Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Uluslararası İyilik Ödülleri” programına katıldı.
Törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından programa teşrif eden misafirleri Türkiye’de ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İki yıllık bir aranın ardından küresel iyilik neferleri olarak gördüğüm siz kardeşlerimle tekrar buluşmanın, tekrar hasret gidermenin bahtiyarlığını yaşıyorum. İyilik Ödülleri Töreni münasebetiyle bu güzel atmosferde kalplerimizi bir araya getiren Türkiye Diyanet Vakfı’na ve Diyanet teşkilatımızın saygıdeğer yöneticilerine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“İYİLİK SEFERBERLİĞİ YOLUNA GÜÇLENEREK DEVAM EDİYOR”
Türkiye Diyanet Vakfı’nın yarım asra yakındır yürüttüğü başarılı çalışmalarla Türkiye’de ve mazlum coğrafyalarda umudu, kardeşliği ve sevgiyi büyütmeyi sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyayı iyilikle kuşatıp, yedi kıtaya bahar iklimini yaşatma arzusuyla yola çıkan vakfımız, Türkiye’nin ve Türk milletinin iyilik sancağını, yeryüzünün dört bir yanında iftiharla dalgalandırıyor. Hem Türkiye’deki müesseseleri hem de toplam 12 kardeş ülkedeki 27 eğitim kurumuyla geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin yetişmesine katkı sağlayan vakfımızı tebrik ediyorum” dedi.
“Halka hizmet Hakk’a hizmettir” düsturuyla hareket eden Türkiye Diyanet Vakfı’nın, en prestijli faaliyetlerinden birisinin de Uluslararası İyilik Ödülleri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İyiliği yaymayı, iyiye ve iyiliğe olan farkındalığı artırmayı hedefleyen bu özel ödüllerin ülkemizde önemli bir ihtiyacı giderdiğini düşünüyorum. ‘Dünyayı iyilik değiştirecek’ şiarıyla çıktığımız iyilik seferberliği hamdolsun yoluna güçlenerek daha da serpilerek devam ediyor. Bu ödüller vesilesiyle yeryüzünün dört bir yanındaki iyi yürekler ve müşfik gönüller arasında her gün yeni köprüler kuruluyor. Mutmain bir kalp, gülen bir yüz, müteşekkir bir göz şöyle kalpten kopup gelen bir ‘Allah razı olsun.’ haricinde hiçbir karşılık beklemeden yapılan iyilikler geleceğe dair ümitlerimizi de yeşertiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İyilik Ödülleri’ne yönelik teveccühün yurt içinde ve yurt dışında artmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek program kapsamında hem Türkiye’den hem de dünyanın farklı köşelerinden iyilik hikayelerini birlikte izlediklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her biri ayrı takdiri hak eden bu örneklerin yaşanmış 500 hikâye arasından seçildiğini ifade ederek, “Biraz sonra ödüllerini bizzat kendilerine takdim edeceğimiz Siraj Wahhaj kardeşimizi, Gamze Özçelik hanımefendiyi, minberci Ali Önder hocamızı, Ahmet Aydemir kardeşimizi emekleri, gayretleri, fedakârlıkları ve samimiyetleri için tebrik ediyorum. Rabbim sizlerin yokluğunu ve eksikliğini bizlere hissettirmesin diyorum. Aynı şekilde kendisi aramızda bulunamasa da gönlünün bizimle olduğunu bildiğimiz Yusuf İslam’ı tebrik ediyoruz” diye konuştu.
“SALGIN, İNSANLIĞIN KADERİNİN ORTAK OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA HATIRLATMIŞTIR”
Türkçe’nin anıt şahsiyetlerinden Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’de “Kötülere haşmet, iyilere ise daima hürmet lazımdır” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıl önce dillendirilen hikmet dolu bu sözlerin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu bugün net bir şekilde anladıklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Özellikle koronavirüs salgını sürecinde yaşadıklarımız bizimle birlikte tüm insanlığa iyiliğin, diğerkâmlığın ve paylaşmanın önemini göstermiştir. Dünya genelinde şimdiye kadar 6 milyondan fazla kişinin hayatına mal olan salgın, insanlığın kaderinin ortak olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Yine bu salgın döneminde, küresel sistemdeki tıkanıklıkları, adaletsizlikleri ve çarpıklıkları görme fırsatı bulduk. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi maske savaşına tutuştuğu, solunum cihazı kıtlığının çekildiği, yaşlı bakımevlerinin adeta morglara dönüştüğü durumlara şahit olduk. Temel sağlık hizmetlerine ulaşamadığı veya aşıya erişemediği için hayatını kaybeden, hastalanan, acı çeken insanların dramlarına şahitlik ettik. Afrika, Asya veya Latin Amerika’da yaşayan milyarlarca insanın sıkıntısı, dayanışma sergilenmesi hâlinde çözülebilecekken maalesef dertlere derman olacak hiçbir somut adım atılmadı. Başta dezavantajlı toplum kesimleri olmak üzere ihtiyaç sahibi insanlar adeta kaderlerine terk edildi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vahim tablo karşısında devlet olarak vatandaşlarının testten ilaca ve yataklı tedaviye kadar tüm gereksinimlerini karşıladıklarını, Batılı ülkelerin yaptığı gibi dünyanın geri kalanına sırtlarını dönmediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye’den talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi ekipman ve kritik malzeme desteği sağladık. Salgının en çok vurduğu bölgelere yönelik yurt dışından temin ettiğimiz aşılarla beraber yerli aşımız TURKOVAC’ın da dağıtımına başladık. 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde taahhüt ettiğimiz toplam 15 milyon doz aşıyı Afrikalı kardeşlerimize peyderpey ulaştırıyoruz. Ülkemizde misafir ettiğimiz sığınmacıları kendi vatandaşlarımızdan ayrı tutmadan istisnasız herkesin sağlık hizmetlerine erişimini temin ettik. Sınırımızın hemen ötesinde çok zor şartlarda hayata tutunma mücadelesi veren 5 milyon Suriyeli mazluma da yardım elimizi uzattık. Milletçe omuz omuza vererek insanların ilgisizlikten öldüğü, sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı, yaşlı insanların huzurevlerinde çaresiz bırakıldığı sahnelerin hiçbirini ülkemizde yaşatmadık.”
VEFA SOSYAL DESTEK GRUPLARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vefa Sosyal Destek Gruplarının milletin dayanışma ve diğerkâmlığının sembolü olarak çok kritik rol oynadıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, polisten askere, sağlıkçılardan din görevlilerine, eğitimcilerden sosyal hizmetler personeline, AFAD görevlilerinden bütün resmî ve sivil toplum kuruluşlarına kadar yüz binlerce insanın Vefa Sosyal Destek Gruplarında iki yıl boyunca gece gündüz demeden canla başla çalıştıklarını; ailelerinden, boş vakitlerinden, hatta kendi sağlıklarından fedakârlıkta bulunarak toplumun en kırılgan kesimlerine yardım ettiklerini belirtti.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” buyuran büyüklerin izinden giderek devletin “kerim” vasfının tüm dünyaya bir kez daha gösterildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de şükran borcumuzun bir nişanesi olarak bu seneki Vefa Ödüllerinin ilkini kendilerine takdim ediyoruz. Salgın boyunca, insanı insan yapan hasletleri diri tutan Vefa Sosyal Destek Grubundaki tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim bizleri bir daha böyle sağlık musibetiyle yüz yüze bırakmasın diye dua ediyorum” ifadesini kullandı.
DİYARBAKIR ANNELERİ
“İyilere hürmet ve vefa nasıl önemliyse, kötülere ve zalimlere karşı haşmetli olmak da o derece hayati öneme sahiptir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin 40 yıla yakın bir süredir bölücü terörle mücadele eden, terörizmin acısını çok iyi bilen bir millet olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı isimler altında faaliyet gösteren ama hepsinin de amacı Türkiye’nin birliği, beraberliği, huzuru, refahı olan terör örgütlerinin saldırısı altında olunduğuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Uzun terörle mücadele dönemimizde, güvenlik güçlerimizden ve masum vatandaşlarımızdan binlerce şehit verdik. Çocukları, kundaktaki bebekleri, okula giden öğrencileri, daha ömrünün baharındaki öğretmenleri, kurban eti dağıtan 15 yaşındaki körpe delikanlıları, rızkının peşindeki garsonu, müşteri bekleyen esnafı, namaz kıldıran imamı katleden; Allah’ın adının anıldığı ibadethaneleri, Kur’an kurslarını, kütüphaneleri ateşe veren bir barbarlığa defalarca şahit olduk. Bölücü örgüt mensupları yaklaşık 40 yıldır tam bir gözü dönmüşlükle sadece yaktılar, sadece yıktılar; baskı, şiddet ve tehditle Kürt kardeşlerimizin hayatını zindana çevirdiler. Halkımızın kanından ve gözyaşından beslenen bu nebbaşlar, ilk günden itibaren en büyük yarayı Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abhaz’ıyla, anaların yüreklerinde açtılar. Analarından zorla kopardıkları gencecik çocukları ölüme gönderirken kendi çocuklarını Avrupa’nın başkentlerine tatile yolladılar. Kütüphanelerini yaktıkları, öğretmenlerini şehit ettikleri, okullarını ateşe verdikleri mazlum Kürt çocuklarını cehalete mahkûm ederken, kendi evlatlarına Avrupa’nın en iyi, en lüks, en pahalı okullarını layık gördüler.”
Diyarbakır annelerinin, 925 gün önce terör örgütüne karşı açtıkları isyan bayrağıyla bu ikiyüzlülüğe “edi bese” dediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir avuç cesur ana, on yıllardır benim Kürt kardeşlerimin sırtına kene gibi yapışan, kanını sülük gibi emen zalimlere artık yeter diyerek ihtar verdiler. Başlattıkları evlat nöbetiyle, Diyarbakır anneleri sadece korku duvarlarını parçalamakla kalmadılar, aynı zamanda siyasetçi görünümlü insan kaçakçılarının maskelerini de aşağı indirdiler” diye konuştu.
Diyarbakır annelerinin “Evlatlarımızı geri istiyoruz” haykırışının, teröre ve bölücü örgütün uzantılarına vurulmuş en ağır darbelerden biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütünün kirli, karanlık, korkak yüzü bir avuç kadının direnişiyle tarihte ilk defa bu derece ayan beyan ortaya çıkmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır annelerinin bu eylemleri sürecinde Türkiye’nin muhalefetiyle, medyasıyla, yazarı, sanatçısı, siyasetçisiyle kimin nerede durduğunu da görme fırsatı bulduğunu anımsatarak şöyle devam etti: “Kandil’deki kan tüccarlarının gönüllü avukatlığını yapanlar, üç günlük siyasi çıkarları için bölücü örgütün uzantılarıyla iş tutanlar, daha ilk günden itibaren Diyarbakır annelerini itibarsızlaştırmak için çok gayret sarf ettiler. Ağızlarını her açtıklarında bize kadın haklarından, insan yaşam hakkından, demokrasiden, özgürlüklerden dem vuranlar Diyarbakır’daki o yüreği yanık anaların masum eylemlerine bir kez olsun destek çıkmadılar. Bunu, Batı’nın George’una söylüyorum, Helga’sına söylüyorum. Hani sizin insan haklarımız? Niye sesiniz çıkmıyor? Eğer onlardan, o terör örgütü mensuplarından birileri olsaydı Diyarbakır’dan ayrılmazdınız. Ama ne yazık ki o terör örgütü mensuplarından olmayınca gelip kapılarını bile çalmadınız. Terör örgütüne ve siyasi uzantılarına tepki göstermek yerine ahlaksızca devleti suçlayanlar oldu. Diyarbakır’a gidip de ittifak ortaklarından ürktükleri için anaların kapısını çalmaktan korkan, acılarını paylaşmaktan çekinen, hatta bu cesur anneleri tehdit eden siyasetçi müsveddelerini de gördük. Kaldıkları otele davet ettiler, ayaklarına gitmediler, gidemediler.”
Yasin Börü’nün katillerini aklamak için seferber olanların, ciğerpareleri zorla dağa kaçırılan anneler için kıllarını dahi kıpırdatmadıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Diyarbakır anneleri, dünya hak mücadelesi tarihine altın harflerle yazılan, onurlu duruşlarıyla işte tüm bu riyakârlıkları da ortaya koydular. Bu seneki ikinci Vefa Ödülü’nü, başlattıkları nöbetle evlatlarını terörün pençesinden kurtarmaya çalışan yiğit Diyarbakır annelerine veriyoruz. Cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, karşılıksız sevgileriyle yolumuzu aydınlatan Diyarbakır annelerini bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Anaların sabrı, dirayeti ve duasıyla inşallah bu ülkeyi terör belasından muhakkak kurtaracağız.”
“MODERN DÜNYADA, İNSAN GİDEREK DAHA FAZLA YALNIZLAŞIYOR”
Modern dünyada, insanın giderek daha fazla yalnızlaştığını, daha fazla içine kapandığını, fıtratına daha fazla yabancılaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatı kolaylaştırması gereken teknolojik araçların, sundukları sahte ve sanal mutluluklarla insanı gerçek hayattan daha çok kopardığını söyledi.
Sılayırahmin unutulduğu, büyüklere saygının geri plana itildiği, bireyin sadece kendi refahı, ikbali, çıkarı için çalıştığı bir girdaba sürüklenildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgın bize hem kul olarak acizliğimizi hem de hayatta maddiyat dışında, peşinde koşulması gereken daha yüce gayeler olduğunu hatırlatmıştır. Mesele, kulluğunun bilincine vararak insanı insan yapan kadim değerleri yeniden ihya edebilmektir. İçinde sürüklendiğimiz bu girdaptan ancak iyiliği büyüterek, merhameti yücelterek, yardımlaşmayı artırarak, iyiliğin kanatlarına daha sıkı tutunarak çıkabiliriz” dedi.
İyilik ve ihsanı sadece vicdan barometresi yükselince başvurulan bir davranıştan ziyade, hayatın merkezine oturtmak, sürekli kılmak, sürdürülebilir kılmak gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu başardığımızda hem vicdanımızın hem hayatımızın hem de dünyanın daha huzurlu bir yer hâline geldiğini göreceğimize inanıyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çevresinde yaşanan trajedilerin, istiklal, istikbal, vatan ve devlet başta olmak üzere sahip olunanların kıymetinin çok daha iyi bilinmesi gerektiğine işaret ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Veren elin alan elden üstün olduğunu asla aklımızdan çıkartmadan, tüm mazlumlara, mağdurlara, gariplere kapımızı, gönlümüzü açık tutmayı sürdüreceğiz. Dün Irak’tan, Suriye’den, Afganistan’dan gelmişlerdi, bugün Ukrayna’dan geliyorlar, yarın nereden geleceklerini bilemeyiz. Ama bu ülke daima mazlumların sığınağı olmaya devam edecektir, bundan hiç endişeniz olmasın” diye konuştu.
Ana muhalefet partisi ve yanındakilerin, “Biz seçimi kazandığımızda, bu ülkedeki mültecileri ülkelerine göndereceğiz” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz göndermeyeceğiz. Çünkü biz ensarın ne olduğunu, muhacirin ne olduğunu peygamberi bir metot olarak çok iyi biliriz. Sevgililer Sevgilisi unutmuyoruz, bir muhacirdi ama ensarla el ele kol kolaydı. Yeri geldi onlar ensar oldular. Muhacirlikten ensara gidiş, ondan sonra da kendilerinin ensar olması. Kalkıp da bu ülkedeki 5 milyon mülteciyi, eğer iktidar olurlarsa tekrar Suriye’ye, Afganistan’a göndereceklermiş. Biz göndermeyeceğiz. Biz ev sahipliğine devam edeceğiz. Bundan tedirgin değiliz. Sevgili milletime sesleniyorum, sıkıntılarınız olabilir, zaman zaman yük de olabilir, unutmayın bunun ecri çok büyüktür. Bu ecri, hiçbir zaman bir kenara koymayın. Biz her zaman düşmüşün yanında olduk. Bunlar nereden geliyor, kendilerini öldürmek isteyen katillerden kaçarak geliyorlar, ‘sığınılacak tek yer var’ diyorlar, Türkiye. Ve bize geliyorlar. Onun için de biz gönlümüzü açacağız ve şunu da unutmayacağız, Allah’ın yardımı her zaman bize yakın olmuştur ve o yardımla da biz her zaman güçlü olduk. Fetih, Rabbimin lütfuyla gelmiştir ve onunla da hamdolsun Türkiye birçok badireyi atlatmıştır.”
Dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye gelen gençlerin, burada eğitim öğretim aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Diyanet Vakfımızın el uzatışıyla da Türkiye gibi bir ülkede hem Türkçeyi öğreniyorlar hem tahsil ettikleri ilmin sahibi oluyorlar. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Adam ne diyor? Göndereceğim diyor. İşte farkımız bu” dedi.
Türk vatandaşları içerisinde de hiç kimseyi mahzun, boynu bükük, kalbi kırık bırakmayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bizim medeniyetimiz, tarihimiz, kültürümüz, değerlerimiz bunu gerektiriyor. Başımıza gelen onca musibete rağmen hâlâ dimdik ayakta duruyor, hala hedeflerimize doğru yürüyor oluşumuzu işte bu hassasiyetimize borçlu olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“BUGÜNLERE AZİMLE, KARARLILIKLA GELDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart’ta dünyanın ilk üç içerisinde yer alan köprüsünü Çanakkale’de hizmete açacaklarını bildirerek şöyle konuştu: “O Çanakkale’de tarih bize neyi öğretti? Çanakkale Zaferi’ni biz orada yaşadık. Kime karşı? Tüm Haçlı dünyasına karşı. Kimler bu mücadeleyi verdi? Unutmayın kuzular, kuzucuklar. Onlar o mücadeleyi verdi. Üniversiteli kuzucuklar o zaman Çanakkale’de tüm Haçlı dünyasına karşı bu mücadeleyi verdi. O zaman zaferi öyle kazandılar. İşte şimdi biz orada dünyanın bir numaralı köprüsünü inşa ettik. 2,5 milyar avro ve bu köprünün 18 Mart Cuma günü açılışını yapıyoruz, tüm insanlığa bu köprümüzü hediye ediyoruz. Asya ile Avrupa’yı bağlıyoruz. Daha önceleri deniz dalgalı olunca feribotlar çalışmıyordu, geçiş mümkün olmuyordu. Ama şimdi altı dakikada bir taraftan bir tarafa geçme imkânını buluyoruz. Bununla dünyaya bir örnek teşkil ediyoruz. Yavuz Selim Köprüsü ile bunu yaptık, Avrasya ile denizin altından bunu yaptık. Hepsinden öte Marmaray ile bunu yaptık. Osman Gazi Köprüsü ile bunu yaptık. Şanlıurfa-Adıyaman arasında Nissibi Köprüsü ile aynı şekilde bunu yaptık. Dağları deldik ve bütün bu dağları delerek yürünemez, araçla gidilemez denilen yerleri hâllettik, bunları aştık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanı ve üniversite sayısına ilişkin açıklamalarda bulunarak, “26 havalimanımız varken, şimdi 56 havalimanımız var. Hepsinden öte 76 üniversitemiz varken şimdi 81 vilayetin tamamında 207 üniversiteye sahibiz” diye konuştu.
Artık üniversite olmayan il bulunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hakkâri’deki, Muş’taki gencimiz üniversite tahsili için Ankara’ya veya İstanbul’a gelmeyecek. Biz üniversiteyi artık onun ayağına götürdük, artık hocalarımız, profesörlerimiz, doçentlerimiz oraya gidip, orada gençlerimize ilim imkânını veriyorlar. İşte siyaset anlayışımız bizim bu. Hemen hemen Türkiye’nin dört bir yanında, dünyanın dört bir yanından gelen gençlerimiz, oralarda ilim tahsil ediyorlar. Hamdolsun, bugünlere azimle, kararlılıkla geldik. Yeterli değil, daha çok şeyleri de inşallah başaracağız. Sizleri de biz dünyanın dört bir yanında adeta bizim misyon şeflerimiz, büyükelçilerimiz olarak görüyorum. Sizin ülkelerinize biz gittiğimizde inşallah sizler bize yardımcı olacaksınız. Bunu da beraber sizlerle başaracağız. Çünkü geçmişte bu noktada çok önemli hatıralarım var. Hiç unutamıyorum. Sudan’da uluslararası bir toplantıya katılıyorum. Rahmetli Erbakan hocamız beni görevlendirdi. O zaman partimizin İstanbul İl Başkanıyım. Bizim yurtlarımızda kalan Sudanlı bir gencimiz beni gördü, yanıma yaklaştı, ‘Tayyip abi, burada ne işin var?’ dedi. ‘Sen beni nereden tanıyorsun?’ dedim. ‘Ben, sizin Fetih yurdunuzda kaldım, okudum, şimdi döndüm’ dedi. ‘Sen, şimdi buradan ayrılma, benim konuşmam var, bana tercümanlık yapacaksın tamam mı?’ dedim ve o da ‘Ne demek Tayyip abi’ dedi. Ben konuşmayı yaptım, o da tercümeyi yapıyor. Konuşmamım çok çok güzel detayları vardı, onu da orada ben aslıyla ifade ettim. Sudanlı gencin tercümesi işi iyi götürdü. Son anda da o dünün adeta sloganik cümlesini ben söyleyince salon bir kalktı bir indi, bir kalktı bir indi. Mesele, damardan girmek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere seslenerek, “Ülkelerinize döndüğünüz zaman inanıyorum ki bizim oradaki elimiz, ayağımız, gören gözümüz olacaksınız. Sizlerle beraber de inşallah ülkelerinize çok daha büyük hizmetleri gerçekleştireceğiz” dedi.
İyilik hikâyeleriyle umut aşılayan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim, bizi iyilerin ve iyi insanların yoldaşlığından ayırmasın” temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir. İlişkilerimiz karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da gelişiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmeler ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya’da 14 Nisan’da meydana gelen sel ve heyelan felaketiyle, Arusha’da yaşanan trafik kazasında 8 ilkokul öğrencisinin hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.
Tanzanya’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan ilk ziyaretin yeni bir dönüm noktası olacağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında ziyaret ettiği Tanzanya’nın Türkiye’nin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biri olduğunu vurguladı.
“TİCARET HACMİMİZİ BİR MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
İlişkilerin karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugünkü görüşmelerimizde iş birliğimizi kapsamlı bir şekilde gözden geçirdik. Karşılıklı ticaret ve yatırımların artırılması noktasında atılabilecek adımları ele aldık. İkili ticaret hacmimiz 2003 yılında 11 milyon dolardan geçen sene 345 milyon dolar seviyesine ulaştı. Artışa rağmen mevcut rakamlar da gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor. Ticaret hacmimizi ilk etapta bir milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz Önümüzdeki dönemde çabalarımızı bu yönde yoğunlaştıracağız. Sayın Cumhurbaşkanının katılımıyla yarın İstanbul’da düzenlenecek Türkiye Tanzanya İş Forumu, bu açıdan önemli bir adım olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk firmalarının Tanzanya’da bugüne kadar 6,4 milyar dolar değerinde 14 projeyi başarıyla üstlendiğini belirtti.
Tanzanya’nın Türk müteahhitlerince üstlenilen toplam proje bakımından Afrika’da üçüncü, Sahraaltı Afrika’da ise birinci ülke konumunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Firmalarımız Tanzanya’da demiryolu inşaatı ve modernizasyonu, tersane ve gemi inşaatı, yol yapımı gibi alanlarda önemli yatırımlara imza atmıştır. Ülkeyi baştan başa saracak standart aralıklı demiryolu projesinin büyük bir kısmının bir Türk şirketi tarafından inşa ediliyor olması bizler için bir iftihar vesilesidir” diye konuştu.
“FETÖ İLE MÜCADELE KAPSAMINDA TANZANYA’DAN BEKLENTİLERİMİZİ PAYLAŞTIM”
İstişarelerinde terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmayan Türkiye, bu alandaki tecrübelerini dostlarıyla paylaşmaya da önem vermiştir. Tanzanya’nın kendi güvenliğini sağlamada atacağı adımlara yardımcı olmaktan da memnuniyet duyacağımızı belirttim. FETÖ ile mücadele kapsamında Tanzanya’dan beklentilerimizi paylaştım. Tanzanya’da Maarif Vakfımızın üstlenebileceği eğitim projeleri hakkında bilgi verdim. İnşallah bu ziyaret sonrasında Tanzanya tarafından da etkili ve somut adımlar göreceğiz. Bu minvalde iki ülke kurumları arasındaki eşgüdümün daha da geliştirilmesi gerektiği aşikardır. Dışişleri bakanlarımız düzenli siyasi istişarelerin yürütülmesi noktasında yüksek düzeyli diyalog mekanizmasını başlatacak adımları atmaya karar vermişlerdir.”
Afrika kıtasının gönlünde müstesna bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Türkiye’nin, Afrika açılımının kıta ülkeleri tarafından muhabbetle karşılandığını görmenin kendilerini sevindirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ticaretten eğitime, tarımdan sağlığa her alanda kıta ile ilişkilerimizi geliştirme kararlılığımız bakidir. Uluslararası platformlarda Afrika’nın sesinin daha çok duyulmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz. ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarımızın Afrikalı kardeşlerimiz ve dostlarımız nezdinde yankı bulması, doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Tesis ettiğimiz bu samimi ilişkiler, Gazze başta olmak üzere dünyada yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele azmimizi güçlendiriyor. Afrikalı kardeşlerimizin Filistin davasına ve adaletsizlere karşı hassasiyeti tüm dünyanın malumudur. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmelerimizde işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan vahşet karşısında atılabilecek adımları da ele aldık. 7 Ekim’den bu yana çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve sivil 34 bin Filistinli, İsrail güçleri tarafından şehit edildi, 75 bin kardeşimiz yaralandı. 195 gündür son asrın en büyük katliamlarından biri Gazze’de yaşanıyor. Gazze’deki katliamları durdurmak için daha fazla çaba harcamalıyız.”
“GAZZE’DE KALICI ATEŞKES SAĞLANMALI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir an önce acil ve kalıcı ateşkesin sağlanması, sonrasında ise iki devletli çözümün hayata geçirilmesine dönük adımların hemen atılması gerektiğinin altını çizerek, “Bu hafta Batılı ülkelerin İran’ın misillemeleri karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e ‘dur’ demeleri gerekiyor. İsrail’in gündemi çarpıtma, Gazze’deki vahşeti gizleme, gündemden düşürme teşebbüslerine fırsat verilmemelidir” dedi.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’a ziyaretleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü görüşmelerin ve imzalanan 6 anlaşmanın hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Tanzanya olmak üzere kardeş Afrika’ya selamlarını gönderdiğini belirtti.
Türkiye’de mükemmel karşılandığını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, bu konuda Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür etti.
Tanzanya’nın iki ülke arasındaki faydalı ilişkileri geliştirme taahhüdünü yinelediğini belirten Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Türkiye, gerçekten de çok değerli bir ortaktır ve benim buraya yaptığım ziyaret bu ortaklığı ne kadar değerli gördüğümüzü teyit etmektedir. İkili görüşmemizde çok büyük memnuniyetle farklı sektörlerdeki kaydedilen ilerlemeye değindik” dedi.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iki ülke arasındaki diplomatik, ekonomik iş birliğini, özellikle de üretim ve sosyal sektörlerdeki iş birliğini artırmaya değindiklerini söyledi.
Bu ilişkilerle iki ülke ekonomisinin büyümesine katkıda bulunacaklarının altını çizen Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “İkili iş birliği açısından ben Türkiye’ye teşekkürlerimi ilettim. Kalkınma desteğinden dolayı ve ülkemizdeki eğitim ve sağlık sektörlerine olan desteklerinden dolayı teşekkür ettim. Özellikle de altyapıya ve beşeri sermayenin gelişmesine yönelik kritik desteklerinden dolayı teşekkürlerimi ilettim” ifadelerini kullandı.
Türkiye ziyaretinde 6 mutabakat zaptı imzaladıklarını aktaran Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, şöyle devam etti: “Türkiye’deki uzmanlık ve bilgi, Tanzanya’ya şu anda aktarılıyor ve bunlara bizim en önemli projelerimiz de dahil. Bu projeler arasında demir yolları projesi var, standart aralıklı demir yolları projesi var ve Tanzanya’nın da bu projelerin başarılmasına yönelik desteğini yineledim ve bunların da gerçekleştirilmesiyle birlikte kalkınma hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bakanlarımız ve uzmanlar ile ekiplerimiz bir araya gelerek çerçeve oluşturacaklar ve üzerinde hemfikir olunan iş birliği alanlarındaki çerçeveyi ortaya koyacaklar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile önemli bölgesel ve küresel hususlarda da görüş alışverişi yaptıklarını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Tanzanya, Türkiye’nin uluslararası anlaşmazlıklara barışçıl çözümlerin bulunması konusundaki gayretlerini desteklemektedir. Gazzelilerin zararına olan durumlar için acil ateşkes çağrısına biz de destek sunuyoruz. Ayrıca insani yardımların da engelsiz bir şekilde ulaşması konusunu destekliyoruz” diye konuştu.
TÜRKİYE İLE TANZANYA ARASINDA 6 ANLAŞMA İMZALANDI
Türkiye Cumhuriyeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Kolaylaştırılmasına İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptına, Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç ile Tanzanya Yatırım Merkezi Genel Müdürü Gilead Teri imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptını ise Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanı Lela Muhamed Mussa imzaladı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Milli Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptına, Eren ile Tanzanya Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanı January Yusuf Makamba imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanlığı Arasında Diaspora Siyasası Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı da Eren ve Bakan Makamba tarafından imzalandı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Evrak ve Arşiv Yönetimi Dairesi Arasında İşbirliği Protokolünü ise Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ile Bakan Makamba imzaladı.
Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile Bakan Makamba tarafından imzalandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören alanındaki yerlerini almalarının ardından iki ülkenin millî marşları çalındı. Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören kıtasını selamlamasından sonra iki lider heyetlerini birbirlerine takdim etti.
Türkiye ve Tanzanya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Artık seçimin olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyecek, içerde ve dışarda ülkemizin, milletimizin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceğiz. Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik etti. Bayram süresince 18 devlet ve hükûmet başkanıyla görüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere gündemdeki konuları ele aldıklarını belirtti.
“85 MİLYON OLARAK BİRLİKTE VAR OLDUĞUMUZU, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA YENİDEN GÖSTERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’taki Mahallî İdareler Genel Seçimleri’nin huzur ve sükûnet içinde icra edilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Aldığımız güvenlik tedbirleri sayesinde, birkaç müessif hadise dışında, hamdolsun, seçimlerde herhangi bir asayiş sorunu yaşanmadı. Doğudan batıya, güneyden kuzeye yurdumuzun dört bir köşesinde vatandaşlarımız sandığa giderek iradelerini özgürce ortaya koydu. Bölücü örgüt yandaşlarının seçmeni baskı altına almaya yönelik faşizan teşebbüsleri de amacına ulaşamadı. Rekabet seviyesi yüksek bir kampanya döneminden sonra seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk, gerçekten takdire şayandır. Ülkemiz aleyhine yürütülen onca kampanyaya rağmen demokrasimizin, bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu, hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik.”
Seçimlerin hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin demokrasiye yakışır şekilde gerçekleştirilmesini temin eden seçim kurullarına, kolluk kuvvetlerine, sağlık personeline ve sandık görevlilerine teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti teşkilatlarının kampanya dönemi boyunca ve sandık günü olağanüstü bir fedakârlıkla çalıştığını, mücadele ettiğini, emek verdiğini kaydetti.
AK Parti teşkilatı mensuplarının ramazan süresince iftar programlarıyla, ev ve esnaf buluşmalarıyla, çarşı-pazar ziyaretleriyle, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak halkla birlikte olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “31 Mart seçim sürecinde ulaşılmadık hiç kimseyi bırakmama şiarıyla gece gündüz koşturan Genel Merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il, ilçe, belde teşkilatlarımıza, belediye başkan adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandıkları namusları bilip titizlikle sahip çıkan müşahitlerimize, partimize, davamıza ve mücadelemize güçlü destek veren her bir kardeşime buradan en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabb’ime, şahsıma böyle vefalı, böyle gayretli ve samimi yol arkadaşları bahşettiği için bir kez daha hamdediyorum. AK Parti teşkilatlarıyla birlikte, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklara karşı meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır. İttifakımızın, devletimizin güvenliği, milletimizin birliği ve demokrasimizin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Buradan, Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum. Bir sandık sınavını daha başarıyla veren ittifakımız, Türkiye’nin bekasının teminatı olmayı sürdürecektir.”
“SİYASETÇİNİN, MİLLETİN İRADESİNİ YOK SAYMA, GÖRMEZDEN GELME HAKKI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetlerinin temel vasfının, demokrasinin mihenk taşı olan sandığın itibarının korunması ve güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.
“Sonuçlardan azade olarak sandığın gücüne güç katan her seçim, Türkiye ve Türk milleti için tarihî bir kazanım demektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemiz, son 21 yıldır maruz kaldığı tüm vesayet girişimlerinin üstesinden bu anlayışla hareket ettiği için gelebilmiştir. Daha önce de ifade ettiğim gibi sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üstünde yeri vardır. Siyasetçinin, milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. Bize oy versin veya vermesin, sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz, minnettarız. Milletimizin takdiriyle göreve gelen belediye başkanlarını da ayrıca tebrik ediyor; kendilerine şehirlerimize hizmet yolunda başarılar diliyorum. İktidar olarak milletimizin hayrına yaptıkları işlerde, bugüne kadar olduğu gibi belediye başkanlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kesin sonuçları açıklamasının ardından 31 Mart Mahallî İdareler Seçim maratonunun tamamlanacağını söyledi.
YSK’nin şimdiye kadar üç ilçe ve dört belde olmak üzere yedi yerde seçimlerin yenilenmesine karar verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yerleşim yerlerinde vatandaşların 2 Haziran Pazar günü bir kez daha sandık başına giderek tercihlerini yapacaklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız” diye konuştu.
“31 MART SEÇİMLERİ, SON 20 YILDAKİ EN DÜŞÜK KATILIMLI YEREL SEÇİM OLARAK KAYITLARA GEÇMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarının birçok zaviyeden kapsamlı değerlendirmeyi hak ettiğine işaret ederek şunları kaydetti: “Bu seçimlerin ilk göze çarpan özelliği katılım seviyesinin maalesef düşüklüğüdür. Yüzde 78 katılım oranıyla 31 Mart seçimleri, son 20 yıldaki en düşük katılımlı yerel seçim olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun sebepleri üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve duracağız. 2019 yerel seçimlerine kıyasla yaklaşık 7 puanlık gerilemenin üzerinde diğer siyasi partilerin de durması gerektiğine inanıyoruz. Geçersiz oylar da eklendiğinde yaklaşık 16 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımamıştır. Katılım oranının düşüklüğü, partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren, yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlandığını dile getirerek, bu seçimlerde milletin 12 büyükşehir, 12 il, 346 ilçe ve 169 belde olmak üzere toplam 539 belediyenin emanetini AK Parti’ye verdiğini, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin de 8 il, 113 ilçe ve 96 belde belediyesini kazandığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece Cumhur İttifakı; 12’si büyükşehir, 20’si il, 459’u ilçe, 265’i belde olmak üzere toplam 756 belediyeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türkiye’deki bin 400 belediyenin yarıdan fazlası, yüzde 54,3’ü önümüzdeki beş yıl süresince Cumhur İttifakı tarafından yönetilecektir. Buradan bir kez daha Cumhur İttifakı’nın ‘gerçek belediyecilik’ vizyonunu tercih eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“HATAY, KENDİ ÜZERİNDEN OYNANAN KİRLİ SENARYOLARA KARŞI TAVRINI ÇOK NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR”
Hatay’a özel bir parantez açmak durumunda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ın, 6 Şubat depremlerinden beri en çok örselenen, sürekli siyasi tartışmalara meze edilen şehir olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay’la aramızı bozmak için çok uğraştılar, pek çok iftira attılar. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya kalktılar. 31 Mart seçimleriyle Hatay, kendi üzerinden oynanan bu kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Cumhur İttifakı’na ve AK Parti’ye duydukları güven dolayısıyla Hatay’ımıza ve Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Ancak ana muhalefet partisinin, Hatay’ın iradesini gasbetme girişimleri son dakikaya kadar devam etmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun baskı altına alınması dâhil her yol denenmiş, ‘ölülere oy kullandırıldığı’ gibi akla ziyan pek çok yalan söylenmiştir. CHP’nin millî irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK bu hezeyanlara karşı son noktayı koymuştur. Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek, Hataylı kardeşlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade edeceğiz.”
“FARKIMIZI YİNE ESERLERİMİZLE VE HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ PROJELERİMİZLE GÖSTERECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine güvenen diğer şehirlere layık olabilmek için her zamankinden daha fazla çalışacaklarını belirterek, “Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: AK Parti olarak 21 yıllık iktidarlarımız boyunca yatırım yaparken, eser üretirken, insanımızın yaşadığı yerlere hizmet götürürken bugüne kadar seçim sonuçlarını önümüze almadık, almayız. İnşallah bundan sonra da farkımızı yine eserlerimizle, icraatlarımızla ve hayata geçirdiğimiz projelerimizle göstereceğiz” diye konuştu.
Özellikle depremzede şehirlerin süratle yeniden ayağa kaldırılmasının, gündemlerinin ilk sırasında yer almayı sürdüreceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6 Şubat sonrasında artık bir beka meselesi olarak gördüğümüz depreme hazırlık çalışmalarını da yakından takip edeceğiz” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ŞEHİRLERİMİZE TEKRAR MUSALLAT OLMASINA FIRSAT VERMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kendilerine sadece şehirlerini yönetme değil, aynı zamanda pek çok yerde kendi adına başkalarını denetleme görevini de tevdi ettiğini ifade ederek, “Milletimizin, belediye meclislerinde bize denetim yetkisi verdiği illerimizde inşallah bu görevimizi en güzel şekilde yerine getireceğiz. Şehirlerimizin kaynaklarının terör örgütlerine, reklam ajanslarına, açgözlü fırsatçılara, tufeylilere değil orada yaşayan insanlarımıza harcanmasını temin için gereken her şeyi yapacağız. Bölücü terör örgütünün şehirlerimize ve vatandaşlarımıza tekrar musallat olmasına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz” değerlendirmelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandık gününün, siyasetçinin ve siyasi partilerin karne günü olduğuna işaret ederek, 31 Mart tarihinde milletin, tüm siyasi partilerin mahallî idarelerdeki son beş yıllık karnesini kendilerine takdim ettiğini belirtti.
Seçim sonuçlarından herkesin kendisine göre dersler çıkaracağını, elbette kendi iç muhasebesini yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sonuçlara bakarak bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Âdeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar… Birileri kendilerince, ‘yerel iktidar’ ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, ‘demlendikleri’ ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, ham bir hayalden ibarettir.”
“TÜRKİYE’YE DAHA İYİ HİZMET EDEBİLMEK ADINA NE YAPILMASI GEREKİYORSA ONU YAPMANIN DERDİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Dün, 16’ncı toplantısını yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır. Sapla samanı karıştırmaya çalışanları, daha fazla vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum. Siyasetin ve ülkenin gündeminin içi boş tartışmalarla meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. Biz Türkiye’ye ve milletimize daha iyi hizmet edebilmek adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmanın derdindeyiz” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasinin “öncelikle halkın iradesini kabullenmek, milletin takdirine boyun eğmek, milletin tercihiyle zıtlaşmamak” olduğunun altını çizmek istediğini dile getirerek, şunları söyledi: “Muhalefet gibi rakamları eğip bükerek, tabir yerindeyse kırk dereden su getirerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin sandıkta verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamız, tüm boyutlarıyla objektif olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyor. Hiçbir komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak, gerektiğinde canı pahasına bizim yanımızda duran aziz milletimize karşı görevimizdir. Şurası tartışmasız bir gerçektir ki; milletimiz, bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir öz eleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo tevile gerek duymayacak kadar nettir. AK Parti olarak biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken, sadece bununla kalmayacak, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin ayırıcı vasfının kendi doğru ve yanlışlarını analiz edebilen, kendi yaptıklarını ve yapamadıklarını doğru değerlendirebilen bir parti olması olduğunu söyledi.
“DAHA GÜÇLENMİŞ BİR ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”
“Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aslımıza, köklerimize, iradesiyle ve desteğiyle bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız” ifadesini kullandı.
Lügatlarında böbürlenme olmadığını, millete tepeden bakmadıklarını, milletle aralarına duvarlar örmediklerini ve mesafe koymadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her zaman söylüyorum, biz bu milletin ta kendisiyiz. Biz, siyaseti birilerine imtiyaz sağlamak, makam, mansıp, koltuk ve unvan dağıtmak için de yapmıyoruz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz, bu makamlarda milletimize ve Türkiye’ye aşkla hizmet etmek için bulunuyoruz. Bu konuda oluşan zafiyetleri süratle gidermek boynumuzun borcudur. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan, muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz. Bize destek olanlarla birlikte sandığa gitmeyenlerin, gidip farklı tercihte bulunan vatandaşlarımızın da mesajlarını, en doğru biçimde okuyacak, değerlendirecek, gelecek dönemdeki yol haritamızı belirlerken bunlardan muhakkak istifade edeceğiz. Ama bu süreci, partimizin geleneklerine, hareketimizin kurucu esaslarına ve davamızın prensiplerine uygun şekilde yöneteceğiz. Partimizin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve küçük tuzaklar peşinde koşanların sinsi oyunlarına gelmeyeceğiz. Başarımızı başarımız, üzüntümüzü üzüntümüz gören dünyanın dört bir yanındaki mazlumları hayal kırıklığına asla uğratmayacağız.”
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİ YENİ BİR ŞAHLANIŞIN DÖNÜM NOKTASI HÂLİNE GETİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük bir davanın temsilcileri olduğumuzun şuuruyla önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası hâline getireceğiz. Kim ne derse desin, AK Parti, bu ülkenin, bu milletin partisi olmayı, kendi insanımızla birlikte gönül coğrafyamızdaki yüz milyonların umudu olmayı sürdürecektir. Allah’ın izni, aziz milletimizin takdiriyle daha nice yıllar boyunca Türkiye için çalışmaya, eser ve hizmet üretmeye, evlatlarımızın hayallerini gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bundan hiçbir yol ve dava arkadaşımın, partimize gönül veren hiçbir teşkilat mensubumuzun şüphe duymamasını istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti’yi değerlendirirken, nereden geldiğini ve hangi istikamete ilerlediğini bir an olsun akıllarından çıkarmayacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutlu bir hareket, uzun bir yürüyüş, sabırlı bir mücadelenin 14 Ağustos 2001’de AK Parti olarak göründüğünü dile getirdi.
“HİÇBİR ZAMAN UMUDUMUZU YİTİRMEDİK, SABRIMIZI KAYBETMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Biz nevzuhur bir hareket değiliz. Biz partilerden bir parti değiliz. Biz bugünlere bir anda gelmedik. Bu hareketin, bu partinin temelinde, ismi bilinen ya da bilinmeyen yüzlerce, binlerce fedakârın, cefakârın, kahramanın emeği var, alın teri var. Biz dikensiz bir gül bahçesinde de yürümedik, yürümüyoruz. Bu geldiğimiz noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık, işkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik; partilerimiz kapatıldı, yasaklandık, kovulduk, ötelendik, haksızlığa, hukuksuzluğa, zorbalığa uğradık; ancak hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, sabrımızı kaybetmedik, asla ve asla yılgınlığa kapılmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “’İman varsa imkân var’ dedik, ‘Allah büyüktür’ dedik, en hüzünlü anlarımızda, ‘Allah’ın yardımı yakındır’ dedik, her seferinde düştüğümüz yerden doğrulduk, kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik. Şimdi bakıyorum, AK Parti’nin son yerel seçimde aldığı oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor, bir taraf olumsuz, karamsar bir tablo çiziyor. Teşkilatlarımızın moralini bozmaya yönelik bir kampanya yürütülüyor. Şunu çok net ifade etmek isterim, bunlar, AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar. Bunlar, nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin, kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük partisi olduklarına, her anlamda muazzam bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olduklarına dikkati çekerek, “Şunu herkes görsün ve bilsin; biz ‘bitti’ demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri. Biz seçmenin mesajını okuruz, doğru okuruz, gerekeni yaparız, arızaları düzeltir, eksikleri giderir, tekrar yola koyuluruz” diye konuştu.
“Kimse sevinmesin, kimse umutlanmasın, kimse farklı hevesler peşinde koşmasın. Biz buradayız, sapasağlam, dimdik, en güçlü hâlimizle, elhamdülillah, ayaktayız” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunun da altını özellikle çiziyorum; bu seçim sonuçlarını bir fırsat bilerek, AK Parti’yi yıpratmaya, AK Parti’nin dengelerini bozmaya kalkışanları da gayet iyi görüyoruz, biliyoruz. Eleştiri ve öz eleştiri tamam ama AK Parti’yi, özellikle de fedakârlık abidesi olan AK Parti teşkilatını, eleştiri ya da öz eleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara da asla müsaade etmeyiz. Medyadan, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından AK Parti’ye ayar vermeye çalışanlara kesinlikle rıza göstermeyiz.”
Milletin dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyaçları olmadığını; partinin ilgili kurullarının her türlü detayı değerlendirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan muhalefete de ekmek çıkmaz; AK Parti üzerinden kendilerine şahsi ikbal devşirme emelleri olanlara da ekmek çıkmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanların, milletvekillerinin, tüm teşkilat üyelerinin bugünden itibaren hep birlikte halkın içine gireceklerini, başları dik, öz güvenleri yüksek, umutları tam bir biçimde millete hizmeti sürdüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkaları ne yaparsa yapsın, biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu nasıl gerçekleştiririz, buna bakacağız” diye konuştu.
“Menzile kilitlenmiş ok misali hedeflerimize odaklanacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çok açık söylüyorum; bu harekette şımarıklık olamaz. Bu harekette milletten, milletin değerlerinden, milletin ahvalinden, milletin gündeminden kopma asla olmaz. Aynı zamanda bu harekette yeise, umutsuzluğa asla yer yoktur. Bu hareket, korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir. Muhasebemizi yapar, hatalarla aramıza mesafeyi koyar, ‘nerede kalmıştık’ der ve kaldığımız yerden yolumuza daha güçlü bir şekilde revan oluruz. Sandıktan çıkan mesajlar ve yaptığımız değerlendirmeler ışığında gerekli adımları atmaya başlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sadece 10 ay önce, 28 Mayıs’ta milletimiz bize yetki verdi. Önümüzdeki dört yıl boyunca milletin verdiği bu yetkiyi, milletin emanetini, milletin yüklediği mesuliyeti omuzlarımızda dirayetle taşıyacağız” diye konuştu.
Milletin beklentilerini çok iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız” ifadelerini kullandı.
Terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceklerini, içerde ve dışarda Türkiye’nin, milletin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız. Bununla kalmayacak, geçmişte olduğu gibi, bugün de yarın da bölgemizin, dünyanın barışı için katkı sunmayı sürdüreceğiz” dedi.
“İSRAİL, İNSANLIK TARİHİNE ŞİMDİDEN UTANÇLA YAZILMIŞ BİR KATLİAM YÜRÜTÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi burada bir hususu özellikle dikkatlerinize sunmak isterim. Terör devleti İsrail, 7 Ekim’den bu yana, hem Gazze’de hem Batı Şeria’da insanlık dışı bir soykırımı icra ediyor. İsrail, Batı’dan aldığı koşulsuz destekle, büyük bir şımarıklık, büyük bir pervasızlık içinde insanlık tarihine şimdiden utançla yazılmış bir katliam yürütüyor. Şimdi, seçim sürecinde de seçim sonrasında da birtakım merkezlerden, şahsıma ve partimize yönelik bazı insafsız, izansız ithamlarda bulunuldu. Bu ithamların, bu alçak iftiraların, üzülerek söylemeliyim ki, bazı çevrelerde karşılık bulduğunu, hatta bize karşı kullanıldığını da gördük. Birileri, yalan olduğunu bal gibi bildikleri iddialar üzerinden bizi, partimizi, hükûmetimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bıraktı. Hatta bazı sözde partiler ne yazık ki bu konuda bizim nasıl tavır takındığımızı bildikleri hâlde bizi kalkıp eleştiri yağmuruna tuttular.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bakınız bunu gerçekten söylemek istemezdim. Bunu söylemeye gerek duymazdım ama mecbur kaldım. Hiç kimse, ne şahsımın ne de bu kutlu kadronun Filistin meselesindeki hassasiyetini sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Biz, birileri gibi Filistin’in yerini, Gazze’de yaşanan zulmü, Filistinli kardeşlerimize yönelik işgal ve katliam politikasını 7 Ekim’de öğrenmedik. Yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her bir safhasında Filistin’i kutlu bir emanet gibi daima yüreğimizde taşıdık. Bu hareket, bu parti, diğer birçok ilkenin yanında, Filistin davasını sorgusuz, sualsiz, şartsız omuzlama ilkesi üzerinde yükselmiştir.”
“EN ZOR ZAMANLARINDA FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLDUK”
Filistin davasını sadece savunmuş değil, bu uğurda çok ağır bedeller de ödemiş bir hareket ve kadro olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafta sonu Filistin davasının lideri misafirim olacak. Beraber birçok şeyleri dertleşeceğiz, konuşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın, 12 Eylül darbesi, Konya’daki Kudüs mitinginin ardından geldi. Unutmayın, 28 Şubat darbesi, Sincan’daki Kudüs Gecesi’nin ardından geldi. Unutmayın, MİT’e yapılan operasyon, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz ihaneti, siyonizmin uşağı, vatan haini FETÖ tarafından, bizim Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldı” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 yıl önce hiç kimse cesaret edemezken, şu anda sözde partileri olanlar da dahil, Davos’ta katillerin yüzüne açık yüreklikle “one minute” dediklerini hatırlatarak, “Dünyada hiç kimse konuşamazken, biz çıktık ‘Hamas bir terör örgütü değil, bir direniş grubudur’ dedik. Birleşmiş Milletler kürsüsünden son 70 yılda İsrail’in Filistin’in topraklarını nasıl adım adım işgal ettiğini haritalarıyla ortaya koyduk. En zor zamanlarında Filistinli kardeşlerimizin her bakımdan yanında olduk. Elimizdeki tüm imkânları Filistin için, Gazzeli mazlumlar için seferber ettik” diye konuştu.
“FİLİSTİN’İN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİ HER ŞARTTA, HER KOŞULDA CESARETLE SAVUNACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Burada çok açık ve net söylüyorum: Millî Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız. Böyle bir dönemde hakkı ve hakikati haykırmanın zor olduğunu biliyoruz. Ama bütün dünya bilsin, anlasın, idrak etsin: Ne suikast girişimlerine ne darbe girişimlerinize ne ekonomik saldırılarınıza ne de algı operasyonlarınıza boyun eğeceğiz. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi, Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim, devam edeceğiz. 14 bin çocuğu öldürdüler, 14 bin çocuk… Bunlar Hitler’i çoktan geçtiler. 14 bin masum çocuğun ölümünü görmeyip, ‘Hamas terör örgütüdür’ diyerek İsrail’in gözüne girmeye, İsrail’e yaranmaya çalışanlara inat, biz Filistin’in bağımsızlık mücadelesini her şartta, her koşulda cesaretle savunacağız. Kardeşlerim şunu unutmayın; biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, biz devlet yönetiyor, 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Bazı adımlarımız görünmüyor olabilir. Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz. Ancak çıkıp da bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar, er ya da geç mahcup olacaklar, rezil olacak, tarih önünde nasıl bir haksızlık yaptıklarını göreceklerdir.”
“Gazze’yi, tüm Filistin’i, Filistin’in şanlı istiklal direnişini gönülden selamlıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim’den beri şehit düşen Filistin’in kahraman evlatlarını rahmetle yâd etti, yaralılara acil şifalar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye saldırısı sonrasında Türkiye’nin ortaya koyduğu çabaları, yürütülen diplomasi trafiğini ve Gazze’ye yapılan yardımları anlatan bir video izletti.
Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 31. yılında minnetle, şükranla, özlemle yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rahmetli Özal’ın ‘çağ atlayan Türkiye’ diyerek açtığı yoldan giderek, ülkemize ve milletimize tarihi başarıları yaşatmanın gururunu yaşıyoruz. Rabb’im kendisini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.