Connect with us

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin maruz kaldığı virüs tehdidinin en kısa sürede bertaraf edilmesi için devlet olarak tüm imkânlarımızı seferber ettik”

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Ülkemizin maruz kaldığı virüs tehdidinin en kısa sürede bertaraf edilmesi için devlet olarak tüm imkânlarımızı seferber ettik. Bu süreçte en büyük görev fert fert milletimize düşüyor. Milletimin her bir ferdinden ricam, Kovid-19 tehdidi geçene kadar mümkün olduğu kadar evlerinden çıkmamalarıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip Koronavirüsle (Kovid-19) mücadele kapsamında Çankaya Köşkü’nde düzenlenen Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı’nın ardından, millete seslenerek, alınan kararları kamuoyuna açıkladı.

Kamuoyu ile canlı olarak paylaşılan toplantıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında Çanakkale Deniz Zaferimizin 105. yıl dönümünde aziz şehitlerimizi bir kez daha hürmetle yâd ediyorum. Bu vesileyle, asırlardır ülkemizin bağımsızlığı için canlarını feda eden bütün şühedaya, terörle mücadelede 15 Temmuz’da ve sınır ötesi harekâtlarımızda şehit düşen tüm güvenlik güçlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.

Çanakkale Savaşlarının muzaffer komutanı, İstiklal Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını da burada rahmetle yâd ediyorum. Rabbim şehitlerimizin makamlarını âli, mekânlarını Cennet eylesin. Rabbim bizi şehitlerimizin kutlu yolundan ayırmasın.

“SALGINLAR, AYNI ZAMANDA BÜYÜK SİYASİ, SOSYAL VE EKONOMİK DÖNÜŞÜMLERİN DE TETİKLEYİCİSİ OLMUŞTUR”

Aziz milletim, değerli basın mensupları; insanlık tarihi boyunca her dönemde salgın hastalıklar ve tabii felaketler çok ciddi can kayıplarına yol açmıştır. Tarih kitaplarında Avrupa nüfusunun 3’te 1’iyle 3’te 2’si arasında bir bölümünün ölümüyle sonuçlanan salgın hastalıklardan söz ediliyor. Aynı şekilde kendi tarihimizde de İstanbul nüfusunun yarısına yakınının hayatını kaybettiği salgınlarla ilgili bilgilere rastlıyoruz.

Dünyada ağır sonuçları olan salgınlar, aynı zamanda büyük siyasi, sosyal, ekonomik dönüşümlerin de tetikleyicisi olmuştur. Osmanlı’nın Avrupa’yı fethi ve Rönesans başta olmak üzere insanlık tarihine damga vuran pek çok hadisede bu sürecin izlerini görmek mümkündür. Yakın zamanda da dünyamız 2002 yılında SARS ve 2012 yılında MERS adı verilen salgın hastalıklarla hatırlayalım mücadele etmiştir. Ayrıca, dünyamız 2009 yılındaki domuz gribi, 2014’teki Ebola salgını, 2016’daki Zika virüsü gibi tehditlerle yüzleşmişti. Koruyucu sağlık ve tedavi hizmetleriyle ilaç sektöründe yaşanan gelişmeler virüs salgınlarının eskisi kadar büyük can kayıplarına yol açmasının önüne geçmektedir. Nitekim şu anda dünyada insan ölümlerine yol açan hastalıklar arasında bu tür salgınların payı oldukça düşüktür. Ancak, önüne geçilmediği takdirde salgın hastalıkların kitlesel ölümlere yol açma tehlikesi hâlâ vardır. Bunun için de her türlü salgın hastalığa karşı hızlı ve etkin önlemler alınması gerekiyor.

“TÜRKİYE BU SÜRECE OLABİLECEK EN HAZIRLIKLI ŞEKİLDE YAKALANMIŞTIR”

Özellikle son aylarda hep birlikte şahit olduğumuz gelişmeleri bu perspektiften değerlendiriyoruz. Yaşadığımız sürecin insanlık üzerinde ne gibi sonuçlar ortaya çıkartacağını henüz bilemiyoruz. Sanayileşme, ardından gelen teknoloji ve bilgi devrimleriyle şekillenen bugünkü dünyanın nasıl bir geleceğe evrileceğini kestirmek şu anda zordur. Ancak, artık hiçbir şeyin eskisi gibi gitmeyeceği, gidemeyeceği de açıkça ortadadır. Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye’nin bu fotoğrafı özellikle kendi içinde avantajlı bir yerde durdurarak oraya bunu döndürmesi şarttır.

Özellikle son 17 yılda ülkemizin temel hizmet alanlarında ve altyapısında gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüm sayesinde hamdolsun Türkiye bu sürece olabilecek en hazırlıklı şekilde yakalanmıştır. Ülkemizin uyguladığı dengeli politikalar bir yandan özel sektörün üretim gücünü desteklerden, diğer yandan eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlardaki hizmetlerin kamu garantisiyle kesintisiz sürmesini sağlamıştır. Batı ülkeleri ise yıllarca tüm temel kamu hizmetlerini görünüşte özel sektöre terk ederek, ama aslında başından savarak vatandaşını adeta sahipsiz bırakmıştır. Daha düne kadar liberalizmin en hararetli savunucusu olan kimi Avrupa ülkeleri, bugün hastaneleri ve diğer kimi temel hizmet kurumlarını devletleştirmeye başladı. İnsan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan kimi ülkelerin de salgını kendi hâline bırakarak, ölen ölür, kalan sağlar ile devam ederiz anlayışıyla hareket ettiğini görüyoruz. Kriz derinleştikçe bu tür tartışmalar da atacaktır.

Yaşadığımız süreci, gerisindeki bu derin arka planı ve belirsiz geleceği göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekiyor. Bir yandan önümüzdeki sorunun çözümü için gayret edecek, diğer yandan da geleceğimizi en güçlü şekilde inşa etmenin mücadelesini vereceğiz. Bunun için büyük ve güçlü Türkiye hedefimize, 2053 ve 2071 vizyonlarımıza olan bağlılığımızı artırarak hep birlikte daha çok çalışacağız. Dünyanın yöneldiği istikamette önceden mesafe kat etmiş bir ülke olarak inşallah 21. asra Türkiye’nin asrı hâline getireceğiz.

KORONAVİRÜS SALGINI

Aziz milletim, değerli basın mensupları; bilindiği gibi yeni Koronavirüs veya Kovid-19 hastalığı ilk olarak 2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde tespit edildi. Ocak ayının birinci yarısında hastalığın tam teşhisinin konmasının ardından ilk ölüm haberi geldi. Hemen ardından hastalık Tayland, Japonya ve Amerika’da da görüldü. Ocak ayının son haftasında Çin yöntemi Wuhan’dan başlayarak virüsün görüldüğü şehirleri karantinaya almaya başladı. Kovid-19 Avrupa’da ilk olarak 27 Ocak’ta Fransa’da tespit edildi, Dünya Sağlık Örgütü Ocak ayının sonunda acil durum ilan etmeye karar verdi.

Şubat ayı başında Çin’de ölümler hızla artarken, Avusturalya, Kanada, Almanya, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Vietnam, Filipinler gibi ülkelerden yeni vaka haberleri geldi. Yolcu gemilerinden sınır kapılarına, uçaklardan trenlere kadar tüm ulaşım araçlarında karantina tedbirleri yaygınlaştırılmaya başlandı. Şubat 10’una gelindiğinde Kovid-19 teşhisi konanların sayısı 40 bini geçerken ölenlerin sayısı 1000’e yaklaştı ve SARS salgınındaki can kaybını geride bıraktı.

Filipinler, Japonya, Fransa, Güney Kore gibi Çin dışındaki ülkelerde de ölümlerin başlamasıyla salgının dünya çapındaki faturası ağırlaştı. Şubat’ın üçüncü haftasında İran’da ve hemen ardından İtalya’da virüs salgınının hızla yayıldığı görüldü. Şubat’ın son haftasında virüs Güney Asya’dan Kuzey Avrupa’ya kadar geniş bir alanı etkisi altına almıştı. Suudi Arabistan 27 Şubat itibariyle umre ziyaretlerini askıya aldığını açıkladı. Mart’ın ilk haftasında İran’daki, ikinci haftasında ise İtalya’daki ölümler dikkat çekici şekilde arttı.

Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart’la dünya çapında Koronavirüs pandemisi, yani salgını ilan etti. Pek çok ülke hava yolu ulaşımı başta olmak üzere sınırlarını insan trafiğine kapatmaya yönelik tedbirler aldı. Aynı şekilde insanların günlük hayatlarında evlerinde kalmalarını sağlamaya yönelik pek çok önlemler açıklandı.

Bugün itibariyle dünyada Kovid-19 hastalığı teşhis edilen kişi sayısı, burası çok önemli, 200 bine, bu hastalıktan dolayı ölen kişi sayısı ise 8 bine yaklaşmıştır. Hastalık teşhisi konanlardan 80 bini iyileşirken, kalanlarının tedavisi sürmektedir.

“TÜRKİYE, TEDBİRLERİ SÜRATLE HAYATA GEÇİRDİ”

Aziz milletim, değerli basın mensupları; her ülke Kovid-19 tehdidine karşı farklı tedbirlerle şüphesiz ki mücadele etmektedir. Kimi hızla sınırlarını kapatıp sıkı karantina yöntemlerine başvururken, kimileri de hastalığın serbestçe seyrine izin vererek doğal bağışıklık sistemini harekete geçirmeyi tercih etmektedir.

Türkiye en başından itibaren bu hastalıkla ilgili gelişmeleri yakından izlemiş, tedbirlerini de süratle alarak hayata geçirmiştir. Henüz işin çok başında, 6 Ocak’ta Sağlık Bakanlığımız bünyesinde bir operasyon merkezi, 10 Ocak’ta da Bilim Kurulu oluşturarak gelişmeleri anbean takibe aldık.

14 Ocak’ta Kovid-19 hastalığı rehberinin ilk versiyonunu hazırlayarak konuyla ilgili herkesi teşhisten tedaviye kadar tüm süreçlerle ilgili bilgilendirdik.

20 Ocak’tan itibaren hastalığın görüldüğü Çin’in Wuhan şehri, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Malezya, Myanmar,  Filipinler, Singapur, Tayland, Tayvan, Amerika, Rusya ve Vietnam’dan gelen tüm yolcuları ülkemize girişte taramadan geçirmeye başladık.

YÖK’ten ve 12 üniversiteden akademisyenlerin katılımıyla oluşturulan Bilim Kurulumuzun belirlediği tedbirlerin ilgili kurumlar tarafından süratle hayata geçirilmesini temin ettik.

27 Ocak’ta Dışişleri Bakanlığımız seyahat uyarılarını yayınlamaya başladı. 1 Ocak’ta Dışişleri, Sağlık ve Millî Savunma Bakanlıklarımızın iş birliğiyle Çin’in Wuhan kentindeki vatandaşlarımızı askerî bir uçakla ülkemize getirerek karantinaya aldık. Karantina sonunda bu yolculardan hiçbirinde hamdolsun virüs çıkmadı.

Riskli bölgelere yapılan tüm uçuşlarda yolcuların termal kamerayla taranması ve uçakta bilgilendirilmesi işlemine geçtik. 3 Şubat’ta Çin’e olan tüm uçuşları durdurduk. Bu tarihten sonra da aşamalı olarak önlemleri genişlettik. 23 Şubat’ta hastalığın ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı İran’dan ülkemize olan tüm hava, kara ve demir yolu geçişlerini kapattık. 27 Şubat’ta İran, Irak ve Gürcistan’la olan 8 sınır kapımızda sahra hastaneleri kurduk. 29 Şubat’ta İtalya ile ülkemiz arasındaki tüm yolcu trafiğini durdurduk. 2 Mart’ta umreden dönen herkesin sağlık muayenesinden geçirilmesini kararlaştırdık ve vatandaşlarımıza 14 günlük karantina kuralına uymalarını tavsiye ettik. 6 Mart’ta son 14 gün içerisinde İtalya’da bulunan yabancı uyrukluların ülkemize girişini yasakladık, ülkemiz vatandaşları için de 14 günlük evde karantina zorunluluğunu getirdik. 10 Mart’ta Sağlık Bakanımız ülkemizde ilk defa Avrupa’dan gelen bir vatandaşımızda Kovid-19 testinin pozitif çıktığı bilgisini kamuoyuyla paylaştı. Ben de kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum.

“BÜTÜN HEDEFİMİZ İNSAN HAYATIDIR”

12 Mart’ta şahsımın Başkanlığında yapılan toplantıda oldukça önemli tedbirler alarak hemen uygulamaya geçirdik. Bunlar arasında, okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi, kamu çalışanlarının yurt dışı görevlerinin ertelenmesi, spor müsabakalarının seyircisiz oynanması gibi hususlar da yer alıyordu. Birileri farklı şeyler söyleyebilir, değerli kardeşlerim, bizim bütün hedefimiz insan hayatıdır. Altyapısı uygun mesleki ve teknik Anadolu liselerimizi dezenfektan ve cerrahi maske üretim yapabilecek hâle getirdik. Uzaktan eğitimi hem internet, hem televizyon aracılığıyla vererek tüm çocuklarımızın erişebilmesini imkân sağladık. Haziran ayında yapılacak liselere geçiş sınavı ve üniversiteye giriş sınavının soru hazırlıkları da tatil süreleri göz önünde bulundurularak yapılacaktır. Gelişmelere göre bu sınavları da ileri bir tarihe ertelemeyi gündemimize alabiliriz.

Bu vesileyle, bugün 20 bin öğretmenimizin daha atamasını gerçekleştirdiğimizin müjdesini milletimizle paylaşmak istiyorum, hayırlı olsun. Hani diyorlar ya işte istihdam durdu? 20 bin öğretmen, hayırlı olsun dedik.

13 Mart’ta ülkemizdeki vaka sayısı 5’e çıktı. Aynı gün yine şahsımın başkanlığında yapılan kapsamlı bir toplantıda yeni kararlar aldık; Almanya, Fransa ve İspanya dâhil 9 Avrupa ülkesiyle olan hava yolu ulaşımını durdurduk. Hastanelere ziyaretçi sınırlaması getirdik. Kamuda çalışan hamilelere, süt izninde olanlara, engellilere ve 60 yaş üzeri personele 12 gün idari izin verdik. Özel kreşleri, gündüz bakımevlerini, özel çocuk kulüplerini takip ettik. Kışlalardaki askerlerin çarşı izinlerini durdurduk. Ceza infaz kurumlarındaki görüşler ile nakillere ara verdik. Acil olmayan duruşmaların ve diğer adli işlemlerin ertelenmesinin de yolunu açtık. Kültür, sanat faaliyetlerini nisan sonuna kadar erteledik. İlaçları rapora bağlı yaşlıların ve kronik hastalığı olanların rapor süresi bitiminde hastaneye gitmeden ilaçlarını almaya devam edebilmelerine imkân tanıdık. Nisan ayı sonuna kadar programlanan tüm ulusal ve uluslararası bilimsel faaliyetleri, açık-kapalı toplantıları, kongreleri, konferansları, askerî tatbikatları, bedelli askerlik celplerini tehir ettik.

İLK AŞAMADA ALINAN TEDBİRLER

İhracatçılarımızın alınan önlemlerden etkilenmemesi için gümrük kapılarında gereken her türlü tedbiri aldık. Salgının yaygın olduğu İran üzerinden yapılan Orta Asya ihracatlarının tır güzergâhlarını Gürcistan ve Azerbaycan’a yönlendirdik. Bakü-Tiflis-Kars demir yolundan yapılan seferleri günlük 2500 tondan 6000 tona çıkartacak çalışmaları başlattık. İtalya ve Fransa’ya yapılan Ro-Ro seferlerini insan teması olmaksızın gerçekleşir hâle getirdik.

Vatandaşlarımıza fahiş fiyatlarla mal satmaya çalışan firmalara özellikle bütün birimlerimizi devreye sokarak denetimlerimizi yoğunlaştırdık, cezai müeyyideleri de etkinleştirdik.

İş dünyasıyla ortaya çıkan yeni durum karşısında alınabilecek tedbirleri sürekli istişare ettik ve çözümleri hızla hayata geçirdik.

14 Mart’ta umreden dönen bir vatandaşımız yeni vaka olarak o da kayıtlara geçti. 15 Mart’ta umreden dönen vatandaşlarımızın öğrenci yurtlarında karantinaya alınması uygulamasını başlattık, sadece Ankara ve Konya’da umreden dönen 10 bin 330 vatandaşımızı karantinaya aldık.

Bar, gazino, gece kulübü gibi eğlence yerleriyle müze ve kütüphanelerin faaliyetlerini durdurduk.

Aynı gün Avrupa’dan ve Amerika’dan gelen yeni vakaların belirlenmesiyle Kovid-19 teşhisi konan hasta sayısı 18’e ulaştı.

16 Mart’ta uçuşların durdurulduğu ülkelerden gelen her vatandaşımızın 14 gün karantinada tutulmasını kararlaştırdık.

Diyanet İşleri Başkanlığımız Cuma namazlarının ve vakit namazlarının cemaatle kılınmayacağını, herkesin namazını evinde veya isterse camide ferdi olarak eda edebileceğini Din İşleri Yüksek Kurulunun kararı olarak Başkanımız açıkladı.  Böylece yaşları sebebiyle en yüksek risk grubunda bulunan cami cemaatinin korunması konusunda önemli bir adımı atmış olduk.

İnsanların toplu olarak bulunduğu kahvehane, kafe, gazino, sinema, tiyatro, konser salonu, düğün salonu, hamam, spor salonu, internet kafe, kapalı çocuk oyun alanı, taziye evi gibi mekânların faaliyetlerine geçici süreyle ara vermesini kararlaştırdık.

Genel kurullar ve eğitim çalışmaları gibi insanların zorunlu olarak bir araya geldiği faaliyetleri de erteledik. Ben partimin bu noktadaki bütün faaliyetlerini şu anda MYK, MKYK bunların hepsini erteledik.

Hızlı sonuç veren Kovid-19 testlerinin yapıldığı laboratuvar sayısının 4’ten 16’ya çıkartılmasına karar verdik ve bu gerçekleşti.

17 Mart’ta İngiltere ve Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu 6 ülkenin daha ilavesiyle uçuş yasağı koyduğumuz ülke sayısı 20’ye ulaştı.

Sağlık Bakanımız da Kovid-19 teşhisi konulan kişi sayısının 47’ye yükseldiğini kamuoyuyla paylaştı. Dün itibariyle Kovid-19 teşhisi konan hastalarımızın sayısı 98’e çıkarken, maalesef 89 yaşında bir vatandaşımızı da kaybettik.

Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar olarak aldığımız tedbirlere destek veren, ikazlara riayet eden, meseleye ahlaklı ve vicdanlı bir şekilde yaklaşan herkese şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK GÜCÜ BİRLİĞİ VE BERABERLİĞİDİR”

Elbette bu süreçte adeta virüs ülkemize gelmekte niye geç kaldı diye dizlerini dövenler, yalan haberlerle milletimizin moralinizi bozmaya, kaos çıkarmaya çalışanlar da çıktı. Ama milletimizle birlikte ülkemize yönelik her saldırıyı nasıl dirayet ve kararlıkla göğüslemişsek, bu sıkıntıyı da aynı şekilde karşıladık. Ellerini ovuşturarak bu virüsün ülkemizi esir almasını bekleyen muhterislere aradıkları fırsatı vermedik, vermeyeceğiz. Hep söylediğimiz gibi, Türkiye’nin en büyük gücü birliğidir, beraberliğidir, kardeşliğidir. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu sıkıntılı süreci de bırakınız tökezlemeyi veya yıkılmayı, daha da güçlenerek atlatacağımıza tüm kalbimle inanıyorum.

Aziz milletim, değerli basın mensupları; biz önce insan diyen öyle bir medeniyetin, insanı yaşat ki devlet yaşasın diyen bir kültürün mensuplarıyız. Bunun için aldığımız her tedbir insanlarımızın hayatını ve geleceğini korumaya yöneliktir. Bu tür hastalıklar pek çok insanın farkında olmadan virüse maruz kalması ve yine farkında olmadan virüsü başkalarına bulaştırmasıyla yayılıyor. Sağlıklı insanlar hastalığı rahatça atlatırken, herhangi bir rahatsızlığı olan, bağışıklık sistemi zayıf kişiler ölümcül sonuçlarla karşı karşıya kalabiliyor. Henüz aşısı ve kesin tedavisi olmayan bu hastalıktan en iyi korunma yolu, virüsün bulaşmasını engellemektir.

“TEDBİRLER SALGIN RİSKİ ORTADAN KALKANA KADAR GEÇİCİ OLARAK UYGULANACAKTIR”

Alınan ve tavsiye edilen tedbirlerin tamamı hem kendimizin, hem de diğer insanların sağlığını koruma amaçlıdır. Kovid-19 hastalığından en iyi korunma yöntemi, herkesin kendi kendine alacağı tedbirler. Hiç kimse bencilliği veya özensizliği sebebiyle tüm toplumun sağlığını tehlikeye atma hakkına sahip değildir. Toplumun tamamının sağlığı ve huzuru için bireyler olarak her birimizin fedakârlıkta bulunma sorumluluğu vardır. Dünyadaki diğer ülkeler gibi Türkiye’deki tedbirler de salgın riski ortadan kalkana kadar geçici olarak uygulanacaktır.

Açıklanan tedbirlere hep birlikte hassasiyetle riayet edersek, evde kalma süresini 3 haftayla sınırlı tutabiliriz. Bu süreçte en çok hassasiyet göstermemiz gereken husus bireysel temizliğimize ve diğer unsurlar, bunun yanında diğer insanlarla olan mesafemize dikkat etmektir. Bilim insanları Kovid-19 virüsüne karşı en etkili tedbirin temizlik olduğu konusunda hemfikirler. Hem inancımızda, hem kültürümüzde, kalp temizliği yanında vücut temizliği, hane temizliği, çevre temizliği de çok büyük önem taşır. Temizliğin imandan geldiği öğüdüne uygun şekilde günde 5 vakit elini yüzünü, kollarını, başını ayaklarını yıkayan kişi İslami olarak da, tıbbi olarak da en ideal temizliği yapan kişidir.

Kültürümüzde musafahalaşmak, sarılmak, küçüklerin yüzlerinden, büyüklerin ellerinden öpmek elbette önemli bir yer tutar. Zira sevgisini dokunarak göstermeyi seven bir milletiz, ancak yaşadığımız süreç bir müddet buna ara vermemizi gerektiriyor. Salgın tehlikesi tamamen ortadan kalkana kadar sevgimizi yüreğimizle göstermekle ve dilimizle ifade etmekle yetineceğiz, onun için gönül selamı.

“MİLLETİMİN HER BİR FERDİNDEN RİCAM, KOVİD-19 TEHDİDİ GEÇENE KADAR MÜMKÜN OLDUĞU KADAR EVLERİNDEN ÇIKMAMALARIDIR”

Peygamber Efendimiz veba olan yere gidilmemesini, veba olan yerden de çıkılmamasını tavsiye ediyor. Bugün bize düşen de hadisi şerife uygun şekilde Kovid-19 virüsünün bulaşma ihtimali olan yerlerden uzak durmak, virüse maruz kalmışsak da iyileşene kadar diğer insanlarla teması kesmektir. Hazreti Ömer Şam’a gitmek üzere yola çıkacakken orada bir salgın hastalık başladığının haberini alıyor ve yolculuktan vazgeçiyor. Bunun üzerine sahabeden birisi Hazreti Ömer’e, Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun diye soruyor. Hazreti Ömer’in bu soruya cevabı çok manidardır, evet, ‘Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz’. Bugün bize düşen görev de, gereken her türlü tedbiri alarak takdiri Allah’a bırakmaktır. İşte bu anlayışla ülkemizin de maruz kaldığı bu virüs tehdidinin en kısa sürede bertaraf edilmesi için devlet olarak tüm imkânlarımızı seferber ettik. Bu süreçte en büyük görev fert fert milletimize düşüyor.  Milletimin her bir ferdinden ricam, Kovid-19 tehdidi geçene kadar mümkün olduğu kadar evlerinden çıkmamalarıdır. Kontrol altında tutamayacağımız her türlü temas bizi virüs taşıyıcısı hâline getirebilir. Kendimiz zarar görmesek de taşıdığımız virüsü Allah muhafaza sevdiklerimize bulaştırarak hastalanmalarına, hatta ölümlerine yol açabiliriz.

Sosyal mesafeyi ne kadar korur ve sosyal hareketliliği ne kadar azaltırsak virüsün yayılma hızını, dolayısıyla yol açtığı tehdidi o derece düşürürüz. Toplu ulaşım araçları ve kapalı mekânlar başta olmak üzere insanların çok yakın mesafede bulundukları ortak kullanıma açık her yer virüsün potansiyel yayılma alanlarıdır. Bakın birer koltuk ara verdik, bu hassasiyetimizin önemi, dikkat edeceğiz, başka çaremiz yok. Herhangi bir şekilde virüse maruz kalmış tek bir kişinin ikazları dinlemeyip gereksiz yere dışarıda dolaşması hâlinde gün içinde yüzlerce kişiye bunu bulaştırma imkânı vardır.

Hâlbuki vakit gönlümüzce gezme değil, tedbir, tefekkür, tevekkül, okuma, dinginlik vaktidir. Vakit, yapabileceğimiz her şeyi evimizden yapma, dış dünya ile fiziki irtibatımızı asgariye indirme vaktidir. Vakit, sevdiklerimiz başta olmak üzere toplumun tamamı için kendimizden fedakârlık etme vaktidir. Altını çizerek bir kez daha tekrarlıyorum, mecburiyeti olmayan hiçbir vatandaşımız tehdit ortadan kalkana kadar evinden çıkmamalı, kimseyle temas etmemelidir. İşlerine giden vatandaşlarımız mesai bitimiyle birlikte hemen evlerine dönmeli, kapıdan girer girmez de kimseyle temas etmeden ilk iş sabunla ellerini, yüzünü yıkamalıdır. İster kamu, ister özel olsun, ister iş yerlerinde de virüsün yayılma ihtimalini en aza indirecek tedbirlerin tamamı alınmalıdır.

Çocuklarımızdan dışarıya çıkmadan evde kitap okuyarak, derslerine çalışarak vakitlerini değerlendirmelerini istiyoruz.

En büyük risk grubunu oluşturan yaşlılarımızın sadece evden çıkmamakla yetinmeyerek bir süre ailenin dışarıyla irtibatı olan diğer fertleriyle de mesafeli şekilde hayatlarını sürdürmeleri daha doğru olacaktır.

Kimi Avrupa ülkelerinin dezavantajlı grupları, özellikle de yaşlıları adeta gözden çıkartan anlayışlarına asla katılmıyoruz. Tam tersine, bizim kültürümüzde yaşlılarımızı el üstünde tutmak, dünya ahiret sadedinin temel şartlarından biri olarak kabul edilir, bunun için yaşlılarımızı koruyacak ve kollayacağız.

Bilim Kurulumuzun önerisiyle önce İstanbul ve Ankara’da başlatılacak bir çalışmayla 65 yaş üzerindeki tüm yaşlılarımıza koruyucu maske ve kolonya dağıtacağız. Yalnız yaşayan 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmasında devlet kadar yakınlarına ve komşularına da görev düşüyor. Bu insanlarımıza hep birlikte yardımcı olarak süreci suhuletle geçirmelerini temin etmeliyiz.

Değerli dostlar; kamu bankalarımız 76 yaş üzeri emeklilerimizin maaş ödemelerini isterlerse evlerinde yapacaklardır.

Huzurevlerindeki doktor sayısını da artırarak yaşlılarımızın sağlığını daha yakından takip edeceğiz.

“TÜM SAĞLIK PERSONELİMİZE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM”

Bir diğer önemli konu, sağlık sistemimizi güçlü bir şekilde ayakta tutmaktır, bunun için sağlık kuruluşlarımızın üzerine binecek yükü hafifletmemiz gerekiyor. Vatandaşlarımızdan hayati olmayan sağlık sorunlarına mümkün olduğu kadar aile hekimleri vasıtasıyla çözüm aramalarını özellikle rica ediyorum. Unutmayınız, salgın hastalıklar durumlarında hastaneler aynı zamanda virüs buluşma ihtimali en yüksek yerler hâline gelmektedir.

Yüksek ateş, kuvvetli öksürük ve nefes darlığı gibi hastalık belirtileri ortaya çıkan vatandaşlarımız ise paniğe kapılmadan öncelikle Sağlık Bakanlığımızın Alo 184 hattını aramalıdır. Buradan yapılacak yönlendirmeye göre hareket edilmesi hâlinde sağlık kurumlarımızdan en yüksek verimle istifade edebiliriz.

Bu vesileyle, takdire şayan bir fedakârlıkla ve sabırla görev yapan tüm sağlık personelimize şükranlarımı şahsım ve milletim adına sunuyorum.

Kovid-19 hastalığına karşı aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarını da tüm hızıyla devam ettiriyoruz. Araştırma-geliştirme çalışmalarını yürüten Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız bu konudaki tüm önemli araştırmacıları ve kurumları bir araya getirdi. Tanı kiti konusunda çok iyi bir üretim potansiyelimiz var.

Önceki gün Almanya, Fransa, İngiltere liderleriyle, dün de İtalya Başbakanıyla yaptığım telefon görüşmesinde ülkemizin bu salgın hastalık konusunda muhataplarına yapabileceği katkıları ele aldık. Salgın ilk başladığında Çin’e de tıbbi malzeme desteği vermiştik. Aynı şekilde Türkiye olarak biz de bu ülkelerin tecrübelerinden istifade edeceğiz.

Ülkemizin bayrak taşıyıcı kurumu olan Türk Hava Yolları hem dünyanın çeşitli yerlerindeki vatandaşlarımızın ailelerine kavuşturulması, hem de kargo taşımacılığını kesintisiz sürdürerek temel ihtiyaçların karşılanması konusunda çok büyük gayret gösterdi. Krizden en çok etkilenen kuruluşların başında gelen Türk Hava Yollarımıza da gereken desteği vereceğiz.

Aziz milletim, değerli basın mensupları; görüldüğü gibi virüs salgınının ilk ortaya çıktığı günlerden itibaren Türkiye olarak hızlı kararlar alarak ve süratle uygulamaya geçirerek ülkemizin bu krizden en az şekilde etkilenmesi için elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz.

Nitekim çevremizdeki ülkelerde çok yoğun görülmesine, ciddi kayıplara yol açmasına rağmen virüsün ülkemize sirayeti hem oldukça geç, hem de oldukça sınırlı olmuştur. Aldığımız tedbirlerin etkisiyle ortaya çıkan bu olumlu görüntüyü sürdürmekte kararlıyız. Bunun için tehlikenin kapımızı çalmasını beklemeden sürekli yeni ve etkili tedbirler alıyor, uygulamaya geçiriyoruz.

“YAŞADIĞIMIZ SÜRECİN EKONOMİMİZE OLUMSUZ ETKİSİNİ AZALTMAK AMACIYLA ÖNEMLİ KARARLAR ALDIK”

Bu çerçevede, biraz önce de bakanlarımızın, iş dünyasından temsilcilerimizin, resmî, sivil ilgili tüm kurumlarımızın temsilcilerinin katılımıyla kapsamlı bir değerlendirme toplantısını gerçekleştirdik. Özellikle yaşadığımız sürecin ekonomimize, piyasaya, üretime, istihdama olumsuz etkisini azaltmak amacıyla çok önemli kararlar aldık.

Esasen hastalığın çıktığı ilk günden itibaren arkadaşlarımız sürecin diğer boyutlarının yanı sıra, ekonomik etkilerini yakından takip ediyorlar. Ülkelerin aldığı önlemleri, yaşanan ekonomik türbülansa karşı geliştirdikleri yöntemleri tek tek analiz ediyorlar. Özellikle de ekonomi yönetimimiz ve ilgili bakanlarımız, kurumlarımız tüm iş dünyasının taleplerini ve öngörülerini toplayarak hazırlıklarını yaptı. Karşımızdaki fotoğrafa göre bir yol haritası belirledik. Son yıllarda ekonomimize hedef alan saldırılara karşı verdiğimiz mücadele sayesinde küresel türbülanslara, özellikle söylüyorum, güçlü bir bağışıklık sistemini geliştirerek biz oraya hedefimizi koyduk ve yolumuza böyle devam ettik. Şimdi bu 2 aylık direnme sürecini de en iyi şekilde atlatacağımıza inanıyorum.

Daha önce örneği görülmemiş bir süreç yaşıyor ve bundan dolayı da hasarın boyutları kestirilemiyordu. Bunun için bizim tüm senaryolara hazırlıklı olmamız gerekiyor. Ancak bu dönemde de gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışan bir ülke konumunda bulunduğumuz bir gerçektir.

Hindistan borsasının yüzde 18, Japonya’nın yüzde 20, Amerika’nın yüzde 21, İngiltere’nin yüzde 22, Almanya’nın 26, İtalya’nın yüzde 32 değer kaybettiği 28-16 Mart tarihleri arasında bizi kaybımız yüzde 17’de kaldı. Aynı tarihlerde Türk Lirası olarak da gelişmekte olan ülkelerin hepsinden daha iyi bir direnç gösterdik. Şimdi ekonomimiz için koruma kalkanı olacak bir paketi devreye alıyoruz.

Dün Merkez Bankamız piyasalar açısından oldukça önemli bazı adımları atarak likidite sıkıntı yaşanmayacağının garantisini ortaya koydu. Bu kapsamda Merkez Bankamız ihracatçımız için de çok önemli uygulamalar başlattı.

Nisan, Mayıs ve Haziran ayı vadeli açık reeskont kredi anapara ve faiz ödemeleri Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ertelenerek azami vade 1 yıl uzatıldı.  Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında vadesi dolan reeskont kredilerinin taahhüt kapama süresi de yine 1 yıl uzatıldı. Böylece ihracatımız bu süreçteki belirsizliği rahat bir şekilde atlatabilecek.

“EN BÜYÜK ÖNCELİĞİMİZ, ÜRETİM VE İSTİHDAMIN SEKTEYE UĞRAMAMASIDIR”

En büyük önceliğimiz, üretim ve istihdamın sekteye uğramamasıdır. İnşallah bu süreçten kamu-özel sektör dayanışması ise daha da güçlenerek çıkacağız.

Birazdan açıklayacağımız paketteki imkânlardan istifade edecek firmalar için ön şartımız, istihdam kaybına yol açmamalarıdır. Herhâlde burada anlaşıyoruz değil mi?

Finansal kurum ve kuruluşlarında kredi limiti olan firmaların likidite ve nakit ihtiyacına yönelik taleplerinin hızlıca karşılanması, ayrıca kredi limitlerinin kullandırılmasında kısıtlamaya gidilmemesi de önemlidir. Finans kuruluşlarından bu ortamda istihdamın mahfazası ve ekonomik büyümenin sürdürülmesi için kredi şartlarının esnetilmesine yönelik adımlar bekliyoruz.

Tüm finans kuruluşlarının kredi geri çağırma, mevcut kredi limitini kullandırmama, fiyat artırma, teminat şartlarını zorlaştırma uygulamalarından özenle kaçınmasını istiyoruz.

Bunun yanında, kurumsal firmaların, KOBİ’lerin, bireysel kesimin geçici iş ve ciro kaybı veya benzeri nedenlerle gelir kaybı yaşayanların kredi borçlarıyla ilgili taksit, öteleme, yapılandırma, düzenleme taleplerine süratle ve olumlu cevap verilmelidir.

“100 MİLYAR LİRALIK BİR KAYNAK SETİNİ DEVREYE ALIYORUZ”

Ekonomik istikrar kalkanı adını verdiğimiz bir paketle Kovid-19 salgının etiklerini azaltmak için toplamda 100 milyar liralık bir kaynak setini böylece devreye alıyoruz.

Bu çerçevede devreye sokacağımız tedbirler şunlardır:

1- Perakende, AVM, demir-çelik, otomotiv, lojistik, ulaşım, sinema, tiyatro, konaklama, yiyecek-içecek, tekstil-konfeksiyon ve etkinlik-organizasyon sektörleri için Muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin Nisan, Mayıs ve Haziran ödemelerini 6’şar ay erteliyoruz.

2- Konaklama Vergisini Kasım ayına kadar uygulamayacağız.

3- Otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı bedelleri ve hasılat payı ödemelerini Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için 6 ay süreyle erteledik.

4- İç havayolu taşımacılığında 3 ay süreyle KDV oranını yüzde 18’den yüzde 1’e indiriyoruz.

5- Kovid-19 salgınıyla ilgili tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerini asgari 3 ay öteleyecek ve gerektiğinde bunlara ilave finansman desteği sağlayacağız.

6- İhracattaki geçici yavaşlama sürecinde kapasite kullanım oranlarının korunması amacıyla ihracatçıya stok finansmanı desteği vereceğiz.

7- Bu dönemde işlerinin olumsuz etkilendiğini beyan ederek talepte bulunan esnaf ve sanatkârların Halkbank’a olan kredi borçlarının Nisan, Mayıs ve Haziran anapara ve faiz ödemelerini 3 ay süreyle ve faizsiz olarak erteleyeceğiz.

8- Kredi Garanti Fonu limitini 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkartacak, kredilerde önceliği gelişmelerden olumsuz etkilendiği için likidite ihtiyacı oluşan ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ’lere vereceğiz.

9- Vatandaşlarımız için uygun ve avantajlı şartlarda sosyal amaçlı kredi paketleri devreye alınmasını teşvik edeceğiz.

10- 500 bin liranın altındaki konutlarda kredilendirilebilir miktarını yüzde 80’den yüzde 90’a çıkartacak, asgari peşinatı yüzde 10’a düşüreceğiz.

11- Koronavirüs etkisiyle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline “mücbir sebep” notu düşülmesini sağlayacağız.

12- Asgari ücret desteğini devam ettireceğiz.

13- Mevzuatımızdaki esnek ve uzaktan çalışma modellerinin daha etkin hâle getirilmesini temin edeceğiz.

14- Kısa çalışma ödeneğini devreye alacak, bundan faydalanmak için gereken süreçleri kolaylaştırılacak veya hızlandırılacağız. Böylece faaliyetine ara veren işyerlerindeki işçilere geçici bir gelir desteği verirken, işverenlerin de maliyetini azaltmış olacağız.

15- En düşük emekli maaşını 1.500 liraya yükseltiyoruz.

16- Emeklilerin bayram ikramiyesini Nisan ayı başında ödüyoruz.

17- Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için ilave 2 milyar liralık bir kaynak ayırıyoruz.

18- İstihdamdaki sürekliliği temin etmek amacıyla 2 aylık telafi çalışma süresini 4 aya çıkartıyoruz.

19- Tek başına yaşayan 80 yaş üstü yaşlılarımız için sosyal hizmet ve evde sağlık hizmetlerinden oluşan periyodik takip programını devreye alıyoruz.

Alınan kararların milletimize ve ekonomimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum. Basın toplantımıza iştirakiniz ve dikkatiniz için sizlere teşekkür ediyorum.

Hiçbir virüsün Türkiye’den, Türk milletinin birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden aldığımız ve alacağımız tedbirlerden daha büyük olamayacağını tekrar ederek hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.”

Dünya

“Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir”

“TİCARET HACMİMİZİ BİR MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir. İlişkilerimiz karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da gelişiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmeler ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Konuşmasında, Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tanzanya’da 14 Nisan’da meydana gelen sel ve heyelan felaketiyle, Arusha’da yaşanan trafik kazasında 8 ilkokul öğrencisinin hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.

Tanzanya’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan ilk ziyaretin yeni bir dönüm noktası olacağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında ziyaret ettiği Tanzanya’nın Türkiye’nin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biri olduğunu vurguladı.

“TİCARET HACMİMİZİ BİR MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”

İlişkilerin karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugünkü görüşmelerimizde iş birliğimizi kapsamlı bir şekilde gözden geçirdik. Karşılıklı ticaret ve yatırımların artırılması noktasında atılabilecek adımları ele aldık. İkili ticaret hacmimiz 2003 yılında 11 milyon dolardan geçen sene 345 milyon dolar seviyesine ulaştı. Artışa rağmen mevcut rakamlar da gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor. Ticaret hacmimizi ilk etapta bir milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz Önümüzdeki dönemde çabalarımızı bu yönde yoğunlaştıracağız. Sayın Cumhurbaşkanının katılımıyla yarın İstanbul’da düzenlenecek Türkiye Tanzanya İş Forumu, bu açıdan önemli bir adım olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk firmalarının Tanzanya’da bugüne kadar 6,4 milyar dolar değerinde 14 projeyi başarıyla üstlendiğini belirtti.

Tanzanya’nın Türk müteahhitlerince üstlenilen toplam proje bakımından Afrika’da üçüncü, Sahraaltı Afrika’da ise birinci ülke konumunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Firmalarımız Tanzanya’da demiryolu inşaatı ve modernizasyonu, tersane ve gemi inşaatı, yol yapımı gibi alanlarda önemli yatırımlara imza atmıştır. Ülkeyi baştan başa saracak standart aralıklı demiryolu projesinin büyük bir kısmının bir Türk şirketi tarafından inşa ediliyor olması bizler için bir iftihar vesilesidir” diye konuştu.

“FETÖ İLE MÜCADELE KAPSAMINDA TANZANYA’DAN BEKLENTİLERİMİZİ PAYLAŞTIM”

İstişarelerinde terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmayan Türkiye, bu alandaki tecrübelerini dostlarıyla paylaşmaya da önem vermiştir. Tanzanya’nın kendi güvenliğini sağlamada atacağı adımlara yardımcı olmaktan da memnuniyet duyacağımızı belirttim. FETÖ ile mücadele kapsamında Tanzanya’dan beklentilerimizi paylaştım. Tanzanya’da Maarif Vakfımızın üstlenebileceği eğitim projeleri hakkında bilgi verdim. İnşallah bu ziyaret sonrasında Tanzanya tarafından da etkili ve somut adımlar göreceğiz. Bu minvalde iki ülke kurumları arasındaki eşgüdümün daha da geliştirilmesi gerektiği aşikardır. Dışişleri bakanlarımız düzenli siyasi istişarelerin yürütülmesi noktasında yüksek düzeyli diyalog mekanizmasını başlatacak adımları atmaya karar vermişlerdir.”

Afrika kıtasının gönlünde müstesna bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.

Türkiye’nin, Afrika açılımının kıta ülkeleri tarafından muhabbetle karşılandığını görmenin kendilerini sevindirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ticaretten eğitime, tarımdan sağlığa her alanda kıta ile ilişkilerimizi geliştirme kararlılığımız bakidir. Uluslararası platformlarda Afrika’nın sesinin daha çok duyulmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz. ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarımızın Afrikalı kardeşlerimiz ve dostlarımız nezdinde yankı bulması, doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Tesis ettiğimiz bu samimi ilişkiler, Gazze başta olmak üzere dünyada yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele azmimizi güçlendiriyor. Afrikalı kardeşlerimizin Filistin davasına ve adaletsizlere karşı hassasiyeti tüm dünyanın malumudur. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmelerimizde işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan vahşet karşısında atılabilecek adımları da ele aldık. 7 Ekim’den bu yana çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve sivil 34 bin Filistinli, İsrail güçleri tarafından şehit edildi, 75 bin kardeşimiz yaralandı. 195 gündür son asrın en büyük katliamlarından biri Gazze’de yaşanıyor. Gazze’deki katliamları durdurmak için daha fazla çaba harcamalıyız.”

“GAZZE’DE KALICI ATEŞKES SAĞLANMALI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir an önce acil ve kalıcı ateşkesin sağlanması, sonrasında ise iki devletli çözümün hayata geçirilmesine dönük adımların hemen atılması gerektiğinin altını çizerek, “Bu hafta Batılı ülkelerin İran’ın misillemeleri karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e ‘dur’ demeleri gerekiyor. İsrail’in gündemi çarpıtma, Gazze’deki vahşeti gizleme, gündemden düşürme teşebbüslerine fırsat verilmemelidir” dedi.

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’a ziyaretleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü görüşmelerin ve imzalanan 6 anlaşmanın hayırlı olmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Tanzanya olmak üzere kardeş Afrika’ya selamlarını gönderdiğini belirtti.

TANZANYA CUMHURBAŞKANI HASSAN: “TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI ANLAŞMAZLIKLARA BARIŞÇIL ÇÖZÜMLERİN BULUNMASI KONUSUNDAKİ GAYRETLERİNİ DESTEKLİYORUZ”

Türkiye’de mükemmel karşılandığını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, bu konuda Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür etti.

Tanzanya’nın iki ülke arasındaki faydalı ilişkileri geliştirme taahhüdünü yinelediğini belirten Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Türkiye, gerçekten de çok değerli bir ortaktır ve benim buraya yaptığım ziyaret bu ortaklığı ne kadar değerli gördüğümüzü teyit etmektedir. İkili görüşmemizde çok büyük memnuniyetle farklı sektörlerdeki kaydedilen ilerlemeye değindik” dedi.

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iki ülke arasındaki diplomatik, ekonomik iş birliğini, özellikle de üretim ve sosyal sektörlerdeki iş birliğini artırmaya değindiklerini söyledi.

Bu ilişkilerle iki ülke ekonomisinin büyümesine katkıda bulunacaklarının altını çizen Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “İkili iş birliği açısından ben Türkiye’ye teşekkürlerimi ilettim. Kalkınma desteğinden dolayı ve ülkemizdeki eğitim ve sağlık sektörlerine olan desteklerinden dolayı teşekkür ettim. Özellikle de altyapıya ve beşeri sermayenin gelişmesine yönelik kritik desteklerinden dolayı teşekkürlerimi ilettim” ifadelerini kullandı.

Türkiye ziyaretinde 6 mutabakat zaptı imzaladıklarını aktaran Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, şöyle devam etti: “Türkiye’deki uzmanlık ve bilgi, Tanzanya’ya şu anda aktarılıyor ve bunlara bizim en önemli projelerimiz de dahil. Bu projeler arasında demir yolları projesi var, standart aralıklı demir yolları projesi var ve Tanzanya’nın da bu projelerin başarılmasına yönelik desteğini yineledim ve bunların da gerçekleştirilmesiyle birlikte kalkınma hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bakanlarımız ve uzmanlar ile ekiplerimiz bir araya gelerek çerçeve oluşturacaklar ve üzerinde hemfikir olunan iş birliği alanlarındaki çerçeveyi ortaya koyacaklar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile önemli bölgesel ve küresel hususlarda da görüş alışverişi yaptıklarını kaydeden Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, “Tanzanya, Türkiye’nin uluslararası anlaşmazlıklara barışçıl çözümlerin bulunması konusundaki gayretlerini desteklemektedir. Gazzelilerin zararına olan durumlar için acil ateşkes çağrısına biz de destek sunuyoruz. Ayrıca insani yardımların da engelsiz bir şekilde ulaşması konusunu destekliyoruz” diye konuştu.

TÜRKİYE İLE TANZANYA ARASINDA 6 ANLAŞMA İMZALANDI

Türkiye Cumhuriyeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Kolaylaştırılmasına İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptına, Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç ile Tanzanya Yatırım Merkezi Genel Müdürü Gilead Teri imza attı.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptını ise Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren ile Zanzibar Eğitim ve Mesleki Terbiye Bakanı Lela Muhamed Mussa imzaladı.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Milli Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptına, Eren ile Tanzanya Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanı January Yusuf Makamba imza attı.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Dışişleri ve Doğu Afrika İşbirliği Bakanlığı Arasında Diaspora Siyasası Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı da Eren ve Bakan Makamba tarafından imzalandı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Evrak ve Arşiv Yönetimi Dairesi Arasında İşbirliği Protokolünü ise Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ile Bakan Makamba imzaladı.

Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile Bakan Makamba tarafından imzalandı.

OKUMAYA DEVAM EDİN

Dünya

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

“Türkiye’ye Hoş Geldiniz”

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören alanındaki yerlerini almalarının ardından iki ülkenin millî marşları çalındı. Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan’ın tören kıtasını selamlamasından sonra iki lider heyetlerini birbirlerine takdim etti.

Türkiye ve Tanzanya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.

OKUMAYA DEVAM EDİN

Dünya

“Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız”

“85 MİLYON OLARAK BİRLİKTE VAR OLDUĞUMUZU, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA YENİDEN GÖSTERDİK”

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Artık seçimin olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyecek, içerde ve dışarda ülkemizin, milletimizin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceğiz. Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik etti. Bayram süresince 18 devlet ve hükûmet başkanıyla görüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere gündemdeki konuları ele aldıklarını belirtti.

“85 MİLYON OLARAK BİRLİKTE VAR OLDUĞUMUZU, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLDUĞUMUZU TÜM DÜNYAYA YENİDEN GÖSTERDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’taki Mahallî İdareler Genel Seçimleri’nin huzur ve sükûnet içinde icra edilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Aldığımız güvenlik tedbirleri sayesinde, birkaç müessif hadise dışında, hamdolsun, seçimlerde herhangi bir asayiş sorunu yaşanmadı. Doğudan batıya, güneyden kuzeye yurdumuzun dört bir köşesinde vatandaşlarımız sandığa giderek iradelerini özgürce ortaya koydu. Bölücü örgüt yandaşlarının seçmeni baskı altına almaya yönelik faşizan teşebbüsleri de amacına ulaşamadı. Rekabet seviyesi yüksek bir kampanya döneminden sonra seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk, gerçekten takdire şayandır. Ülkemiz aleyhine yürütülen onca kampanyaya rağmen demokrasimizin, bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu, hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik.”

Seçimlerin hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin demokrasiye yakışır şekilde gerçekleştirilmesini temin eden seçim kurullarına, kolluk kuvvetlerine, sağlık personeline ve sandık görevlilerine teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti teşkilatlarının kampanya dönemi boyunca ve sandık günü olağanüstü bir fedakârlıkla çalıştığını, mücadele ettiğini, emek verdiğini kaydetti.

AK Parti teşkilatı mensuplarının ramazan süresince iftar programlarıyla, ev ve esnaf buluşmalarıyla, çarşı-pazar ziyaretleriyle, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak halkla birlikte olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “31 Mart seçim sürecinde ulaşılmadık hiç kimseyi bırakmama şiarıyla gece gündüz koşturan Genel Merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il, ilçe, belde teşkilatlarımıza, belediye başkan adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandıkları namusları bilip titizlikle sahip çıkan müşahitlerimize, partimize, davamıza ve mücadelemize güçlü destek veren her bir kardeşime buradan en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabb’ime, şahsıma böyle vefalı, böyle gayretli ve samimi yol arkadaşları bahşettiği için bir kez daha hamdediyorum. AK Parti teşkilatlarıyla birlikte, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklara karşı meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır. İttifakımızın, devletimizin güvenliği, milletimizin birliği ve demokrasimizin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Buradan, Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum. Bir sandık sınavını daha başarıyla veren ittifakımız, Türkiye’nin bekasının teminatı olmayı sürdürecektir.”

“SİYASETÇİNİN, MİLLETİN İRADESİNİ YOK SAYMA, GÖRMEZDEN GELME HAKKI YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetlerinin temel vasfının, demokrasinin mihenk taşı olan sandığın itibarının korunması ve güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.

“Sonuçlardan azade olarak sandığın gücüne güç katan her seçim, Türkiye ve Türk milleti için tarihî bir kazanım demektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemiz, son 21 yıldır maruz kaldığı tüm vesayet girişimlerinin üstesinden bu anlayışla hareket ettiği için gelebilmiştir. Daha önce de ifade ettiğim gibi sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üstünde yeri vardır. Siyasetçinin, milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. Bize oy versin veya vermesin, sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz, minnettarız. Milletimizin takdiriyle göreve gelen belediye başkanlarını da ayrıca tebrik ediyor; kendilerine şehirlerimize hizmet yolunda başarılar diliyorum. İktidar olarak milletimizin hayrına yaptıkları işlerde, bugüne kadar olduğu gibi belediye başkanlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) kesin sonuçları açıklamasının ardından 31 Mart Mahallî İdareler Seçim maratonunun tamamlanacağını söyledi.

YSK’nin şimdiye kadar üç ilçe ve dört belde olmak üzere yedi yerde seçimlerin yenilenmesine karar verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yerleşim yerlerinde vatandaşların 2 Haziran Pazar günü bir kez daha sandık başına giderek tercihlerini yapacaklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız” diye konuştu.

“31 MART SEÇİMLERİ, SON 20 YILDAKİ EN DÜŞÜK KATILIMLI YEREL SEÇİM OLARAK KAYITLARA GEÇMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarının birçok zaviyeden kapsamlı değerlendirmeyi hak ettiğine işaret ederek şunları kaydetti: “Bu seçimlerin ilk göze çarpan özelliği katılım seviyesinin maalesef düşüklüğüdür. Yüzde 78 katılım oranıyla 31 Mart seçimleri, son 20 yıldaki en düşük katılımlı yerel seçim olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun sebepleri üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve duracağız. 2019 yerel seçimlerine kıyasla yaklaşık 7 puanlık gerilemenin üzerinde diğer siyasi partilerin de durması gerektiğine inanıyoruz. Geçersiz oylar da eklendiğinde yaklaşık 16 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımamıştır. Katılım oranının düşüklüğü, partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren, yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlandığını dile getirerek, bu seçimlerde milletin 12 büyükşehir, 12 il, 346 ilçe ve 169 belde olmak üzere toplam 539 belediyenin emanetini AK Parti’ye verdiğini, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin de 8 il, 113 ilçe ve 96 belde belediyesini kazandığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece Cumhur İttifakı; 12’si büyükşehir, 20’si il, 459’u ilçe, 265’i belde olmak üzere toplam 756 belediyeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türkiye’deki bin 400 belediyenin yarıdan fazlası, yüzde 54,3’ü önümüzdeki beş yıl süresince Cumhur İttifakı tarafından yönetilecektir. Buradan bir kez daha Cumhur İttifakı’nın ‘gerçek belediyecilik’ vizyonunu tercih eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“HATAY, KENDİ ÜZERİNDEN OYNANAN KİRLİ SENARYOLARA KARŞI TAVRINI ÇOK NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR”

Hatay’a özel bir parantez açmak durumunda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ın, 6 Şubat depremlerinden beri en çok örselenen, sürekli siyasi tartışmalara meze edilen şehir olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay’la aramızı bozmak için çok uğraştılar, pek çok iftira attılar. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya kalktılar. 31 Mart seçimleriyle Hatay, kendi üzerinden oynanan bu kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Cumhur İttifakı’na ve AK Parti’ye duydukları güven dolayısıyla Hatay’ımıza ve Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Ancak ana muhalefet partisinin, Hatay’ın iradesini gasbetme girişimleri son dakikaya kadar devam etmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun baskı altına alınması dâhil her yol denenmiş, ‘ölülere oy kullandırıldığı’ gibi akla ziyan pek çok yalan söylenmiştir. CHP’nin millî irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK bu hezeyanlara karşı son noktayı koymuştur. Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek, Hataylı kardeşlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade edeceğiz.”

“FARKIMIZI YİNE ESERLERİMİZLE VE HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ PROJELERİMİZLE GÖSTERECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine güvenen diğer şehirlere layık olabilmek için her zamankinden daha fazla çalışacaklarını belirterek, “Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: AK Parti olarak 21 yıllık iktidarlarımız boyunca yatırım yaparken, eser üretirken, insanımızın yaşadığı yerlere hizmet götürürken bugüne kadar seçim sonuçlarını önümüze almadık, almayız. İnşallah bundan sonra da farkımızı yine eserlerimizle, icraatlarımızla ve hayata geçirdiğimiz projelerimizle göstereceğiz” diye konuştu.

Özellikle depremzede şehirlerin süratle yeniden ayağa kaldırılmasının, gündemlerinin ilk sırasında yer almayı sürdüreceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6 Şubat sonrasında artık bir beka meselesi olarak gördüğümüz depreme hazırlık çalışmalarını da yakından takip edeceğiz” dedi.

“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ŞEHİRLERİMİZE TEKRAR MUSALLAT OLMASINA FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kendilerine sadece şehirlerini yönetme değil, aynı zamanda pek çok yerde kendi adına başkalarını denetleme görevini de tevdi ettiğini ifade ederek, “Milletimizin, belediye meclislerinde bize denetim yetkisi verdiği illerimizde inşallah bu görevimizi en güzel şekilde yerine getireceğiz. Şehirlerimizin kaynaklarının terör örgütlerine, reklam ajanslarına, açgözlü fırsatçılara, tufeylilere değil orada yaşayan insanlarımıza harcanmasını temin için gereken her şeyi yapacağız. Bölücü terör örgütünün şehirlerimize ve vatandaşlarımıza tekrar musallat olmasına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz” değerlendirmelerinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandık gününün, siyasetçinin ve siyasi partilerin karne günü olduğuna işaret ederek, 31 Mart tarihinde milletin, tüm siyasi partilerin mahallî idarelerdeki son beş yıllık karnesini kendilerine takdim ettiğini belirtti.

Seçim sonuçlarından herkesin kendisine göre dersler çıkaracağını, elbette kendi iç muhasebesini yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sonuçlara bakarak bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Âdeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar… Birileri kendilerince, ‘yerel iktidar’ ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, ‘demlendikleri’ ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, ham bir hayalden ibarettir.”

“TÜRKİYE’YE DAHA İYİ HİZMET EDEBİLMEK ADINA NE YAPILMASI GEREKİYORSA ONU YAPMANIN DERDİNDEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Dün, 16’ncı toplantısını yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır. Sapla samanı karıştırmaya çalışanları, daha fazla vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum. Siyasetin ve ülkenin gündeminin içi boş tartışmalarla meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. Biz Türkiye’ye ve milletimize daha iyi hizmet edebilmek adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmanın derdindeyiz” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasinin “öncelikle halkın iradesini kabullenmek, milletin takdirine boyun eğmek, milletin tercihiyle zıtlaşmamak” olduğunun altını çizmek istediğini dile getirerek, şunları söyledi: “Muhalefet gibi rakamları eğip bükerek, tabir yerindeyse kırk dereden su getirerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin sandıkta verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamız, tüm boyutlarıyla objektif olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyor. Hiçbir komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak, gerektiğinde canı pahasına bizim yanımızda duran aziz milletimize karşı görevimizdir. Şurası tartışmasız bir gerçektir ki; milletimiz, bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir öz eleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo tevile gerek duymayacak kadar nettir. AK Parti olarak biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken, sadece bununla kalmayacak, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin ayırıcı vasfının kendi doğru ve yanlışlarını analiz edebilen, kendi yaptıklarını ve yapamadıklarını doğru değerlendirebilen bir parti olması olduğunu söyledi.

“DAHA GÜÇLENMİŞ BİR ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

“Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aslımıza, köklerimize, iradesiyle ve desteğiyle bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız” ifadesini kullandı.

Lügatlarında böbürlenme olmadığını, millete tepeden bakmadıklarını, milletle aralarına duvarlar örmediklerini ve mesafe koymadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her zaman söylüyorum, biz bu milletin ta kendisiyiz. Biz, siyaseti birilerine imtiyaz sağlamak, makam, mansıp, koltuk ve unvan dağıtmak için de yapmıyoruz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz, bu makamlarda milletimize ve Türkiye’ye aşkla hizmet etmek için bulunuyoruz. Bu konuda oluşan zafiyetleri süratle gidermek boynumuzun borcudur. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan, muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz. Bize destek olanlarla birlikte sandığa gitmeyenlerin, gidip farklı tercihte bulunan vatandaşlarımızın da mesajlarını, en doğru biçimde okuyacak, değerlendirecek, gelecek dönemdeki yol haritamızı belirlerken bunlardan muhakkak istifade edeceğiz. Ama bu süreci, partimizin geleneklerine, hareketimizin kurucu esaslarına ve davamızın prensiplerine uygun şekilde yöneteceğiz. Partimizin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve küçük tuzaklar peşinde koşanların sinsi oyunlarına gelmeyeceğiz. Başarımızı başarımız, üzüntümüzü üzüntümüz gören dünyanın dört bir yanındaki mazlumları hayal kırıklığına asla uğratmayacağız.”

“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİ YENİ BİR ŞAHLANIŞIN DÖNÜM NOKTASI HÂLİNE GETİRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük bir davanın temsilcileri olduğumuzun şuuruyla önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası hâline getireceğiz. Kim ne derse desin, AK Parti, bu ülkenin, bu milletin partisi olmayı, kendi insanımızla birlikte gönül coğrafyamızdaki yüz milyonların umudu olmayı sürdürecektir. Allah’ın izni, aziz milletimizin takdiriyle daha nice yıllar boyunca Türkiye için çalışmaya, eser ve hizmet üretmeye, evlatlarımızın hayallerini gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bundan hiçbir yol ve dava arkadaşımın, partimize gönül veren hiçbir teşkilat mensubumuzun şüphe duymamasını istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti’yi değerlendirirken, nereden geldiğini ve hangi istikamete ilerlediğini bir an olsun akıllarından çıkarmayacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutlu bir hareket, uzun bir yürüyüş, sabırlı bir mücadelenin 14 Ağustos 2001’de AK Parti olarak göründüğünü dile getirdi.

“HİÇBİR ZAMAN UMUDUMUZU YİTİRMEDİK, SABRIMIZI KAYBETMEDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Biz nevzuhur bir hareket değiliz. Biz partilerden bir parti değiliz. Biz bugünlere bir anda gelmedik. Bu hareketin, bu partinin temelinde, ismi bilinen ya da bilinmeyen yüzlerce, binlerce fedakârın, cefakârın, kahramanın emeği var, alın teri var. Biz dikensiz bir gül bahçesinde de yürümedik, yürümüyoruz. Bu geldiğimiz noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık, işkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik; partilerimiz kapatıldı, yasaklandık, kovulduk, ötelendik, haksızlığa, hukuksuzluğa, zorbalığa uğradık; ancak hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, sabrımızı kaybetmedik, asla ve asla yılgınlığa kapılmadık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “’İman varsa imkân var’ dedik, ‘Allah büyüktür’ dedik, en hüzünlü anlarımızda, ‘Allah’ın yardımı yakındır’ dedik, her seferinde düştüğümüz yerden doğrulduk, kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik. Şimdi bakıyorum, AK Parti’nin son yerel seçimde aldığı oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor, bir taraf olumsuz, karamsar bir tablo çiziyor. Teşkilatlarımızın moralini bozmaya yönelik bir kampanya yürütülüyor. Şunu çok net ifade etmek isterim, bunlar, AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar. Bunlar, nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin, kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük partisi olduklarına, her anlamda muazzam bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olduklarına dikkati çekerek, “Şunu herkes görsün ve bilsin; biz ‘bitti’ demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri. Biz seçmenin mesajını okuruz, doğru okuruz, gerekeni yaparız, arızaları düzeltir, eksikleri giderir, tekrar yola koyuluruz” diye konuştu.

“Kimse sevinmesin, kimse umutlanmasın, kimse farklı hevesler peşinde koşmasın. Biz buradayız, sapasağlam, dimdik, en güçlü hâlimizle, elhamdülillah, ayaktayız” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunun da altını özellikle çiziyorum; bu seçim sonuçlarını bir fırsat bilerek, AK Parti’yi yıpratmaya, AK Parti’nin dengelerini bozmaya kalkışanları da gayet iyi görüyoruz, biliyoruz. Eleştiri ve öz eleştiri tamam ama AK Parti’yi, özellikle de fedakârlık abidesi olan AK Parti teşkilatını, eleştiri ya da öz eleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara da asla müsaade etmeyiz. Medyadan, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından AK Parti’ye ayar vermeye çalışanlara kesinlikle rıza göstermeyiz.”

“SANDIKTAN ÇIKAN MESAJLAR VE YAPTIĞIMIZ DEĞERLENDİRMELER IŞIĞINDA GEREKLİ ADIMLARI ATMAYA BAŞLIYORUZ”

Milletin dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyaçları olmadığını; partinin ilgili kurullarının her türlü detayı değerlendirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan muhalefete de ekmek çıkmaz; AK Parti üzerinden kendilerine şahsi ikbal devşirme emelleri olanlara da ekmek çıkmaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanların, milletvekillerinin, tüm teşkilat üyelerinin bugünden itibaren hep birlikte halkın içine gireceklerini, başları dik, öz güvenleri yüksek, umutları tam bir biçimde millete hizmeti sürdüreceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkaları ne yaparsa yapsın, biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu nasıl gerçekleştiririz, buna bakacağız” diye konuştu.

“Menzile kilitlenmiş ok misali hedeflerimize odaklanacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çok açık söylüyorum; bu harekette şımarıklık olamaz. Bu harekette milletten, milletin değerlerinden, milletin ahvalinden, milletin gündeminden kopma asla olmaz. Aynı zamanda bu harekette yeise, umutsuzluğa asla yer yoktur. Bu hareket, korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir. Muhasebemizi yapar, hatalarla aramıza mesafeyi koyar, ‘nerede kalmıştık’ der ve kaldığımız yerden yolumuza daha güçlü bir şekilde revan oluruz. Sandıktan çıkan mesajlar ve yaptığımız değerlendirmeler ışığında gerekli adımları atmaya başlıyoruz.”

“BÖLGEMİZİN, DÜNYANIN BARIŞI İÇİN KATKI SUNMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sadece 10 ay önce, 28 Mayıs’ta milletimiz bize yetki verdi. Önümüzdeki dört yıl boyunca milletin verdiği bu yetkiyi, milletin emanetini, milletin yüklediği mesuliyeti omuzlarımızda dirayetle taşıyacağız” diye konuştu.

Milletin beklentilerini çok iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki dört yıl içinde enflasyonla mücadelemizi, inşallah, zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız” ifadelerini kullandı.

Terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceklerini, içerde ve dışarda Türkiye’nin, milletin güvenliğini daha korunaklı hâle getireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız. Bununla kalmayacak, geçmişte olduğu gibi, bugün de yarın da bölgemizin, dünyanın barışı için katkı sunmayı sürdüreceğiz” dedi.

“İSRAİL, İNSANLIK TARİHİNE ŞİMDİDEN UTANÇLA YAZILMIŞ BİR KATLİAM YÜRÜTÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi burada bir hususu özellikle dikkatlerinize sunmak isterim. Terör devleti İsrail, 7 Ekim’den bu yana, hem Gazze’de hem Batı Şeria’da insanlık dışı bir soykırımı icra ediyor. İsrail, Batı’dan aldığı koşulsuz destekle, büyük bir şımarıklık, büyük bir pervasızlık içinde insanlık tarihine şimdiden utançla yazılmış bir katliam yürütüyor. Şimdi, seçim sürecinde de seçim sonrasında da birtakım merkezlerden, şahsıma ve partimize yönelik bazı insafsız, izansız ithamlarda bulunuldu. Bu ithamların, bu alçak iftiraların, üzülerek söylemeliyim ki, bazı çevrelerde karşılık bulduğunu, hatta bize karşı kullanıldığını da gördük. Birileri, yalan olduğunu bal gibi bildikleri iddialar üzerinden bizi, partimizi, hükûmetimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bıraktı. Hatta bazı sözde partiler ne yazık ki bu konuda bizim nasıl tavır takındığımızı bildikleri hâlde bizi kalkıp eleştiri yağmuruna tuttular.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bakınız bunu gerçekten söylemek istemezdim. Bunu söylemeye gerek duymazdım ama mecbur kaldım. Hiç kimse, ne şahsımın ne de bu kutlu kadronun Filistin meselesindeki hassasiyetini sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Biz, birileri gibi Filistin’in yerini, Gazze’de yaşanan zulmü, Filistinli kardeşlerimize yönelik işgal ve katliam politikasını 7 Ekim’de öğrenmedik. Yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her bir safhasında Filistin’i kutlu bir emanet gibi daima yüreğimizde taşıdık. Bu hareket, bu parti, diğer birçok ilkenin yanında, Filistin davasını sorgusuz, sualsiz, şartsız omuzlama ilkesi üzerinde yükselmiştir.”

“EN ZOR ZAMANLARINDA FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLDUK”

Filistin davasını sadece savunmuş değil, bu uğurda çok ağır bedeller de ödemiş bir hareket ve kadro olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafta sonu Filistin davasının lideri misafirim olacak. Beraber birçok şeyleri dertleşeceğiz, konuşacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın, 12 Eylül darbesi, Konya’daki Kudüs mitinginin ardından geldi. Unutmayın, 28 Şubat darbesi, Sincan’daki Kudüs Gecesi’nin ardından geldi. Unutmayın, MİT’e yapılan operasyon, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz ihaneti, siyonizmin uşağı, vatan haini FETÖ tarafından, bizim Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 yıl önce hiç kimse cesaret edemezken, şu anda sözde partileri olanlar da dahil, Davos’ta katillerin yüzüne açık yüreklikle “one minute” dediklerini hatırlatarak, “Dünyada hiç kimse konuşamazken, biz çıktık ‘Hamas bir terör örgütü değil, bir direniş grubudur’ dedik. Birleşmiş Milletler kürsüsünden son 70 yılda İsrail’in Filistin’in topraklarını nasıl adım adım işgal ettiğini haritalarıyla ortaya koyduk. En zor zamanlarında Filistinli kardeşlerimizin her bakımdan yanında olduk. Elimizdeki tüm imkânları Filistin için, Gazzeli mazlumlar için seferber ettik” diye konuştu.

“FİLİSTİN’İN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİ HER ŞARTTA, HER KOŞULDA CESARETLE SAVUNACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Burada çok açık ve net söylüyorum: Millî Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız. Böyle bir dönemde hakkı ve hakikati haykırmanın zor olduğunu biliyoruz. Ama bütün dünya bilsin, anlasın, idrak etsin: Ne suikast girişimlerine ne darbe girişimlerinize ne ekonomik saldırılarınıza ne de algı operasyonlarınıza boyun eğeceğiz. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi, Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim, devam edeceğiz. 14 bin çocuğu öldürdüler, 14 bin çocuk… Bunlar Hitler’i çoktan geçtiler. 14 bin masum çocuğun ölümünü görmeyip, ‘Hamas terör örgütüdür’ diyerek İsrail’in gözüne girmeye, İsrail’e yaranmaya çalışanlara inat, biz Filistin’in bağımsızlık mücadelesini her şartta, her koşulda cesaretle savunacağız. Kardeşlerim şunu unutmayın; biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, biz devlet yönetiyor, 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Bazı adımlarımız görünmüyor olabilir. Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz. Ancak çıkıp da bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar, er ya da geç mahcup olacaklar, rezil olacak, tarih önünde nasıl bir haksızlık yaptıklarını göreceklerdir.”

“Gazze’yi, tüm Filistin’i, Filistin’in şanlı istiklal direnişini gönülden selamlıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim’den beri şehit düşen Filistin’in kahraman evlatlarını rahmetle yâd etti, yaralılara acil şifalar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye saldırısı sonrasında Türkiye’nin ortaya koyduğu çabaları, yürütülen diplomasi trafiğini ve Gazze’ye yapılan yardımları anlatan bir video izletti.

Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 31. yılında minnetle, şükranla, özlemle yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rahmetli Özal’ın ‘çağ atlayan Türkiye’ diyerek açtığı yoldan giderek, ülkemize ve milletimize tarihi başarıları yaşatmanın gururunu yaşıyoruz. Rabb’im kendisini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.

OKUMAYA DEVAM EDİN

Dünya

“Günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlayacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı

Avatar

Yazar

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Emeklilerimiz başta olmak üzere enflasyonun ücretli kesimde yol açtığı sıkıntıları yakinen biliyoruz. Bu konuda tavrımız palyatif tedbirlerle günü kurtarmak yerine enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlamaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan bir Ramazan-ı Şerifi, bayramı geride bıraktık. Rahmet, bereket ve yardımlaşma ayı olan Ramazan-ı Şerifin manevi iklimini en güzel şekilde teneffüs etmek için hep birlikte gayret gösterdik. Ramazan Bayramı’nı da ruhuna uygun şekilde kırgınlıkları giderdiğimiz, birlik ve beraberliğimizi perçinlediğimiz bir kardeşlik şölenine dönüştürdük.

Rabbimden bizleri sağlık ve huzur içinde daha nice Ramazan-ı Şeriflere ve bayramlara ulaştırmasını niyaz ediyorum.

İdari izinle birlikte dokuz güne çıkardığımız bayram tatili boyunca tüm Türkiye genelinde ciddi bir insan ve araç trafiği yaşandı, kara, hava ve demir yollarımızı kullanan kişi sayısı 120 milyonu geçti. Gerek yollarımızın kalitesi, gerekse emniyet birimlerimizin aldığı tedbirler sayesinde bu yoğun süreci geçmiş yıllara göre az bir kayıpla atlattık. Muhalefetten gelen eleştirilere rağmen hizmete aldığımız köprülerin ve otoyollarımızın trafiği ne kadar rahatlattığını bir kez daha görmüş olduk. Sadece Osman Gazi Köprümüzden 5 Nisan-14 Nisan arasında geçen araç sayısı 941 bini aştı. İstanbul Havalimanı’nda 2 milyon 213 bin yolcuya hizmet verildi. Antalya Havalimanımız 14 Nisan Pazar günü 11 bin 260 yolcuyla 2024’ün en yüksek rakamına ulaştı. Yüksek hızlı trenlerle 1 milyon insanımız seyahat etti. Benzer rakamlar diğer ulaştırma projelerimiz için de geçerlidir.

Kamu-özel iş birliğiyle devletin kasasından tek kuruş çıkmadan hayata geçirdiğimiz projelerimizin milletimizin hayatını kolaylaştırma yanında ülkemiz ekonomisine de katkı sağlamasından memnuniyet duyuyoruz.

ANTALYA’DAKİ TELEFERİK FACİASI

Bayramın üçüncü günü Antalya’da meydana gelen teleferik faciasıyla hepimizin yürekleri dağlanmıştır. Bir vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 17 vatandaşımızın yaralandığı bu elim kazada 174 insanımız da kabinlerde saatlerce mahsur kaldı. AFAD ve Silahlı Kuvvetlerimiz başta olmak üzere devletimizin birimlerinin yoğun gayretleri neticesinde 23 saat süren bir tahliye operasyonuyla 174 vatandaşımızın tamamını burunları kanamadan kurtardık.

Kurtarma çalışmalarını gece-gündüz demeden büyük bir titizlikle sürdüren 2 bin 200’den fazla personelimizin her birine buradan teşekkür ediyorum.

Kurtarılan vatandaşlarımıza tekrar geçmiş olsun diyor, yaralılarımıza Rabbimden acil şifalar diliyorum.

“ANTALYA VE BEŞİKTAŞ’TAKİ CİNAYETLERİN FAİLLERİNİN YARGIYA HESAP VERMESİ İÇİN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ”

Yaşanan olayla ilgili ihmali, kusuru ve sorumluluğu olanlara dair yargımız süratle harekete geçmiş, bilirkişi oluşturarak bir ön rapor hazırlanmıştır. Soruşturma kapsamında özellikle bu hattı işleten firma ile bakımdan sorumlu firma yetkililerinin aralarında yer aldığı beş kişi tutuklanmış, sekiz şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmiştir.

Ana muhalefet partisi yöneticilerinin ve medya organlarının daha olayın ilk anından itibaren hadiseyi sulandırma, devletin diğer kurumlarını töhmet altında bırakarak asıl sorumluları koruma çabaları gözlerden kaçmamıştır. Maalesef aynı vicdansızlığın bayramdan hemen önce Beşiktaş’ta yaşanan yangın faciasıyla ilgili de sergilendiğini gördük. İhmaller ve skandallar zincirinin bir sonucu olarak rızkının peşindeki 29 emekçi kardeşimiz İstanbul’un göbeğinde hayatını kaybetti. Ancak, ne sendikalardan, ne basın yayın kuruluşlarından, ne de muhalefet cephesinden kayda değer hiçbir tepki gelmedi. Güya hak, hukuk ve adalet adına Van’a koşanlar, Beşiktaş’ta göz göre göre can veren işçiler için tek bir adım dahi atmadılar. Bunun adı sadece vicdansızlık değil, aynı zamanda ikiyüzlülüktür. Hiç kimse siyasi kimliğini öne sürerek sorumluları adaletten kaçıramaz. Hem Antalya’daki, hem de Beşiktaş’taki cinayetlerin faillerinin yargıya hesap vermesi için üzerimize düşeni yapacağımızın bilinmesini özellikle istiyorum.

Birilerinin ihmali veya sorumluluğu dolayısıyla benzer acıların tekrar yaşanmaması için Çalışma, Turizm ve İçişleri bakanlıklarımız vasıtasıyla tedbirlerimizi ve denetimlerimizi daha da yoğunlaştıracağız.

Bu vesileyle, trafik kazalarında ve her iki faciada hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

“TÜRKİYE, BİR SEÇİMİ DAHA ANLININ AKIYLA DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK BİR OLGUNLUKLA GERÇEKLEŞTİRMİŞTİR”

Yüksek Seçim Kurulu’nun 2 Ocak tarihli açıklamasıyla başlayan 31 Mart mahallî idareler seçim maratonunu hamdolsun suhuletle tamamladık. Seçimlerin huzur içerisinde en ufak bir şaibeye mahal vermeden neticelenmesi, demokrasimizin kazanç hanesine yazılmıştır.

Bu başarı tablosunun oluşmasında hizmeti geçen her kademedeki kamu görevlilerini ve siyasi partilerimizi tekrar tebrik ediyorum.

Milletin takdiriyle göreve gelen belediye başkanlarına, meclis üyelerine ve muhtarlarımıza muvaffakiyetler temenni ediyorum.

Seçimler sonrasında muhalefet partilerinin bir kısmının sergilediği sorumlu ve ağırbaşlı tavrı takdirle karşıladığımızı ifade etmek isterim. Yarınki grup toplantımızda seçim sonuçlarını tüm yönleriyle kapsamlı bir şekilde değerlendireceğiz.

Burada bir hususa değinmekte fayda görüyorum. Bir süredir istisnasız her seçim öncesinde tedavüle konulan son seçim propagandasının 31 Mart’la beraber tamamen safsatadan ibaret olduğu anlaşılmıştır. Türkiye, tüm menfi kampanyalara rağmen bir seçimi daha anlının akıyla dünyaya örnek olacak bir olgunlukla gerçekleştirmiştir. 31 Mart seçimleri son 22 yıldaki 18. demokrasi bayramı olarak siyasi tarihimize geçmiştir. 31 Mart seçimlerinin ilk kazanını sandıktır, sandığın namusu ve itibarıdır. Rüştünü, gücünü ve yetkinliğini tartışmasız bir şekilde tekrar ispat eden Türk demokrasisi bu seçim sürecinin en büyük galibidir. Bunu ülkemiz, milletimiz ve gelecek kuşaklar adına kıymetli bir kazanım olarak görüyorum. Muhalefetin de artık bu konuda gerekli dersi çıkaracağını, bir daha böyle temelsiz, basit ve demokrasimize faydadan çok zarar veren argümanların arkasına sığınmayacağını ümit ediyorum.

“14-28 MAYIS SEÇİMLERİYLE PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNÜŞ TARTIŞMALARI KAPATILMIŞTIR”

Hükûmet ve siyaset kurumu olarak son 21 yıldır olduğu gibi gelecekte de demokrasimizin standartlarını yükseltmeye devam edeceğiz. Bu irademizin yakın zamandaki en net tezahürü bugün yedinci yıl dönümünü idrak ettiğimiz 16 Nisan halk oylamasıdır. Türkiye, 16 Nisan halk oylamasıyla yaklaşık 200 yıllık bir tartışmaya nihai noktayı koymuş, yönetim modeli tercihi Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nden yana olmuştur. 16 Nisan halk oylaması modern dönem siyasi tarihimizin en büyük millî irade devrimlerinden biri olarak demokrasi mücadelemizde yerini almıştır.

14-28 Mayıs seçimleriyle de parlamenter sisteme geri dönüş tartışmaları bir daha açılmamak üzere yine milletimiz tarafından kapatılmıştır. Siyaset kurumunun eskiye dönüş tartışmalarıyla vakit kaybetmek yerine, mevcut sistemin daha da iyileştirilmesine mesai harcamasının Türkiye için çok daha faydalı olacağına inanıyorum. Böyle bir adım atılması halinde uygulamadaki altı yıllık tecrübeler ışığında biz de bu sürece gerekli katkıyı sunmaktan memnuniyet duyarız.

“EKONOMİ, DEPREM, TERÖRLE MÜCADELE BAŞTA OLMAK ÜZERE ACİL SORUNLARIMIZA ODAKLANDIK”

Ülkemizin son 10 ayına damga vuran seçim gündeminin geride kalmasıyla birlikte tüm -özellikle bunu söylüyorum- seçim tarihi boyunca gidiş-gelişler artık asıl meselelere son verilme dönemidir. Ekonomi, güvenlik, deprem, hak ve özgürlükler ile terörle mücadele başta olmak üzere acil sorunlarımıza odaklanmış bulunuyoruz. Kovid-19 salgınıyla başlayan, sonrasındaki gelişmelerle derinleşen küresel ekonomik kriz özellikle enflasyon boyutuyla halen devam ediyor. Üretim, istihdam, yatırım ve enflasyonu kontrol altına alma konusunda gelişmiş ekonomiler dâhil hemen herkes ciddi sıkıntılar yaşıyor. Türkiye olarak yakın çevremizdeki gerilimlerin ve çatışmaların da etkisiyle bu olumsuzlukların yansımalarını maalesef biz de hissediyoruz. Bir taraftan her gün bir yenisi patlak veren bölgesel krizleri yönetirken, diğer taraftan da ekonomideki yol haritamıza sıkı sıkıya bağlı kalıyoruz.

Geçen sene uygulamaya koyduğumuz Orta Vadeli Programın müspet sonuçlarını görmeye başladık. 2023 yılını yüzde 4,5’luk büyüme oranıyla kapattık. Tarihimize ilk kez millî gelirde 1,1 trilyon doları, kişi başına düşen gelirse ise 13 bin doları aşmış olduk. Satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 11’inci ekonomisiyiz. 2024’ün ilk çeyreğine ait veriler net ihracatın büyümemize önemli katkı sağladığını ortaya koyuyor. 2024 yılının Ocak-Mart arasında ihracat bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3,6 oranında artışla 63,7 milyar dolara yükseldi. Mart ayı ihracatımız ise 22 milyar 578 milyon doları buldu. Bu rakamla en yüksek üçüncü Mart ayı ihracat değerine ulaştık. İthalatta Ağustos ayından bu yana aylık azalış trendi devam ediyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,3 puan artışla yüzde 75’i yakaladı. İhracatın da pozitif etkisiyle büyüme oranımızın yılsonunda yüzde dörde yaklaşacağına inanıyoruz. Özellikle istihdam piyasamız güçlü bir ivme gösteriyor. Dün açıklanan Şubat ayı rakamlarına göre istihdam mevsim etkilerinden arındırıldığında yıllık bazda 1 milyon 156 bin artışla 32,4 milyona ulaştı. İşsizlik oranı ise, yüzde 8,7 olarak gerçekleşti. Tüm dünya gibi bizim de temel sorunumuz, hayat pahalılığıyla katmerleşen enflasyon baskısıdır.

ENFLASYONLA MÜCADELE

Emeklilerimiz başta olmak üzere enflasyonun ücretli kesimde yol açtığı sıkıntıları yakinen biliyoruz. Bu konuda tavrımız palyatif tedbirlerle günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek, kalıcı refah artışını sağlamaktır. Kendimiz bedel ödesek dahi ülkemize, milletimize ve gelecek nesillere bedel ödetecek her türlü popülist adımdan uzak durduk, duracağız. Abuk sabuk vaatlerin adeta havada uçuştuğu 31 Mart seçim sürecinde maruz kaldığımız onca baskıya rağmen, seçim ekonomisi uygulamayarak milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik. Bu kararlı duruşumuzun Türkiye ve Türk ekonomisi için ne kadar kıymetli olduğunu inşallah zamanla hep birlikte daha da iyi göreceğiz. Yıllık enflasyonun senenin ikinci yarısından itibaren piyasa beklentileriyle de uyumlu bir şekilde düşüşe geçmesini bekliyoruz. Uyguladığımız politikaların etkisiyle cari açıkta daralma başladı. Ocak ayında yıllık cari açık geçen seneye kıyasla 15 milyar dolar azalarak 37,5 milyar dolara geriledi. Altın ve enerji hariç tutulduğunda 34,6 milyar dolarlık cari fazla gerçekleşti. Olağanüstü bir durum olmaması halinde sene sonunda cari açığın millî gelire oranla yüzde 2,5 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Kendi enerji kaynaklarımızı devreye aldıkça inşallah bu oranlar daha da iyileşecek.

Gabar petrolü ve Karadeniz doğal gazı keşiflerimizle uzun yıllar sonra bu sektörde ilk defa özgüven kazandık. Bayramın ikinci günü Gabar’daki petrol üretiminde günlük 40 bin varilin üzerine çıkmayı başardık. 2024 sonu hedefimiz günlük 100 bin varile ulaşmak, bunun için de gece-gündüz demeden çalışıyoruz. Van ve Hakkâri’deki yeni kuyularımızda yapacağımız keşiflerle üretim rakamlarını çok daha yukarılara taşıyacağız. Yeni dönemde Orta Vadeli Programımızı güçlendirecek adımlar atacağız. Ekonomi ekibimiz bununla ilgili hazırlıklarını yaptı, inşallah çok yakında bunları kamuoyuyla paylaşacağız. Orta Vadeli Programın güçlendirilmesinde üç temel önceliğimiz bulunuyor. Bunlar kamuda tasarrufları arttırmak, yatırımların öncelik haline getirmek, yapısal reformlara hız kazandırmaktır. Türkiye’nin geleceği hep vurguladığım gibi; yatırım, üretim, istihdam ve ihracatla şekillenecektir. Büyüme potansiyelimizi güçlendirmenin yolu verimliliği ve rekabeti arttırmaktan, yüksek katma değere odaklanmaktan geçiyor. Savunma sanayinde yakaladığımız ivmeyi diğer alanlara da teşmil ederek inşallah hedeflerimize ulaşacağız.

Dünya savaşların, çatışmaların, siyasi ve ekonomik krizlerin, sosyal çalkantıların kıskacında adeta kıvranırken hamdolsun Türkiye bölgesinin istikrar adası olma vasfını korumaktadır. Bunun gerisinde ise dış politikada takip ettiğimiz dengeli ve ilkeli siyaset ile savunma sanayii alanında elde ettiğimiz tarihî başarılar vardır. Gazze krizinin ilk gününden itibaren ateşin bölgeye yayılma riskine dikkat ettik. Bir taraftan akan kanın durması, diğer taraftan bölgeye insani yardımların ulaştırılması için çabalarken gerilimin daha fazla tırmanmaması için de her seviyede yoğun gayret gösterdik. Türkiye, bugün yola çıkan 3 bin 774 tonluk dokuzuncu iyilik gemisiyle birlikte Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülke konumunu perçinlemiştir. 7 Ekim’den sonra İsrail’e yönelik ihracat kısıtlamasına öncülük eden ülke Türkiye’dir. Bu hakikate rağmen hükûmetimiz maalesef çok haksız, insafsız, buram-buram fırsatçılık kokan ithamlara maruz kalmıştır. Özellikle böyle olmadığını bal gibi bildikleri halde jet yakıtı konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne iftira atanları asla ve asla unutmayacağız. Türkiye, katliamların çok öncesinde İsrail’e askerî amaçla kullanılabilecek hiçbir malzemenin satışına izin vermemiştir. Zaman geçtikçe bu ahlaksız kampanyaların arkasında hangi hesapların ve odakların bulunduğu elbette ortaya çıkacaktır. Biz doğru bildiğimiz, hak bildiğimiz, ülkemiz ve bölgemiz için en hayırlı olan yolda yürümekten geri durmayacağız. 13 sene önce çatışmalar ilk başladığında Suriyeli komşularımıza nasıl kucak açtıysak, Ukrayna’daki savaştan kaçanlara nasıl sırtımızı dönmediysek, Irak’ta DEAŞ terörü estirdiğinde nasıl imkânlarımızı seferber ettiysek, Sudan’daki kardeş kavgasını bitirmek için nasıl kendimizi paraladıysak, Gazze krizinde de kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz.

“İRAN’LA YAŞANAN GERİLİMİN MÜSEBBİBİ NETANYAHU VE GÖZÜNÜ KAN BÜRÜMÜŞ YÖNETİMİDİR”

Son yedi aydır önüne geçmek için uğraştığımız tehlikelerin peyderpey gerçekleşmeye başladığını görüyoruz. Hafta sonu yaşanan hadiseler hem Batının çifte standartlı tutumunu, hem de tüm bölgeyi sarabilecek bir savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını göstermiştir. Son olayda problemin kaynağı doğru tespit edilmelidir. Sadece 13 Nisan gecesine bakarak bir değerlendirmede bulunmak hakkaniyetli, adaleti ve ilkeli bir tavır olmayacaktır. 7 Ekim’den bu yana İsrail Hükûmeti ateşi bölgeye yaymak için provokatif adımlar atmaktadır. İsrail’in uluslararası hukuku ve Viyana Sözleşmesi’ni çiğneyerek Şam’daki İran Büyükelçiliği’ni hedef alması bardağı taşıran son damla oldu. İsrail yönetiminin uluslararası teamülleri ayaklar altına alan hoyratlığına birkaç ülke dışında tepki veren çıkmadı. Aylardır İsrail’in saldırgan tutumuna ses çıkartmayanlar, İran’ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiler. Oysa burada öncelikle kınanması, telin edilmesi gereken Netanyahu’nun ta kendisidir. Gazze’de kadın, çocuk, bebek, sivil demeden 34 binden fazla masumu katleden, haber yapma dışında hiçbir gayesi olmayan basın mensuplarını öldüren, okulları, kiliseleri, camileri, mülteci kamplarını hatta yardım malzemesi almak için sıra bekleyen insanları bombalayan tam 193 gündür tüm dünyanın gözleri önünde soykırım uygulayan tüm bunlarla birlikte kamuoyu baskısını azaltmak için her türlü şımarıklığı sergileyen Netanyahu’dan başkası değildir. Netanyahu siyasi ömrünü uzatmak adına hem kendi vatandaşlarının hem de tüm bölge halklarının canını tehlikeye atmaktadır. Şurası tartışmasız bir gerçektir: 13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş yönetimidir. Bu gerçeği kabullenmeden yapılan açıklamaların tansiyonu düşürmek adına hiçbir fayda geçirmeyeceği kanaatindeyiz. Türkiye olarak özellikle son iki gündür Gazze’deki katliamların geri plana itilmemesi için temaslarımızı daha da artırdık.

Dışişleri Bakanımız Amerikalı, İranlı, İngiliz, Ürdünlü muhataplarıyla ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’yle görüştü. Bizim de dün Katar Emiri Şeyh Temim’le bir telefon görüşmemiz oldu. İnşallah telefon diplomasimize bu hafta boyunca devam edeceğiz. Tüm tarafların şu hakikatin idrakinde olması gerekiyor: Gerilimde sürekli el yükselterek hiçbir yere varılmaz. Ateşe körükle gitmenin de, Netanyahu yönetimini sürekli şımartmanın da hiç kimseye hayrı dokunmaz. Tüm aktörleri artık saldırılara son vermeye ve sorumluluk içinde hareket etmeye davet ediyoruz. Gazze’de zulüm ve soykırım durmadıkça bölgemizin yeni gerilimlere gebe olduğu açıktır. 193 gündür ortada tek bir mağdur vardır o da mazlum Gazze halkıdır. İslam âlemi ve Arap Ligi başta olmak üzere sorumluluk sahibi herkes artık seslerini daha fazla yükseltmelidir. Biz bu amaçla tüm kapıları zorlamaya, elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz.

“SAVUNMA SANAYİNDE TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE HEDEFİNE ULAŞINCAYA KADAR DURMADAN MÜCADELE EDECEĞİZ”

Son hadiselerde insansız hava araçları başta olmak üzere savunma sanayii alanındaki atılımlarımızın önemini bir kez daha gördük. Göreve geldiğimizde yüzde 80’ler düzeyinde olan dışa bağımlılığımızı bugün yüzde 20’lere indirmiş bulunuyoruz. Bundan yaklaşık 16-17 sene önce İsrail’den hangi zor şartlarda insansız hava araçları temin ettiğimizi o günleri hatırlayanlar çok iyi biliyor. Ciddi rakamlar ödeyerek bin bir nazla ülkemize satılan heronlar sürekli arızalanmaları sebebiyle tam manasıyla bize bir fayda sağlamadı. Sadece insansız hava araçlarında değil, tabanca dâhil her türlü silah ve mühimmatta başkalarına bağımlı olmanın sıkıntısını çok çektik. Öyle günler oldu ki ücretini peşin ödediğimiz silahlar bile teslim edilmedi. Suriye’ye yönelik harekâtlarımızda müttefiklerimizin ambargosuna maruz kaldık.

Burada şunu açık ve net ifade etmek isterim: Şayet biz kendi göbeğimizi kendimiz kesme iradesi göstermeseydik bugün aynı sorunları hâlen yaşıyor olurduk. 850’i aşkın savunma sanayii projesi ve 90 milyar dolarlık proje hacmiyle bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna ulaştık. TB-2 AKINCI, ANKA ve AKSUNGUR Silahlı İnsansız Hava Araçlarımız ile SİHA teknolojisinde dünyada ilk üç ülke arasındayız. Yakın çevremizdeki savaşların vazgeçilmez unsuru olan kamikaze İHA’lar da savunma sanayii şirketlerimiz tarafından üretiliyor. Savunma sanayii ürünlerimizi ihraç ettiğimiz ülke siyası 185’e çıktı. İHA ve SİHA’lar kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere ihraç edilen ürün çeşidi ise 230’u buldu. 2012’den bugüne kadar toplam 50 ülkeyle 770 adet insansız hava aracı için sözleşme imzaladık. Sadece 2023 yılı İHA ihracatımızın toplam tutarı 1,8 milyar dolara ulaştı. Bir dönem tabanca dahi verilmeyen ülkemiz 110’dan fazla ülkeye yüksek kaliteli hafif silahlar ve tabanca ihraç ediyor.

Geçtiğimiz Şubat ayında beşinci nesil savaş uçağımız KAAN ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. KIZILELMA ve ANKA-3 ile artık bu alanda farklı bir lige yükseliyoruz. Bundan on sene, on beş sene, yirmi sene önce tohumlarını serptiğimiz projelerin hamdolsun bugün meyvelerini toplamaya başladık. Türkiye’nin gurur kaynağı olan savunma şirketlerini ahlaksızca hedef alınmasının gerisinde işte bu eşsiz başarı hikâyesi vardır. Zihni sömürge hâline getirilmiş beşinci kol elemanları yerli ve millî firmalarımıza ülkemizin yüz akı teknoloji projelerine saldırarak iplerini ellerinde tutanlara karşı diyet borçlarını ödemeye çalışıyor. Maalesef ülkemizde muhalefet aktörleri de bunlara destek veriyor, sahip çıkıyor, müfterilerin gönüllü avukatlığını üstleniyor. Savunma şirketlerimize yönelik bu hayâsız akınlar karşısında elbette biz teslim olmayacak, asla geri adım atmayacağız. Terör örgütlerine nefes aldırmayan, güvenlik güçlerimizin eli, kolu, gözü olan, Türkiye’nin itibarını ve nüfuz alanını artıran, Türk ekonomisine katma değer üreten, hâsılı her alanda iftihar vesilemiz olan şirketlerimizin yanında olmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşıncaya kadar durmadan, dinlenmeden mücadele edeceğiz.”

OKUMAYA DEVAM EDİN

TAKVİM

Mart 2020
P S Ç P C C P
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031  

HABER BURADA

Dünya2 hafta Önce

“Tanzanya, ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir”

Dünya2 hafta Önce

Tanzanya Cumhurbaşkanı Hassan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

Dünya2 hafta Önce

“Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde, geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız”

Dünya3 hafta Önce

“Günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlayacağız”

Dünya3 hafta Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı

Dünya1 ay Önce

Enerjide Dışa Bağımlılığı Bitirdiğimizde Türkiye Daha Güçlü Olacak

Dünya2 ay Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız”

Dünya2 ay Önce

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık”

Akaryakıt2 ay Önce

Bu Gurur Hepimizin : Milli Muharip Uçak Kaan’dan ilk uçuş

Dünya3 ay Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizim her sözümüzün altında, asırlara bedel eser ve hizmetler yatıyor”

Dünya3 ay Önce

“Türkiye’nin 21 yılda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı, 85 milyonun her bir ferdidir”

Dünya3 ay Önce

“Bölgemizde barışa giden yol, Filistin devletinin kurulmasından geçiyor”

Dünya3 ay Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Al Nahyan ile görüştü

Dünya3 ay Önce

“Amacımız Hatay başta olmak üzere tüm depremzede şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmaktır”

Dünya3 ay Önce

“Hatay ve diğer deprem şehirlerimizde, tüm hak sahiplerini evlerine veya iş yerlerine kavuşturacağız”

Dünya3 ay Önce

“İstanbul’da tamamlanan raylı sistem ağlarının uzunluğu 338,5 kilometreye çıktı”

Dünya3 ay Önce

“Şehir hastaneleriyle, sağlık hizmetlerini dünya standartlarının üstünde bir seviyeye taşıdık”

Dünya3 ay Önce

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, Doğalgaz ve elektrikte fiyat artışı öngörmüyoruz

Dünya3 ay Önce

İşte İlk Türk Astronot Alper Gezeravcı Uzayda

Dünya4 ay Önce

“Türkiye Yüzyılı’na ilk kez gerçekleştirdiğimiz insanlı uzay göreviyle adım atıyoruz”

Dünya4 ay Önce

‘Türkiye Güney Sınırlarına ‘Teröristan’ Kurulmasına Kesinlikle İzin Vermeyecektir’

Dünya4 ay Önce

Vatan size minnettardır.

Dünya4 ay Önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan “MİT’in 97. Kuruluş Yıl Dönümü Etkinlikleri”nde konuştu

Dünya4 ay Önce

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, 2040’a kadar 46 milyar dolar enerji tasarrufu sağlayacağız

Dünya4 ay Önce

Tiny House Türkiye | Setencioğlu

Advertisement

GÜÇLÜ TÜRKİYE

Haberler

seers cmp badge