Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Salgın döneminde G-20 içinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında geliyoruz. Küresel ticaretin dengelerinin yeniden oluştuğu bir dönemde Türkiye’nin sergilediği bu performans bizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize adım adım yaklaştırıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Dünya ve ülkemiz açısından zor geçen 2021’i uğurladık ve yeni umutlarla, yeni heyecanlarla 2022 yılına girdik. Yeni miladi yılın milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Son iki yıla damgasını vuran Koronavirüs salgınının ve onun tetiklediği küresel ekonomik sorunların bir müddet daha herkesle birlikte ülkemizi de olumsuz etkilemeyi sürdüreceği anlaşılıyor. Sağlık hizmetlerinden maskeye, tıbbi malzemeden aşıya kadar pek çok alanda salgının ortaya çıkardığı adaletsizlikler büyük ve güçlü Türkiye hedefimize bir an önce ulaşmamızın önemini açıkça göstermiştir.
“TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL SAĞLIK VE EKONOMİK KRİZİNDEN OLUMLU YÖNDE AYRIŞTIRMAYI BAŞARDIK”
Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin kalkınma altyapısında sağladığı ilerleme sayesinde Türkiye’yi küresel sağlık ve ekonomik krizinden olumlu yönde ayrıştırmayı başardık. Her ne kadar birileri bir kısmı yalan, bir kısmı yanlış haberler üzerinden milletimizin moralini bozmaya çalışsa da, dünyayı izleyen herkes bu sıkıntılı tabloda Türkiye’nin durduğu yeri takdirle karşılıyor.
İşte daha bugün 2021 yılı ihracat rakamlarını açıkladık. Salgının ekonomiler üzerindeki baskısının arttığı geçtiğimiz yıl Türkiye ihracatın lokomotifi olduğu hızlı büyüme eğilimini sürdürmüştür. Bu dönemde imalat sanayinde kapasite kullanım oranımız yüzde 80’e dayanırken, istihdamda yıllık 2 milyonu bulan bir artış sağladık. Küresel mal ticaretinin yüzde 10 arttığı geçtiğimiz yıl, biz ihracatımızı yüzde 33 yükseltmeyi başararak bu alanda da farkımızı ortaya koyduk. Türkiye olarak geçtiğimiz yıl ulaştığımız 225 milyar 368 milyon dolarlık ihracatla Cumhuriyet tarihinde ilk defa küresel ihracattan aldığımız payı yüzde 1’in üzerine taşıdık. Geçmişle mukayeseli olarak baktığımızda ise, 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımızı altı kattan fazla artırdığımızı görüyoruz. Aynı şekilde 20 yıl önce 88 milyar doları bulmayan dış ticaret hacmimiz, 500 milyar dolar sınırına dayandı. Geçtiğimiz yıl itibariyle dış ticaret açığımız 46 milyar dolara gerilerken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83’ün üzerine çıktı. Bu oranın 2000’lerin başında yüzde 51 olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Dış ticaretimizde millî paramızı kullanım seviyemizin 183 milyar liraya ulaşmış olması da bir diğer önemli gelişmedir.
Ayrıntılarını bugün yaptığımız basın toplantısında verdiğimiz 225 milyar 368 milyon dolarlık 2021 ihracatımızın ülkemize, milletimize, sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Bu ihracat rakamına özellikle ulaşılmasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, iş dünyamızı, çalışanlarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Girdiğimiz yeni yılda ihracatımızı çok daha ileri seviyelere çıkarmak için gündemimizde pek çok program, plan, proje var. İnşallah hepsini de kararlılıkla hayata geçirerek önümüzdeki yıl bu vakitler milletimize çok daha büyük müjdeler verebilmeyi ümit ediyoruz. Dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefimize giderek daha çok yaklaşıyoruz.
Geçtiğimiz yılı güzel haberlerle kapattığımız bir diğer sektör de turizmdir. Salgının turizm sektöründe yol açtığı olumsuz etkileri hızla ortadan kaldırmak için aldığımız tedbirlerin, verdiğimiz teşvik ve desteklerin karşılığını özellikle gördüğümüz bir sezonu geride bıraktık. Bu sektörde 2021’i 29 milyon turist sayısı ve 24 milyar doları aşan bir turizm geliriyle kapattık. Bir başka ifadeyle, turizmde önceki yıla göre ziyaretçi sayısında yüzde 83’lük, gelirde yüzde 100’lük bir artış sağladık.
Devlet ve özel sektörün yakın iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz büyük atılım sayesinde sadece kayıplarımızın önemli bir kısmını telafi etmekle kalmadık, Akdeniz havzasındaki rakiplerimizi de geride bıraktık. Artık hedefimiz salgın öncesi ziyaretçi sayısına ulaşmanın ötesinde çok daha yüksek bir gelir seviyesine çıkmaktır. İnşallah 2022 yılı bu hedefe biraz daha yaklaştığımız, verimli, bereketli, kazançlı bir sezon olacaktır. Tesis sahiplerinden çalışanlarına kadar turizm sektörümüzün tüm mensuplarına ülkemize kazandırdıkları bu başarı için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle KOSGEB destekleriyle ilgili bir müjdemizi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi Nisan ayında mikro ve küçük işletmelere yönelik bir hızlı destek programı başlatmıştık. Bu programın kapsamını yeni mezun gençlerimizin istihdamını teşvik edecek şekilde genişletiyoruz. Son 12 aydaki çalışan sayısını koruyup meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi en az 12 ay boyunca istihdam etme taahhüdünde bulunan işletmelere 100 bin lira destek veriyoruz. Kadın istihdamında bu rakam 110 bin lirayı buluyor. Mikro işletmelerde 2 ve küçük işletmelerde 5 personele kadar uygulanacak bu destek rakamı, faizsiz olarak 2 yıl sonra 24 ayda geri ödeyecek. Amacımız, bu programla 75 bin yeni meslek lisesi veya üniversite mezunu gencimizi istihdama dâhil etmektir. İşletmelerimizi başvuruları bugün açılan bu programa katılmaya davet ediyoruz.
“SALGIN DÖNEMİNDE G-20 İÇİNDE EN HIZLI TOPARLANAN VE BÜYÜYEN ÜLKELERİN BAŞINDA GELİYORUZ”
Türkiye, 2021 yılında ekonomide yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari denge odaklı bir büyüme yaşadı. Dünya ticaret hacminin yüzde 5,3 küçüldüğü 2020 yılını biz 1,8 büyümeyle kapatmıştık. Küresel ticaretin yeniden hareketlenmeye başladığı 2021’de büyümede çift haneli rakamları yakalayacağımıza inanıyoruz. Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğindeki yüzde 7,4’lük, ikinci çeyreğindeki yüzde 22’lik ve üçüncü çeyreğindeki yüzde 7,4’lük büyüme bunun işaretini veriyor.
Salgın döneminde G-20 içinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında geliyoruz. Küresel ticaretin dengelerinin yeniden oluştuğu bir dönemde Türkiye’nin sergilediği bu performans bizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize adım adım yaklaştırıyor. Elbette bu süreçte karşı karşıya kaldığımız sıkıntılar, ödediğimiz bedeller de var. Bunlardan biri, döviz kurunda yaşanan ve esasen ülkemiz ekonomisinin gerçekleriyle uyumlu olmayan dengesiz dalgalanmadır. Kurdaki yükselişi bir seviyeye kadar ekonomik işleyişe ve ülkemizin ihracattaki hedeflerine uygun olduğu için sorun etmiyorduk. Ama bir yerden sonra iş serbest piyasa ekonomisi kurallarının dışına çıkarak arkasında kötü niyetlerin belirdiği farklı bir görünüme büründü. Yurt dışından ve ülkemiz içinden kimi siyasetçiler, medya kuruluşları, akademisyenler piyasaları paniğe sürükleyerek dövize yönelişi artıracak senkronize bir kampanya başlattılar. Hatırlarsanız bundan üç dört yıl önce yurt dışı kaynaklı benzer saldırılara, benzer tuzaklara maruz kalmıştık. Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz mekanizmalar sayesinde yurt dışından Türk ekonomisine yönelik serbest piyasa kurallarına da uygun olmayan sinsi saldırıların önünü büyük ölçüde kesmiştik. Son kampanyada ise, daha çok yurt dışındaki yatırımcıları panikleterek aynı amaca varılmak istenmiştir. Dalgalanmanın kendi tabii seyri içinde durulmadığını görünce 20 Aralık’ta kamuoyuna açıkladığımız tedbir paketi ile piyasaların önemli ölçüde yeniden dengeye gelmesini sağladık. Ekonominin kendi tabii seyri dışında niyetlerle dışarıdan yapılabilecek saldırılara karşı oluşturduğumuz mekanizmaların bir benzerini içeride de kurmuş olduk. Parasının değerini korumak isteyen vatandaşlarımız, özellikle önünü görme ihtiyacı duyan iş dünyamıza sunduğumuz alternatiflerin piyasalar tarafından da benimsendiğini memnuniyetle gördük. Kur korumalı Türk Lirası mevduatına kısa sürede 78 milyar liralık bir geçişin yaşanması, vatandaşlarımızın ekonomi programımıza olan güveninin işaretidir. Katılım finans kuruluşlarını da sisteme dâhil ederek bu uygulamayı genişletiyoruz. Ülkemiz ekonomisinin istikrar ve güven iklimi içinde büyümesine katkı sağlayacak bu yaklaşımı yeni araçlar ve yöntemlerle 2022’de daha da güçlendireceğiz.
Açıkladığımız tedbir paketinin Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin getirdiği imkânlarla bizim veya ilgili kurumlarımız tarafından hayata geçirilebilecek olanların tamamını uygulamaya soktuk. Bu çerçevede Merkez Bankası döviz tevdiat ve altın hesaplarından Türk Lirası mevduata dönüşün desteklenmesine ilişkin tebliğlerini yayınladı. Döviz ve altın cinsi hesaplardan vadeli Türk Lirası hesaplara dönüşen tutarlar zorunlu karşılıktan muaf tutulurken, stopaj oranı da sıfırlandı. İhracatçı ve ithalatçı firmalara Türk Lirası vadeli döviz satım ihalesine başlandı, bu satışlardaki stopaj oranı da sıfıra çekildi. Temettü gelirlerine uygulanan stopaj oranı yüzde 15’ten yüzde 10’a indirildi. Yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması çalışmaları kapsamında hurda altın değerlemesinde kullanılacak asgari milyem rakamında değişiklik yapıldı. Vatandaşlarımızın altınlarını bankalar, darphane ve kuyumcular vasıtasıyla sisteme dâhil etmelerine imkân sağlanıyor. Talep edenler bankalardaki altın hesaplarında tuttukları birikimleri fiziki altın olarak da alabilecek. Bankalar nezdinde darphane altın ürünleri bazında açılan hesaplar da fiziki altın olarak istenebilecek.
“BUGÜNE KADAR MİLLETİMİZE NE SÖZ VERDİYSEK YAPTIK, BUNDAN SONRA DA VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Kredi Garanti Fonu’nun daha aktif ve daha kapsayıcı şekilde çalıştırılmasıyla ilgili protokol yakında hayata geçiyor. Kanuni düzenleme gerektiren hususlarla ilgili çalışmalarımızı da tamamladık. Bu çerçevede Türk Lirası için Hazine desteğine, ihracat ve imalat sanayi şirketleri için Kurumlar Vergisi’nde 1 puanlık indirim yapılmasına, bireysel emeklilik sistemindeki devlet katkısını yüzde 25’den yüzde 30’a çıkartılmasına, yatırım fonlarından elde edilen kar paylarına istisna uygulanmasına, gelire endeksli senetlerin ihracına; tüm bunlara ilişkin hazırlanan kanun değişikliği düzenlemeleri yarın Meclis’in takdirine sunuluyor.
Ayrıca, ülkemizde ve dünyada hammadde temininde tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ve girdi fiyatlarındaki beklenmedik artışlar sebebiyle hazırlanan fiyat farkı çalışması da Meclis’in takdirine sunulma aşamasındadır.
Biz bugüne kadar milletimize ne söz verdiysek yaptık, bundan sonra da verdiğimiz her sözü yerine getirmeye devam edeceğiz.
Geçtiğimiz yıl hepimizin canını yakan bir diğer sıkıntımız yüksek enflasyon ve onun ötesinde bir vakayı ifade eden fahiş fiyat artışlarıdır. Ülkemizdeki fiyat artışlarının iki sebebi vardır.
Birincisi; salgın döneminde küresel emtia fiyatlarında görülen fevkalade yükselmedir. Öyle ki, salgın döneminde dünyada petrol fiyatları neredeyse iki katına, kömür fiyatları üç ila beş kat, doğal gaz fiyatları altı ila 10 katına çıkarken metal ve mineral fiyatları yüzde 50, tarım ürünleri fiyatları yüzde 25 arttı. Enerji fiyatlarındaki aşırı yükseliş sebebiyle pek çok ülke elektrik tarifelerini ortalama üç kat artırmak mecburiyetinde kaldı. Biz ise her konuda olduğu gibi enerji fiyatları hususunda da vatandaşımızı koruyacak bir yol izledik. Geçtiğimiz yıl elektriği yarı fiyatının bile altına, doğal gazı beşte biri fiyatına vatandaşlarımıza sunarken, akaryakıt fiyatlarında da eşel mobil sistemiyle oldukça düşük satış fiyatları sağladık. Bu şekilde 2021 yılında vatandaşlarımız lehine doğal gazda 80 milyar liralık, elektrikte 20 milyar liralık, akaryakıtta 65 milyar liralık kamu adına fedakârlık yaptık. Bir başka ifadeyle, vatandaşlarımızın cebinden doğal gaz faturası, elektrik faturası, benzin, mazot faturası olarak çıkacak 165 milyar lirayı kamu kaynaklarından karşıladık. Yeni yıl itibarıyla yürürlüğe giren tarifelere rağmen kamunun vatandaşlarımıza desteği sürmektedir. Mesela hane halkının kullandığı doğal gaz ve yine hane halkını kapsayan elektrik faturalarında tarifeler vatandaşlarımız lehine düzenlenmiştir.
“VATANDAŞLARIMIZ AKARYAKITA DİĞER ÜLKELERDEKİ FİYAT ARTIŞLARINA NİSPETEN DAHA HESAPLI BİR TARİFEYLE ERİŞEBİLMEKTEDİR”
Bakınız şimdi sizlerle basit bir hesabı paylaşacağım. Ülkemizde 2002 yılında 150 kilovat elektrik ve 125 metreküp doğal gaz kullanımı karşılığında bir vatandaşımızın ödediği fatura asgari ücretin yüzde 47’sini oluşturuyor. Şimdi aynı miktardaki elektrik ve doğal gaz kullanımı için yeni tarifeyle ödenen tutar asgari ücretin yüzde 13’ü seviyesindedir. Görüldüğü gibi vatandaşımızı fiyat artışlarına ezdirmeme sözümüzü burada da yerine getirmiş oluyoruz.
Bu vesileyle, vatandaşlarımıza yapılan kömür yardımlarının yeni yılla birlikte, altını şimdi çiziyorum, doğal gaz faturası desteği olarak da verilebileceğinin haberini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Akaryakıtta ise eşel mobil sisteminden normal tarifeye dönüldüğü için petrol fiyatlarındaki ve döviz kurundaki değişime bağlı olarak belirlenen otomatik tarife yürürlüğe girmiştir. Buna rağmen vatandaşlarımız akaryakıta diğer ülkelerdeki fiyat artışlarına nispeten daha hesaplı bir tarifeyle erişebilmektedir. Düşme eğiliminde olan petrol fiyatları ve istikrar kazanmaya başlayan kur dikkate alındığında, petrol fiyatları üzerindeki baskının yakında tersine dönmesi beklenebilir.
Diğer yandan, dünya piyasalarında, ülkemizde de çok tartışılan bitkisel yağ fiyatlarındaki artış yüzde 70’i, şeker fiyatlarındaki artış yüzde 50’yi, tahıllardaki artış yüzde 32’yi bulmuştur. Market raflarındaki artışın bir kısmının kaynağı bu küresel fiyatlandırmalardandır. Ancak, bazı ürünlerdeki artışların ne küresel emtia ve enerji fiyatlarıyla, ne kurdaki dalgalanmayla izah edilemeyecek derecede fahiş olduğunu görüyoruz. Bu konunun takipçisi olmaları ve gereken işlemleri yapmaları için ilgili tüm kurumlarımıza talimatlarımızı verdik. Aynı kapsamda stokçuluk yapanlara uygulanacak cezaları artıran bir kanun değişikliği de Meclisimizin gündeminde bulunuyor. Tüm bunlara rağmen, dünya ekonomisiyle entegre piyasaya sahip bir ülke olarak fiyat artışlarından ister istemez biz de etkileniyoruz.
“ENFLASYONU TEKRAR TEK HANELİ RAKAMLARA GERİLETMEKTE KARARLIYIZ”
Hiç şüphesiz fiyat artışları ülkemize mahsus bir durum da değildir. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamı enflasyon rakamlarında çok ciddi artışlarla karşı karşıyadır. Amerika son 40 yılın, Almanya ve İspanya son 30 yılın, İngiltere ve İtalya son 10-12 yılın, Avrupa’nın geneli avro bölgesinin kuruluşundan beri en yüksek enflasyon rakamlarının sancısıyla kıvranmaktadır. Üstelik tüketici fiyat endeksinde üretici fiyat endeksinin katbekat fazlası olarak gerçekleşen artışlar bu sancının devam edeceğini gösteriyor. Diğerleri gibi ülkemizin önünde de bir enflasyon gerçeği vardır. Bugün 2021 yılı enflasyonumuz yüzde 36 olarak açıklandı. Öncelikle her ne sebeple olursa olsun vatandaşlarımızın böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmasından dolayı üzüntülüyüz. Türkiye tarihinde enflasyonla en büyük mücadeleyi veren, enflasyonu en düşük seviyelere indiren yönetim biziz. Ülkemizde yüzde altılara kadar indirdiğimiz enflasyonun boynunu kırarak en kısa sürede tekrar tek haneli rakamlara geriletmekte kararlıyız.
Enflasyon oranının bu derece yüksek çıkmasında küresel emtia fiyatlarındaki ve üretim maliyetlerindeki artışın ötesinde döviz kurundaki dalgalanmanın da etkisinin olduğunu biliyoruz. Döviz kurundaki köpüğü aldığımızda nasıl daha gerçekçi bir tablo önümüze çıktıysa, enflasyonda da bunu yapacağız. Döviz kuru üzerinden ilk büyük saldırıya maruz kaldığımız 2018’de de yüzde 20’yi aşan bir enflasyonla benzer bir tablo yaşamıştık, takip eden yılda ise enflasyonu neredeyse yarı yarıya düşürmüştük; inşallah bu yıl da enflasyonu çok daha fazlasıyla gerileteceğiz.
Bununla beraber, hiçbir vatandaşımızı fiyat artışlarının yükü altında bırakmadık, bırakmayacağız. Çalışanlar başta olmak üzere vatandaşlarımızın gelirlerini enflasyonun altında ezdirmeyecek özel tedbirler aldık ve bu tedbirleri almaya da devam ediyoruz. Asgari ücrette yaptığımız yüzde 50’lik artış bunun örneklerinden biridir. Yeni asgari ücretle işçilerimizin gelirlerinde enflasyon oranının çok üzerinde bir artışı gerçekleştirdik. Bu düzenleme asgari ücrete endeksli işsizlik maaşı, evde bakım ücreti, 65 yaş aylığı, iş göremezlik ödeneği gibi pek çok rakamı da aynı oranda artırmıştır.
Memurlarımızın maaşlarında Temmuz-Aralık ayı enflasyon farkı ve toplu sözleşme gereği olarak toplamda yüzde 28 oranında bir artış yapıldı. Bununla kalmadık, memurlarımızın Ocak ayındaki yüzde 5’lik toplu sözleşme dönem zammını yüzde 2,5 artışla yüzde 7,5 olarak uygulama kararı aldık. Böylece memurlarımızın maaş artış oranını yüzde 30,5’a çıkartarak onlara ilave bir sosyal destek sağlamış oluyoruz.
Aile yardımları da çalışmayan eş için 521 lira, 6 yaşından küçük çocuklar için 115 lira, 6 yaşından büyük çocuklar için 57 lira olarak güncellenmiştir. Tabi bu rakamlara memur maaşlarının asgari ücret kadarki kısmının gelir ve damga vergilerinden muaf tutulmasıyla ortaya çıkan ve 288 liraya kadar ulaşan artışları da ilave etmek gerekiyor.
Şimdi geldik emeklilerimize, bugün herhalde ağırlıklı olarak o bekleniyor.
Emeklilerimizin maaşlarında ise genel olarak enflasyon oranı kadar artış zaten yapıyoruz. Buna ilave olarak, düşüm maaş alan emeklilerimizle ilgili yeni bir alt sınır belirledik, yeni düzenlemeye göre hiçbir emeklimiz 2500 liranın altında maaş almayacak. Böylece aylık geliri 1500 liradan başlayan 1 milyon 266 bin emeklimizin maaşlarını 2500 liraya yükseltmiş oluyoruz. Temmuz ayında hem memurlarımızın, hem emeklilerimizin maaşlarına yapılacak yüzde 7 toplu sözleşme artışına ilave olarak şayet gerekiyorsa enflasyon farkı da ilave edilecektir.
Bugün buradan bir kez daha Türkiye’nin demokratik ve ekonomik kalkınmasında attığımız tarihî adımları, yeni ekonomi programımızı başarıyla neticelendirerek taçlandırmanın sözünü veriyoruz.
Yatırımıyla, istihdamıyla, üretimiyle, ihracatıyla, cari dengesiyle hedeflerine ulaşmış, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmuş Türkiye’ye hiç olmadığı kadar yakınız. Geçmişte bu tür kritik dönemlerde ihtiyacı olan atılımları tek parti faşizmin çarpık uygulamalarıyla, darbelerle, vesayetin oyunlarıyla, siyasi istikrarsızlıkla, terörle ve daha pek çok tuzakla kaçırmış bir ülkeyiz. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle inşallah bu defa tarihi tekerrür etmeyecek, aynı hüzünlü tabloyla karşılaşmayacak, aynı bedelleri ödemeyeceğiz, çünkü bu defa ibret alacağımız muazzam birikimler ve asla vazgeçemeyeceğimiz muazzam kazanımlarla yolumuza devam ediyoruz. Son 20 yılda milletimizle birlikte pek çok sınamadan anlımızın akıyla geçtik. Vesayetin gücünü beraber törpüledik. Kalkınma altyapımızı beraber güçlendirdik. Demokrasimizin standartlarını beraber yükselttik. Her bir insanımızı kucaklayan hak ve özgürlükleri beraber genişlettik.
Şu anda ekranları başında bizi izleyen milletime özellikle sesleniyorum; biz size aşığız, biz sizin dertliniz olan bir iktidarız ve biz terör örgütlerine karşı olan mücadelemizi bu can bu tende oldukça sonuna kadar vermekte kararlıyız. PKK’sından FETÖ’süne tüm terör örgütlerinin başını hep birlikte ezdik.
Küresel yönetim sisteminin çarpıklıklarına beraber başkaldırdık. Sınırlarımıza kadar dayanan emperyalist hevesleri beraber kursaklarında bıraktık. Darbecilere karşı sokakta beraber direndik. Ülkemizin karada, denizde, havada, her alandaki menfaatlerini her yerde beraber müdafaa ettik. Şimdi de aynı başarıyı ekonomideki hedeflerimiz ulaşarak inşallah yine beraberce göstereceğiz.
Yaptığımız hiçbir fedakârlığın, çektiğimiz hiçbir sıkıntının, akıttığımız her damla alın terinin, yüreğimizde büyüttüğümüz her umut katresinin boşa gitmediğini, gitmeyeceğini beraberce göreceğiz bir döneme giriyoruz. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sarılalım. Yeter ki 2023 hedeflerimize, 2053 vizyonumuza sıkı sıkıya sahip çıkalım. Yeter ki yalana, iftiraya, fitneye, fesada, hasede, kifayetsiz muhterislerin hezeyanlarına kapılarımızı kapatalım. Emin olun, nasıl bugünkü Türkiye 20 yıl önceki Türkiye’nin fersah fersah ilerisindeyse, çok değil iki yıl, beş yıl, 10 yıl sonrasının Türkiye’si de bugünden çok daha ileride olacaktır. Biz ömrümüzü hizmetine adadığımız 84 milyon insanımızın her birine güveniyoruz. Sizlerin de bize güvenmeye devam etmesini istiyoruz. Rabbim hepinizden razı olsun.
“TEDBİRLERE DAHA FAZLA RİAYET EDEREK YÜZ YÜZE EĞİTİME DEVAM EDECEĞİZ”
Koronavirüs salgını yeni varyantlar, yeni tehditlerle insanlığı tehdit etmeye, hayatı etkilemeye devam ediyor. Şimdi de salgın Omicron varyantıyla tekrar kapımıza dayandı. Her ne kadar hasta sayılarımızda artış yaşansa da, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayılarımızda hamdolsun henüz endişe edilecek bir durum gözükmüyor. Yerli ve millî aşımız TURKOVAC’ı da milletimizin hizmetine sunduğumuz bir dönemde artık salgına karşı çok daha güçlü, çok daha etkin, çok daha hızlı harekete geçirebileceğimiz korunma araçlarına sahibiz. Milletimden “TMM” diye ifade ettiğimiz, temizlik-maske-mesafe üçlüsünden oluşan salgın tedbirlerine riayet hususunda biraz daha sabır, biraz daha dikkat istiyorum. Özellikle kapalı ve kalabalık yerlerde bu tedbirlere ne kadar riayet edersek hem kendimize, hem sevdiklerimize sorumluluğumuzu o derece yerine getirmiş oluruz.
TURKOVAC’ın kademe-kademe ülke genelinde hizmete sunulduğu bir dönemde bu konuda tereddütte olan vatandaşlarımızın da hızla aşılarını yaptıracaklarına veya tamamlayacaklarına inanıyorum.
Eğitim, her dönemde olduğu gibi salgın sürecinde de önceliklerimizin en başında yer almayı sürdürüyor. Dünyanın salgında okulların ilk açılması ve son kapatılması gereken yerler olduğu konusunda mutabık kaldığını görüyoruz. Ülkemizdeki öğretmenlerin en az iki doz aşılanma oranları, bugün itibariyle İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin de üzerindedir. Tedbirlere daha fazla riayet ederek yüz yüze eğitime devam edeceğiz. Öğrencilerimizden tek isteğimiz, eğitim-öğretimlerini en güzel şekilde yürüterek kendilerine, ailelerine ve ülkelerine hayırlı birer evlat olarak yetişmeleridir.
Bunun yanında hükûmetlerimiz döneminde sayılarını 500 binlerden 1,2 milyonlara ulaştırdığımız öğretmenlerimizi desteklemeyi de sürdürüyoruz. Bilhassa öğretmenlerimizin mesleki gelişmelerine önem veriyoruz. Nitekim geçtiğimiz yıl bakanlığımızın düzenlediği eğitimlere bir önceki yıla göre yüzde 134’lük artışla 2 milyon 773 bin öğretmenimiz katıldı. Öğretmen başına 93,4 saatlik eğitimle son 5 yılın en yüksek seviyesini yakaladık. İnşallah 2022 yılında bu oranı çok daha artıracağız.
Geçtiğimiz yılsonu itibariyle ülkemizde kütüphanesiz okul bırakmadık. Buralardaki kitap sayısını da 2022 sonuna kadar 100 milyona çıkarmayı planlıyoruz.
Uzun yıllardan beri dillendirilen, bir özlem olan öğretmenlik meslek kanunuyla ilgili hazırlık 2021 yılının son günü Meclis’e teslim edildi. Bu kanun çıktığında Türkiye eğitim-öğretim tarihinde çok büyük bir adımı da atmış olacağız.
Aralık ayının son haftasında Meclis’imizde 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda iki önemli değişiklik yapıldı. Buna göre, mesleki eğitim merkezlerine devam eden öğrencilerin her ay aldıkları asgari ücretin üçte biri kadar ücreti artık biz ödeyeceğiz. Üçüncü yılın sonunda, kalfaların aldıkları ücreti de iyileştirerek asgari ücretin üçte biri değil yarısı kadar ücret alabilmelerini sağladık. Bu düzenlemeler öğrenci sayılarına da hemen yansıdı. Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayımız 159 binden 235 bine yükseldi. Hedefimiz, bu yılsonuna kadar mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısını 1 milyona çıkarmaktır. Böylece mesleki eğitim üzerinden istihdamı arttırırken, 28 Şubat katsayı uygulamasının mirası olan yetişmiş eleman bulamama sorununu da tarihin çöplüğüne atıyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir. İlişkilerimiz karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da gelişiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmeler ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya’da 14 Nisan’da meydana gelen sel ve heyelan felaketiyle, Arusha’da yaşanan trafik kazasında 8 ilkokul öğrencisinin hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.
Tanzanya’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan ilk ziyaretin yeni bir dönüm noktası olacağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında ziyaret ettiği Tanzanya’nın Türkiye’nin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biri olduğunu vurguladı.
“TİCARET HACMİMİZİ BİR MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
İlişkilerin karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugünkü görüşmelerimizde iş birliğimizi kapsamlı bir şekilde gözden geçirdik. Karşılıklı ticaret ve yatırımların artırılması noktasında atılabilecek adımları ele aldık. İkili ticaret hacmimiz 2003 yılında 11 milyon dolardan geçen sene 345 milyon dolar seviyesine ulaştı. Artışa rağmen mevcut rakamlar da gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor. Ticaret hacmimizi ilk etapta bir milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz Önümüzdeki dönemde çabalarımızı bu yönde yoğunlaştıracağız. Sayın Cumhurbaşkanının katılımıyla yarın İstanbul’da düzenlenecek Türkiye Tanzanya İş Forumu, bu açıdan önemli bir adım olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk firmalarının Tanzanya’da bugüne kadar 6,4 milyar dolar değerinde 14 projeyi başarıyla üstlendiğini belirtti.
Tanzanya’nın Türk müteahhitlerince üstlenilen toplam proje bakımından Afrika’da üçüncü, Sahraaltı Afrika’da ise birinci ülke konumunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Firmalarımız Tanzanya’da demiryolu inşaatı ve modernizasyonu, tersane ve gemi inşaatı, yol yapımı gibi alanlarda önemli yatırımlara imza atmıştır. Ülkeyi baştan başa saracak standart aralıklı demiryolu projesinin büyük bir kısmının bir Türk şirketi tarafından inşa ediliyor olması bizler için bir iftihar vesilesidir” diye konuştu.
“FETÖ İLE MÜCADELE KAPSAMINDA TANZANYA’DAN BEKLENTİLERİMİZİ PAYLAŞTIM”
İstişarelerinde terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmayan Türkiye, bu alandaki tecrübelerini dostlarıyla paylaşmaya da önem vermiştir. Tanzanya’nın kendi güvenliğini sağlamada atacağı adımlara yardımcı olmaktan da memnuniyet duyacağımızı belirttim. FETÖ ile mücadele kapsamında Tanzanya’dan beklentilerimizi paylaştım. Tanzanya’da Maarif Vakfımızın üstlenebileceği eğitim projeleri hakkında bilgi verdim. İnşallah bu ziyaret sonrasında Tanzanya tarafından da etkili ve somut adımlar göreceğiz. Bu minvalde iki ülke kurumları arasındaki eşgüdümün daha da geliştirilmesi gerektiği aşikardır. Dışişleri bakanlarımız düzenli siyasi istişarelerin yürütülmesi noktasında yüksek düzeyli diyalog mekanizmasını başlatacak adımları atmaya karar vermişlerdir.”
Afrika kıtasının gönlünde müstesna bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Türkiye’nin, Afrika açılımının kıta ülkeleri tarafından muhabbetle karşılandığını görmenin kendilerini sevindirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ticaretten eğitime, tarımdan sağlığa her alanda kıta ile ilişkilerimizi geliştirme kararlılığımız bakidir. Uluslararası platformlarda Afrika’nın sesinin daha çok duyulmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz. ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarımızın Afrikalı kardeşlerimiz ve dostlarımız nezdinde yankı bulması, doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Tesis ettiğimiz bu samimi ilişkiler, Gazze başta olmak üzere dünyada yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele azmimizi güçlendiriyor. Afrikalı kardeşlerimizin Filistin davasına ve adaletsizlere karşı hassasiyeti tüm dünyanın malumudur. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmelerimizde işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan vahşet karşısında atılabilecek adımları da ele aldık. 7 Ekim’den bu yana çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve sivil 34 bin Filistinli, İsrail güçleri tarafından şehit edildi, 75 bin kardeşimiz yaralandı. 195 gündür son asrın en büyük katliamlarından biri Gazze’de yaşanıyor. Gazze’deki katliamları durdurmak için daha fazla çaba harcamalıyız.”
“GAZZE’DE KALICI ATEŞKES SAĞLANMALI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir an önce acil ve kalıcı ateşkesin sağlanması, sonrasında ise iki devletli çözümün hayata geçirilmesine dönük adımların hemen atılması gerektiğinin altını çizerek, “Bu hafta Batılı ülkelerin İran’ın misillemeleri karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e ‘dur’ demeleri gerekiyor. İsrail’in gündemi çarpıtma, Gazze’deki vahşeti gizleme, gündemden düşürme teşebbüslerine fırsat verilmemelidir” dedi.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’a ziyaretleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü görüşmelerin ve imzalanan 6 anlaşmanın hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Tanzanya olmak üzere kardeş Afrika’ya selamlarını gönderdiğini belirtti.
Türkiye’de mükemmel karşılandığını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, bu konuda Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür etti.
Tanzanya’nın iki ülke arasındaki faydalı ilişkileri geliştirme taahhüdünü yinelediğini belirten Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Türkiye, gerçekten de çok değerli bir ortaktır ve benim buraya yaptığım ziyaret bu ortaklığı ne kadar değerli gördüğümüzü teyit etmektedir. İkili görüşmemizde çok büyük memnuniyetle farklı sektörlerdeki kaydedilen ilerlemeye değindik” dedi.
Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iki ülke arasındaki diplomatik, ekonomik iş birliğini, özellikle de üretim ve sosyal sektörlerdeki iş birliğini artırmaya değindiklerini söyledi.
Bu ilişkilerle iki ülke ekonomisinin büyümesine katkıda bulunacaklarının altını çizen Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “İkili iş birliği açısından ben Türkiye’ye teşekkürlerimi ilettim. Kalkınma desteğinden dolayı ve ülkemizdeki eğitim ve sağlık sektörlerine olan desteklerinden dolayı teşekkür ettim. Özellikle de altyapıya ve beşeri sermayenin gelişmesine yönelik kritik desteklerinden dolayı teşekkürlerimi ilettim” ifadelerini kullandı.
Türkiye ziyaretinde 6 mutabakat zaptı imzaladıklarını aktaran Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, şöyle devam etti: “Türkiye’deki uzmanlık ve bilgi, Tanzanya’ya şu anda aktarılıyor ve bunlara bizim en önemli projelerimiz de dahil. Bu projeler arasında demir yolları projesi var, standart aralıklı demir yolları projesi var ve Tanzanya’nın da bu projelerin başarılmasına yönelik desteğini yineledim ve bunların da gerçekleştirilmesiyle birlikte kalkınma hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bakanlarımız ve uzmanlar ile ekiplerimiz bir araya gelerek çerçeve oluşturacaklar ve üzerinde hemfikir olunan iş birliği alanlarındaki çerçeveyi ortaya koyacaklar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile önemli bölgesel ve küresel hususlarda da görüş alışverişi yaptıklarını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Tanzanya, Türkiye’nin uluslararası anlaşmazlıklara barışçıl çözümlerin bulunması konusundaki gayretlerini desteklemektedir. Gazzelilerin zararına olan durumlar için acil ateşkes çağrısına biz de destek sunuyoruz. Ayrıca insani yardımların da engelsiz bir şekilde ulaşması konusunu destekliyoruz” diye konuştu.
TÜRKİYE İLE TANZANYA ARASINDA 6 ANLAŞMA İMZALANDI
Türkiye Cumhuriyeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Kolaylaştırılmasına İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptına, Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç ile Tanzanya Yatırım Merkezi Genel Müdürü Gilead Teri imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptını ise Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanı Lela Muhamed Mussa imzaladı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Milli Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptına, Eren ile Tanzanya Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanı January Yusuf Makamba imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanlığı Arasında Diaspora Siyasası Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı da Eren ve Bakan Makamba tarafından imzalandı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Evrak ve Arşiv Yönetimi Dairesi Arasında İşbirliği Protokolünü ise Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ile Bakan Makamba imzaladı.
Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile Bakan Makamba tarafından imzalandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören alanındaki yerlerini almalarının ardından iki ülkenin millî marşları çalındı. Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören kıtasını selamlamasından sonra iki lider heyetlerini birbirlerine takdim etti.
Türkiye ve Tanzanya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Artık seçimin olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyecek, içerde ve dışarda ülkemizin, milletimizin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceğiz. Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik etti. Bayram süresince 18 devlet ve hükûmet başkanıyla görüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere gündemdeki konuları ele aldıklarını belirtti.
“85 MİLYON OLARAK BİRLİKTE VAR OLDUĞUMUZU, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA YENİDEN GÖSTERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’taki Mahallî İdareler Genel Seçimleri’nin huzur ve sükûnet içinde icra edilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Aldığımız güvenlik tedbirleri sayesinde, birkaç müessif hadise dışında, hamdolsun, seçimlerde herhangi bir asayiş sorunu yaşanmadı. Doğudan batıya, güneyden kuzeye yurdumuzun dört bir köşesinde vatandaşlarımız sandığa giderek iradelerini özgürce ortaya koydu. Bölücü örgüt yandaşlarının seçmeni baskı altına almaya yönelik faşizan teşebbüsleri de amacına ulaşamadı. Rekabet seviyesi yüksek bir kampanya döneminden sonra seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk, gerçekten takdire şayandır. Ülkemiz aleyhine yürütülen onca kampanyaya rağmen demokrasimizin, bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu, hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik.”
Seçimlerin hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin demokrasiye yakışır şekilde gerçekleştirilmesini temin eden seçim kurullarına, kolluk kuvvetlerine, sağlık personeline ve sandık görevlilerine teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti teşkilatlarının kampanya dönemi boyunca ve sandık günü olağanüstü bir fedakârlıkla çalıştığını, mücadele ettiğini, emek verdiğini kaydetti.
AK Parti teşkilatı mensuplarının ramazan süresince iftar programlarıyla, ev ve esnaf buluşmalarıyla, çarşı-pazar ziyaretleriyle, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak halkla birlikte olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “31 Mart seçim sürecinde ulaşılmadık hiç kimseyi bırakmama şiarıyla gece gündüz koşturan Genel Merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il, ilçe, belde teşkilatlarımıza, belediye başkan adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandıkları namusları bilip titizlikle sahip çıkan müşahitlerimize, partimize, davamıza ve mücadelemize güçlü destek veren her bir kardeşime buradan en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabb’ime, şahsıma böyle vefalı, böyle gayretli ve samimi yol arkadaşları bahşettiği için bir kez daha hamdediyorum. AK Parti teşkilatlarıyla birlikte, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklara karşı meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır. İttifakımızın, devletimizin güvenliği, milletimizin birliği ve demokrasimizin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Buradan, Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum. Bir sandık sınavını daha başarıyla veren ittifakımız, Türkiye’nin bekasının teminatı olmayı sürdürecektir.”
“SİYASETÇİNİN, MİLLETİN İRADESİNİ YOK SAYMA, GÖRMEZDEN GELME HAKKI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetlerinin temel vasfının, demokrasinin mihenk taşı olan sandığın itibarının korunması ve güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.
“Sonuçlardan azade olarak sandığın gücüne güç katan her seçim, Türkiye ve Türk milleti için tarihî bir kazanım demektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemiz, son 21 yıldır maruz kaldığı tüm vesayet girişimlerinin üstesinden bu anlayışla hareket ettiği için gelebilmiştir. Daha önce de ifade ettiğim gibi sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üstünde yeri vardır. Siyasetçinin, milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. Bize oy versin veya vermesin, sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz, minnettarız. Milletimizin takdiriyle göreve gelen belediye başkanlarını da ayrıca tebrik ediyor; kendilerine şehirlerimize hizmet yolunda başarılar diliyorum. İktidar olarak milletimizin hayrına yaptıkları işlerde, bugüne kadar olduğu gibi belediye başkanlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kesin sonuçları açıklamasının ardından 31 Mart Mahallî İdareler Seçim maratonunun tamamlanacağını söyledi.
YSK’nin şimdiye kadar üç ilçe ve dört belde olmak üzere yedi yerde seçimlerin yenilenmesine karar verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yerleşim yerlerinde vatandaşların 2 Haziran Pazar günü bir kez daha sandık başına giderek tercihlerini yapacaklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız” diye konuştu.
“31 MART SEÇİMLERİ, SON 20 YILDAKİ EN DÜŞÜK KATILIMLI YEREL SEÇİM OLARAK KAYITLARA GEÇMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarının birçok zaviyeden kapsamlı değerlendirmeyi hak ettiğine işaret ederek şunları kaydetti: “Bu seçimlerin ilk göze çarpan özelliği katılım seviyesinin maalesef düşüklüğüdür. Yüzde 78 katılım oranıyla 31 Mart seçimleri, son 20 yıldaki en düşük katılımlı yerel seçim olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun sebepleri üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve duracağız. 2019 yerel seçimlerine kıyasla yaklaşık 7 puanlık gerilemenin üzerinde diğer siyasi partilerin de durması gerektiğine inanıyoruz. Geçersiz oylar da eklendiğinde yaklaşık 16 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımamıştır. Katılım oranının düşüklüğü, partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren, yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlandığını dile getirerek, bu seçimlerde milletin 12 büyükşehir, 12 il, 346 ilçe ve 169 belde olmak üzere toplam 539 belediyenin emanetini AK Parti’ye verdiğini, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin de 8 il, 113 ilçe ve 96 belde belediyesini kazandığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece Cumhur İttifakı; 12’si büyükşehir, 20’si il, 459’u ilçe, 265’i belde olmak üzere toplam 756 belediyeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türkiye’deki bin 400 belediyenin yarıdan fazlası, yüzde 54,3’ü önümüzdeki beş yıl süresince Cumhur İttifakı tarafından yönetilecektir. Buradan bir kez daha Cumhur İttifakı’nın ‘gerçek belediyecilik’ vizyonunu tercih eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“HATAY, KENDİ ÜZERİNDEN OYNANAN KİRLİ SENARYOLARA KARŞI TAVRINI ÇOK NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR”
Hatay’a özel bir parantez açmak durumunda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ın, 6 Şubat depremlerinden beri en çok örselenen, sürekli siyasi tartışmalara meze edilen şehir olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay’la aramızı bozmak için çok uğraştılar, pek çok iftira attılar. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya kalktılar. 31 Mart seçimleriyle Hatay, kendi üzerinden oynanan bu kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Cumhur İttifakı’na ve AK Parti’ye duydukları güven dolayısıyla Hatay’ımıza ve Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Ancak ana muhalefet partisinin, Hatay’ın iradesini gasbetme girişimleri son dakikaya kadar devam etmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun baskı altına alınması dâhil her yol denenmiş, ‘ölülere oy kullandırıldığı’ gibi akla ziyan pek çok yalan söylenmiştir. CHP’nin millî irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK bu hezeyanlara karşı son noktayı koymuştur. Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek, Hataylı kardeşlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade edeceğiz.”
“FARKIMIZI YİNE ESERLERİMİZLE VE HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ PROJELERİMİZLE GÖSTERECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine güvenen diğer şehirlere layık olabilmek için her zamankinden daha fazla çalışacaklarını belirterek, “Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: AK Parti olarak 21 yıllık iktidarlarımız boyunca yatırım yaparken, eser üretirken, insanımızın yaşadığı yerlere hizmet götürürken bugüne kadar seçim sonuçlarını önümüze almadık, almayız. İnşallah bundan sonra da farkımızı yine eserlerimizle, icraatlarımızla ve hayata geçirdiğimiz projelerimizle göstereceğiz” diye konuştu.
Özellikle depremzede şehirlerin süratle yeniden ayağa kaldırılmasının, gündemlerinin ilk sırasında yer almayı sürdüreceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6 Şubat sonrasında artık bir beka meselesi olarak gördüğümüz depreme hazırlık çalışmalarını da yakından takip edeceğiz” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ŞEHİRLERİMİZE TEKRAR MUSALLAT OLMASINA FIRSAT VERMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kendilerine sadece şehirlerini yönetme değil, aynı zamanda pek çok yerde kendi adına başkalarını denetleme görevini de tevdi ettiğini ifade ederek, “Milletimizin, belediye meclislerinde bize denetim yetkisi verdiği illerimizde inşallah bu görevimizi en güzel şekilde yerine getireceğiz. Şehirlerimizin kaynaklarının terör örgütlerine, reklam ajanslarına, açgözlü fırsatçılara, tufeylilere değil orada yaşayan insanlarımıza harcanmasını temin için gereken her şeyi yapacağız. Bölücü terör örgütünün şehirlerimize ve vatandaşlarımıza tekrar musallat olmasına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz” değerlendirmelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandık gününün, siyasetçinin ve siyasi partilerin karne günü olduğuna işaret ederek, 31 Mart tarihinde milletin, tüm siyasi partilerin mahallî idarelerdeki son beş yıllık karnesini kendilerine takdim ettiğini belirtti.
Seçim sonuçlarından herkesin kendisine göre dersler çıkaracağını, elbette kendi iç muhasebesini yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sonuçlara bakarak bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Âdeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar… Birileri kendilerince, ‘yerel iktidar’ ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, ‘demlendikleri’ ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, ham bir hayalden ibarettir.”
“TÜRKİYE’YE DAHA İYİ HİZMET EDEBİLMEK ADINA NE YAPILMASI GEREKİYORSA ONU YAPMANIN DERDİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Dün, 16’ncı toplantısını yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır. Sapla samanı karıştırmaya çalışanları, daha fazla vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum. Siyasetin ve ülkenin gündeminin içi boş tartışmalarla meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. Biz Türkiye’ye ve milletimize daha iyi hizmet edebilmek adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmanın derdindeyiz” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasinin “öncelikle halkın iradesini kabullenmek, milletin takdirine boyun eğmek, milletin tercihiyle zıtlaşmamak” olduğunun altını çizmek istediğini dile getirerek, şunları söyledi: “Muhalefet gibi rakamları eğip bükerek, tabir yerindeyse kırk dereden su getirerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin sandıkta verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamız, tüm boyutlarıyla objektif olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyor. Hiçbir komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak, gerektiğinde canı pahasına bizim yanımızda duran aziz milletimize karşı görevimizdir. Şurası tartışmasız bir gerçektir ki; milletimiz, bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir öz eleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo tevile gerek duymayacak kadar nettir. AK Parti olarak biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken, sadece bununla kalmayacak, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin ayırıcı vasfının kendi doğru ve yanlışlarını analiz edebilen, kendi yaptıklarını ve yapamadıklarını doğru değerlendirebilen bir parti olması olduğunu söyledi.
“DAHA GÜÇLENMİŞ BİR ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”
“Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aslımıza, köklerimize, iradesiyle ve desteğiyle bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız” ifadesini kullandı.
Lügatlarında böbürlenme olmadığını, millete tepeden bakmadıklarını, milletle aralarına duvarlar örmediklerini ve mesafe koymadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her zaman söylüyorum, biz bu milletin ta kendisiyiz. Biz, siyaseti birilerine imtiyaz sağlamak, makam, mansıp, koltuk ve unvan dağıtmak için de yapmıyoruz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz, bu makamlarda milletimize ve Türkiye’ye aşkla hizmet etmek için bulunuyoruz. Bu konuda oluşan zafiyetleri süratle gidermek boynumuzun borcudur. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan, muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz. Bize destek olanlarla birlikte sandığa gitmeyenlerin, gidip farklı tercihte bulunan vatandaşlarımızın da mesajlarını, en doğru biçimde okuyacak, değerlendirecek, gelecek dönemdeki yol haritamızı belirlerken bunlardan muhakkak istifade edeceğiz. Ama bu süreci, partimizin geleneklerine, hareketimizin kurucu esaslarına ve davamızın prensiplerine uygun şekilde yöneteceğiz. Partimizin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve küçük tuzaklar peşinde koşanların sinsi oyunlarına gelmeyeceğiz. Başarımızı başarımız, üzüntümüzü üzüntümüz gören dünyanın dört bir yanındaki mazlumları hayal kırıklığına asla uğratmayacağız.”
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİ YENİ BİR ŞAHLANIŞIN DÖNÜM NOKTASI HÂLİNE GETİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük bir davanın temsilcileri olduğumuzun şuuruyla önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası hâline getireceğiz. Kim ne derse desin, AK Parti, bu ülkenin, bu milletin partisi olmayı, kendi insanımızla birlikte gönül coğrafyamızdaki yüz milyonların umudu olmayı sürdürecektir. Allah’ın izni, aziz milletimizin takdiriyle daha nice yıllar boyunca Türkiye için çalışmaya, eser ve hizmet üretmeye, evlatlarımızın hayallerini gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bundan hiçbir yol ve dava arkadaşımın, partimize gönül veren hiçbir teşkilat mensubumuzun şüphe duymamasını istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti’yi değerlendirirken, nereden geldiğini ve hangi istikamete ilerlediğini bir an olsun akıllarından çıkarmayacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutlu bir hareket, uzun bir yürüyüş, sabırlı bir mücadelenin 14 Ağustos 2001’de AK Parti olarak göründüğünü dile getirdi.
“HİÇBİR ZAMAN UMUDUMUZU YİTİRMEDİK, SABRIMIZI KAYBETMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Biz nevzuhur bir hareket değiliz. Biz partilerden bir parti değiliz. Biz bugünlere bir anda gelmedik. Bu hareketin, bu partinin temelinde, ismi bilinen ya da bilinmeyen yüzlerce, binlerce fedakârın, cefakârın, kahramanın emeği var, alın teri var. Biz dikensiz bir gül bahçesinde de yürümedik, yürümüyoruz. Bu geldiğimiz noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık, işkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik; partilerimiz kapatıldı, yasaklandık, kovulduk, ötelendik, haksızlığa, hukuksuzluğa, zorbalığa uğradık; ancak hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, sabrımızı kaybetmedik, asla ve asla yılgınlığa kapılmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “’İman varsa imkân var’ dedik, ‘Allah büyüktür’ dedik, en hüzünlü anlarımızda, ‘Allah’ın yardımı yakındır’ dedik, her seferinde düştüğümüz yerden doğrulduk, kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik. Şimdi bakıyorum, AK Parti’nin son yerel seçimde aldığı oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor, bir taraf olumsuz, karamsar bir tablo çiziyor. Teşkilatlarımızın moralini bozmaya yönelik bir kampanya yürütülüyor. Şunu çok net ifade etmek isterim, bunlar, AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar. Bunlar, nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin, kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük partisi olduklarına, her anlamda muazzam bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olduklarına dikkati çekerek, “Şunu herkes görsün ve bilsin; biz ‘bitti’ demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri. Biz seçmenin mesajını okuruz, doğru okuruz, gerekeni yaparız, arızaları düzeltir, eksikleri giderir, tekrar yola koyuluruz” diye konuştu.
“Kimse sevinmesin, kimse umutlanmasın, kimse farklı hevesler peşinde koşmasın. Biz buradayız, sapasağlam, dimdik, en güçlü hâlimizle, elhamdülillah, ayaktayız” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunun da altını özellikle çiziyorum; bu seçim sonuçlarını bir fırsat bilerek, AK Parti’yi yıpratmaya, AK Parti’nin dengelerini bozmaya kalkışanları da gayet iyi görüyoruz, biliyoruz. Eleştiri ve öz eleştiri tamam ama AK Parti’yi, özellikle de fedakârlık abidesi olan AK Parti teşkilatını, eleştiri ya da öz eleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara da asla müsaade etmeyiz. Medyadan, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından AK Parti’ye ayar vermeye çalışanlara kesinlikle rıza göstermeyiz.”
Milletin dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyaçları olmadığını; partinin ilgili kurullarının her türlü detayı değerlendirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan muhalefete de ekmek çıkmaz; AK Parti üzerinden kendilerine şahsi ikbal devşirme emelleri olanlara da ekmek çıkmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanların, milletvekillerinin, tüm teşkilat üyelerinin bugünden itibaren hep birlikte halkın içine gireceklerini, başları dik, öz güvenleri yüksek, umutları tam bir biçimde millete hizmeti sürdüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkaları ne yaparsa yapsın, biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu nasıl gerçekleştiririz, buna bakacağız” diye konuştu.
“Menzile kilitlenmiş ok misali hedeflerimize odaklanacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çok açık söylüyorum; bu harekette şımarıklık olamaz. Bu harekette milletten, milletin değerlerinden, milletin ahvalinden, milletin gündeminden kopma asla olmaz. Aynı zamanda bu harekette yeise, umutsuzluğa asla yer yoktur. Bu hareket, korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir. Muhasebemizi yapar, hatalarla aramıza mesafeyi koyar, ‘nerede kalmıştık’ der ve kaldığımız yerden yolumuza daha güçlü bir şekilde revan oluruz. Sandıktan çıkan mesajlar ve yaptığımız değerlendirmeler ışığında gerekli adımları atmaya başlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sadece 10 ay önce, 28 Mayıs’ta milletimiz bize yetki verdi. Önümüzdeki dört yıl boyunca milletin verdiği bu yetkiyi, milletin emanetini, milletin yüklediği mesuliyeti omuzlarımızda dirayetle taşıyacağız” diye konuştu.
Milletin beklentilerini çok iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız” ifadelerini kullandı.
Terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceklerini, içerde ve dışarda Türkiye’nin, milletin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız. Bununla kalmayacak, geçmişte olduğu gibi, bugün de yarın da bölgemizin, dünyanın barışı için katkı sunmayı sürdüreceğiz” dedi.
“İSRAİL, İNSANLIK TARİHİNE ŞİMDİDEN UTANÇLA YAZILMIŞ BİR KATLİAM YÜRÜTÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi burada bir hususu özellikle dikkatlerinize sunmak isterim. Terör devleti İsrail, 7 Ekim’den bu yana, hem Gazze’de hem Batı Şeria’da insanlık dışı bir soykırımı icra ediyor. İsrail, Batı’dan aldığı koşulsuz destekle, büyük bir şımarıklık, büyük bir pervasızlık içinde insanlık tarihine şimdiden utançla yazılmış bir katliam yürütüyor. Şimdi, seçim sürecinde de seçim sonrasında da birtakım merkezlerden, şahsıma ve partimize yönelik bazı insafsız, izansız ithamlarda bulunuldu. Bu ithamların, bu alçak iftiraların, üzülerek söylemeliyim ki, bazı çevrelerde karşılık bulduğunu, hatta bize karşı kullanıldığını da gördük. Birileri, yalan olduğunu bal gibi bildikleri iddialar üzerinden bizi, partimizi, hükûmetimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bıraktı. Hatta bazı sözde partiler ne yazık ki bu konuda bizim nasıl tavır takındığımızı bildikleri hâlde bizi kalkıp eleştiri yağmuruna tuttular.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bakınız bunu gerçekten söylemek istemezdim. Bunu söylemeye gerek duymazdım ama mecbur kaldım. Hiç kimse, ne şahsımın ne de bu kutlu kadronun Filistin meselesindeki hassasiyetini sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Biz, birileri gibi Filistin’in yerini, Gazze’de yaşanan zulmü, Filistinli kardeşlerimize yönelik işgal ve katliam politikasını 7 Ekim’de öğrenmedik. Yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her bir safhasında Filistin’i kutlu bir emanet gibi daima yüreğimizde taşıdık. Bu hareket, bu parti, diğer birçok ilkenin yanında, Filistin davasını sorgusuz, sualsiz, şartsız omuzlama ilkesi üzerinde yükselmiştir.”
“EN ZOR ZAMANLARINDA FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLDUK”
Filistin davasını sadece savunmuş değil, bu uğurda çok ağır bedeller de ödemiş bir hareket ve kadro olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafta sonu Filistin davasının lideri misafirim olacak. Beraber birçok şeyleri dertleşeceğiz, konuşacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın, 12 Eylül darbesi, Konya’daki Kudüs mitinginin ardından geldi. Unutmayın, 28 Şubat darbesi, Sincan’daki Kudüs Gecesi’nin ardından geldi. Unutmayın, MİT’e yapılan operasyon, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz ihaneti, siyonizmin uşağı, vatan haini FETÖ tarafından, bizim Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldı” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 yıl önce hiç kimse cesaret edemezken, şu anda sözde partileri olanlar da dahil, Davos’ta katillerin yüzüne açık yüreklikle “one minute” dediklerini hatırlatarak, “Dünyada hiç kimse konuşamazken, biz çıktık ‘Hamas bir terör örgütü değil, bir direniş grubudur’ dedik. Birleşmiş Milletler kürsüsünden son 70 yılda İsrail’in Filistin’in topraklarını nasıl adım adım işgal ettiğini haritalarıyla ortaya koyduk. En zor zamanlarında Filistinli kardeşlerimizin her bakımdan yanında olduk. Elimizdeki tüm imkânları Filistin için, Gazzeli mazlumlar için seferber ettik” diye konuştu.
“FİLİSTİN’İN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİ HER ŞARTTA, HER KOŞULDA CESARETLE SAVUNACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Burada çok açık ve net söylüyorum: Millî Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız. Böyle bir dönemde hakkı ve hakikati haykırmanın zor olduğunu biliyoruz. Ama bütün dünya bilsin, anlasın, idrak etsin: Ne suikast girişimlerine ne darbe girişimlerinize ne ekonomik saldırılarınıza ne de algı operasyonlarınıza boyun eğeceğiz. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi, Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim, devam edeceğiz. 14 bin çocuğu öldürdüler, 14 bin çocuk… Bunlar Hitler’i çoktan geçtiler. 14 bin masum çocuğun ölümünü görmeyip, ‘Hamas terör örgütüdür’ diyerek İsrail’in gözüne girmeye, İsrail’e yaranmaya çalışanlara inat, biz Filistin’in bağımsızlık mücadelesini her şartta, her koşulda cesaretle savunacağız. Kardeşlerim şunu unutmayın; biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, biz devlet yönetiyor, 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Bazı adımlarımız görünmüyor olabilir. Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz. Ancak çıkıp da bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar, er ya da geç mahcup olacaklar, rezil olacak, tarih önünde nasıl bir haksızlık yaptıklarını göreceklerdir.”
“Gazze’yi, tüm Filistin’i, Filistin’in şanlı istiklal direnişini gönülden selamlıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim’den beri şehit düşen Filistin’in kahraman evlatlarını rahmetle yâd etti, yaralılara acil şifalar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye saldırısı sonrasında Türkiye’nin ortaya koyduğu çabaları, yürütülen diplomasi trafiğini ve Gazze’ye yapılan yardımları anlatan bir video izletti.
Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 31. yılında minnetle, şükranla, özlemle yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rahmetli Özal’ın ‘çağ atlayan Türkiye’ diyerek açtığı yoldan giderek, ülkemize ve milletimize tarihi başarıları yaşatmanın gururunu yaşıyoruz. Rabb’im kendisini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.