKES SAĞLANMALI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir an önce acil ve kalıcı ateşkesin sağlanması, sonrasında ise iki devletli çözümün hayata geçirilmesine dönük adımların hemen atılması gerektiğinin altını çizerek, “Bu hafta Batılı ülkelerin İran’ın misillemeleri karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e ‘dur’ demeleri gerekiyor. İsrail’in gündemi çarpıtma, Gazze’deki vahşeti gizleme, gündemden düşürme teşebbüslerine fırsat verilmemelidir” dedi.

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’a ziyaretleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü görüşmelerin ve imzalanan 6 anlaşmanın hayırlı olmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Tanzanya olmak üzere kardeş Afrika’ya selamlarını gönderdiğini belirtti.

TANZANYA CUMHURBAŞKANI HASSAN: “TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI ANLAŞMAZLIKLARA BARIŞÇIL ÇÖZÜMLERİN BULUNMASI KONUSUNDAKİ GAYRETLERİNİ DESTEKLİYORUZ”

Türkiye’de mükemmel karşılandığını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, bu konuda Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür etti.

Tanzanya’nın iki ülke arasındaki faydalı ilişkileri geliştirme taahhüdünü yinelediğini belirten Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Türkiye, gerçekten de çok değerli bir ortaktır ve benim buraya yaptığım ziyaret bu ortaklığı ne kadar değerli gördüğümüzü teyit etmektedir. İkili görüşmemizde çok büyük memnuniyetle farklı sektörlerdeki kaydedilen ilerlemeye değindik” dedi.

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iki ülke arasındaki diplomatik, ekonomik iş birliğini, özellikle de üretim ve sosyal sektörlerdeki iş birliğini artırmaya değindiklerini söyledi.

Bu ilişkilerle iki ülke ekonomisinin büyümesine katkıda bulunacaklarının altını çizen Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “İkili iş birliği açısından ben Türkiye’ye teşekkürlerimi ilettim. Kalkınma desteğinden dolayı ve ülkemizdeki eğitim ve sağlık sektörlerine olan desteklerinden dolayı teşekkür ettim. Özellikle de altyapıya ve beşeri sermayenin gelişmesine yönelik kritik desteklerinden dolayı teşekkürlerimi ilettim” ifadelerini kullandı.

Türkiye ziyaretinde 6 mutabakat zaptı imzaladıklarını aktaran Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, şöyle devam etti: “Türkiye’deki uzmanlık ve bilgi, Tanzanya’ya şu anda aktarılıyor ve bunlara bizim en önemli projelerimiz de dahil. Bu projeler arasında demir yolları projesi var, standart aralıklı demir yolları projesi var ve Tanzanya’nın da bu projelerin başarılmasına yönelik desteğini yineledim ve bunların da gerçekleştirilmesiyle birlikte kalkınma hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bakanlarımız ve uzmanlar ile ekiplerimiz bir araya gelerek çerçeve oluşturacaklar ve üzerinde hemfikir olunan iş birliği alanlarındaki çerçeveyi ortaya koyacaklar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile önemli bölgesel ve küresel hususlarda da görüş alışverişi yaptıklarını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Tanzanya, Türkiye’nin uluslararası anlaşmazlıklara barışçıl çözümlerin bulunması konusundaki gayretlerini desteklemektedir. Gazzelilerin zararına olan durumlar için acil ateşkes çağrısına biz de destek sunuyoruz. Ayrıca insani yardımların da engelsiz bir şekilde ulaşması konusunu destekliyoruz” diye konuştu.

TÜRKİYE İLE TANZANYA ARASINDA 6 ANLAŞMA İMZALANDI

Türkiye Cumhuriyeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Kolaylaştırılmasına İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptına, Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç ile Tanzanya Yatırım Merkezi Genel Müdürü Gilead Teri imza attı.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptını ise Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanı Lela Muhamed Mussa imzaladı.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Milli Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptına, Eren ile Tanzanya Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanı January Yusuf Makamba imza attı.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanlığı Arasında Diaspora Siyasası Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı da Eren ve Bakan Makamba tarafından imzalandı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Evrak ve Arşiv Yönetimi Dairesi Arasında İşbirliği Protokolünü ise Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ile Bakan Makamba imzaladı.

Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile Bakan Makamba tarafından imzalandı.

OKUMAYA DEVAM EDİN

Dünya

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

“Türkiye’ye Hoş Geldiniz”

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören alanındaki yerlerini almalarının ardından iki ülkenin millî marşları çalındı. Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören kıtasını selamlamasından sonra iki lider heyetlerini birbirlerine takdim etti.

Türkiye ve Tanzanya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.

OKUMAYA DEVAM EDİN

Dünya

“Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız”

“85 MİLYON OLARAK BİRLİKTE VAR OLDUĞUMUZU, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA YENİDEN GÖSTERDİK”

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Artık seçimin olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyecek, içerde ve dışarda ülkemizin, milletimizin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceğiz. Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik etti. Bayram süresince 18 devlet ve hükûmet başkanıyla görüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere gündemdeki konuları ele aldıklarını belirtti.

“85 MİLYON OLARAK BİRLİKTE VAR OLDUĞUMUZU, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA YENİDEN GÖSTERDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’taki Mahallî İdareler Genel Seçimleri’nin huzur ve sükûnet içinde icra edilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Aldığımız güvenlik tedbirleri sayesinde, birkaç müessif hadise dışında, hamdolsun, seçimlerde herhangi bir asayiş sorunu yaşanmadı. Doğudan batıya, güneyden kuzeye yurdumuzun dört bir köşesinde vatandaşlarımız sandığa giderek iradelerini özgürce ortaya koydu. Bölücü örgüt yandaşlarının seçmeni baskı altına almaya yönelik faşizan teşebbüsleri de amacına ulaşamadı. Rekabet seviyesi yüksek bir kampanya döneminden sonra seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk, gerçekten takdire şayandır. Ülkemiz aleyhine yürütülen onca kampanyaya rağmen demokrasimizin, bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu, hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik.”

Seçimlerin hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin demokrasiye yakışır şekilde gerçekleştirilmesini temin eden seçim kurullarına, kolluk kuvvetlerine, sağlık personeline ve sandık görevlilerine teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti teşkilatlarının kampanya dönemi boyunca ve sandık günü olağanüstü bir fedakârlıkla çalıştığını, mücadele ettiğini, emek verdiğini kaydetti.

AK Parti teşkilatı mensuplarının ramazan süresince iftar programlarıyla, ev ve esnaf buluşmalarıyla, çarşı-pazar ziyaretleriyle, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak halkla birlikte olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “31 Mart seçim sürecinde ulaşılmadık hiç kimseyi bırakmama şiarıyla gece gündüz koşturan Genel Merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il, ilçe, belde teşkilatlarımıza, belediye başkan adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandıkları namusları bilip titizlikle sahip çıkan müşahitlerimize, partimize, davamıza ve mücadelemize güçlü destek veren her bir kardeşime buradan en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabb’ime, şahsıma böyle vefalı, böyle gayretli ve samimi yol arkadaşları bahşettiği için bir kez daha hamdediyorum. AK Parti teşkilatlarıyla birlikte, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklara karşı meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır. İttifakımızın, devletimizin güvenliği, milletimizin birliği ve demokrasimizin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Buradan, Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum. Bir sandık sınavını daha başarıyla veren ittifakımız, Türkiye’nin bekasının teminatı olmayı sürdürecektir.”

“SİYASETÇİNİN, MİLLETİN İRADESİNİ YOK SAYMA, GÖRMEZDEN GELME HAKKI YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetlerinin temel vasfının, demokrasinin mihenk taşı olan sandığın itibarının korunması ve güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.

“Sonuçlardan azade olarak sandığın gücüne güç katan her seçim, Türkiye ve Türk milleti için tarihî bir kazanım demektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemiz, son 21 yıldır maruz kaldığı tüm vesayet girişimlerinin üstesinden bu anlayışla hareket ettiği için gelebilmiştir. Daha önce de ifade ettiğim gibi sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üstünde yeri vardır. Siyasetçinin, milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. Bize oy versin veya vermesin, sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz, minnettarız. Milletimizin takdiriyle göreve gelen belediye başkanlarını da ayrıca tebrik ediyor; kendilerine şehirlerimize hizmet yolunda başarılar diliyorum. İktidar olarak milletimizin hayrına yaptıkları işlerde, bugüne kadar olduğu gibi belediye başkanlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kesin sonuçları açıklamasının ardından 31 Mart Mahallî İdareler Seçim maratonunun tamamlanacağını söyledi.

YSK’nin şimdiye kadar üç ilçe ve dört belde olmak üzere yedi yerde seçimlerin yenilenmesine karar verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yerleşim yerlerinde vatandaşların 2 Haziran Pazar günü bir kez daha sandık başına giderek tercihlerini yapacaklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız” diye konuştu.

“31 MART SEÇİMLERİ, SON 20 YILDAKİ EN DÜŞÜK KATILIMLI YEREL SEÇİM OLARAK KAYITLARA GEÇMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarının birçok zaviyeden kapsamlı değerlendirmeyi hak ettiğine işaret ederek şunları kaydetti: “Bu seçimlerin ilk göze çarpan özelliği katılım seviyesinin maalesef düşüklüğüdür. Yüzde 78 katılım oranıyla 31 Mart seçimleri, son 20 yıldaki en düşük katılımlı yerel seçim olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun sebepleri üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve duracağız. 2019 yerel seçimlerine kıyasla yaklaşık 7 puanlık gerilemenin üzerinde diğer siyasi partilerin de durması gerektiğine inanıyoruz. Geçersiz oylar da eklendiğinde yaklaşık 16 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımamıştır. Katılım oranının düşüklüğü, partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren, yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlandığını dile getirerek, bu seçimlerde milletin 12 büyükşehir, 12 il, 346 ilçe ve 169 belde olmak üzere toplam 539 belediyenin emanetini AK Parti’ye verdiğini, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin de 8 il, 113 ilçe ve 96 belde belediyesini kazandığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece Cumhur İttifakı; 12’si büyükşehir, 20’si il, 459’u ilçe, 265’i belde olmak üzere toplam 756 belediyeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türkiye’deki bin 400 belediyenin yarıdan fazlası, yüzde 54,3’ü önümüzdeki beş yıl süresince Cumhur İttifakı tarafından yönetilecektir. Buradan bir kez daha Cumhur İttifakı’nın ‘gerçek belediyecilik’ vizyonunu tercih eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“HATAY, KENDİ ÜZERİNDEN OYNANAN KİRLİ SENARYOLARA KARŞI TAVRINI ÇOK NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR”

Hatay’a özel bir parantez açmak durumunda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ın, 6 Şubat depremlerinden beri en çok örselenen, sürekli siyasi tartışmalara meze edilen şehir olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay’la aramızı bozmak için çok uğraştılar, pek çok iftira attılar. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya kalktılar. 31 Mart seçimleriyle Hatay, kendi üzerinden oynanan bu kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Cumhur İttifakı’na ve AK Parti’ye duydukları güven dolayısıyla Hatay’ımıza ve Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Ancak ana muhalefet partisinin, Hatay’ın iradesini gasbetme girişimleri son dakikaya kadar devam etmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun baskı altına alınması dâhil her yol denenmiş, ‘ölülere oy kullandırıldığı’ gibi akla ziyan pek çok yalan söylenmiştir. CHP’nin millî irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK bu hezeyanlara karşı son noktayı koymuştur. Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek, Hataylı kardeşlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade edeceğiz.”

“FARKIMIZI YİNE ESERLERİMİZLE VE HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ PROJELERİMİZLE GÖSTERECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine güvenen diğer şehirlere layık olabilmek için her zamankinden daha fazla çalışacaklarını belirterek, “Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: AK Parti olarak 21 yıllık iktidarlarımız boyunca yatırım yaparken, eser üretirken, insanımızın yaşadığı yerlere hizmet götürürken bugüne kadar seçim sonuçlarını önümüze almadık, almayız. İnşallah bundan sonra da farkımızı yine eserlerimizle, icraatlarımızla ve hayata geçirdiğimiz projelerimizle göstereceğiz” diye konuştu.

Özellikle depremzede şehirlerin süratle yeniden ayağa kaldırılmasının, gündemlerinin ilk sırasında yer almayı sürdüreceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6 Şubat sonrasında artık bir beka meselesi olarak gördüğümüz depreme hazırlık çalışmalarını da yakından takip edeceğiz” dedi.

“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ŞEHİRLERİMİZE TEKRAR MUSALLAT OLMASINA FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kendilerine sadece şehirlerini yönetme değil, aynı zamanda pek çok yerde kendi adına başkalarını denetleme görevini de tevdi ettiğini ifade ederek, “Milletimizin, belediye meclislerinde bize denetim yetkisi verdiği illerimizde inşallah bu görevimizi en güzel şekilde yerine getireceğiz. Şehirlerimizin kaynaklarının terör örgütlerine, reklam ajanslarına, açgözlü fırsatçılara, tufeylilere değil orada yaşayan insanlarımıza harcanmasını temin için gereken her şeyi yapacağız. Bölücü terör örgütünün şehirlerimize ve vatandaşlarımıza tekrar musallat olmasına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz” değerlendirmelerinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandık gününün, siyasetçinin ve siyasi partilerin karne günü olduğuna işaret ederek, 31 Mart tarihinde milletin, tüm siyasi partilerin mahallî idarelerdeki son beş yıllık karnesini kendilerine takdim ettiğini belirtti.

Seçim sonuçlarından herkesin kendisine göre dersler çıkaracağını, elbette kendi iç muhasebesini yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sonuçlara bakarak bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Âdeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar… Birileri kendilerince, ‘yerel iktidar’ ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, ‘demlendikleri’ ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, ham bir hayalden ibarettir.”

“TÜRKİYE’YE DAHA İYİ HİZMET EDEBİLMEK ADINA NE YAPILMASI GEREKİYORSA ONU YAPMANIN DERDİNDEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Dün, 16’ncı toplantısını yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır. Sapla samanı karıştırmaya çalışanları, daha fazla vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum. Siyasetin ve ülkenin gündeminin içi boş tartışmalarla meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. Biz Türkiye’ye ve milletimize daha iyi hizmet edebilmek adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmanın derdindeyiz” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasinin “öncelikle halkın iradesini kabullenmek, milletin takdirine boyun eğmek, milletin tercihiyle zıtlaşmamak” olduğunun altını çizmek istediğini dile getirerek, şunları söyledi: “Muhalefet gibi rakamları eğip bükerek, tabir yerindeyse kırk dereden su getirerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin sandıkta verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamız, tüm boyutlarıyla objektif olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyor. Hiçbir komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak, gerektiğinde canı pahasına bizim yanımızda duran aziz milletimize karşı görevimizdir. Şurası tartışmasız bir gerçektir ki; milletimiz, bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir öz eleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo tevile gerek duymayacak kadar nettir. AK Parti olarak biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken, sadece bununla kalmayacak, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin ayırıcı vasfının kendi doğru ve yanlışlarını analiz edebilen, kendi yaptıklarını ve yapamadıklarını doğru değerlendirebilen bir parti olması olduğunu söyledi.

“DAHA GÜÇLENMİŞ BİR ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

“Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aslımıza, köklerimize, iradesiyle ve desteğiyle bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız” ifadesini kullandı.

Lügatlarında böbürlenme olmadığını, millete tepeden bakmadıklarını, milletle aralarına duvarlar örmediklerini ve mesafe koymadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her zaman söylüyorum, biz bu milletin ta kendisiyiz. Biz, siyaseti birilerine imtiyaz sağlamak, makam, mansıp, koltuk ve unvan dağıtmak için de yapmıyoruz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz, bu makamlarda milletimize ve Türkiye’ye aşkla hizmet etmek için bulunuyoruz. Bu konuda oluşan zafiyetleri süratle gidermek boynumuzun borcudur. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan, muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz. Bize destek olanlarla birlikte sandığa gitmeyenlerin, gidip farklı tercihte bulunan vatandaşlarımızın da mesajlarını, en doğru biçimde okuyacak, değerlendirecek, gelecek dönemdeki yol haritamızı belirlerken bunlardan muhakkak istifade edeceğiz. Ama bu süreci, partimizin geleneklerine, hareketimizin kurucu esaslarına ve davamızın prensiplerine uygun şekilde yöneteceğiz. Partimizin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve küçük tuzaklar peşinde koşanların sinsi oyunlarına gelmeyeceğiz. Başarımızı başarımız, üzüntümüzü üzüntümüz gören dünyanın dört bir yanındaki mazlumları hayal kırıklığına asla uğratmayacağız.”

“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİ YENİ BİR ŞAHLANIŞIN DÖNÜM NOKTASI HÂLİNE GETİRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük bir davanın temsilcileri olduğumuzun şuuruyla önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası hâline getireceğiz. Kim ne derse desin, AK Parti, bu ülkenin, bu milletin partisi olmayı, kendi insanımızla birlikte gönül coğrafyamızdaki yüz milyonların umudu olmayı sürdürecektir. Allah’ın izni, aziz milletimizin takdiriyle daha nice yıllar boyunca Türkiye için çalışmaya, eser ve hizmet üretmeye, evlatlarımızın hayallerini gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bundan hiçbir yol ve dava arkadaşımın, partimize gönül veren hiçbir teşkilat mensubumuzun şüphe duymamasını istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti’yi değerlendirirken, nereden geldiğini ve hangi istikamete ilerlediğini bir an olsun akıllarından çıkarmayacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutlu bir hareket, uzun bir yürüyüş, sabırlı bir mücadelenin 14 Ağustos 2001’de AK Parti olarak göründüğünü dile getirdi.

“HİÇBİR ZAMAN UMUDUMUZU YİTİRMEDİK, SABRIMIZI KAYBETMEDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Biz nevzuhur bir hareket değiliz. Biz partilerden bir parti değiliz. Biz bugünlere bir anda gelmedik. Bu hareketin, bu partinin temelinde, ismi bilinen ya da bilinmeyen yüzlerce, binlerce fedakârın, cefakârın, kahramanın emeği var, alın teri var. Biz dikensiz bir gül bahçesinde de yürümedik, yürümüyoruz. Bu geldiğimiz noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık, işkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik; partilerimiz kapatıldı, yasaklandık, kovulduk, ötelendik, haksızlığa, hukuksuzluğa, zorbalığa uğradık; ancak hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, sabrımızı kaybetmedik, asla ve asla yılgınlığa kapılmadık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “’İman varsa imkân var’ dedik, ‘Allah büyüktür’ dedik, en hüzünlü anlarımızda, ‘Allah’ın yardımı yakındır’ dedik, her seferinde düştüğümüz yerden doğrulduk, kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik. Şimdi bakıyorum, AK Parti’nin son yerel seçimde aldığı oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor, bir taraf olumsuz, karamsar bir tablo çiziyor. Teşkilatlarımızın moralini bozmaya yönelik bir kampanya yürütülüyor. Şunu çok net ifade etmek isterim, bunlar, AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar. Bunlar, nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin, kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük partisi olduklarına, her anlamda muazzam bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olduklarına dikkati çekerek, “Şunu herkes görsün ve bilsin; biz ‘bitti’ demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri. Biz seçmenin mesajını okuruz, doğru okuruz, gerekeni yaparız, arızaları düzeltir, eksikleri giderir, tekrar yola koyuluruz” diye konuştu.

“Kimse sevinmesin, kimse umutlanmasın, kimse farklı hevesler peşinde koşmasın. Biz buradayız, sapasağlam, dimdik, en güçlü hâlimizle, elhamdülillah, ayaktayız” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunun da altını özellikle çiziyorum; bu seçim sonuçlarını bir fırsat bilerek, AK Parti’yi yıpratmaya, AK Parti’nin dengelerini bozmaya kalkışanları da gayet iyi görüyoruz, biliyoruz. Eleştiri ve öz eleştiri tamam ama AK Parti’yi, özellikle de fedakârlık abidesi olan AK Parti teşkilatını, eleştiri ya da öz eleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara da asla müsaade etmeyiz. Medyadan, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından AK Parti’ye ayar vermeye çalışanlara kesinlikle rıza göstermeyiz.”

“SANDIKTAN ÇIKAN MESAJLAR VE YAPTIĞIMIZ DEĞERLENDİRMELER IŞIĞINDA GEREKLİ ADIMLARI ATMAYA BAŞLIYORUZ”

Milletin dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyaçları olmadığını; partinin ilgili kurullarının her türlü detayı değerlendirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan muhalefete de ekmek çıkmaz; AK Parti üzerinden kendilerine şahsi ikbal devşirme emelleri olanlara da ekmek çıkmaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanların, milletvekillerinin, tüm teşkilat üyelerinin bugünden itibaren hep birlikte halkın içine gireceklerini, başları dik, öz güvenleri yüksek, umutları tam bir biçimde millete hizmeti sürdüreceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkaları ne yaparsa yapsın, biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu nasıl gerçekleştiririz, buna bakacağız” diye konuştu.

“Menzile kilitlenmiş ok misali hedeflerimize odaklanacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çok açık söylüyorum; bu harekette şımarıklık olamaz. Bu harekette milletten, milletin değerlerinden, milletin ahvalinden, milletin gündeminden kopma asla olmaz. Aynı zamanda bu harekette yeise, umutsuzluğa asla yer yoktur. Bu hareket, korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir. Muhasebemizi yapar, hatalarla aramıza mesafeyi koyar, ‘nerede kalmıştık’ der ve kaldığımız yerden yolumuza daha güçlü bir şekilde revan oluruz. Sandıktan çıkan mesajlar ve yaptığımız değerlendirmeler ışığında gerekli adımları atmaya başlıyoruz.”

“BÖLGEMİZİN, DÜNYANIN BARIŞI İÇİN KATKI SUNMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sadece 10 ay önce, 28 Mayıs’ta milletimiz bize yetki verdi. Önümüzdeki dört yıl boyunca milletin verdiği bu yetkiyi, milletin emanetini, milletin yüklediği mesuliyeti omuzlarımızda dirayetle taşıyacağız” diye konuştu.

Milletin beklentilerini çok iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız” ifadelerini kullandı.

Terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceklerini, içerde ve dışarda Türkiye’nin, milletin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız. Bununla kalmayacak, geçmişte olduğu gibi, bugün de yarın da bölgemizin, dünyanın barışı için katkı sunmayı sürdüreceğiz” dedi.

“İSRAİL, İNSANLIK TARİHİNE ŞİMDİDEN UTANÇLA YAZILMIŞ BİR KATLİAM YÜRÜTÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi burada bir hususu özellikle dikkatlerinize sunmak isterim. Terör devleti İsrail, 7 Ekim’den bu yana, hem Gazze’de hem Batı Şeria’da insanlık dışı bir soykırımı icra ediyor. İsrail, Batı’dan aldığı koşulsuz destekle, büyük bir şımarıklık, büyük bir pervasızlık içinde insanlık tarihine şimdiden utançla yazılmış bir katliam yürütüyor. Şimdi, seçim sürecinde de seçim sonrasında da birtakım merkezlerden, şahsıma ve partimize yönelik bazı insafsız, izansız ithamlarda bulunuldu. Bu ithamların, bu alçak iftiraların, üzülerek söylemeliyim ki, bazı çevrelerde karşılık bulduğunu, hatta bize karşı kullanıldığını da gördük. Birileri, yalan olduğunu bal gibi bildikleri iddialar üzerinden bizi, partimizi, hükûmetimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bıraktı. Hatta bazı sözde partiler ne yazık ki bu konuda bizim nasıl tavır takındığımızı bildikleri hâlde bizi kalkıp eleştiri yağmuruna tuttular.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bakınız bunu gerçekten söylemek istemezdim. Bunu söylemeye gerek duymazdım ama mecbur kaldım. Hiç kimse, ne şahsımın ne de bu kutlu kadronun Filistin meselesindeki hassasiyetini sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Biz, birileri gibi Filistin’in yerini, Gazze’de yaşanan zulmü, Filistinli kardeşlerimize yönelik işgal ve katliam politikasını 7 Ekim’de öğrenmedik. Yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her bir safhasında Filistin’i kutlu bir emanet gibi daima yüreğimizde taşıdık. Bu hareket, bu parti, diğer birçok ilkenin yanında, Filistin davasını sorgusuz, sualsiz, şartsız omuzlama ilkesi üzerinde yükselmiştir.”

“EN ZOR ZAMANLARINDA FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLDUK”

Filistin davasını sadece savunmuş değil, bu uğurda çok ağır bedeller de ödemiş bir hareket ve kadro olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafta sonu Filistin davasının lideri misafirim olacak. Beraber birçok şeyleri dertleşeceğiz, konuşacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın, 12 Eylül darbesi, Konya’daki Kudüs mitinginin ardından geldi. Unutmayın, 28 Şubat darbesi, Sincan’daki Kudüs Gecesi’nin ardından geldi. Unutmayın, MİT’e yapılan operasyon, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz ihaneti, siyonizmin uşağı, vatan haini FETÖ tarafından, bizim Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 yıl önce hiç kimse cesaret edemezken, şu anda sözde partileri olanlar da dahil, Davos’ta katillerin yüzüne açık yüreklikle “one minute” dediklerini hatırlatarak, “Dünyada hiç kimse konuşamazken, biz çıktık ‘Hamas bir terör örgütü değil, bir direniş grubudur’ dedik. Birleşmiş Milletler kürsüsünden son 70 yılda İsrail’in Filistin’in topraklarını nasıl adım adım işgal ettiğini haritalarıyla ortaya koyduk. En zor zamanlarında Filistinli kardeşlerimizin her bakımdan yanında olduk. Elimizdeki tüm imkânları Filistin için, Gazzeli mazlumlar için seferber ettik” diye konuştu.

“FİLİSTİN’İN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİ HER ŞARTTA, HER KOŞULDA CESARETLE SAVUNACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Burada çok açık ve net söylüyorum: Millî Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız. Böyle bir dönemde hakkı ve hakikati haykırmanın zor olduğunu biliyoruz. Ama bütün dünya bilsin, anlasın, idrak etsin: Ne suikast girişimlerine ne darbe girişimlerinize ne ekonomik saldırılarınıza ne de algı operasyonlarınıza boyun eğeceğiz. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi, Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim, devam edeceğiz. 14 bin çocuğu öldürdüler, 14 bin çocuk… Bunlar Hitler’i çoktan geçtiler. 14 bin masum çocuğun ölümünü görmeyip, ‘Hamas terör örgütüdür’ diyerek İsrail’in gözüne girmeye, İsrail’e yaranmaya çalışanlara inat, biz Filistin’in bağımsızlık mücadelesini her şartta, her koşulda cesaretle savunacağız. Kardeşlerim şunu unutmayın; biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, biz devlet yönetiyor, 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Bazı adımlarımız görünmüyor olabilir. Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz. Ancak çıkıp da bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar, er ya da geç mahcup olacaklar, rezil olacak, tarih önünde nasıl bir haksızlık yaptıklarını göreceklerdir.”

“Gazze’yi, tüm Filistin’i, Filistin’in şanlı istiklal direnişini gönülden selamlıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim’den beri şehit düşen Filistin’in kahraman evlatlarını rahmetle yâd etti, yaralılara acil şifalar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye saldırısı sonrasında Türkiye’nin ortaya koyduğu çabaları, yürütülen diplomasi trafiğini ve Gazze’ye yapılan yardımları anlatan bir video izletti.

Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 31. yılında minnetle, şükranla, özlemle yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rahmetli Özal’ın ‘çağ atlayan Türkiye’ diyerek açtığı yoldan giderek, ülkemize ve milletimize tarihi başarıları yaşatmanın gururunu yaşıyoruz. Rabb’im kendisini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.

OKUMAYA DEVAM EDİN

Dünya

“Günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlayacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Emeklilerimiz başta olmak üzere enflasyonun ücretli kesimde yol açtığı sıkıntıları yakinen biliyoruz. Bu konuda tavrımız palyatif tedbirlerle günü kurtarmak yerine enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlamaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan bir Ramazan-ı Şerifi, bayramı geride bıraktık. Rahmet, bereket ve yardımlaşma ayı olan Ramazan-ı Şerifin manevi iklimini en güzel şekilde teneffüs etmek için hep birlikte gayret gösterdik. Ramazan Bayramı’nı da ruhuna uygun şekilde kırgınlıkları giderdiğimiz, birlik ve beraberliğimizi perçinlediğimiz bir kardeşlik şölenine dönüştürdük.

Rabbimden bizleri sağlık ve huzur içinde daha nice Ramazan-ı Şeriflere ve bayramlara ulaştırmasını niyaz ediyorum.

İdari izinle birlikte dokuz güne çıkardığımız bayram tatili boyunca tüm Türkiye genelinde ciddi bir insan ve araç trafiği yaşandı, kara, hava ve demir yollarımızı kullanan kişi sayısı 120 milyonu geçti. Gerek yollarımızın kalitesi, gerekse emniyet birimlerimizin aldığı tedbirler sayesinde bu yoğun süreci geçmiş yıllara göre az bir kayıpla atlattık. Muhalefetten gelen eleştirilere rağmen hizmete aldığımız köprülerin ve otoyollarımızın trafiği ne kadar rahatlattığını bir kez daha görmüş olduk. Sadece Osman Gazi Köprümüzden 5 Nisan-14 Nisan arasında geçen araç sayısı 941 bini aştı. İstanbul Havalimanı’nda 2 milyon 213 bin yolcuya hizmet verildi. Antalya Havalimanımız 14 Nisan Pazar günü 11 bin 260 yolcuyla 2024’ün en yüksek rakamına ulaştı. Yüksek hızlı trenlerle 1 milyon insanımız seyahat etti. Benzer rakamlar diğer ulaştırma projelerimiz için de geçerlidir.

Kamu-özel iş birliğiyle devletin kasasından tek kuruş çıkmadan hayata geçirdiğimiz projelerimizin milletimizin hayatını kolaylaştırma yanında ülkemiz ekonomisine de katkı sağlamasından memnuniyet duyuyoruz.

ANTALYA’DAKİ TELEFERİK FACİASI

Bayramın üçüncü günü Antalya’da meydana gelen teleferik faciasıyla hepimizin yürekleri dağlanmıştır. Bir vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 17 vatandaşımızın yaralandığı bu elim kazada 174 insanımız da kabinlerde saatlerce mahsur kaldı. AFAD ve Silahlı Kuvvetlerimiz başta olmak üzere devletimizin birimlerinin yoğun gayretleri neticesinde 23 saat süren bir tahliye operasyonuyla 174 vatandaşımızın tamamını burunları kanamadan kurtardık.

Kurtarma çalışmalarını gece-gündüz demeden büyük bir titizlikle sürdüren 2 bin 200’den fazla personelimizin her birine buradan teşekkür ediyorum.

Kurtarılan vatandaşlarımıza tekrar geçmiş olsun diyor, yaralılarımıza Rabbimden acil şifalar diliyorum.

“ANTALYA VE BEŞİKTAŞ’TAKİ CİNAYETLERİN FAİLLERİNİN YARGIYA HESAP VERMESİ İÇİN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ”

Yaşanan olayla ilgili ihmali, kusuru ve sorumluluğu olanlara dair yargımız süratle harekete geçmiş, bilirkişi oluşturarak bir ön rapor hazırlanmıştır. Soruşturma kapsamında özellikle bu hattı işleten firma ile bakımdan sorumlu firma yetkililerinin aralarında yer aldığı beş kişi tutuklanmış, sekiz şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmiştir.

Ana muhalefet partisi yöneticilerinin ve medya organlarının daha olayın ilk anından itibaren hadiseyi sulandırma, devletin diğer kurumlarını töhmet altında bırakarak asıl sorumluları koruma çabaları gözlerden kaçmamıştır. Maalesef aynı vicdansızlığın bayramdan hemen önce Beşiktaş’ta yaşanan yangın faciasıyla ilgili de sergilendiğini gördük. İhmaller ve skandallar zincirinin bir sonucu olarak rızkının peşindeki 29 emekçi kardeşimiz İstanbul’un göbeğinde hayatını kaybetti. Ancak, ne sendikalardan, ne basın yayın kuruluşlarından, ne de muhalefet cephesinden kayda değer hiçbir tepki gelmedi. Güya hak, hukuk ve adalet adına Van’a koşanlar, Beşiktaş’ta göz göre göre can veren işçiler için tek bir adım dahi atmadılar. Bunun adı sadece vicdansızlık değil, aynı zamanda ikiyüzlülüktür. Hiç kimse siyasi kimliğini öne sürerek sorumluları adaletten kaçıramaz. Hem Antalya’daki, hem de Beşiktaş’taki cinayetlerin faillerinin yargıya hesap vermesi için üzerimize düşeni yapacağımızın bilinmesini özellikle istiyorum.

Birilerinin ihmali veya sorumluluğu dolayısıyla benzer acıların tekrar yaşanmaması için Çalışma, Turizm ve İçişleri bakanlıklarımız vasıtasıyla tedbirlerimizi ve denetimlerimizi daha da yoğunlaştıracağız.

Bu vesileyle, trafik kazalarında ve her iki faciada hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

“TÜRKİYE, BİR SEÇİMİ DAHA ANLININ AKIYLA DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK BİR OLGUNLUKLA GERÇEKLEŞTİRMİŞTİR”

Yüksek Seçim Kurulu’nun 2 Ocak tarihli açıklamasıyla başlayan 31 Mart mahallî idareler seçim maratonunu hamdolsun suhuletle tamamladık. Seçimlerin huzur içerisinde en ufak bir şaibeye mahal vermeden neticelenmesi, demokrasimizin kazanç hanesine yazılmıştır.

Bu başarı tablosunun oluşmasında hizmeti geçen her kademedeki kamu görevlilerini ve siyasi partilerimizi tekrar tebrik ediyorum.

Milletin takdiriyle göreve gelen belediye başkanlarına, meclis üyelerine ve muhtarlarımıza muvaffakiyetler temenni ediyorum.

Seçimler sonrasında muhalefet partilerinin bir kısmının sergilediği sorumlu ve ağırbaşlı tavrı takdirle karşıladığımızı ifade etmek isterim. Yarınki grup toplantımızda seçim sonuçlarını tüm yönleriyle kapsamlı bir şekilde değerlendireceğiz.

Burada bir hususa değinmekte fayda görüyorum. Bir süredir istisnasız her seçim öncesinde tedavüle konulan son seçim propagandasının 31 Mart’la beraber tamamen safsatadan ibaret olduğu anlaşılmıştır. Türkiye, tüm menfi kampanyalara rağmen bir seçimi daha anlının akıyla dünyaya örnek olacak bir olgunlukla gerçekleştirmiştir. 31 Mart seçimleri son 22 yıldaki 18. demokrasi bayramı olarak siyasi tarihimize geçmiştir. 31 Mart seçimlerinin ilk kazanını sandıktır, sandığın namusu ve itibarıdır. Rüştünü, gücünü ve yetkinliğini tartışmasız bir şekilde tekrar ispat eden Türk demokrasisi bu seçim sürecinin en büyük galibidir. Bunu ülkemiz, milletimiz ve gelecek kuşaklar adına kıymetli bir kazanım olarak görüyorum. Muhalefetin de artık bu konuda gerekli dersi çıkaracağını, bir daha böyle temelsiz, basit ve demokrasimize faydadan çok zarar veren argümanların arkasına sığınmayacağını ümit ediyorum.

“14-28 MAYIS SEÇİMLERİYLE PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNÜŞ TARTIŞMALARI KAPATILMIŞTIR”

Hükûmet ve siyaset kurumu olarak son 21 yıldır olduğu gibi gelecekte de demokrasimizin standartlarını yükseltmeye devam edeceğiz. Bu irademizin yakın zamandaki en net tezahürü bugün yedinci yıl dönümünü idrak ettiğimiz 16 Nisan halk oylamasıdır. Türkiye, 16 Nisan halk oylamasıyla yaklaşık 200 yıllık bir tartışmaya nihai noktayı koymuş, yönetim modeli tercihi Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nden yana olmuştur. 16 Nisan halk oylaması modern dönem siyasi tarihimizin en büyük millî irade devrimlerinden biri olarak demokrasi mücadelemizde yerini almıştır.

14-28 Mayıs seçimleriyle de parlamenter sisteme geri dönüş tartışmaları bir daha açılmamak üzere yine milletimiz tarafından kapatılmıştır. Siyaset kurumunun eskiye dönüş tartışmalarıyla vakit kaybetmek yerine, mevcut sistemin daha da iyileştirilmesine mesai harcamasının Türkiye için çok daha faydalı olacağına inanıyorum. Böyle bir adım atılması halinde uygulamadaki altı yıllık tecrübeler ışığında biz de bu sürece gerekli katkıyı sunmaktan memnuniyet duyarız.

“EKONOMİ, DEPREM, TERÖRLE MÜCADELE BAŞTA OLMAK ÜZERE ACİL SORUNLARIMIZA ODAKLANDIK”

Ülkemizin son 10 ayına damga vuran seçim gündeminin geride kalmasıyla birlikte tüm -özellikle bunu söylüyorum- seçim tarihi boyunca gidiş-gelişler artık asıl meselelere son verilme dönemidir. Ekonomi, güvenlik, deprem, hak ve özgürlükler ile terörle mücadele başta olmak üzere acil sorunlarımıza odaklanmış bulunuyoruz. Kovid-19 salgınıyla başlayan, sonrasındaki gelişmelerle derinleşen küresel ekonomik kriz özellikle enflasyon boyutuyla halen devam ediyor. Üretim, istihdam, yatırım ve enflasyonu kontrol altına alma konusunda gelişmiş ekonomiler dâhil hemen herkes ciddi sıkıntılar yaşıyor. Türkiye olarak yakın çevremizdeki gerilimlerin ve çatışmaların da etkisiyle bu olumsuzlukların yansımalarını maalesef biz de hissediyoruz. Bir taraftan her gün bir yenisi patlak veren bölgesel krizleri yönetirken, diğer taraftan da ekonomideki yol haritamıza sıkı sıkıya bağlı kalıyoruz.

Geçen sene uygulamaya koyduğumuz Orta Vadeli Programın müspet sonuçlarını görmeye başladık. 2023 yılını yüzde 4,5’luk büyüme oranıyla kapattık. Tarihimize ilk kez millî gelirde 1,1 trilyon doları, kişi başına düşen gelirse ise 13 bin doları aşmış olduk. Satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 11’inci ekonomisiyiz. 2024’ün ilk çeyreğine ait veriler net ihracatın büyümemize önemli katkı sağladığını ortaya koyuyor. 2024 yılının Ocak-Mart arasında ihracat bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3,6 oranında artışla 63,7 milyar dolara yükseldi. Mart ayı ihracatımız ise 22 milyar 578 milyon doları buldu. Bu rakamla en yüksek üçüncü Mart ayı ihracat değerine ulaştık. İthalatta Ağustos ayından bu yana aylık azalış trendi devam ediyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,3 puan artışla yüzde 75’i yakaladı. İhracatın da pozitif etkisiyle büyüme oranımızın yılsonunda yüzde dörde yaklaşacağına inanıyoruz. Özellikle istihdam piyasamız güçlü bir ivme gösteriyor. Dün açıklanan Şubat ayı rakamlarına göre istihdam mevsim etkilerinden arındırıldığında yıllık bazda 1 milyon 156 bin artışla 32,4 milyona ulaştı. İşsizlik oranı ise, yüzde 8,7 olarak gerçekleşti. Tüm dünya gibi bizim de temel sorunumuz, hayat pahalılığıyla katmerleşen enflasyon baskısıdır.

ENFLASYONLA MÜCADELE

Emeklilerimiz başta olmak üzere enflasyonun ücretli kesimde yol açtığı sıkıntıları yakinen biliyoruz. Bu konuda tavrımız palyatif tedbirlerle günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek, kalıcı refah artışını sağlamaktır. Kendimiz bedel ödesek dahi ülkemize, milletimize ve gelecek nesillere bedel ödetecek her türlü popülist adımdan uzak durduk, duracağız. Abuk sabuk vaatlerin adeta havada uçuştuğu 31 Mart seçim sürecinde maruz kaldığımız onca baskıya rağmen, seçim ekonomisi uygulamayarak milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik. Bu kararlı duruşumuzun Türkiye ve Türk ekonomisi için ne kadar kıymetli olduğunu inşallah zamanla hep birlikte daha da iyi göreceğiz. Yıllık enflasyonun senenin ikinci yarısından itibaren piyasa beklentileriyle de uyumlu bir şekilde düşüşe geçmesini bekliyoruz. Uyguladığımız politikaların etkisiyle cari açıkta daralma başladı. Ocak ayında yıllık cari açık geçen seneye kıyasla 15 milyar dolar azalarak 37,5 milyar dolara geriledi. Altın ve enerji hariç tutulduğunda 34,6 milyar dolarlık cari fazla gerçekleşti. Olağanüstü bir durum olmaması halinde sene sonunda cari açığın millî gelire oranla yüzde 2,5 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Kendi enerji kaynaklarımızı devreye aldıkça inşallah bu oranlar daha da iyileşecek.

Gabar petrolü ve Karadeniz doğal gazı keşiflerimizle uzun yıllar sonra bu sektörde ilk defa özgüven kazandık. Bayramın ikinci günü Gabar’daki petrol üretiminde günlük 40 bin varilin üzerine çıkmayı başardık. 2024 sonu hedefimiz günlük 100 bin varile ulaşmak, bunun için de gece-gündüz demeden çalışıyoruz. Van ve Hakkâri’deki yeni kuyularımızda yapacağımız keşiflerle üretim rakamlarını çok daha yukarılara taşıyacağız. Yeni dönemde Orta Vadeli Programımızı güçlendirecek adımlar atacağız. Ekonomi ekibimiz bununla ilgili hazırlıklarını yaptı, inşallah çok yakında bunları kamuoyuyla paylaşacağız. Orta Vadeli Programın güçlendirilmesinde üç temel önceliğimiz bulunuyor. Bunlar kamuda tasarrufları arttırmak, yatırımların öncelik haline getirmek, yapısal reformlara hız kazandırmaktır. Türkiye’nin geleceği hep vurguladığım gibi; yatırım, üretim, istihdam ve ihracatla şekillenecektir. Büyüme potansiyelimizi güçlendirmenin yolu verimliliği ve rekabeti arttırmaktan, yüksek katma değere odaklanmaktan geçiyor. Savunma sanayinde yakaladığımız ivmeyi diğer alanlara da teşmil ederek inşallah hedeflerimize ulaşacağız.

Dünya savaşların, çatışmaların, siyasi ve ekonomik krizlerin, sosyal çalkantıların kıskacında adeta kıvranırken hamdolsun Türkiye bölgesinin istikrar adası olma vasfını korumaktadır. Bunun gerisinde ise dış politikada takip ettiğimiz dengeli ve ilkeli siyaset ile savunma sanayii alanında elde ettiğimiz tarihî başarılar vardır. Gazze krizinin ilk gününden itibaren ateşin bölgeye yayılma riskine dikkat ettik. Bir taraftan akan kanın durması, diğer taraftan bölgeye insani yardımların ulaştırılması için çabalarken gerilimin daha fazla tırmanmaması için de her seviyede yoğun gayret gösterdik. Türkiye, bugün yola çıkan 3 bin 774 tonluk dokuzuncu iyilik gemisiyle birlikte Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülke konumunu perçinlemiştir. 7 Ekim’den sonra İsrail’e yönelik ihracat kısıtlamasına öncülük eden ülke Türkiye’dir. Bu hakikate rağmen hükûmetimiz maalesef çok haksız, insafsız, buram-buram fırsatçılık kokan ithamlara maruz kalmıştır. Özellikle böyle olmadığını bal gibi bildikleri halde jet yakıtı konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne iftira atanları asla ve asla unutmayacağız. Türkiye, katliamların çok öncesinde İsrail’e askerî amaçla kullanılabilecek hiçbir malzemenin satışına izin vermemiştir. Zaman geçtikçe bu ahlaksız kampanyaların arkasında hangi hesapların ve odakların bulunduğu elbette ortaya çıkacaktır. Biz doğru bildiğimiz, hak bildiğimiz, ülkemiz ve bölgemiz için en hayırlı olan yolda yürümekten geri durmayacağız. 13 sene önce çatışmalar ilk başladığında Suriyeli komşularımıza nasıl kucak açtıysak, Ukrayna’daki savaştan kaçanlara nasıl sırtımızı dönmediysek, Irak’ta DEAŞ terörü estirdiğinde nasıl imkânlarımızı seferber ettiysek, Sudan’daki kardeş kavgasını bitirmek için nasıl kendimizi paraladıysak, Gazze krizinde de kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz.

“İRAN’LA YAŞANAN GERİLİMİN MÜSEBBİBİ NETANYAHU VE GÖZÜNÜ KAN BÜRÜMÜŞ YÖNETİMİDİR”

Son yedi aydır önüne geçmek için uğraştığımız tehlikelerin peyderpey gerçekleşmeye başladığını görüyoruz. Hafta sonu yaşanan hadiseler hem Batının çifte standartlı tutumunu, hem de tüm bölgeyi sarabilecek bir savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını göstermiştir. Son olayda problemin kaynağı doğru tespit edilmelidir. Sadece 13 Nisan gecesine bakarak bir değerlendirmede bulunmak hakkaniyetli, adaleti ve ilkeli bir tavır olmayacaktır. 7 Ekim’den bu yana İsrail Hükûmeti ateşi bölgeye yaymak için provokatif adımlar atmaktadır. İsrail’in uluslararası hukuku ve Viyana Sözleşmesi’ni çiğneyerek Şam’daki İran Büyükelçiliği’ni hedef alması bardağı taşıran son damla oldu. İsrail yönetiminin uluslararası teamülleri ayaklar altına alan hoyratlığına birkaç ülke dışında tepki veren çıkmadı. Aylardır İsrail’in saldırgan tutumuna ses çıkartmayanlar, İran’ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiler. Oysa burada öncelikle kınanması, telin edilmesi gereken Netanyahu’nun ta kendisidir. Gazze’de kadın, çocuk, bebek, sivil demeden 34 binden fazla masumu katleden, haber yapma dışında hiçbir gayesi olmayan basın mensuplarını öldüren, okulları, kiliseleri, camileri, mülteci kamplarını hatta yardım malzemesi almak için sıra bekleyen insanları bombalayan tam 193 gündür tüm dünyanın gözleri önünde soykırım uygulayan tüm bunlarla birlikte kamuoyu baskısını azaltmak için her türlü şımarıklığı sergileyen Netanyahu’dan başkası değildir. Netanyahu siyasi ömrünü uzatmak adına hem kendi vatandaşlarının hem de tüm bölge halklarının canını tehlikeye atmaktadır. Şurası tartışmasız bir gerçektir: 13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş yönetimidir. Bu gerçeği kabullenmeden yapılan açıklamaların tansiyonu düşürmek adına hiçbir fayda geçirmeyeceği kanaatindeyiz. Türkiye olarak özellikle son iki gündür Gazze’deki katliamların geri plana itilmemesi için temaslarımızı daha da artırdık.

Dışişleri Bakanımız Amerikalı, İranlı, İngiliz, Ürdünlü muhataplarıyla ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’yle görüştü. Bizim de dün Katar Emiri Şeyh Temim’le bir telefon görüşmemiz oldu. İnşallah telefon diplomasimize bu hafta boyunca devam edeceğiz. Tüm tarafların şu hakikatin idrakinde olması gerekiyor: Gerilimde sürekli el yükselterek hiçbir yere varılmaz. Ateşe körükle gitmenin de, Netanyahu yönetimini sürekli şımartmanın da hiç kimseye hayrı dokunmaz. Tüm aktörleri artık saldırılara son vermeye ve sorumluluk içinde hareket etmeye davet ediyoruz. Gazze’de zulüm ve soykırım durmadıkça bölgemizin yeni gerilimlere gebe olduğu açıktır. 193 gündür ortada tek bir mağdur vardır o da mazlum Gazze halkıdır. İslam âlemi ve Arap Ligi başta olmak üzere sorumluluk sahibi herkes artık seslerini daha fazla yükseltmelidir. Biz bu amaçla tüm kapıları zorlamaya, elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz.

“SAVUNMA SANAYİNDE TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE HEDEFİNE ULAŞINCAYA KADAR DURMADAN MÜCADELE EDECEĞİZ”

Son hadiselerde insansız hava araçları başta olmak üzere savunma sanayii alanındaki atılımlarımızın önemini bir kez daha gördük. Göreve geldiğimizde yüzde 80’ler düzeyinde olan dışa bağımlılığımızı bugün yüzde 20’lere indirmiş bulunuyoruz. Bundan yaklaşık 16-17 sene önce İsrail’den hangi zor şartlarda insansız hava araçları temin ettiğimizi o günleri hatırlayanlar çok iyi biliyor. Ciddi rakamlar ödeyerek bin bir nazla ülkemize satılan heronlar sürekli arızalanmaları sebebiyle tam manasıyla bize bir fayda sağlamadı. Sadece insansız hava araçlarında değil, tabanca dâhil her türlü silah ve mühimmatta başkalarına bağımlı olmanın sıkıntısını çok çektik. Öyle günler oldu ki ücretini peşin ödediğimiz silahlar bile teslim edilmedi. Suriye’ye yönelik harekâtlarımızda müttefiklerimizin ambargosuna maruz kaldık.

Burada şunu açık ve net ifade etmek isterim: Şayet biz kendi göbeğimizi kendimiz kesme iradesi göstermeseydik bugün aynı sorunları hâlen yaşıyor olurduk. 850’i aşkın savunma sanayii projesi ve 90 milyar dolarlık proje hacmiyle bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna ulaştık. TB-2 AKINCI, ANKA ve AKSUNGUR Silahlı İnsansız Hava Araçlarımız ile SİHA teknolojisinde dünyada ilk üç ülke arasındayız. Yakın çevremizdeki savaşların vazgeçilmez unsuru olan kamikaze İHA’lar da savunma sanayii şirketlerimiz tarafından üretiliyor. Savunma sanayii ürünlerimizi ihraç ettiğimiz ülke siyası 185’e çıktı. İHA ve SİHA’lar kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere ihraç edilen ürün çeşidi ise 230’u buldu. 2012’den bugüne kadar toplam 50 ülkeyle 770 adet insansız hava aracı için sözleşme imzaladık. Sadece 2023 yılı İHA ihracatımızın toplam tutarı 1,8 milyar dolara ulaştı. Bir dönem tabanca dahi verilmeyen ülkemiz 110’dan fazla ülkeye yüksek kaliteli hafif silahlar ve tabanca ihraç ediyor.

Geçtiğimiz Şubat ayında beşinci nesil savaş uçağımız KAAN ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. KIZILELMA ve ANKA-3 ile artık bu alanda farklı bir lige yükseliyoruz. Bundan on sene, on beş sene, yirmi sene önce tohumlarını serptiğimiz projelerin hamdolsun bugün meyvelerini toplamaya başladık. Türkiye’nin gurur kaynağı olan savunma şirketlerini ahlaksızca hedef alınmasının gerisinde işte bu eşsiz başarı hikâyesi vardır. Zihni sömürge hâline getirilmiş beşinci kol elemanları yerli ve millî firmalarımıza ülkemizin yüz akı teknoloji projelerine saldırarak iplerini ellerinde tutanlara karşı diyet borçlarını ödemeye çalışıyor. Maalesef ülkemizde muhalefet aktörleri de bunlara destek veriyor, sahip çıkıyor, müfterilerin gönüllü avukatlığını üstleniyor. Savunma şirketlerimize yönelik bu hayâsız akınlar karşısında elbette biz teslim olmayacak, asla geri adım atmayacağız. Terör örgütlerine nefes aldırmayan, güvenlik güçlerimizin eli, kolu, gözü olan, Türkiye’nin itibarını ve nüfuz alanını artıran, Türk ekonomisine katma değer üreten, hâsılı her alanda iftihar vesilemiz olan şirketlerimizin yanında olmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşıncaya kadar durmadan, dinlenmeden mücadele edeceğiz.”

OKUMAYA DEVAM EDİN

TAKVİM

Eylül 2022
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
2627282930  

HABER BURADA

Dünya2 hafta Önce

“Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir”

Dünya2 hafta Önce

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

Dünya2 hafta Önce

“Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız”

Dünya2 hafta Önce

“Günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlayacağız”

Dünya3 hafta Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı

Dünya4 hafta Önce

Enerjide Dışa Bağımlılığı Bitirdiğimizde Türkiye Daha Güçlü Olacak

Dünya2 ay Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız”

Dünya2 ay Önce

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık”

Akaryakıt2 ay Önce

Bu Gurur Hepimizin : Milli Muharip Uçak Kaan’dan ilk uçuş

Dünya2 ay Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizim her sözümüzün altında, asırlara bedel eser ve hizmetler yatıyor”

Dünya2 ay Önce

“Türkiye’nin 21 yılda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı, 85 milyonun her bir ferdidir”

Dünya3 ay Önce

“Bölgemizde barışa giden yol, Filistin devletinin kurulmasından geçiyor”

Dünya3 ay Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Al Nahyan ile görüştü

Dünya3 ay Önce

“Amacımız Hatay başta olmak üzere tüm depremzede şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmaktır”

Dünya3 ay Önce

“Hatay ve diğer deprem şehirlerimizde, tüm hak sahiplerini evlerine veya iş yerlerine kavuşturacağız”

Dünya3 ay Önce

“İstanbul’da tamamlanan raylı sistem ağlarının uzunluğu 338,5 kilometreye çıktı”

Dünya3 ay Önce

“Şehir hastaneleriyle, sağlık hizmetlerini dünya standartlarının üstünde bir seviyeye taşıdık”

Dünya3 ay Önce

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, Doğalgaz ve elektrikte fiyat artışı öngörmüyoruz

Dünya3 ay Önce

İşte İlk Türk Astronot Alper Gezeravcı Uzayda

Dünya3 ay Önce

“Türkiye Yüzyılı’na ilk kez gerçekleştirdiğimiz insanlı uzay göreviyle adım atıyoruz”

Dünya4 ay Önce

‘Türkiye Güney Sınırlarına ‘Teröristan’ Kurulmasına Kesinlikle İzin Vermeyecektir’

Dünya4 ay Önce

Vatan size minnettardır.

Dünya4 ay Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan “MİT’in 97. Kuruluş Yıl Dönümü Etkinlikleri”nde konuştu

Dünya4 ay Önce

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, 2040’a kadar 46 milyar dolar enerji tasarrufu sağlayacağız

Dünya4 ay Önce

Tiny House Türkiye | Setencioğlu

Advertisement

GÜÇLÜ TÜRKİYE

Haberler

seers cmp badge