Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, e-ticarette güven ortamının tesis edilmesi için Bakanlık olarak TOBB’un iş birliğiyle güven damgası sistemini oluşturduklarını belirterek, “e-ticarette gizlilik, hizmet kalitesi ve tüketicinin yaşadığı endişelerin giderilmesi konusunda güven damgasının etkin rol oynamasını bekliyoruz.” dedi.
Pekcan, Ticaret Bakanlığında gerçekleştirilen “Elektronik Ticarette Güven Damgası Tanıtım Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, dijitalleşmeye yeni projelerle devam ettiklerini belirterek, ticarette karşılıklı güveninin önemini anlattı.
Alıcı ve satıcının birbirini karşılıklı olarak görmediği e-ticaret ortamında güven unsurunun daha fazla ön plana çıktığına dikkati çeken Pekcan, yapılan araştırmaların da bunu ortaya koyduğunu söyledi. Pekcan, Türkiye’de yaklaşık 75 milyon kişinin geniş bantlı internet sistemine ulaşım sağladığını ancak e-ticaretin kullanım oranının yüzde 5,3’te kaldığını, gelişmiş ülkelerde bu oranın yüzde 11 seviyelerinde bulunduğunu söyledi.
Pekcan, Türkiye İstatistik Kurumu verilerinin, tüketicilerin yüzde 45’inin ödemede sistemlerine duyulan güvensizlik ve gizlilik konusunda, yüzde 27’sinin ise satış, iade ve şikayetlerinin değerlendirilmesi konusunda karşılaşabileceği sorunları dikkate alarak e-ticarete yanaşmadığını gösterdiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“e-ticarette güven ortamının tesis edilmesi için Bakanlık olarak TOBB’un iş birliğiyle güven damgası sistemini oluşturmuş bulunuyoruz. e-ticarette gizlilik, hizmet kalitesinin sağlanması ve tüketicinin yaşadığı endişelerin giderilmesi konusunda güven damgasının etkin rol oynamasını bekliyoruz.”
“İşletmelerin tanınırlık ve güvenini artıracak”
TOBB’u güven damgası sağlayıcı olarak yetkilendirdiklerini dile getiren Pekcan, sisteme elektronik ticaret yapan bütün firmaların gönüllülük esasına göre başvurabileceklerini ifade etti.
Pekcan, ilgili yasal düzenlemedeki kriterleri sağladığı tespit edilen e-ticaret sitelerine güven damgası tahsis edileceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Tüketicinin korunması, kişisel veriler ve ödeme sistemleri konusunda ilgili mevzuatlara uygun davranacak bu siteler denetlenecek ve belli aralıklarla yapılacak sızma testleri sayesinde de güvenlik açıkları varsa tespit edilecek. Burada alıcıların sipariş hakkında bilgi alabilmesi, talep ve şikayetlerinin etkin bir şekilde yönetilmesi sağlanacak. Elektronik ticarete konu malın stok bilgisi, içeriği, malzemesi, ölçüleri, kargo ve takip sistemi hakkında da bilgi alınabilecek. Ayrıca GDS tarafından oluşturulacak çevrim içi şikayet sistemi ile e-ticarette ortaya çıkan uyuşmazlıklar da çok daha hızlı bir şekilde çözülebilecek.
Tebliğ kapsamında Güven Damgası Sağlayıcılarının uluslararası güven damgası kuruluşlarından en az birine üye olmasını talep ediyoruz. Böylece, bu kuruluşların uluslararası geçerliliği olan logolarını güven damgası alan e-ticaret firmalarımız kendi sitelerinde kullanabilecek. Bu bize şunlarıne getirecek? Şirketlerimizin yeni pazarlara açılmasını, yeni müşterilere ulaşmasını kolaylaştıracak, e-ticaret girişimcilerinin ulusal ve uluslararası pazarlarda tanınırlığını, itibarlarını ve rekabet güçlerini artıracak ve ihracatımızı da pozitif yönde etkileyecek. E-ticaret yapmak isteyen küçük işletmelerimizin de tanınırlığını ve güvenirliğini artıracak.”
ETBİS’in detayları yakın zamanda paylaşılacak
Elektronik ticaret verilerinin toplanması ile ilgili 2 Ocak’ta Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi’ni (ETBİS) devreye aldıklarını hatırlatan Pekcan, en kısa zamanda bu bilgi sisteminin detaylarını paylaşacaklarını söyledi.
Pekcan, bu sistem ile artık e-ticaretteki verileri kayıt altına alacaklarını ifade ederek, bu verilerle yol haritasını çizebilmeyi öngördüklerini kaydetti.
İlk defa e-ticarette güven damgası almaya hak kazanan 12 firma temsilcisine damga plaketlerini Bakan Pekcan ve Hisarcıklıoğlu takdim etti.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Migros Ticaret AŞ İcra Başkanı Özgür Tort, Avrupa ve Türkiye’de online gıda satışını 23 yıl önce Migros’un başlattığını ifade ederek, bugün Türkiye’nin 58 ilinde taze ürün teslimatı yapabilen tek online kanal olan Migros Sanal Market’in ardından, “Macroonline”, “Tazedirekt” ve “Migros Hemen” ile online satış ağını yıllar içinde ihtiyaçlara yönelik genişlettiklerini bildirdi. Tort, Migros Sanal Market’in bu deneyimi sayesinde Ticaret Bakanlığı’nın yetkisi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından verilen Türkiye’nin Güven Damgası belgesini alan ilk firmalar arasında yer aldığını kaydetti
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Elektronik Ticarette Güven Damgası Tanıtım Toplantısı”nda güven damgası ile e-ticaret sektöründe daha güvenli alışveriş döneminin başladığını söyledi.
Ticaret Bakanlığında, Bakan Ruhsar Pekcan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Elektronik Ticarette Güven Damgası Tanıtım Toplantısı”nda konuşan Hisarcıklıoğlu, e-ticaret sektörüne yönelik değerlendirmede bulundu.
Türkiye’de güven damgası almaya hak kazanan ilk 12 e-ticaret sitesine bugün güven damgalarını vereceklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, böylelikle sektörde daha güvenli alışveriş dönemini başlatmış olacaklarını vurguladı.
Hisarcıklıoğlu, Ticaret Bakanlığının ticareti kolaylaştırmak üzere çok sayıda yeniliğe imza attığına dikkati çekerek, e-ticareti kayıt altına alacak “Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi”nin kurulduğunu, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu çıkarıldığını ve Taşınır Rehin Sicil Sistemi’nin (TARES) kurulduğunu belirtti.
Ticaret sicili müdürlüklerinin, şirket kuruluşlarında tek temas noktası haline getirildiğini, kare kodlu çek uygulamasının devreye alındığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, Hal Kayıt Sistemi (HKS) Mobil Uygulaması başlatıldığını, lisanslı depoculuk sisteminin hayata geçtiğini, Ürün İhtisas Borsası kurulduğunu anımsattı.
Güven damgası uygulamasının da e-ticareti kolaylaştırmak için atılan bir adım olduğunun altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Bakanlığımızın Türkiye’deki tek güven damgası sağlayıcı olarak Birliğimize güvendiği için de ayrıca teşekkür ediyorum.” dedi.
Hisarcıklıoğlu, dijitalleşmenin artık hayatın her alanında var olduğuna işaret ederek, e-ticaretin de bu dijital devrimin en önemli itici güçlerinden biri olduğunu, milyarlarca tüketicinin ve milyonlarca işletmenin hayatını değiştiren bir yenilik olduğunu dile getirdi.
E-ticaretin, tüketicileri yeni ürünlere, satıcılarıysa yeni müşterilere ulaştırdığını aktaran Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
“Tüketiciler çok sayıda ürüne kolayca ulaşabiliyor. e-ticaret büyüdükçe işletmelerin cirosu, tüketicilerin refahı artıyor. Yani tüketici de üretici de kazanıyor. Ama Türkiye, e-ticarette henüz yolun başında. 2019 yılında ülkemizdeki insanların sadece yüzde 34’ü internetten ürün ya da hizmet satın almış. AB ülkelerinde bu oran yüzde 70’in üzerinde. Toplam perakende içinde e-ticaretin payı Türkiye’de yüzde 5,3. AB’deyse bu oran ortalama yüzde 9’un üzerinde ve hızla artmaya devam ediyor. Türkiye’nin e-ticaret büyüklüğünde, gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı kapatması için, yenilikçi uygulamalara ihtiyaç var. İşte güven damgası e-ticaret sitelerine güvenmesi için güzel bir örnek. İnternetten alışveriş yapmaya çekinen tüketicilerdeki güven eksikliğini azaltacak bir uygulama. Gazetelerde e-ticaretle ilgili olumsuz haberlere devamlı rastlıyoruz. Bu olumsuz haberler hep insanların aklında kalıyor. e-ticaret yapmak isteyenleri caydırabiliyor. İşte güven damgası uygulamasıyla bunu değiştirmeyi amaçlıyoruz.”
“Herkes bu damgayı kullanamayacak”
Hisarcıklıoğlu, güven damgası olan e-ticaret sitelerinin farkını da açıklayarak, “Damganın varlığı, sitenin TOBB denetiminden geçtiğini gösterir. Biz bu kapsamda, e-ticaret sitesinin Ticaret Bakanlığımızın tebliğinde yayınladığı şartları taşıyıp taşımadığını kontrol ediyoruz. İki temel unsura odaklanıyoruz. Birincisi, ‘Sitenin teknik altyapısı, asgari güvenlik şartlarını taşıyor mu?’, ikincisi, ‘Sitenin iş süreçleri tebliğde sıralanan kanunlara uygun mu tasarlanmış?’ Her iki sorunun cevabı ‘evet’ ise güven damgasını tahsis ediyoruz. Sitedeki damganın gerçek olup olmadığını merkezden kontrol ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Tüketici damgasının üzerine gidip tıkladığında güven damgasının web sitesindeki doğrulama sayfasına yönleneceğinin altını çizen Hisarcıklıoğlu, bu sayede isteyen herkesin bu damgayı kullanmasının da önüne geçeceklerini bildirdi.
Hisarcıklıoğlu, bu damganın varlığının TOBB’un e-ticaret sitesine garantör ya da kefil olduğu anlamına gelmediğini, taraflar arasında bir uzlaşmazlık olursa, çözüm mercinin tüketici hakem heyetleri ya da mahkemeler olduğunu vurgulayarak, “TOBB’un görevi, güven damgası olan sitelerle ilgili şikayetleri muhatabına ulaştırmak. Oluşturduğumuz şikayet sistemi, bakanlığımıza da açık. Tüketiciler, güven damgası olan e-ticaret sitelerinden daha güvenli alışveriş yapabilirler. Karşılaştıkları sorunların muhatabına ulaştığından ve kişisel verilerinin uluslararası güvenlik standartlarında korunduğundan emin olabilirler. ” dedi.
e-ticarette güven damgası alan şirketlere de işaret eden Rifat Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
“ePttAVM, ülkemizin milli kargo şirketinin e-ticaret girişimi. PTT’nin dijital dönüşümünün amiral gemisi. Farmasi, 1950’de kurulan ve dijital dönüşümü gerçekleştirebilmiş bir ilaç ve kozmetik firması. Gittigidiyor.com, Türkiye’de kurulan, daha sonra dünyanın en büyük e-ticaret şirketlerinden biri olan eBay tarafından satın alınan bir girişim. Pegasus Havayolları, Türkiye’nin önde gelen, ezber bozan havayolu şirketlerinden. Sahibinden.com, 40 milyondan fazla ziyaretçisi olan Türkiye’nin en büyük ilan sitesi kurduğu pazar yerine güven damgası alıyor. Modanisa, Financial Times’ın Orta Doğu’nun en başarılı 25 startup’ı arasına giren bir girişim. Sigortam.net, sigortacılığı dijitalleştiren öncü bir şirket. Beko ve Arçelik, ülkemizin gururu beyaz eşya üreticileri. Kurdukları e-ticaret sistemi üzerinden bayilerine satış yaptırıyor, bayilik sistemini güçlendiriyorlar. Migros Sanal Market, internet üzerinden hızlı tüketim malları satmaya 1997 yılında başlamış bir ulusal zincirimiz. Sarar, bayrağımızı yurt dışında da dalgalandıran önemli markalarımızdan biri. Sefamerve, 70 ülkeye yılda 7,5 milyon ürün satan bir giyim perakendecisi. Kendilerini tebrik ediyor ve başarıların devamını diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrine ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı’nda Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Sedat Önal, Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ile New York Başkonsolosu Reyhan Özgür tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da ABD’ye geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, New York’ta bulunan Türkevi önünde vatandaşlar tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.
Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.
Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.
ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.
“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”
Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”
Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.
Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.
İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”
Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.
“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.
Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.
Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”
“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”
Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.
Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.
Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.
“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”
Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.
Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.
Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.
Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”
Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.
Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”
“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”
Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Vadeli Program Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Orta Vadeli Program’da uygulayacağımız politika sepetiyle, enflasyon sorununu ülkemizin gündeminden kaldıracağız. Para, maliye ve gelirler politikalarında eşgüdüm içerisinde hareket edilecek, enflasyon ataletini gidermeye yönelik adımlar atacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ilgili bakanlar ve bürokratların katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Orta Vadeli Program’ı (2024-2026) açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında, dün Kırklareli ve İstanbul’da yaşanan sellerde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.
İçişleri Bakanlığı, AFAD, valilikler ve diğer kurumların su baskınlarından olumsuz etkilenen insanların sıkıntılarının giderilmesi için yoğun şekilde çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan her iki şehrimizde de özellikle ebediyete uğurladığımız vatandaşlarımıza rahmet dilerken, ailelerine sabırlar diliyor, milletimizin başı sağ olsun diyorum” ifadesini kullandı.
Genel hatlarıyla paylaşacakları Orta Vadeli Program’ın ülke, millet ve ekonomi için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, programın hazırlanmasında emeği geçenleri, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile birlikte tüm bakanlıkları, kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli fikirleriyle, tenkit ve tespitleriyle programın içeriğine katkı sunan iş dünyamızın temsilcilerine, odalarımıza, sendikalarımıza, meslek örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarımıza ve diğer tüm paydaşlara teşekkür ediyorum” dedi.
“HALKIMIZ, BİR KEZ DAHA GÜVEN VE İSTİKRAR DEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle Türkiye’nin, başta yönetimde istikrar olmak üzere, nasıl büyük kazanımlar elde ettiğinin her gün çok daha iyi görüldüğünü ve idrak edildiğini belirtti.
Katılım düzeyi ve rekabet seviyesi itibarıyla sadece Türk siyasi tarihine değil, dünya siyaset literatürüne de geçen 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin tam bir demokratik olgunluk içinde tamamlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandıkların açılmasıyla tüm belirsizliklerin ortadan kalktığını ve Türkiye’yi kimin yöneteceğinin belli olduğunu kaydetti.
“Halkımız, bir kez daha güven ve istikrar dedi” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha önce ülkemize vakit, nakit ve enerji kaybettiren krizlerin, tartışma ve pazarlıkların hamdolsun hiçbiri yaşanmadı. Seçimlerin üzerinden henüz bir hafta bile geçmeden kabinemizi açıkladık, ekonomideki kurmay kadromuzu kurduk, ülkemize ve milletimize hizmet yolculuğumuza kaldığımız yerden süratle yeniden başladık. Eski Türkiye’nin alışkanlıklarından kendilerini kurtaramayanların durumunu ise içimiz acıyarak izliyoruz. 28 Mayıs’ın üzerinden geçen 102 güne rağmen, birileri hâlâ kavga ve iç çekişmelerden başlarını dahi kaldıramazken, biz işimizi yapıyor, Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmeye odaklanıyoruz. Yakın coğrafyamızda savaşların ve çatışmaların devam ettiği, küresel ekonomideki olumsuzlukların çeşitlenerek sürdüğü, Afrika kıtasının yeni siyasi krizlere sürüklendiği, dünyada hemen hiçbir ülkenin önünü net olarak göremediği, hâsılı mevcut belirsizliklere yenilerinin eklendiği zor bir denklemde riskleri başarıyla yöneterek, krizleri ülkemiz için fırsata çevirmeye çalışıyoruz.”
“MUHALEFETİN ÜLKEMİZİN HAYRINA OLAN İŞLERİMİZDE BİZE DESTEK VERMESİNİ BEKLİYORUZ”
Muhalefetin de artık birbiriyle didişmeyi bırakarak, yapıcı eleştirileriyle millet adına denetim görevini yerine getirmesini temenni ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hep söylediğimiz gibi, biz Türkiye için en doğrusunu, Türk milleti için en hayırlısını yapmanın peşindeyiz. Siyaseti de ikbal vasıtası olarak değil, millete hizmet aracı olarak görüyoruz. Hiç kimseye ve hiçbir fikre ön yargıyla yaklaşmıyoruz. Kimden geldiğine bakmadan, ülkemizin faydasına olacak her türlü öneriyi hayırhahlıkla değerlendirmeye hazırız. Bugüne kadar ısrarla sürdürdüğümüz bu müspet tavrımızı, inşallah bundan sonra da koruyacağız. Muhalefetin de geçmiş hatalarından ders alarak, Orta Vadeli Program gibi ülkemizin hayrına olan işlerimizde bize destek vermesini bekliyoruz.”
Ekonomiyle ilgili planlarda, 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ilde yaşayan 14 milyon insanı etkileyen depremi asla göz ardı etmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ekonomisine maliyeti 104 milyar doları bulan deprem felaketinin, yükü ağırlaştırdığını, mücadeleyi daha da zorlaştırdığını söyledi.
“13 YILDIR ARALIKSIZ BÜYÜYORUZ”
Türkiye’nin dünyadaki diğer ülkelerden farklı olarak, küresel sorunlara ilaveten, asrın felaketinin yol açtığı sıkıntılarla da mücadele ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi: “Devlet-millet dayanışmasıyla nasıl bugüne kadar nice engelleri aştıysak, aynı başarıyı depremin yaralarını sarmada da sergiliyoruz. Geride bıraktığımız 8 aya dair veriler bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. 2023 yılının ilk yarısında yüzde 3,9 oranında büyüme kaydederek, büyüme performansımızı kesintisiz 12 çeyreğe çıkardık. Yıllık bazda ise 13 yıldır aralıksız büyüyoruz. Çeyreklik büyüme performansı ile Türkiye, OECD üyesi ülkeler içinde pozitif ayrışmıştır. Yine bu dönemde ekonomimizi yıllıklandırılmış olarak ilk kez 1 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklüğe ulaştırmayı başardık. Böylece depremin, iktisadi faaliyetler üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlı kalmasını temin ettik.”
İhracatta da yılın ilk 8 ayında 165 milyar dolar, yıllık bazda da 253,5 milyar doların yakalandığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Turizmde, önceki seneye göre çok daha iyi bir sezon geçiriyoruz. İstihdamda da hamdolsun herhangi bir kaybımız söz konusu değil. Yılın ilk altı ayında, emekliliğe hak kazanma koşullarına yönelik düzenlemeler ve depremin olumsuz etkilerine rağmen net 220 bin istihdam artışı sağladık” diye konuştu.
“MERKEZ BANKASI REZERVLERİMİZ, 117,3 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNDEKİ GÜÇLÜ SEYRİNİ SÜRDÜRÜYOR”
Dünyada son 60-70 yılın zirvelerine çıkan enflasyonun, doğal olarak Türkiye’nin de sorunu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Enflasyonla mücadelede başta doğal gaz olmak üzere enerji fiyatlarında hayata geçirdiğimiz sübvansiyonlar ve kira artışlarına tavan fiyatı uygulamamızın yanı sıra birtakım ilave tedbirleri aldık. Fırsatçılara ve açgözlülere yönelik denetimlerimiz artarak devam ediyor. Kimi sektörlerde oluşan fiyat köpüğünün indiğine ve piyasanın dengesini bulmaya başladığına şahit oluyoruz. Merkez Bankası rezervlerimiz, aynı şekilde 117,3 milyar dolar seviyesindeki güçlü seyrini sürdürüyor. Sermaye piyasalarımızın hem arz hem de talep tarafında gelişimi devam ediyor. Hane halkı borçluluğunda ülkemiz, gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre oldukça düşük bir riskliliğe sahiptir.”
“BÜTÇE DİSİPLİNİMİZ, DEPREM FELAKETİNE DAHA ETKİN MÜDAHALE ETMEMİZİ SAĞLADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022’nin millî gelire oranla yüzde 1’lik bütçe açığıyla kapatıldığına işaret ederek, “Bütçe disiplinimiz, deprem felaketine daha etkin müdahale etmemizi sağladı. Karşı karşıya olduğumuz çeşitli zorluklara rağmen, hedeflerimize ulaşma noktasında en küçük bir şüphemiz yoktur. Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Strateji ve Bütçe Başkanlığımız ile Hazine ve Maliye Bakanlığımızın koordinasyonunda, katılımcı bir anlayışla hazırlanan Orta Vadeli Program, işte bu mücadelemizde bizlere destek verecektir” diye konuştu.
Orta Vadeli Program’ın aynı zamanda 2024-2026 döneminde Türk ekonomisi için kapsamlı bir yol haritası teşkil edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orta Vadeli Program’la, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ekonomik perspektifini de yerli ve yabancı yatırımcılarla paylaşmış oluyoruz. İş dünyamızın ve tüm kesimleriyle toplumumuzun destekleriyle Orta Vadeli Program’ın ülkemiz ekonomisine en üst düzeyde katkı sağlamasını diliyorum. Hükûmet olarak, Orta Vadeli Program’a desteğimizin tam olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum” dedi.
Daha güçlü, güvenli ve müreffeh Türkiye hedefi doğrultusunda, ekonomideki ilk yol haritasının Orta Vadeli Program’la ortaya konulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda temel ilkeler, politikalar, hedef ve gösterge niteliğindeki ekonomik büyüklüklerin paylaşıldığını, hiçbir sorunun görmezden gelinmediğini, önceki dönemden farklı olarak yeni programda yapısal dönüşümlere özel bir başlık açıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel konuların, bir takvimle programın önemli bir parçasına dönüştürüldüğünü belirtti.
Büyüme ve ticaretten fiyat istikrarı ve finansal istikrara, beşeri sermaye ve istihdamdan yeşil ve dijital dönüşüme, afet yönetiminden kamu maliyesi ile iş ve yatırım ortamına yedi temel alanda öncelikli reform adımlarını belirlediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Program döneminde ekonomik büyümeden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Yüksek katma değer odaklı yatırımların önünü açarak ve finansmanını kolaylaştırarak, sağlıklı ve kaliteli bir büyüme sağlayacağız. Bununla birlikte sıkı para politikasının da desteğiyle enflasyonu yeniden tek haneye düşürecek, cari işlemler dengesini iyileştireceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinin yaralarının en kısa sürede sarılmasının, gündemin ilk sırasında yer aldığını belirterek, şunları kaydetti: “Depremzedelerimizi, sırf oy tercihlerinden dolayı onları kapı dışı eden, onlara hakaretler savuran zihniyetin insafına bırakmamakta kararlıyız. Programın ilk yılında tüm kaynaklarımızı deprem bölgesinin yeniden inşa ve ihyasına göre tahsis ettik. Ek bütçe ile bölgeye 762 milyar lirayı ayırmıştık; 2024 yılında deprem bölgesi için 1 trilyon liralık kaynak ayıracağız. Program döneminin tamamında yaklaşık 3 trilyon lira kaynak, deprem bölgesi için kullanılmış olacaktır. Bu kaynakla; afetzedelerimizin konut ihtiyacını hızla giderirken, zarar gören tarım ve sanayi alanları ile tüm altyapıyı ayağa kaldırmayı hedefliyoruz. Depremin sebep olduğu tahribatı ortadan kaldırırken, dengeli bir ekonomik büyümeyle istihdamı artırmak, enflasyonu tek haneye düşürerek gelir dağılımını iyileştirmek, önceliğimizdir. Bu üç yıllık dönemde, enflasyonla mücadele sürecini destekleyici bir çerçevede ekonomik büyümede dengelenmeyi, yüksek katma değerli özel sektör yatırımlarının öncülüğünde ortalama yüzde 4,5 oranında büyümeyi hedefliyoruz.”
“İŞSİZLİK ORANININ TEK HANELİ RAKAMLARDA GERÇEKLEŞMESİNİ HEDEFLİYORUZ”
Yaşanılan afete ve diğer olumsuz şartlara rağmen, yüzde 3 civarında beklenen dünya ortalamasının üzerinde büyümeye devam edileceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dönem sonunda, tarihimizde ilk kez 1,3 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklük ve 14 bin 855 dolara çıkan fert başına millî gelir ile yüksek gelir grubu ülkeler arasına girmeyi öngörüyoruz. Program döneminde; para, maliye ve gelirler politikalarını tüm araçlarıyla uygulayarak, enflasyonu artıran yapısal unsurları da ortadan kaldıracağız.
İnşallah Hindistan’da yapılacak olan G20 toplantısı bütün bu konuları ele aldığımız, bunları orada da işleyeceğimiz önemli başlıklar olacak. Böylece, tıpkı daha önce olduğu gibi, yine orta vadede tek haneli enflasyon rakamına ulaşacağız. Mali disiplinle desteklenen dezenflasyon süreci, güven ve istikrar ortamını pekiştirerek iş ve yatırım ortamımızı iyileştirecek, ihracat odaklı sürdürülebilir bir büyüme iklimi sağlayacaktır. Orta vadede bir taraftan tek haneli enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikası izlerken, diğer taraftan vatandaşlarımızın, özellikle sabit ve dar gelirli kesimlerimizin alım gücünü yükselteceğiz. Programla istihdamı artıracak sağlıklı bir yatırım ve iş yapma zemini oluşturmayı amaçlıyoruz. Program dönemi boyunca istihdamın yıllık ortalama 909 bin kişi, toplamda da 2,7 milyon kişi artmasını ve işsizlik oranının Program dönemi sonunda tek haneli rakamlarda gerçekleşmesini hedefliyoruz.”
“CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ YÜZDE 4’DEN YÜZDE 2 CİVARINA İNMESİNİ ÖNGÖRÜYORUZ”
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen politikaların merkezine yeşil ve dijital dönüşümü içeren ikiz dönüşümü koyduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu şekilde, ürün ve hizmetlerin teknolojik kompozisyonunu iyileştirmeyi hedeflediklerini anlattı.
İhracatı 300 milyar doların, turizm gelirlerini ise 70 milyar doların üzerine çıkartarak, mal ve hizmet ihracatı gelirlerinin tarihî seviyelere ulaştırılacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel ithalat kalemi olan enerjide, doğal gaz ve petrol arama ile üretimine yönelik atılan hızlı adımların katkısının daha fazla görüleceğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Burada bir şeyin altını çizeyim. Ataşehir’de şu andaki İstanbul Finans Merkezi’ni aynı zamanda bizim enerji hubımız (merkez) hâline getireceğiz. Yani burada doğal gaz da bütün madenler de bunların burada değerlendirmesi yapılacak, dünya buradan bunları takip edecek. Nasıl birçok konuda Londra Borsası varsa Hamburg Borsası varsa işte bizim finans merkezimizin içerisinde aynı zamanda enerji ama enerji derken aklımıza elektrik gelmesin, burası doğal gaz da, maden de enerjinin bütün ürünleri nelerse bunların pazarlamasının yapıldığı bir yer olacak. Yani bu kulelerden bir tanesi bu işin pazarlamasının yapıldığı bir yer hâline gelecek. Bu adımı da inşallah atmak için ilgili arkadaşlarımız, başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız bunun çalışmalarını yaparak süratle bu adımı atacağız. Bütün bunlarla beraber son Soçi ziyaretimde de Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede aynı şekilde Trakya doğal gaz hubı olarak yine planlaması içerisinde ayrıca yürüyecek. Üç yıllık dönemin sonunda cari işlemler açığının yüzde 4’ten yüzde 2 civarına inmesini öngörüyoruz. Programdaki iyileşmenin devamıyla ve yapısal dönüşüm sürecinin meyvelerini vermesiyle, ileride cari işlemler fazlasına da ulaşacağız.”
“HAKSIZ KAZANCI ÖNLEMEYE YÖNELİK DÜZENLEME VE DENETİMLERİ UYGULAMAYA KOYACAĞIZ”
Orta Vadeli Program’da uygulanacak politika sepetiyle enflasyon sorununun ülkenin gündeminden kaldırılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, para, maliye ve gelirler politikalarında eşgüdüm içerisinde hareket edileceğini, enflasyon ataletini gidermeye yönelik adımlar atılacağını söyledi.
Makroihtiyati politikalarda sadeleşmeye gidilerek, ekonomik dengeleri bozucu ve enflasyonu besleyen tüketim artışlarının önleneceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı: “Yatırım-istihdam-üretim ve ihracata dayalı büyüme politikalarıyla fiyat istikrarı odaklı olarak reel sektörü destekleyen finansman imkânı sağlayacağız. Gıda fiyatlarında istikrarı ve arz güvenliğini teminen, stratejik tarım ürünlerinde yeterlilik oranlarını belirleyerek, üretim planlaması yapacağız. Yaş sebze ürünlerinde mevsimselliği en aza indirmek amacıyla Sera Organize Tarım Bölgesi kurulmasına yönelik yatırımları hızlandırıyoruz.
Yeni sera kurulumu ile sera yenileme yatırımlarını daha fazla destekliyoruz. İşte bu Soçi ziyaretimizde çok çok ilginç olan 500 bin ton domates sadece Rusya’ya göndermiş olduk. Aramızdaki bu dayanışmanın nereden nereye vardığını göstermesi bakımından çok önemli. Tüketici aleyhine uygulamalar ile rekabeti sınırlayıcı fiyatlama davranışlarını ve haksız kazancı önlemeye yönelik düzenleme ve denetimleri uygulamaya koyacağız.”
“DİJİTAL TÜRK LİRAMIZLA İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR”
Konut stokundaki kayıpların telafisine yönelik yeni sosyal konut projeleri geliştirerek dar gelirli vatandaşların konuta erişim imkânının artırılacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni, yenilenebilir ve yerli enerji kaynakları ile arz güvenliğini garanti altına alacak adımların atılmaya devam edileceğini dile getirdi.
Kur Korumalı Mevduat sisteminin görevini yerine getirdiğine ve kur istikrarını sağlamada önemli katkı sağladığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: “Kur Korumalı Mevduatlarımızın, kur istikrarının pekiştiği bir zeminde, Türk lirası mevduatlara dönüşmesinin yolunu açacağız. Merkez Bankamız, yeni şartlara göre güncelleyeceğimiz Yatırım Taahhütlü Avans Kredisiyle para politikasının gerektirdiği duruşundan taviz vermeden yatırımlarımızı destekleyecektir. Program döneminde uzun süredir üzerinde çalıştığımız İstanbul Finans Merkezi projemiz de meyvelerini vermeye başlayacaktır. Finans ve finansla ilgili danışmanlık hizmetlerimizde hizmet ihracatımızı artıracak ve ülkemize döviz girdisi sağlayacağız. Dijital Türk liramızla ilgili çalışmalarımız devam ediyor; bununla ilgili takvimi ayrıca paylaşacağız. Katılım finans sektörümüzün sigortacılık dâhil tüm alanlarıyla gelişmesi ve İstanbul Finans Merkezi projemizde ana unsur olması için destek vereceğiz. Yenilikçi, kapsayıcı ve dinamik katılım finans sektörü için katılım esaslı faaliyet gösteren fintekleri destekleyeceğiz. Katılım finansta İstanbul’umuzu küresel merkezlerden biri hâline getireceğiz. Menkul kıymetlerimizin ihraç süreçlerini dijitalleştirecek ve ihraçlarımızın akıllı sözleşmeler üzerinden gerçekleştirilmesini sağlayacağız.”
Program döneminde başta deprem kaynaklı harcamalar olmak üzere gerekli ihtiyaçlar süratle karşılanırken, ekonomide güvenin ve istikrarın sigortası olarak gördükleri mali disiplini koruyacak ve güçlendireceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, güven ve istikrar kavramlarının kendileri için önemini vurguladı, güven olmadan istikrarın olmayacağına dikkati çekti.
Depremlerin etkisiyle artan bütçe açıklarını dönem sonunda Avrupa Birliği standartlarına uyumlu şekilde yüzde 3’ün altına çekeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelir, kurumlar ve vergi usul kanunları başta olmak üzere temel vergi kanunlarında yatırımcı dostu, sade, anlaşılır ve adil bir vergi sistemi oluşturmaya yönelik düzenlemeler yapacaklarını söyledi.
Teknolojik imkânlardan azami düzeyde faydalanarak, kayıt dışılıkla her alanda kararlı şekilde mücadele edeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kamu yatırım projelerini gözden geçirerek ekonomiye hızla kazandırılabilecek projelere öncelik vereceğiz. Kamu harcamalarında periyodik gözden geçirmelerle verimsiz harcama programlarını tasfiye ederek, kaynakların öncelikli alanlara tahsisini sağlayacağız. Sosyal yardım sistemimizi, iş gücüne katılıma mani olmayacak şekilde bütünleşik bir yapıda, aile odaklı ve fert başına asgari bir geliri garanti edecek bir çerçevede yeniden kurgulayacağız. Kamu iktisadi teşebbüslerinin üst yönetiminde kurumsal yönetim anlayışını güçlendirerek, piyasa koşullarında daha verimli ve rekabetçi bir biçimde faaliyet göstermelerini temin edeceğiz. Ekonomik büyüme ve ticaret alanında teknolojik altyapımız, beşeri sermaye, girişimcilik, araştırma, yenilikçilik ve tasarım kapasitemiz güçlenecektir. Hedef odaklı ve seçici bir yaklaşımla finansmana erişimi kolaylaştırırken, enflasyonist baskıya yol açabilecek uygulamalardan kaçınacağız. Sanayide yerli üretim ve teknolojik dönüşüme yönelik ürün bazlı yatırım yol haritaları hazırlayacağız. Turizm ve taşımacılık gibi döviz kazandırıcı hizmet ticaretini destekleyeceğiz. Avrupa Birliği ile ticaretimize yeni bir boyut kazandırmak üzere Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Bürokratik ve hukuki öngörülebilirliği güçlendirerek, doğrudan yatırımları ülkemize çekmeyi hedefliyoruz.”
“TİCARET VE FİNANS ALANINDA HUKUKİ SÜREÇLERİ KOLAYLAŞTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyümeye yönelik öngörülen verimlilik artışını, özel kesim yatırımları ve yapısal reformlarla sağlayacaklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Özel kesim girişimlerinin önünü daha da açarak yatırım, ticaret ve finans alanında hukuki süreçleri kolaylaştıracağız. Şirket kurma ve tasfiye süreçlerini iyileştirecek, bürokrasinin azaltılması, işlemlerin hızlandırılması ve işlem maliyetlerinin düşürülmesi ile hukuki ve mali süreçlerin iyileştirilmesi için düzenlemeler yapacağız. Bürokratik işlemlerde sadeleşmeye gidecek, şirket ve ticaret sicili işlemlerinde dijital uygulamaları yaygınlaştıracak, yatırımlara ilişkin izin, lisans, ruhsat gibi işlemlerin çevrim içi platforma taşınmasını sağlayacağız. Yargılama süreçlerini etkinleştirecek, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini devreye alacağız. Mal ve hizmet ihracatını etkileyen yönleriyle Avrupa Birliği dijital ekonomi düzenlemeleri doğrultusunda bürokratik işlemler Birlik müktesebatına uyumlu hale getirilecektir.” Yatırımcıların faydalanması için uygun yatırım yerlerini içeren yatırım yeri envanteri oluşturulacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle gençlere meslek edindirici, nitelikli istihdamı ve üretkenliği artırıcı bir yaklaşımla iş gücü potansiyelini azami şekilde kullanacaklarını anlattı.
“UZAKTAN, KISMİ VE GEÇİCİ SÜRELİ ÇALIŞMA MODELLERİNDE MEVZUAT DÜZENLEMELERİ YAPACAĞIZ”
Mesleki ve teknik eğitimde müfredatın güncellenmesini, staj ve işbaşı eğitimi programlarının yaygınlaştırılmasını sağlayacak şekilde yönetim ve finansman konuları da dâhil olmak üzere özel sektörle işbirliğini artıracaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Yapay zekâ, siber güvenlik, temiz ve sürdürülebilir enerji ile uzay teknolojileri gibi stratejik alanlarda nitelikli iş gücü yetiştirmeye yönelik kamu-üniversite-özel sektör işbirliği programlarını hayata geçireceğiz. Yükseköğretim kontenjanlarını, kamu ve özel sektörün orta vadede ihtiyaç duyduğu iş gücü ile uyumlu hâle getireceğiz. Uzaktan, kısmi ve geçici süreli yeni nesil esnek çalışma modellerinde yaşanan gelişmeler doğrultusunda mevzuat düzenlemeleri yapacağız. Kuracağımız Aile ve Gençlik Bankasıyla aile yapımızı güçlendirirken, gençlerimizin istihdamını ve girişimciliğini çeşitli kanallarla destekleyeceğiz. 2053 net sıfır emisyon hedefimiz ve kalkınma önceliklerimiz kapsamında ekonominin her alanında yeşil dönüşümü gerçekleştirmek üzere çalışacağız. İklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin planlama ve uygulama araçlarını düzenlemek üzere yasal çerçeveyi geliştireceğiz. Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi hukuki altyapısını tamamlayacak, sistemi Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na uyumlu bir yapıda geliştireceğiz.”
Türk vergi sistemini karbon fiyatlandırma çerçevesinde gözden geçireceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, döngüsel ekonomiye geçiş için bütüncül bir “Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı” hazırlayacakları bilgisini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başarılı sonuçlarını aldıkları sıfır atık uygulamalarını yaygınlaştıracaklarını vurgulayarak, taşımacılık terminalleri, demir yolu ulaştırması ve kent içi ulaşım başta olmak üzere ulaştırma sektöründe düşük karbonlu sisteme geçişi kolaylaştıracaklarını söyledi.
Orman varlığının artırılmasına ve korunmasına, yeni yutak alanların oluşturulmasına devam edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada detayını veremediğimiz birçok başlık ve politika ile kalkınma sürecini inşallah daha üst aşamaya taşıyacağız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın sabah Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ve ilgili bakanların yerli ve yabancı basın mensuplarıyla bir araya gelerek soruları cevaplayacağını, 2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan tedbirlerin daha ayrıntılı ele alınacağını anlattı.
Bu kapsamda, Meclise sunacakları 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanun Teklifine yönelik ödenek teklif tavanlarını belirlediklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclisimizin de onayını aldıktan sonra 2024 yılında uygulamayı hedeflediğimiz tüm çalışmaları hızla başlatmış olacağız. Ayrıca ekim ayında Meclise sunacağımız 2053 perspektifiyle hazırladığımız 5 yıllık Kalkınma Planı ve Program dönemini de içeren bir atılım sürecini başlatacağız” diye konuştu.
Orta Vadeli Programın ülkeye hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı Yardımcım’la birlikte program hazırlıklarından sorumlu Hazine ve Maliye Bakanımız ve Strateji ve Bütçe Başkanımız başta olmak üzere tüm bakanlarımızı tebrik ediyorum. Yapılan istişare süreçlerinde görüşlerini ifade ederek veya hazırladıkları çeşitli raporları bizlerle paylaşarak programın hazırlanmasına katkı sunan tüm paydaşlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum” dedi.
Orta Vadeli Program’ın tüm sektörler ve kamu kurumları tarafından sahiplenileceğine yürekten inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afetin yaralarını saran, enflasyonu yeniden tek haneye düşüren, büyüme ve istihdamı sürdüren, sosyal adalet ve refahı geliştiren Orta Vadeli Program’ın Türkiye Yüzyılı vizyonumuza ivme kazandırmasını temenni ediyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Ekonomi Koordinasyon Kurulu üyeleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile aile fotoğrafı çektirdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.